Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@zeynepiremm

Merhaba, yeni bölüme hoş geldiniz. Keyifli okumalar dilerim!

"Gece, yardım et… Yardım et! YARDIM ETMEK ZORUNDASIN!"

"Ölmek istemiyorum!"

"Gece…”

"Gece!"

"GECE!"

"HAYIR!" Uykudan sıçrayarak yatakta oturur pozisyona geldim. Nefes nefese kalmıştım. Artık bu durumla başa çıkamadığımı, vicdan azabının beni ele geçirdiğini hissediyordum. Sakinleşmeye çalışarak bir süre bekledim. Nefes alış verişlerim biraz olsun düzene girdiğinde ayağa kalktım ve banyoya gittim. Yüzüme çarptığım su damlaları düşüncelerimden arınabilmem konusunda işe yaramayınca kendimi soğuk su ile doldurmuş olduğum küvete bıraktım.

Aradan on yıl geçmişti, tam tamına on yıl… Artık geleceğe bakabilmeliydim. İstediğim hayata kavuşmuştum, kendimin en iyi hali olabilmek için çabalamıştım ve çabalamaya devam ediyordum. Geçmişe ödemem gereken bedellerin artık bitmesi gerekiyordu. Bu, zihnimin derinliklerinde yosun tutmuş acıyı artık görmezden gelebilmeliydim. Nefes aldığım hayatta geçen on yıl, zihnimde de geçmeliydi. Gerçek hayat ve zihnim arasındaki dengeyi artık kurabilmeliydim. Yaşamak, herkes gibi… Bu kadar zor olmamalıydı.

İçeride çalan alarmım beni düşüncelerimden uyandırırken hızlıca küvetten çıktım. Üzerime bornozu geçirip alarmı kapattım ve giyinmeye başladım. Soğuk su bana iyi gelmişti. Her ne kadar kafamın içindeki düşüncelerimi susturamamış olsada uykusuzluğun bedenimdeki etkilerini kaldırmıştı.

Daha fazla oyalanmadan evden çıktım ve otoparka indim. Arabamın sürücü koltuğuna geçerek kahvaltı yapacağımız mekana doğru ilerlemeye başladım.Düşüncelerim her ne kadar enerjimi düşürmüş olsa da gökyüzünde açan güneş ve radyoda çalan şarkı biraz olsun bana iyi gelmişti.

Mekana geldiğimde arabamı açık otoparka park ettim. Kapıdaki görevliyle konuştuktan sonra önceden ayırttığımız masaya doğru ilerlemeye başladım. Kızlar daha gelmemişti. Sandalye çekerek oturdum ve onları beklerken düşüncelerimin beni ele geçirmesine izin verdim.

Birkaç dakika sonra telefonuma gelen mesajla daldığım düşüncelerden çıktım. Cenk iyi olup olmadığımı, dün geceki buluşmanın nasıl geçtiğini soruyordu. Ona her şeyin iyi olduğunu, şimdi kızları beklediğimi söyledim. Sonrasında kızların mesaj attığını gördüm. Mekana yaklaşmışlardı. Gerginlikle telefonumu masaya bıraktım.

Kızlarla görüştüğüm için her ne kadar mutlu olsam da üzerimdeki gerginliği bir türlü tam olarak atamıyordum. Tüm bu düşünceleri bir kenara itmeye çalışarak bakışlarımı masmavi denize çevirdim, her şeyin iyi olacağına inanmak istiyordum…

⛤⛤⛤⛤

 

“Alo?... Alo?"

Adam telefonu kızın suratına kapatarak hissizce işbirliği yaptığı adama baktı. "Evet, o. Şimdi benden ne yapmamı istiyorsun?" Adam sinsice sırıttı. "Şimdi bir şey yapmayacaksın. Zamanı geldiğinde sana haber vereceğim. Gidebilirsin." Kızı arayan adam oradan uzaklaşırken diğer adamda rahatsız edici bir şekilde güldü. "İşte başlıyoruz..."

 

GECE

Kızlar, birkaç dakikalık arayla gelmişti. Daha fazla beklemeden kahvaltımızı yapmaya başladık.

Lalin yemeğini yerken gülerek konuşmaya başladı. "Burası çok güzelmiş Gece. Özellikle mekanın iç tasarımına ve deniz kenarında olmasına bayıldım. Daha geleli bir gün oldu ama tadını çıkarıyoruz şehrin!" Gülümsedim. "Beğenmenize sevindim. Benimde içini tasarlamaktan en mutluluk duyduğum mekanlardan biri burası."

Masal şaşırmıştı. "Buranın içini sen mi tasarladın?" Etrafta göz gezdirdim. "Evet." Kumsal gülümsedi. "Gerçekten çok yeteneklisin Gece!" Lalin gülerek kızlara katıldı. "Bayıldım buraya! İstanbul'da yaşasam her gün kahvaltı için tercih edeceğim favori mekanlarımdan biri olurdu." Gülümsedim. "Teşekkür ederim."

