Acıyan gözlerini açmış ve yatakta öylece uzanan Kuzey, burnunun ucundan gitmeyen kokuya adapte olan erkekliğini salmıştı. Lanet kızıl cadının öyle bir kokusu vardı ki, adamı yoldan çıkarırdı.

Gerçi Kuzey de, konu o kızıl olduğunda yoldan çıkmaya hazır oluyordu.

' Bok vardı oğlum, bok vardı ' diye kendi kendine söylenip sıkıntı ile yüzünü sıvazlayan Kuzey, usulca yatağından kalkıp banyoya geçti. Duş alması gerekiyordu.

' Oğlum bir çekil ayağımın altından ' diye söylenen Zeliha Hanım, mutfakta koşturuyordu.

Ozan ise annesinin peşinde dolanıyor, yeni komşu kızı hakkında bilgi toplamaya çalışıyordu.

' Bence benden ev reisi olur, o yaşa geldim ben. Bana ayarla sen, boş ver ağabeyimi '

Zeliha Hanım, oğluna ters bir bakış atıp ' Önce sınavını kazanacak kadar reis ol, sonra okulunu bitir ve bir baltaya sap ol belki sonra... o da başka seçenekler ile ' diye söylendi.

' Bence ben, o kızıl afetten çok küçük değilim '

' Küçük olduğunu anladın yani '

' Anne ya! Yaş sadece bir sayıdır ama lütfen rica edeceğim '

' Ozan, benim sabrım ile daha fazla oynama ve çekil ayağımın altından '

' Zencefil var mı? '

' Var. Ne yapacaksın? '

' Nasıl var ya? Kimin evinde zencefil olur ki? '

' Yan eve gitmek için bahane üretiyorsan boşuna üretme çünkü evde değil, henüz taşınması bitmedi '

' Tüh! Şansım yok ki benim, kendi kendimi çıldırtıyorum ya, benim şansım yok ki '

' Akıl da yok ağabeyciğim sende onu da söyle eksik kalmasın ' diyerek mutfağa giren Kuzey, annesinin telaşla dolanmasına bakarak ' Günaydın anacığım ' dedi.

' Günaydın oğlum '

Ailenin reisi elinde ekmekler ile mutfağa girdiğinde ' OO uyanabildunuz mi? Daha kahvaltı hazur deguldur ama bekleyecesunuz azucuk hazretleri ' diye lafı soktuğunda Kuzey ' Benden küçük var baba vallahi ben üzerime almıyorum ' dedi.

' Alsaydun şaşardum '

Ozan ' Küçüğüm diye ekmek almaya gitmek görevim mi? '

Kuzey ' Evet '

Hasan Bey ' Evet '

' Hayır oğlum, bu evde herkes yeri geldiğinde ekmek almaya bile gidecek ' dedikten sonra duraksayan Zeliha Hanım, kocasının elinden ekmeği alırken ' Tıpkı babanız gibi ' diye ekledi.

Hasan Bey ' Sabah sabah yedurdun yine hatun ' diye söylenip lavaboya ilerleyince Zeliha Hanım ' Ellerini yıkamak için banyoya gidiyoruz Hasan Bey ' dediğinde ' Tamam tamam gittum ' diyerek rotasını banyoya çevirdi.

Kuzey ' Sen ne dolanıyordun anamın peşinde? Para mı lazım? '

' Her şey para mı ağabey? '

' Değil mi? '

' Evet para ama konumuz şimdi para değil '

Kuzey, annesinin elinden ekmekleri alıp doğramak için bıçak aldı ve ' Senin konun para değil, öyle mi? ' diye sahte bir şaşırma ile konuştu.

' Değil '

' Nedir? '

Zeliha Hanım ' Ayy sabah sabah ne çok konuştunuz! Hadi yardım edin de bir an önce kahvaltımızı yapalım, midem bulanmaya başladı ' diye sitemle konuşunca Kuzey, elindeki bıçağı ve ekmeği yukarıya kaldırıp ' Ben yardım ediyorum ' dedi.

Ozan ise iki boş elini de kaldırıp ' Ben yardım etmiyorum ' dedikten sonra mutfaktan sırıtarak hızla kaçtı.

