Yeni Üyelik
10.
Bölüm

10. Bölüm

@zeynepiremm

Keyifli okumalar dilerim!

"Buldum!” Cenk'in sesiyle hepimiz ona döndük. Dün araştırmak istediğimiz şüpheliyi bulmuştu. Ekrana bakmaya devam ederken yüzü düştü. "Çok heyecanlanmayın, kız Aslı ölmeden önce ölmüş."

Hepimizin anlık heyecanı kendini hissizliğe bırakmıştı. Kızın ölmesine üzüldüğüm kadar şüpheli birini bulamamış olmamıza da üzülüyordum ve bu beni rahatsız ediyordu. Şu an sadece üzülmem gereken şey kızın ölmüş olmasıydı, şüpheli bulamamış olmamız değil.

Daldığım düşünceler sayesinde içten içe kendime kızarken Lalin yanıma gelerek bana sarıldı. "Sıkma canını." Kumsal ve onun ardından Masal'da yanımıza gelerek bize sarıldı.

"Bugün biraz duralım, kendimizi hırpalamaya devam edersek Aslı'nın katilini hiç bulamayız, hepimizin dinlenmesi iyi olacak bu yüzden sadece akşamki konsere odaklanalım olur mu?" Masal söylediklerinde haklıydı. Bu yüzden onu onayladım. "Evet, bugünü kendimize ayırıp biraz dinlenelim."

Sarılmayı bırakarak koltuğa oturduğumuzda Lalin gülümsedi. "O zaman biz çıkalım, Deniz'le Burak bizi bekliyor." Masal'da gülümseyerek konuştu. "Ben de bugün biraz alışveriş yapayım kafam dağılsın diye düşündüm, şu yakındaki alışveriş merkezi çok güzelmiş diyorlar, hazırlanıp oraya gideceğim. Gece ve Cenk siz de gelir misiniz?"

Gülümseyerek konuştum. "Davetin için sağ ol Masal ama bu aralar çok yorgun hissediyorum kendimi, o yüzden biraz uyuyacağım." Cenk'te gülümsedi. "Gelmeyi çok isterdim Masal ama şirkete geçip birkaç işi halletmem gerekiyor. Sözüm olsun, bir ara hep birlikte gideriz." Masal gülümsedi. "Olur tabii, gideriz."

Lalin'i, Kumsal'ı ve Masal'ı yolcu ettikten sonra Cenk'le ikimiz kalmıştık. Salona geçtiğimizde gülümseyerek sordum. "Bir kahve yapayım mı?" Cenk gülümsedi. "Bu asla hayır diyemeyeceğim bir teklif ama şirkete geçmem lazım, bu yüzden ben gelince içelim olur mu?"

Gülümsedim. "Olur." Sonrasında tehditkar bakışlarımı Cenk'in yüzünde gezdirdim. "Ama çabuk gel! Uykum var ve canım kahve çekiyor." Cenk gülmeye başladı. "Tamam tamam, sakin ol şampiyon! Çabuk geleceğim." Esnerken konuştum. "Tamam..."

Cenk'te evden çıkarak şirkete doğru yola çıktığında o gelene kadar uyumaya karar verdim ve yatağıma geçerek kendimi uykunun kollarına bıraktım.

 

⛤⛤⛤⛤

 

Yüzümde bir nefes hissedince hafifçe gözlerimi açtım. Cenk yatağın kenarına oturmuş beni izliyordu. "Sonunda uyandın uykucu... Bende şimdi geldim, işler uzundu da biraz. Baktım salonda yoksun o yüzden sana bakmaya geldim."

Gözlerimi birkaç saniye kırpıştırdım ve esnedim. Kendime birazcık geldiğimde yatakta doğrularak sırtımı yatak başlığına yasladım. "Hoş geldin." Cenk gülümsedi. "Çok hoş buldum."

Gülümseyerek yandaki komodinde duran telefonuma uzandım ve saate baktım. "Saat dört olmuş!" Cenk şaşkınlığıma gülerken konuştu. "Evet, saat dört oldu." Bileğimdeki siyah lastik tokayla saçlarımı toplarken konuştum. "Konsere az kalmış. Hadi kahve yap da içelim, kendime geleyim sonra da hazırlanırız."