Lalin bir yandan yemeğini yiyor bir yandan bizimle konuşuyordu. "Bu arada, size bir şey soracağım, bu sabah sabahın yedisinde özel numaradan biri beni aradı. Normalde açmam ama o an uyku sersemliğiyle açtım, cevap veren kimse olmadı. Arayan kişi telefonu yüzüme kapadı. Sizden biri mi yaptı şaka amaçlı?" Söylediklerine şaşırmıştım, hiçbirimizin böyle bir şey yapacağını düşünmüyordum. Özellikle yaşadıklarımızdan sonra...

"Ben değildim. Zaten neden seni özel numaradan arayıp şaka yapalım ki?" Kumsal'da şaşırmıştı. "Ben de aramadım." Masal endişelenmişti. "Bende. Yoksa..." Aklına gelen şey hepimizin aklına gelmişti ve hepimizin morali bozulmuştu. Masal endişeli bir halde Lalin'e bakarken Lalin bizi rahatlatmaya çalıştı. "Boş verin. Büyük ihtimalle öylesine birini işletmek için rastgele bir numara girmişlerdir bana denk gelmiştir."

Kumsal'da bozulan moralimizi toparlamaya çalışarak konuştu. "Hadi yemeklerimizi bitirdiysek gezmeye başlayalım, malum İstanbul büyük bir şehir gezilecek çok yer var." Haklıydı. Hep birlikte ayaklandık.

Lalin heyecanla konuşmaya başladı."Bugün hesap benden, itiraz istemiyorum, ödeyip geliyorum." Ben "Siz misafirsiniz ayrıca otur yerin..." derken koşarak hesabı ödemeye gitti. Arkasından kahkahalarla gülmeye başladım. "Ödenmiş şeyi ödeyemezsin Lalinciğim!" Kızlar şaşkınlıkla bize bakıyordu.

Lalin yavaş yavaş yürüyerek ve bana öldürücü bakışlar atarak yanımıza geldi. "Gece... Neden böyle yapıyorsun, ne ara ödedin hesabı?" Gülmeye başladım. "Anlatmaya çalıştım ama dinlemedin ki, restoranın sahibi arkadaşım, siz gelmeden önce ödedim." Kumsal araya girdi. "Bir dahakinde herkes kendi yediğini ödesin böylelikle sorun çıkmaz."

Masal'da ona katılmıştı. İsyan ederek ofladım. "Daha yeni geldiniz neyi ödedim ki?" Hepsi gözünü dikerek bana öldürücü bakışlar atmaya başlayınca ellerimi teslim oluyorum dercesine havaya kaldırdım ve gülümsedim. "Tamam tamam, alman usulü yaparız bundan sonra."

Anlaştıktan sonra gülerek önümüze döndük ve mekandan çıkarak arabama doğru ilerlemeye başladık. Ben sürücü koltuğuna, Lalin yanımdaki koltuğa, Kumsal ve Masal'da arka koltuğa geçmişti. Hepimiz yerleştiğimizde arabayı çalıştırarak ilk durağımız olan Kız Kulesi'ne doğru sürmeye başladım.

Lalin telefonunu arabanın hoparlörüne bağlamış, bizi yaptığı aşırı enerjik çalma listesiyle dans ettiriyordu. Kısa bir araba yolculuğundan sonra sahile geldiğimizde Kız Kulesi'ne giden feribotlardan birine bindik. Hepimiz önümüzdeki İstanbul manzarasına dalmışken Kumsal hayranlıkla konuştu. "İstanbul'u ne çok özlemişim, şimdi daha iyi anlıyorum."

Lalin Kumsal'a dönerek gülümsedi. "Sen moda haftalarında gelmişsindir, ben on yıldır ayak basmadım bu şehre." Kumsal'da Lalin'e bakarak burukça gülümsedi. "Yok bende gelmedim hiç." Aklına gelen düşüncelerin hüznü gözlerine yansımıştı. "Birkaç kere fırsatım oldu ama ayaklarım hep geri geri gitti…"

Masal bana dönerek konuştu. "Gece sen hepimizden güçlü çıktın. Kalabildin bu şehirde." Cevap vermeden burukça gülümsedim. İçimden gerçekten güçlü kalabildim mi diye düşünmeden edemedim...

Daha sonra hepimiz önümüze döndük ve düşüncelere dalarak denizi izledik. Kız Kulesi'ne geldiğimizde Lalin her zamanki gibi heyecanlı görünüyordu."Çok küçükken gelmiştim en son Kız Kulesi'ne."