Zeliha Hanım ' Büyümeyecek ' dediğinde Hasan Bey ' ha bu büyüdü de ne fışkı oldi? ' diye söylenerek mutfağa girdi.

' YÜZBAŞI oldu Hasan bey '

' Onun dışında pok oldu '

' Sağ ol baba, bu kadar sevgi gözlerimi yaşarttı '

Hasan Bey ' Ula alacağum şimdi ayağumun altuna seni o zaman görecesun sevgi nedu '

Ozan, mutfak girişinden kafasını uzatıp ' Emekti babacığım. Sevgi, emekti ' dediğinde Kuzey ' Ağabey neydi Ozan? ' diye tehdit ses tonu ile konuşunca Ozan ' CASH. Ağabey, cash demek nakit para demek ' dedi ve ekledi ' Saygılar '

Ailecek edilen kahvaltıdan sonra alaya geçen Kuzey, üniformasını giyinip eğitim alanına geçti. Bugün eğitim sırası bedende idi. Ve yeniler için hazırlanmış harika bir parkur hazırlatmıştı.

Alanda bekleyen askerlerin karşısına geçerek, hemen yanına gelen çavuşa ' Eksik var mı? ' diye sorduğunda çavuş ' Eksik yok komutanım ' diye cevap verdi.

' Güzel ' dediğinde bakışları kızıl cadıyı buldu. O lanet ateş rengindeki saçlarını beresinin altına saklamıştı ve böylesi daha iyiydi. Kuzey görmüyordu ama lanet olsun ki orada olduğunu biliyordu ve o kızılları gördüğü andan beri hayal ettiği görüntü gözlerinin önüne geliyordu. Kasıklarına yayılan o kızıl taneler...

Sikeyim!

' Hazırlanan parkuru rekor süresinde tamamlayan bir sonraki eğitime katılmayacak '

Kendi aralarında başlayan uğultu ile ' HENÜZ BİTİRMEDİM ASKER ' diye böğüren Kuzey ' REKOR SÜRE 23.14 SN ' diye ekledi.

Masal ' HÖH! İnsafsız piç!' diye bir ses çıkardı ama sessiz olduğundan kimse duymadı.

Tabi bu kimse'ye Kuzey dahil değildi.

Kadını göz hapsine aldığından dudak hareketlerini görmüştü bu sebeple ' Teğmen Dönmez ' dedikten hemen sonra ' Rekoru küçümsemiş gibi duruyorsun ' diye ekledi.

Masal ise kendisine sataşmak için hazırda bekleyen öküze önce resmi bir selam verdi sonra ise ' Daha çok söyleyeni – aman yani söyletene ' derken yanlışlıkla! Kırdığı potu çevirip ' ufak bir serzenişte bulundum komutanım, küçümsemedim ' dedi.

' Nedir bu serzeniş teğmen? Söyle herkes duysun '

' Nesin sen ilk okul öğretmeni mi? ' diye içinden geçirmesi gerekeni dışından mırıltı şeklinde söyleyip hemen ardından yüksek sesle ' Bana kalmasını tercih ederim komutanım ' dedi.

Buse, arkadaşının söyledikleri tıpkı aynı sırada olan diğer askerler gibi duymuş ama şaşırmak ile sınırda bırakmıştı.

' Ben etmem '

' Rekoru kıran arkadaşa özel olarak iletmem daha doğru olur komutanım '

' Öyle olsun teğmen ' dedikten sonra içinden sinsice sırıtan Kuzey, dışından beton gibi duruyordu.

O REKOR KENDİSİNE AİTTİ!

BAKALIM KIZIL CADI, KENDİSİNE ÖZEL!! OLARAK NE SÖYLEYECEKTİ?

' Kronometreyi ver çavuş ' dediği anca kronometreyi uzatan çavuş ' Buyurun komutanım ' dedi.

' Eyvallah ' diye mırıldandıktan sonra yüksek ses ile ' BAŞLANGIÇ NOKTASINA GEÇMEK İÇİN ALTI SANİYENİZ VAR VE BAŞLADI ' dedikten sonra zamanı başlattı.