Cenk şaşkınlıkla konuştu. "Hani sen yapacaktın?" Yataktan kalkarken gülmeye başladım. "Vazgeçtim sen yap, uykum var şuan... Hem bir günde senin elinden içelim kahve ne olacak!" Cenk gülümsedi. "Tamam tamam, gidiyorum o zaman kahve yapmaya." Elimi git anlamında salladım. "Tamam git hadi görüşürüz." Cenk gülmeye başlamıştı. "Tamam gittim, hadi görüşürüz. (!)"

Cenk mutfağa geçerek kahve yaparken bende önce banyoya geçerek ihtiyaçlarımı gidermiştim sonrasında da mutfağa gelmiştim. Cenk'le birlikte kahveleri ve atıştırmalıkları alarak salona geçtik.

Bir süre salonda oturup sohbet ederek kahvelerimizi yudumladıktan sonra aklıma gelen fikirle hüzünle gülümsedim. "Cenk, senden bir şey istesem yapar mısın?" Cenk gözlerini devirdi. "Gece? Sence bu soru mu? Sen "Gel birlikte köprüden atlayalım." desen atlarım sen hala bir şey istesem yapar mısın diyorsun!"

Gözlerimde biriken yaşların yanaklarıma düşmemesini engellemeye çalışırken burukça güldüm. "O zaman iyi ki sana köprüden atlamayı teklif edecek bir arkadaş değilim!" Benimle birlikte güldü. "Desen de pek sorun olmaz, birlikte atlarız."

Kısa bir sessizlikten sonra hüzünle konuştum. "Cenk, saçlarımı Aslı'nın saçları gibi küt keser misin?" Cenk bu sorumla afallamış, gözlerimin içine bakıyordu. "Sen istiyorsan, keserim."

Gözlerimde biriken yaşların akmasına daha fazla engel olamazken hüzünle gülümsedim. "Bugün Aslı'yı anmak istiyorum, onu daha çok hissetmek istiyorum..." Cenk'te burukça gülümsedi, gözleri dolmuştu. "O zaman hadi gel, keselim saçlarını..."

Birlikte banyoya ilerlediğimizde Cenk'e makası uzattım. "Saçlarımdaki siyah lastik tokayı usulca çıkarırken konuştu. "Uzunluğu nasıl olsun?" Elimle çenemde olmasını istediğimi gösterdiğimde usulca kafasını salladı. Onu aynadan görebiliyordum.

Gerginlikle saçıma baktığını gördüğümde gülümseyerek konuştum. "Korkma Cenk, kes işte! Kısa veya yamuk olursa da sıkıntı değil, bir ara Aslı'nın saçları da oldukça kısa ve hafif yamuktu..."

Cenk gerginlikle gülümsedi. "Tamam, kesiyorum. Kıpırdama... " Makası saçlarıma götürerek hareket ettirdiğinde kesilen saç tutamları teker teker yere dökülüyordu. Makasın sesi ve kafamda hissetmeye başladığım hafiflik beni rahatlatıyordu.

Kısa bir süre sonra saçlarım çenemin hizasındaydı. Cenk ufak tefek düzeltmeler yapıyor ve kıpırdamamam için beni uyarıyordu. Bir süre sonra işini tamamen bitirdiğinde makası bir kenara bıraktı ve saçlarımı düzeltti. Omuzlarımdan tutarak aynaya bakmamı sağladığında gülümsüyordu. "Sana çok yakıştı. Çok güzel oldun, her zaman olduğun gibi..."

Gülümsedim. "Sayende." Kafamı hafifçe iki yana sallayıp saçlarıma bakarken gözlerim dolu doluydu. Sanki aynada gördüğüm kişi kendim değildim de Aslı'ydı. Gözlerimi aynanın üzerinden Cenk'in gözlerine sabitlediğimde burukça gülümsüyor olduğunu gördüm.

Yüzümü ona döndüm. Yerdeki saçlara basmış olmayı umursamayarak ona sıkıca sarıldım. Cenk'te bana sarıldığında konuştu. "Saçlara basıyorsun..." Omuz silktim. "Bir şey olmaz."

Cenk beni kaldırarak saçların mermerde olmadığı bir yere geri bıraktığında gülümsedim. "Teşekkür ederim, her şey için." Bana sarılmaya devam ederken çenesini kafama yaslayarak konuştu. "Asıl ben teşekkür ederim, hayatıma renk kattığın için."