"Bende." diyerek Lalin'e katıldım. “Yanlış hatırlamıyorsam Kız Kulesi'ne geldiğimde daha ilkokula gidiyordum.”

Feribottan inerek kulenin içini gezmeye başladık. Müze kısmını biraz gezdikten sonra en üst kata, balkonuna çıktık.

Rüzgar en keskin haliyle yüzümüze çarparken nefes zor alıyorduk ama üzerimizde hüzünlü bir mutluluk vardı. Yıllar sonra İstanbul'un en değerli yapıtlarından birinin balkonunda rüzgar nefesimizi keserken ve İstanbul ayaklarımızın altındayken yan yanaydık, bir aradaydık.

Biraz daha balkonda kalıp İstanbul'u izledikten ve fotoğraf çekildikten sonra aşağıya indik. Kız Kulesi'nin içindeki restorana geçtik. Hepimiz birer kahve ve yanına tatlı söyledik. Kahvelerimizi yudumlarken sohbet etmeye başladık. Lalin tatlısından bir kaşık alırken gülerek konuşmaya başladı."Gece hanımcığım bir sonraki durağımız neresi?" Güldüm."Çok güzel bir yere götüreceğim sizi. Yine yükseklerde!" Kumsal'da gülmeye başladı."Sayende ayağımız yere basmıyor." Gülüştük.

Kahve ve tatlılarımızı bitirdikten sonra birkaç tane daha fotoğraf çekildik ve feribota binerek tekrar kısa bir deniz havası aldık. Karaya ayak bastığımızda arabayı park ettiğim kapalı otoparka doğru yürümeye başladık. Arabaya bindiğimizde Lalin yine telefonunu hoparlöre bağladı ve gideceğimiz mekâna doğru sürmeye başladım.

Biraz uzun bir araba yolcuğu olacaktı çünkü onları Galata Kulesi'ne götürüyordum. Boğaz Köprüsü'nden geçtiğimizde Lalin bir yandan dans ediyor, bir yandan da müziğin sesini bastırmak için bağırarak konuşuyordu. "Bizi nereye götürüyorsun? Yaka yaka geziyoruz maşallah bir Anadolu Yakası bir Avrupa Yakası İstanbul'u altına üstüne getirdik!" Onun bu haline gülmeye başladım. "Güzel bir yere, bana güven." Galata Kulesi'ne vardığımızda yine arabayı kapalı otoparka park ettim ve yürümeye başladık.

Lalin her zamanki gibi çok heyecanlıydı. "Düşündüğüm yer mi?" Gülümsedim "Evet."

Birlikte yürüyerek önce Galata Kulesi'nin etrafındaki ara sokakları gezdik. Birkaç dükkandan küçük hediyelik eşyalar aldık. Hepimiz gittiğimiz yerlerden bir şeyler almayı seviyorduk. Daha sonra bir kafeye girerek soğuk içecekler aldık ve Galata Kulesi'ne doğru yürürken bir yandan sohbet etmeye bir yandan içeceklerimizi yudumlamaya başladık.

Galata Kulesi'nin önüne geldiğimizde sıraya girdik. Galata her zamanki gibi bugünde kalabalıktı ama sabah saatleri olduğu için normal haline göre daha az bir kalabalık vardı. Biraz bekledikten sonra sonunda sıra bize gelmişti. Hep birlikte Galata Kulesi'ne çıktık...

 

⛤⛤⛤⛤

 

Kızlar tekrardan bir arada olmanın mutluluğunu yaşıyorlardı fakat bunun kısa süreli bir mutluluk olduğundan habersizlerdi. Otoparka doğru yürürlerken kendilerini birkaç polis durdurdu. Hepsi kimlik kontrolü sanarak çantalarına yönelmiş olsalar da durum çok daha farklıydı...

"Masal Özdemir?"

"Benim?"

"Kasten adam öldürme suçundan tutuklusunuz. Konuşmama hakkına sahipsiniz, şu andan itibaren söylediğiniz her şey aleyhinize delil olarak sayılacak."

Polislerden biri Masal'ın bileklerine kelepçeyi takarken kızlar şok içindeydi. Masal "Ben bir şey yapmadım!" çığlıkları eşliğinde polis arabasına bindirilirken kızlar da polislerden Masal'ın götürüleceği karakolu öğrendikten sonra Gece'nin arabasına doğru ilerlemeye başlamışlardı...

                                                               GECE


Arabaya bindiğimizde hiçbirimizden çıt çıkmıyordu. Hepimiz geçmişte yaşadıklarımızın beynimize hücum etmesiyle düşüncelere dalmıştık. Kumsal arka koltuğa oturmuş sessizce ağlıyordu. Lalin'de onun yanında oturuyordu. Donmuştu. Sadece önüne bakıyordu ve asla konuşmuyordu.