Anın verdiği coşku ile belirlenen sürede başlangıç noktasına geçen askerlere ' DENEME HAKKINIZ BEŞ İLE SINIRLIDIR. REKORA EN ÇOK YAKLAŞAN, BİR SONRAKİ EĞİTİMDE BENİM YANIMDA DURUP, EĞLENCENİN TADINI ÇIKARACAK ' dedikten sonra ' Çavuşun işareti ile başlayacaksınız ' diye ekledi.

Çavuşa hafifçe dönüp ' Tamamlanan her turda araya kırk saniye mola bırak, sonuçları da eksiksiz tut çavuş ' dedi ve kronometreyi uzattı.

Çavuş, kronometreyi alıp ' Emredersiniz komutanım ' dediğinde Kuzey ' Kolay gelsin ' dedi ve gölge olan çardağa ilerledi. Çardağa yerleşirken çalan telefonuna baktığında gördüğü isimle yüzünü buruşturdu.

Bu buruşmayı MASAL görmüştü ama şimdilik sorulacaklar! Listesine eklemek ile yetindi.

Çavuş, başlattığı eğitim ile ilk tura enerjik başlayan Masal, çardakta telefon ile konuşan öküzü aklına getirmemeye çalışıyordu. Tabi bunu yaparken aklına getirmemeye çalıştığı şeye bakıyordu, o ayrı.

' Efendim Begüm '

' Kuzey, nerelerdesin ya? Göreve mi gittin yine? '

' Alaydayım Begüm, ne oldu? '

' Bir şey olmadı. Aramadın da merak ettim '

' Aramamı gerektirecek bir şey olmadı '

' Böyle konuşmana gerek Kuzey, ne için birlikte olduğumuzu biliyorum '

' O zaman ona göre davran Begüm, sevgilimmiş gibi hesap sorma, arkadaşlarınla tanıştırmaya da çalışma '

' Anladım ben seni, Ters bir anına denk geldim '

' Aslında oldukça keyifliyim ' derken gözü, çamurun içinde ilerleyen kızıl cadıdaydı.

' Aaa neden? Yani hayırdır? '

' Belli bir sebebim yok '

' Anlamadım ama neyse, bu akşam müsaitsen gelsene takılırız '

' Bakarız '

' Kuzey? '

' Evet? '

' Sadece senin değil, benimde ihtiyacım olabilir bunu biliyorsun. Akşam gel '

' Tıpkı zorlama ile iş yapmayacağımı senin bildiğin gibi '

' Peki, canın istediği zaman ararsın '

' Ararım ' dedikten sonra telefonu cebine tıkıştırıp, çamurdan çıkmaya çalışan kadına iyice odaklandı. Aynı sıralarda söylenmelerine doyamayan Masal, ' Ölmeme bir on saniye kaldı ' diye mırıldandığında pislik içinde kalmış bir şekilde ip asılı duvara koşuyordu.

Buse ' Sen mi ben mi? ' diye hayıflandığında Masal ' Bizim işimiz bilgisayar değil mi? Ne bok yemeye komando eğitimi alıyoruz ki?! ' diye cırladı.

İki eliyle sıkıca ipe tutunan Masal, kendini yukarı doğru hızla çekti ve duvarın arkasına atladı. Adımlarına zorlanarak canlılık veren Masal, derin bir nefes alıp çamurun içine atladı ve ilerlemeye başladı. Zaten boka bile batan üzerini dert etmeyi bırakmıştı.

Lütfen, berem düşmesin. AMİN!

LÜTFEN SAÇLARIM KİRLENMESİN. ULTRA AMİN!

LÜTFEN YAYILARAK GÖLGEDE KEYİF YAPAN ÖKÜZ, İNSAFA GELSİN. MAKSİMUM ULTRA AMİN! İNŞ!

SAÇ İÇİN BİR DAHA ULTRA AMİN!

27 dakika sonra...

Zorlu parkur sonucunda odasında sonuçlara bakan Kuzey, kızıl cadıdan aldığı beklenmedik efor karşısında şaşkındı. Şaşırtıcı şekilde diğerlerinden iyi performans sergilemişti. Tabi bunun doğduğu andan beri askerlerin içinde olmasının büyük bir payı vardı.

52.15 sn?

Güzel!

Demek ki bir sonraki eğitimde kızıl cadı ile oldukça yakın olacaktı.

GÜZEL!