Kapının çalmasıyla ayrıldığımızda Cenk konuştu. "Sen dur ben bakarım." O kapıyı açmaya giderken bende omzumda biriken saçları temizledim. "Gece nerede?" Lalin'in sesini duymamla gülümsedim. Kısa bir süre sonra "YA AMA YA OLMAZ BÖYLE, BENDEN DEDİKODU SAKLAYAMAZSINIZ!" diye sitem etmeye başladığında gülmeye başladım. Yine neler oluyordu acaba?

"Lalin dur!" Cenk koşarak banyoya girip kapıyı kapattığında şaşkınlıkla ona bakıyordum. "Lalin hanım sürprizi merak ediyor. O YÜZDEN KOVALADI BENİ!" Kahkahalarla gülmeye başladım. "Lalin çıkıyorum beş dakikaya!" diye bağırdığımda kapının önünde bekleyen Lalin bağırdı. "SÜREN BAŞLADI, BEŞ DAKİKADAN BİR SALİSE BİLE GEÇ ÇIKARSAN KAOS YARATIRIM BURADA!" Cenk'le gülüyorduk."Tamam!"

Omzumda kalan kesilmiş saçları bir kez daha yere silkeledim. Cenk salona geçtiğinde üzerimdeki siyah tişörtü çıkararak yanıma aldığım beyaz tişörtü giyindim. Son bir kez saçlarıma aynadan baktıktan sonra banyodan çıktım.

"İNANAMIYORUM SANA! ÇOK GÜZEL OLMUŞ!"

"GECE, ÇOK İYİ!"

"MÜKEMMEL OLMUŞ, ÇOK YAKIŞMIŞ SANA!"

Gelen tepkilere gülümseyerek yanıt verdim. "Teşekkür ederim, Cenk kesti. Aslı gibi olsun saçlarım istedim..." Cenk burukça gülümsedi. "Çok yakıştı sana, zaten çok güzeldin, şimdi de çok güzel oldun. " Gülümsedim. "Teşekkür ederim."

Lalin gözyaşlarını tutmaya çalışarak konuştu. "Sanki karşımda Aslı oturuyor gibi hissediyorum!" Gözyaşlarım yanaklarıma birer birer düşerken konuştum. "Ben de aynadaki kişi Aslı'ymış gibi hissettim..."

Masal burukça gülümseyerek konuştu. "Burada olsa eminim ki çok beğenirdi saçlarını. " Kumsal Masal'a katıldı. "Beğenmek ne kelime, bayılırdı! Gerçekten çok güzel olmuş, çok yakışmış sana."

Gözyaşlarımı silerken konuştum. "Teşekkür ederim. Keşke Aslı'da burada olabilseydi, keşke bugünkü konsere Aslı'yla gidebilseydik, keşke birlikte geçireceğimiz bir ayı Aslı'yla birlikte tatil yaparak geçirseydik. Aklımda bir sürü keşke var..."

Deniz burukça gülümsedi. "Biz de keşke onu tanıyabilseydik..." Gülümsedim. "Keşke. Tanısaydınız çok severdiniz onu, çok iyi anlaşırdınız."

"Gece, bu Aslı'yla yaptığınız albüm mü?" Masal'ın seslenmesiyle hepimiz ona döndük. Elinde Aslı'yla birlikte tamamlamaya çalıştığımız albüm vardı. Burukça gülümsedim. "Evet. Ben anılarımla doldurmam gereken kısmı doldurdum ama Aslı dolduramadı..."

Hepimiz sözlerimle buruk bir sessizliğe gömüldük. Sonrasında konsere kadar oturup sessizce albümü ve Aslı'nın günlüğünü inceledik.

 

 

⛤⛤⛤⛤

*"SEVDİM DESEM, DERKEN DELİRSEM, SEVGİLİMDEN AYRILDIM AYRILDIM ALDIRMASAM..."

Aslı'nın en sevdiği müzik grubu olan Duman grubunun konserine gelmiştik. En önde bağırarak sahnede seslendirilen şarkıları söylüyorduk. Kendimi çok karışık hissediyordum. Şarkıları söylerken bazen ağlıyor, bazen hüzünle gülüyordum.

*Duman - Sevdim Desem

Aslı ölmeden önce Duman konserine gelmeyi planlamış, bilet almıştı. Fakat şuan onun yerine ben bu konserdeydim... Bu canımı yakıyordu, Aslı sevdiği müzik grubunun konserine gidebilmeli, şarkıları kahkahalar içinde gülerek söylemeliydi. Fakat bu da elinden alınmıştı. Tıpkı yaşama hakkının, mutlu olmanın, hissetmenin, özgür olmanın elinden alındığı gibi...