Uzun süren bir sessizlikten sonra Kumsal telaşla konuşmaya başladı. "Gece burada tanıdığın, iyi bir avukat var mı?" Cenk vardı. "Cenk'i hatırlıyor musunuz? Çocukluk arkadaşım olan." Kızlar kafalarını salladı. "Evet."

"Avukat oldu. Hala yakınız, onu arayayım hemen." diyerek çantamdan telefonumu çıkardım ve hızlıca Cenk'i aradım. Bir yandan da ellerim titreye titreye araba kullanıyordum. "Alo Cenk, acil gelmen lazım!" Sesimdeki telaşı ve korkuyu anlamıştı. Endişeyle ne olduğunu sordu. "Masal tutuklandı, sanırım "o" konuyla ilgili... Sana ismini atacağım karakola gelir misin?" Cenk hemen yola çıkacağını söyleyerek telefonu kapattı.

Karakola geldiğimizde Masal'ın sorguya alınmış olduğunu gördük. Kısa bir süre sonra da Cenk geldi ve polislerle konuştu. Daha sonra yanımıza gelerek bize bilgi vermeye başladı. "On yıl önce şüpheli bir şekilde ölen Aslı Göktaş ile ilgili Masal'ı gözaltına almışlar. Gizli bir tanığın ifadesiyle ve gösterdiği kamera kayıtlarıyla yeni bir delil ortaya çıkmış. Kamera kayıtlarının sadece bir kısmı var. Masal'ın Aslı Göktaş'ın camdan aşağıya düştüğü sınıfa girme görüntüleri.

Benim şahsi fikrimi sorarsanız birileri bu cinayeti Masal'ın üzerine yıkmaya çalışıyor olabilir. Çünkü sadece onun olduğu kamera kayıtları var, diğer kayıtlar hala bulunamamış. Merak etmeyin delil yetersizliğinden dolayı çok fazla tutamazlar ama dava ortaya çıkan delillerle yeniden açıldı. Dikkatli olmasında fayda var."

Cenk'in dedikleriyle daha da kötülemiştim ve sesim titreyerek sordum. "Cenk biliyorsun az çok, o dönem hepimiz oradaydık. Daha sonra bizde defalarca kez sorguya çekildik. Yine aynı şeyleri yaşayacak mıyız?"

Ağlayan Kumsal'da konuşmamıza katıldı. "Hepimiz bu olay yüzünden yaşadığımız şehri, ülkeyi terk ettik. Psikolojimiz, hayatımız altüst oldu. Sıfırdan başlayıp hayatımda buralara kadar gelmişken tekrar aynı şeyleri yaşamak istemiyorum!" Ağlaması daha da şiddetlenmişti. Lalin ise yine düşüncelere dalmıştı, sessizdi. Aramızda en şakacı, komik ve pozitif enerjili olan oydu ama şu an o da oldukça gergin ve kötü gözüküyordu.

"Sizi az çok anlayabiliyorum ama merak etmeyin, yanınızdayım. Bunu da atlatacaksınız." dedi Cenk. Burukça gülümsedim. "Çok teşekkür ederiz Cenk." Cenk'te gülümsedi. "Senin bana yaptıklarının yanında bu hiçbir şey Gece."

Kızlar meraklı bakışlarını bize dikmişti. Cenk kısa bir telefon görüşmesi yaptıktan sonra bize döndü. "Kahve içer misiniz? Biraz kendinize gelin." Kafamı salladım. "Çok iyi olur. Şu an bir kahveye çok ihtiyacım var." Kızlarda bana katıldı ve Cenk hepimize birer kahve almaya gitti.

O sırada kızlar meraklı bakışlarını tekrar üstüme dikti. Cenk'in söylediklerinden sonra meraklanmışlardı sanırım. "Cenk'i biraz tanıyorsunuz zaten, Aslı'nın olayından sonra en fazla yanımda duran, bana yardım eden kişi o oldu. Şimdi benim kurduğum şirkette birlikte çalışıyoruz, şirketin avukatlığını yapıyor."

Biz konuşurken Cenk elinde kahvelerle yanımıza geldi. Sonrasında Masal'ın sorgusuna girdi. Biz ise onların çıkmasını beklerken kahvelerimizi içiyor ve sonumuzun ne olacağını düşünüyorduk. Hepimiz çok gergindik. Aynı şeyleri yaşayabilme ihtimalini düşünmek bile bizi delirtiyordu. Yaptığımız belki bencillikti ama… Daha fazla katlanamıyorduk.

Aklıma birkaç haftadır gördüğüm kabuslar geldi. Sürekli Aslı'nın ölümünü ve Masal'ı görüyordum. Çünkü on yıl önce Aslı camdan aşağı düştüğünde Masal'ı orada görmüştüm ama suçlu konumuna düşmemek için kimseye bir şeyler anlatamamıştım.