Masal ise heyecanla beklediği sonuçları o an için umursamıyordu çünkü saçına yapışan çamur ile uğraşıyordu. Milyonlar harcadığı bakım kremleri ve serumların çamura yenildiğini görmek sinirlerini hoplatmıştı.

' SİKERİM BÖYLE İŞİ! ÇATAKTA BATAKTA SÜRÜNMEMEK İÇİN BİLGİ İŞLEM OKUDUM BEN! BU NE YA! '

Duşun altında harcadığı iki saatin ardından yedek üniformasını giyinip, saçlarını kurutmadan beresinin altına sıkıştırdı ve babasının odasına doğru yol aldı. Kapıdaki askere görüşmek istediğini bildirdi ve bekledi. Çok geçmeden gelen olumlu yanıt ile içeriye girdi ve selamını verdi.

' Teğmen Dönmez '

' Söyle teğmen ' diyen babasını yüz ifadesi her zamanki gibi duvar olduğundan Masal ' Resmi olarak burada bulunmadığımı söylemek isterim ' dedi ve anında cici kız çocuğu moduna girerek ' Baba yaaaaağğ ' diye konuştu.

' Masal? '

Ayaklarını sürüyerek babasının koltuğunun yanına gidip, kollarını boynuna sarıp yanağına sulu bir öpücük kondurduktan sonra ' Ben bilgi işlemde değil miyim? ' diye tatlı tatlı sordu.

Yanağı aldığı öpücük ile kaşlarını çatmakta zorlanan paşa ' Öylesin de ne oldu? Çıkar dilinin altındakini sen bakayım? ' dedi.

' Çamura battım '

' Normal '

' Değil. Saçlarım söndü ya '

' Saç nasıl sönsün kızım? O ne demek? '

Kollarını babasının boynundan söküp, masasına yaslanarak ' Söndü işte. Şimdi sana bunu nasıl anlatayım babacığım ' dedi ve ekledi ' Bu eğitim, her zaman bu tarzda mı oluyordu? Ben neden görmedim hiç? '

' Her asker, alanı ne olursa olsun bedensel eğitim alır Masal '

' O kısımda sorun yok babacığım '

' Hangi kısımda sorun var kızım? '

' Derecesinde. Tam olarak derecesinde sorun var babacığım. Yoruldum ya '

' Seni kayırmayacağım '

' Beni kayır demiyorum ki babacığım ' diye tatlı bir tonlama ile konuşmaya devam eden Masal ' Eğer normalin dışında bir eğitim görüyorsak azıcık el atar mısın diye sormaya geldim ' diye ekledi.

' Nasıl bir el atayım, onu da söyle eksik kalmasın bari '

' Uyarı tarzı '

' Kızım olman, sen azıcık zorlandın diye bu vatan için ter döken başka bir askeri ,uyarıya tabi tutacağım anlamına gelmez Masal '

' Uyarmayacaksın yani. Bizim işimiz bura ile ' derken kafasını gösteren Masal ' Aşırı yükleniyor bedensel olarak. Yüzbaşı gibi değiliz baba, bu kadar fazla zorluğu kaldıramayız '

' Bu konuda bir şey yapmayacağım Masal '

' Nasıl yapamazsın ya '

' Yapamam demedim, yapmayacağımı söyledim kızım. Şimdi eğitime devam et hadi, işim var '

Masal, suratını asarak kapıya doğru hareketlendiğinde paşa ' Akşam eve geliyorsun ' dedi.

Masal ise ' Akşam arkadaşlarımla plan yaptım. Bu yorgunluğun üzerine boş mezar aramak için mezarlığa gideceğiz ' dedi.

' Abartma ve beni tekrarlatma '

' Üff yaaa! Tamam ! ' dedikten sonra küçükken yaptığı gibi yerinde sinirle tepindikten sonra odadan çıkan kızının ardından gülümsemesini serbest bırakan paşa, odasındaki hata uzandı ve dahiliyi aradı. Kızına sert çıkmıştı ama yapacaktı. Alışmasına izin veremezdi. Onu kayırmayacaktı. En azından Masal, bu kayırmayı bilmeyecekti. Ne de olsa askeri kimliğinin yanı sıra aynı zamanda da bir babaydı.

' Evlat bana Yüzbaşı ŞANLI'yı gönder '

DEVAM EDECEK!!!