*“Söyle, nerdesin bal,

Artık benlesin bal

Artık sen benim canımsın,

Canlı kalan tek yanımsın…”

Duman grubu sahnede "Bal" isimli şarkılarını uzun bir süre sonra ilk defa seslendirirken gözüm Lalin ve Deniz'e takıldı, hüzünle gülümsedim.

Deniz Lalin'e arkasından sarılmış ve çenesini Lalin'in omzuna yaslamıştı. Hafifçe yerlerinde sallanıyorlar ve birlikte şarkıyı söylüyorlardı.

Deniz etrafa hüzünlü gözlerle bakıyordu. Bu hüznün çalan şarkının hikayesinden ve Aslı'dan dolayı olabileceğini düşündüm. Her iki olayda gözlerimi doldurmaya yetiyordu.

Şarkı bittiğinde Duman grubu "Haberin Yok Ölüyorum" isimli şarkılarını seslendirmeye başladılar. Yanımda duran Cenk bana doğru döndü, biraz gergin gözüküyordu.

Yüzünde ufak bir tebessüm vardı. "Dans edelim mi?" Şaşkınlıkla gülümsedim. "Olur ama burada nasıl dans edeceğiz? İnsanlarla dip dibe duruyoruz." Cenk gülümsedi. "Ellerini ver..."

Ellerini uzatan Cenk'e ellerimi uzattım. Bir eliyle elimi tutarken diğer elini belime dolamıştı. Bende ellerimi onun boynuna doladığımda olduğumuz yerde küçük hareketlerle, ritme ayak uydurarak dans etmeye başladık.

Gözlerim Cenk'in gözlerindeydi. Burukça gülümsediğinde bende gülümsedim. Sahnedeki ışıklar yüzüne vuruyor, bal rengi gözlerini ön plana çıkartıyordu.

Kafamı Cenk'in omzuna koyduğumda o da aynı şekilde kafasını omzuma koydu. Şarkıyı dinleyerek yavaşça dans etmeye devam ediyorduk.


*Duman - Bal

*“Haberin yok ben ölüyorum

Sen gelirken ben gidiyorum

Dermanım yok ben ölüyorum

Ayrılırken ben içiyorum…”

Cenk kulağıma usulca şarkının sözlerini fısıldadı. "Haberin yok ben ölüyorum, sen gelirken ben gidiyorum..." Burukça güldüm ve şarkının devamını söyledim. "Dermanım yok ben ölüyorum, ayrılırken ben içiyorum, haberin yok ölüyorum..." Etrafımızdaki kalabalıktan dolayı Cenk'e biraz daha yaklaştığımda kafamı omzuna iyice yasladım. Bulunduğumuz an da, kendimi çok huzurlu ve mutlu hissediyordum. Cenk ne olursa olsun her durumda bana çok iyi geliyordu, belki de onun hayatımda olması benim bu hayattaki en büyük şansımdı...

Birkaç şarkı daha çaldıktan sonra konser bitmişti. Bu şarkıların kimisinde Cenk'le dans etmiş, kimisinde Lalin ve kızlarla etrafa buruk kahkahalar saçmıştık. Konserden çıktıktan sonra arabaya binerek sahile gitmeye karar verdik. Bugün hem Aslı'yı anmak, hem de biraz kötü olaylardan uzaklaşmış olmak bize iyi gelmişti.

Kısa bir süre içinde sahile vardığımızda deniz kenarında yürüyerek kendimize gelmeye çalıştık. İçimizde büyük bir burukluk ve sıkışmışlık hissi vardı. Bir süre sahilde yürüdükten sonra Lalin'in sorusu hepimizi gülümsetti. "Şu karşıdaki çocuk parkına gidelim mi? Canım sallanmak istiyor!"

Hepimiz gülerek onu onayladığımızda yolun karşısına geçtik. Parka girdiğimizde burukça gülümsedim. Lalin salıncaklara koştuğunda hepimiz onu takip ettik, salıncaklardan birine bindiğinde gülümseyerek Deniz'e döndü. "Beni sallasana!" Deniz gülerek Lalin'i sallamaya başladı. Lalin kahkahalar eşliğinde sallanırken burukça onu izliyordum. Cenk bu halimi fark ederek bana döndü. "Ne oldu? Neyin var Gece?"