Bu yüzden içten içe kendime bile itiraf edemesemde hep Masal'ın onu ittiğini düşünmüştüm yıllarca. Eğer o itmediyse orada ne işi vardı? Ya da neden olay yerinden hızla uzaklaşmıştı?

Bugün sen bu şehirde kalabildin güçlüsün demişti bana ama sandığı kadar güçlü değildim. Aslı'nın ölümünden sonra yıllarca terapi görüp, ilaçlar kullanmak zorunda kalmıştım. Yaşadığım psikolojik sorunlar yüzünden o dönem nefes almakta bile zorluk çekiyordum. Daha yeni yeni ilaçları bırakmış ve düzelebilmişken tekrar aynı konuların açılması beni daha da güçsüz bir hale getiriyordu.

Düşüncelere daldığım sırada kahvemin bittiği fark ettim. Kafamı kaldırdığımda Kumsal ve Lalin'in de düşüncelere daldığını gördüm. Hepimiz dağılmış bir halde Masal'ın çıkmasını bekliyorduk.

Kahve bardağımı atmak için ayağa kalktığımda Masal ve Cenk sorgu odasından çıktı. Onların yanına doğru hızlı adımlarla ilerlediğimde kızlarda daldıkları düşüncelerden çıkmış ve onlara doğru ilerlemeye başlamıştı. Ortada buluştuğumuzda "Ne oldu?" diye sordum.

"Dediğim gibi, delil yetersizliğinden serbest bıraktılar. Ama bir ay boyunca yurt dışına çıkması yasak." dedi Cenk. Kumsal derin bir nefes aldı. "Oh şükür." Cenk konuşmaya devam etti. "Sizleri de yakın zamanda sorguya alırlar diye düşünüyorum."

Anksiyetem Cenk'in söyledikleriyle iyice artmıştı. On yıl sonra tekrardan sorgu odalarında sürünmek istemiyordum. Masal'a dönerek ani bir sinirle konuştum. "Senin yüzünden!" Ben dahil hepimiz bir anda söylediğim şeyin şaşkınlığını yaşadık. Bir anda ağzımdan öyle çıkmıştı. Masal'da bir anda neye uğradığını şaşırmıştı.

"Anlamadım? Bunların benim suçum olduğunu mu düşünüyorsun Gece? Asıl tüm bunlar senin suçun!" Cenk aramıza girdi. "Kızlar ne konuşacaksanız burada konuşmayalım. Bir yere gidelim, belli ki herkesin aklında bir tahmini var." İyice moralim bozulmuştu. "Bana gidelim."

Kimseden bir ses çıkmayınca Cenk beni onayladı. "Tamam. Gece sen benimle gel. Masal, Lalin ve Kumsal'da bizi takip eder senin arabanla." Olay çıkmamasını istediği belliydi. "Tamam." Masal "Gerek yo..." dediği sırada Lalin Masal'ın lafını kesti. "Tamam, Gece sen bana ver arabanın anahtarlarını. Biz sizi takip ederiz." Çantamdan arabanın anahtarlarını çıkararak Lalin'e verdim. Daha sonra hepimiz birlikte, birbirimizle konuşmadan karakoldan çıktık.

Cenk sürücü koltuğunda, bende ön koltukta oturuyordum. Merakla konuşmaya başladı. "Gece neden Masal'dan şüpheleniyorsun?" Anlatmaya başladım. "O zaman, yani Aslı'nın camdan itildiğinde ben Masal'ı o sınıfta gördüm. Sonra da hızlıca sınıftan çıktı ve kızlar tuvaletine saklandı.

Nereden biliyorsun diye sorarsan o sınıftan çıktığında yüzünde o şok olmuş ifadeyi gördüm ve ne olduğunu sormak için tam yanına gidiyordum ki tuvalete doğru koşmaya başladı. Bende neye bu kadar şok olduğuna bakmak için sınıfa girdiğimde açık camdan gelen sesleri duydum ve camdan aşağı baktığımda Aslı... Aslı sırtüstü yerdeydi...

Sanırsam kimse benim camdan aşağı baktığımı görmedi ve bende hemen Masal'a bakmaya gittim. Tuvalet kabininde hıçkırarak ağladığını duydum ama o beni yine fark etmedi.

Cenk, oradaki tek kişi Masal'dı. Öğle arası olduğu için herkes bahçede ya da kantindeydi. Bu yüzden onun yaptığını düşünüyorum ama bunu ne onunla ne başka biriyle konuştum daha önce. Kendime bile yeni yeni itiraf edebiliyorum. O an olayın şoku ve psikolojisiyle herkes gibi sonradan oraya geldiğimi ve öncesinde kantinde olduğumu, sonrasında da lavaboya gittiğimi söyledim. Zaten o katın kameraları bozuktu. Kimse sınıfa gittiğimi öğrenmedi.

Sonra da şüpheli durumuna düşerim diye ifademi değiştirmeye korktum. Biliyorsun biz zaten baş şüphelilerdik çünkü Aslı ölmeden önce onunla en yakın arkadaştık. Beş kişilik bir arkadaş grubuyduk ama Aslı sonra başkalarıyla takılmaya ve değişmeye başladı. Bizde Aslı'yla kavga ettik ve arkadaşlığımızı bitirdik.

Eğer ifademi değiştirip orada Masal'ı gördüm deseydim hepimizi zan altında bırakacaktım ve süreç daha da uzayacaktı. Bu olaydan sonra asla toparlanamadım. Yıllardır majör depresyon ve anksiyete ile uğraşıyorum.

Eğer ifademi değiştirip sürecin uzamasına izin verseydim dayanamazdım bu kadar Cenk. Yapamazdım. Yaptığım belki bencillikti ama daha fazlasını kaldıramadım..." Gözyaşlarımı serbest bıraktım. Tüm bu olanlara daha fazla dayanamıyordum.

Cenk her zamanki gibi beni toparlamaya çalıştı. "Ne hissettiğini tamamen anlayamam ama seni yargılamıyorum Gece. Ben olsam aynısını belki daha da kötüsünü yapardım. Kendini yıpratma. Gerçekler er ya da geç ortaya çıkar. Tamam mı? Şimdi sil o gözündeki yaşları. Hadi toparla kendini."

Hüzünle gülümsedikten sonra gözyaşlarımı sildim ve dediği gibi kendimi toparlamaya çalıştım. Cenk her kötü anımda yanımda olmuştu. Bir erkek kardeşim veya abim yoktu ama Cenk bu eksikliği kapatmıştı. Birlikte büyümüş, hayatımızı birlikte geçirmiştik.

Eve varana kadar ikimizde sessizliğe gömülmüştük. O yola odaklanarak arabayı sürmüş, bense camdan dışarıyı izleyerek kafamı dağıtmaya çalışmıştım. Oturduğum siteye geldiğimizde Cenk arabayı otoparka park etti. Bizim hemen arkamızdan kızlarda geldi ve arabadan indi. Lalin anahtarı bana verdi. Daha sonra hep birlikte otoparktan çıkarak asansöre bindik ve eve çıktık. Hiçbirimizden çıt çıkmıyordu.

Kapıyı açtım ve hepimiz içeri girdik. Lalin morali bozuk olmasına rağmen ortamı yumuşatmaya çalışıyordu. "Evin çok güzelmiş Gece." Burukça gülümsedim. "Teşekkür ederim. Rahatınıza bakın. Üstümü değiştirip geliyorum."

Cenk kızları salona geçirirken bende giyinme odasına giderek üzerimi değiştirdim. Ortam çok gergindi. Herkes huzursuzdu ve bu da beni eski, sağlık sorunlarıyla dibi gördüğüm günlere döndürüyordu. Başımdaki ağrı dayanılmazdı, midem çoktan bulanmaya başlamıştı. Bir sürü insan çevreme toplanmış ve bana saldırıyormuş gibi hissediyordum. Nefes alıp vermek ise gitgide zor olmaya başlamıştı. Baş ucumdaki komodinde duran, yarısı dolu su bardağını alarak birkaç yudum su içtim ve kendimi sakinleştirmeye çalıştım.

Daha sonra salona kızların yanına gittim. Masal bağırmaya başladı. "Evet, artık rahatça konuşabileceğimiz bir yerde olduğumuza göre, Gece Aslı'yı benim öldürdüğümü mü düşüyorsun? Gerçekten mi? Benim hayatım bu yüzden mahvoldu, ya ben ülke değiştirdim ülke! Anlıyor musun?

Sırf bu olay yüzünden doğup büyüdüğüm ülkeden gitmek zorunda kaldım. Gidip her şeye sıfırdan başlamaya çalıştım kendime yeni bir hayat kurdum, ne kadar zorlandım sen biliyor musun! Nasıl benim böyle bir şey yapabildiğimi düşünebilirsin?"

Bağırmamak ve ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. En nefret ettiğim huylarımdan biri sinirlenince gözlerimin dolması ve ağlamaya başlamamdı. Ses tonumu korumaya çalıştım. "Seni o gün orada gördüm Masal. Aslı düştüğü zaman sınıftan şok içinde çıktın ve kendini tuvalete kilitledin."