Cenk'in sorusuyla herkesin bakışları üzerimde gezindiğinde burukça gülümsedim. "Aslı'dan sonra ilk defa bir çocuk parkına geliyorum. Hep onunla parka giderdik, o öldükten sonra bir daha gidemedim parka, ayaklarım hep geri geri gitti..."

Herkes derin bir sessizliğe gömüldüğünde Cenk burukça gülümsedi. "Hadi gel, sende sallan." Kolumdan çekiştirerek beni Lalin'in sallandığı salıncağın yanındaki salıncağa oturttuğunda gözlerim dolu dolu gülümsedim. "Cenk, ne yapıyorsun!"

*Duman - Haberin Yok Ölüyorum

Çocuklar için yapılmış emniyet kemerini indirdikten sonra salıncağın arkasına geçti ve beni sallamaya başladı. "Seni sallıyorum Gece." Kahkahalar içinde sallanırken Kumsal ve Masal'da bizim fotoğrafımızı çekiyordu. Lalin'le birlikte sallanmaya devam ederken poz verdiğimizde ikimizde gülüyorduk. Mutluyduk, her şeye rağmen. Bu hayatta ölüm kaçınılmazdı, mutlak sondu. Fakat belki de en büyük ölüm insanın kendi ruhunu öldürmesiydi. Hep kötü düşünmek, acılara odaklanmak, kendi kabuğumuza çekilip gerçeklerden kaçmak sadece bizi yıpratır, ruhumuzu kanser gibi yavaş yavaş öldürürdü.

Aslı yaşadığı kısa hayatında çok acı çekmişti, onun ölümünden sonra bizler mahvolmuştuk fakat bunu kimse görmemişti. İnsanlar baksa bile "görmemişlerdi." Anlamamışlardı. Bizi biz yıpratmıştık, bu yüzden bizi biz iyileştirebilirdik. İnsanlar sadece bakar, uzattığın yardım elini görmezlerdi. Kimse seni senin kadar iyi anlamaz, kimse seni senin kadar tanımazdı. Bu yüzden yardım elini insanlara değil kendimize uzatmalı, uzattığımız eli kendimiz tutup ayağa kalkmalıydık. Şu an yanımızda olan insanlar yarın yanımızda olmayabilir ya da şu an çok kalabalık olan etrafında tek başına kalmış, kalabalığın içinde yalnızlığı yaşıyor olabiliriz. Bu yüzden insan kendine tutunup, kendini iyileştirmeli. Çünkü günün sonunda hep yalnız kalacağız ve elimizden tutan olmayacak...

Gülerek parktan çıktığımızda bugünün bize ne kadar iyi geldiğini bir kez daha fark ettik. Kendimizi yiyip bitirmenin bir işe yaramadığını, her şeyin günün sonunda olacağına vardığını öğrendik.

Eve gittiğimizde hepimiz fiziksel olarak yorulmuş, ruhsal olarak dinlenmiştik. Erkekler Cenk'in evine geçmişti. Bizde kızlarla salonda oturmuş Aslı ile ilgili konuşuyorduk. "Bilmiyorum ama içimden bir ses gerçekten çok az kaldığını söylüyor." Masal'ın cümlesine katıldığımı belirterek kafamı salladım. "Bende senin gibi hissediyorum. Aslı'nın katilini çok yakında bulacağımızı hissediyorum ve buna inanıyorum da." Lalin ve Kumsal'da bize katıldı. "Ne olursa olsun Aslı'nın katilini bulacağız." Kafamı salladım. "Bulacağız..."

Hepimiz bir süre daha konuştuktan sonra yattığımız odalara geçtik. Lalin her zamanki gibi bana sarıldığında gülümsedim. "İyice rutin haline getirdin bana sarılarak uyumayı ha!" Lalin güldü. "Ne yapayım ama, çok rahat ediyorum böyle! Hem seni gerçekten çok özlemişim Gece..."

Gülümsedim. "Bende seni çok özledim. Sana sarılmayı, birlikte saçmalamamızı, gezmemizi, eğlenmemizi, dertleşmemizi... Her şeyi çok özledim!" Lalin gülümsedi. "Umarım bundan sonraki günlerimizde birlikte daha çok vakit geçiririz." Kollarımı onun beline sararak bana sarıldığı gibi ona sarılırken gülümsedim. "Umarım..." Aklımda dönüp duran düşünceleri zihnimin içindeki uçurumdan aşağıya attım ve gözlerimi kapatarak kendimi uykunun sıcak kollarına bıraktım…

Düşünceleriniz neler?

Loading...
0%