Kumsal aniden araya girdi ve bağırmaya başladı. "Gece, Masal'a suç atan sensin şu anda. Asıl ben seni oradan çıkarken gördüm! Anlattığın hikayenin aynısını ben yaşadım! Sınıftan çıktın ve oradan uzaklaştın. Ayrıca Masal neden Aslı'yı öldürmek istesin ki? Aslı'yla altı yıl geçiren sendin. Ona karşı çok fazla kinlenip en iyi sen nefret besleyebilirsin. Sırf suçlu gözükmemek için ifademi değiştiremedim."

O kadar sinirlenmiştim ki daha fazla kendimi tutamadım ve bağırmaya başladım. "Kumsal sen ne dediğinin farkında mısın? Sadece siz mi kötü günler yaşadınız? Sadece sizin mi hayatınız mahvoldu sanıyorsun ha? Ben burada ölüyordum hanginizin haberi oldu! Bu olaydan sonra geçirdiğim krizler o kadar arttı ki doğru düzgün nefes alamıyordum, ilaçlarla bile zor ayakta duruyordum!

Daha geçen ay ilaçları bırakabildim, on yıldır neler yaşadım sen biliyor musun? Aslı'ya nasıl zarar verebileceğimi düşünürsün! Aramızda onu en iyi tanıyan ve en çok seven bendim. Ne yaparsa yapsın ben onunla yıllarımı geçirdim. Siz ona laf edip hiçbir şey yapmazken ben onun hatalarını görmesi için elimden geleni yaptım!"

Cenk'in beni tutup "Tamam sakin ol!" demesiyle Kumsal'ın üstüne yürüdüğümü fark ettim.

Anksiyetem tavan yapmıştı. Kendimi çok halsiz hissediyordum. Aniden hızla artan baş dönmesiyle birlikte koltuğa oturdum ve Cenk'e dönerek halsizce konuştum. "Yatak odasında, çekmecede beyaz kutuda ilaç var, getirir misin?" Cenk başını salladı yatak odasına gitti. Yaklaşık bir dakika sonra elinde ilaç ve bir bardak suyla geri geldi. İlacı ve suyu içtikten sonra Cenk'e teşekkür ettim ve su bardağını cam sehpanın üzerine koydum.

Gözlerimi kapatarak sırtımı koltuğa yasladım ve birkaç kez derin nefes aldım. Birkaç dakika sonra, biraz daha sakinleştiğimde Kumsal yanıma oturarak konuşmaya başladı. "Özür dilerim, ben bir an kendimi kaybettim... Bazen çok dengesizleşiyorum, anında sinirlenebiliyorum. Sonrasında her yeri yakıp yıkıyorum. Çok üzgünüm, çok özür dilerim Gece…"

Ağlıyordu. Ona dönerek konuşmaya başladım. "Önemli değil." Sarıldık. Biraz daha sakinleşmiştim. Onları da anlayabiliyordum, hepimiz çok zor dönemler geçirmiştik. Kumsal'ın özür dilediği gibi bende Masal'dan özür diledim, hepimiz bir an kendimizi kaybetmiştik. Lalin'de yanıma oturdu. "İyi misin?" Başımı salladım. "Biraz daha iyiyim."

Sonrasında Masal konuşmaya başladı. "Gece evet, o gün olay zamanında sınıfa girdim ama işler düşündüğün gibi değil. Öğle tenefüsünde olduğumuz için kantinden yemek alacaktım, kantine indiğimde paramı sınıfta unuttuğumu fark ettim ve tekrardan sınıfa çıktım. Sınıfa girdiğimde cam açıktı, aşağıdan sesler, bağrışmalar geliyordu. Merak ederek camdan aşağı baktım ve... Aslı'yı gördüm. O anın şokuyla sınıftan çıktım ve tuvalete girdim. Ne yapacağımı bilemedim, Aslı'yı öyle görünce çok korktum. Anlık şoka girdim. Sonuç olarak çok yakın bir zamanda en yakın arkadaşımdı ve her şeye rağmen onu hala seviyordum…"

Masal konuşmasını bitirdiğinde hüzünlü görünüyordu. Söylediklerinin doğru olduğuna inanmak istiyordum. Kafamı salladım. "Bende yemeğimi erken yemiştim, sınav senemiz olduğu için boş vaktim varken test çözeyim dedim. Test kitabımı almak için sınıfa girecekken seni gördüm ama sen beni fark etmedin. Koşarak tuvalete gittin. Bende merakla sınıfa girdim ve aşağıdan gelen sesleri duyunca camdan baktım. Sonra... Sonra Aslı'yı gördüm."

Kumsal pişmanlıkla konuştu. "Ben... Ben özür dilerim. Seni orada gördüğüm için yıllarca bir ilgin olup olmadığını düşündüm. Kafamda çok kurdum. Yanılmışım, seninle bu konuyu daha önceden konuşmam gerekirdi." Burukça gülümsedim. "Önemli değil, hepimizin birbirimiz hakkındaki kafa karışıklığını giderdiysek sorun yok." Lalin merakla konuya girdi. "Kumsal, senin orada ne işin vardı?"

"Hatırlıyor musunuz, o dönem bir okul projem vardı. Dershanedeki matematik öğretmenimizden de yardım istemiştim." Hepimiz hatırladığımızı belirterek kafamızı salladık. "İşte o projenin taslaklarını almak için sınıfa gidiyordum. Sonra Gece'yi gördüm. Koşarak tuvalete ilerlediğini görünce tam arkasından gidiyordum ki matematik öğretmenimizi şok içinde kalmış bir halde gördüm.

Bana "Aslı..." dedi fakat cümlesinin devamını getiremeden ortalık karıştı. Öğretmenler, polis, dershane müdürü herkes o kata toplandı. Aslı'nın öldüğünü söylediler, sonra da siz geldiniz zaten." Lalin düşünceli bir şekilde konuştu."O zaman artık bu işin aslını ortaya çıkarmaya çalışalım. Aslı'nın katilini bulalım."

Cenk araya girdi. " Gece'ye de dedim, suçlu her kimse er ya da geç ortaya çıkacak. Eğer katili bulmaya çalışacaksanız sonuna kadar yanınızdayım, elimden geldiğinde size yardımcı olurum. Fakat şimdi bunları konuşmayı bırakalım ve biraz dinlenin. Zorlu bir gün oldu hepimiz için."

Ona katıldığımı belirterek konuşmaya başladım."Bu gece burada kalıyorsunuz, hepiniz. İtiraz istemiyorum!" Hepsi bu teklifimi kabul ettikten sonra konuşmaya devam ettim. "Cenk, sende. Birlikte neler yapmamız gerektiğini konuşuruz. Hepimiz artık bu olayın aydınlanmasını istiyoruz.

Kumsal, Masal, siz birlikte iki kişilik olan misafir odasında yatarsınız. Lalin, sende benim odamda yatarsın. Cenk, sende diğer misafir odasında yatarsın. Madem dosya tekrardan açıldı bu sefer katil kimse onu bulacağız."

Daha sonra akşam yemeğini hazırlamak için ayağa kalktım ve başımın dönmesiyle sendeledim. Hepsi endişeyle konuşmaya başladı. "İyi misin?" Yorgundum. "İyiyim, başım döndü sadece önemli bir şey değil." Cenk yavaşça beni koltuğa yatırdı. "Sen uzan biraz Gece, biz kızlarla yemeği hazırlarız, ya da dışarıdan söyleyelim."

İtiraz ederek "Olmaz öyle siz misafirsini..." derken Lalin telefonundan sipariş vermeye başladı. “Adresi bana tam söylesenize…” Onu onaylamayarak başımı sallasam da adresi verdim.

Sonrasında yemekler geldi ve yemeğimizi yedikten sonra kafamızdaki düşüncelerin bizi terk etmesini sağlayabilmek için hep birlikte film izlemeye başladık. Bugün çok yorulmuştum, bu yüzden izlediğimiz filme doğru düzgün odaklanamıyordum. Gözlerim kapanmaya başlamıştı. Uyumamak için direniyordum...

⛤⛤⛤⛤

 

Büyük ve geniş kanepede Kumsal, Masal, Cenk, Gece ve Lalin yan yana oturmuş film izliyorlardı. Bugün yaşananlar herkesi yormuştu. Film açmaları bahaneydi, düşüncelerinden kaçabilmek için açtıkları komedi filmine sığınıyorlardı.

Cenk Gece'yi düşünüyordu.Gece Aslı'nın ölümünden sonra çok kötü şeyler yaşamıştı, onu yıllardır böyle üzgün görmeye dayanamıyordu. Bu yüzden Aslı Göktaş'ın katilini bulmakta kararlıydı. Gece'nin daha fazla üzülmesini, krizler geçirmesini istemiyordu.

Genç adam Gece'nin kafasını omzuma koymasıyla daldığı düşüncelerden sıyrıldı. Kafasını kaldırıp Gece'ye baktığında onun uyuduğunu görmüştü. İçinden "Bugün çok yoruldu.” diye geçirdi.

Sessizce kızlara Gece'nin uyuduğunu söyledikten sonra onu kucağına alarak odasına götürdü. Kızlara üzerlerini değiştirmeleri için giyinme odasını ve kalacakları odaları gösterdikten sonra misafir odasına geçerek yatağa girdi ve düşüncelerinden kurtulmaya çalışarak uykuya daldı.

Yarın büyük gündü, katili bulmak için araştırmalara başlayacaklardı…

Düşünceleriniz neler?

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere, sağlıcakla kalın. <3

 

Loading...
0%