Yeni Üyelik
10.
Bölüm

9.Bölüm

@zeynepyasar

'' MERHABA,

 

HER ZAMAN Kİ GİBİ YİNE SÖYLEYECEĞİM;

 

BU SERİ, YANİ KARA HİLAL SERİSİ SENARYO TARZINDA YAZILMAKTADIR! ALLAH NASİP EDERSE ÖYLE DE DEVAM EDECEKTİR.

 

( Kişiliğim gereği aşırı romantik olamadığım için ana karakterleri her bölümde oynatamam. Gerçi bu konu benim kişiliğim ile ilgili de değil! Bu kitaptaki ana karakterlerin süreci dip dibe ilerleyemez çünkü olay kurgusu farklı işlemektedir. Aynı zamanda bir okuyucu da olduğumdan sizi anlıyorum çünkü bende hep ana karakterleri okumak istiyorum LAKİN; ana karakterlerim normal değil. Çevresi de normal değil. Etrafta gelişecek olaylara da odaklanmanız ve kurgudan kopmamanız için uğraşıyorum.)

 

Bir de,

 

BEN KÜFÜR EDİYORUM AMA KENDİ ARKADAŞ ORTAMIMDA.

 

EVET, KİTAPLARIMDA AŞIRI AŞIRI KÜFÜR EDİYORUM. VE YİNE EVET, KİTAPLARIMIN AÇIKLAMASINDA AŞIRI İBARESİ BULUNMAKTADIR. BU YÜZDEN TEKRAR EDİYORUM; KARAKTERLERİMİN HEPSİ AŞIRI AŞIRI AŞIRI AŞIRI KÜFÜR ETMEKTEDİR. BAZI YERLERDE BOKUNU ÇIKARDIKLARI DOĞRUDUR AMA BUNU YAPAN BEN DEĞİLİM!! KARAKTERİN KENDİSİDİR.

 

TEŞEKKÜRLER... ''

 

Buyurunuz,

 

Kuzey'in sinir sistemi çökmek üzereydi. O lanet sarışın kadının psikolojik baskısından ağır hasarlı kurtulmuştu. O nasıl bir şeydi? Diye kendini düşünmekten alıkoyamıyordu. Üzerine göreve de çıkması eklenince kafasındaki tüm bilgiler birbirine girdiğinden yaklaşık on saattir, toparlanmaya çabalıyordu. Operasyonlar, şifreler, rütbeler... Hemen hemen her şey birbirine karışmıştı.

 

O lanet kızıl hariç!

 

Kafası karışmıştı ama erkekliği hala ne istediğini biliyordu.

 

Çalan kapısı ile oturduğu sandalyeden ' Gel ' diye seslendi.

 

Açılan kapıdan görünen Yüzbaşı Beyzade ile duruşunu düzelten Kuzey ' Hayırdır Yüzbaşım? ' diye, gayri ihtiyari sordu.

 

Ali, kafasını bir şey yok dermiş gibi sağa sola sallarken yatağa oturdu ve ' Ortalıkta yoktun ' diye mırıldandı.

 

' Yoqqq amınaa koyayımm! ' diye böğürerek, yüzündeki abartılı şaşırma ifadesi ile odaya dalan Akif ' Sen, onu merak ettin he? ' diye sordu.

 

Ali ' ya sabır! ' derken Kuzey ' Destur nedir bilir misin teğmen? ' diye ters bir sesle sordu.

 

Akif ' Kullanmıyorum canım ' dedikten sonra Ali'ye dönerek ' Beni bir kere bile böyle merak etmedin ağabey ' diye üzgünce konuştu.

 

' Am biti gibi dibimden ayrılmadığın için olmasın Akif? ' diye dişlerinin arasından tıslayan Ali ' Tövbe estağfurullah ' diye devam etti. Ağzını bozmuştu en sonunda.

 

Akif, gücenmiş gibi elini kalbinin üzerine götürüp ' Kırıcı oluyorsun ama ağabey ' dediğinde Ali ' Kırıldın inşallah? ' diye sahte bir umutla sordu.

 

Akif, şeker kız kendi gibi sağa sola sallanarak yatağa oturdu ve ' Hayır aşkım, ben sana kırılır mıyım hiç ' dediğinde Ali ' Allah aşkına kırıl da göreyim ' diye ters ters söylendi.

 

Akif, Kuzey'e kirpiklerini kırparak bakıp ' Görüyorsun değil mi? Benimle uğraşmaya bayılıyor çünkü bana aşık. En çok bana ' diyerek kolunu Ali'nin omzuna attı.

 

Ali ise ' Akif? ' dediğinde Akif ' Efendim? ' diye tatlı bir şekilde karşılık verdi.

 

' Siktir git '

 

' Peki ' diyerek ayağa kalkan Akif ' Albay sizi çağırıyordu, onu diyecektim ama tat bırakmadınız ki ağzımda ' dedi.

 

' Her önüne geleni ağzını alma sende ' diye söylenip ayaklandığında Kuzey de ayaklandı ve odandan birlikte çıktılar.

 

Akif ise peşlerinden ilerlerken burnunu kıvırmıştı. Taşak geçecek kimse yoktu ki. Seyit vardı ama ondan henüz tat alamıyordu.

 

Akif ' Neyse! Zaten ağzımda pis bir tat varken Seyidi deneyeyim ' diyerek bahçeye doğru yöneldi.

 

Albay, karşısında dimdik duran iki Yüzbaşıya bir süre baktıktan sonra ' Oturun ' dedi. İki adam da aynı anda oturduğundan Ali ' Komutanım, bir durum mu var? ' diye sordu.

 

Albay, sıkıntı ile nefes alıp verdikten sonra ' Bir durum olmadığı bir anımız mı var evlat? ' dedi.

 

Kuzey ' Görev mi? '

 

Albay ' Maalesef değil ' dedi ve ekledi ' Görev olsaydı, sıkıntı olmazdı '

 

Ali, durumu anladığından ' Görev olmayan görevlerden ' diye mırıldandı ve ' Nerede? ' diye ekledi.

 

Albay, yetiştirdiği askere gurur dolu bir bakış attıktan sonra ' Karabağ ' dedi.

 

Kuzey ' Olağan durum için mi yoksa ayrı bir durum mu oluştu komutanım? '

 

' Olağan durum için '

 

Ali ' Resmi olarak görev gelemeyecek '

 

Albay ' Bu yüzden sivilleri çekeceksiniz '

 

Ali ' Kara hilal ile mi? ' diye sorduğundan Albay ' Ana kadro ' diye cevap verdi.

 

Kuzey ' Ne zaman harekete geçiyoruz? '

 

Albay ' Yarın gece şafak sökmeden helikopter sizi alacak ve belirlenen koordinatlara bırakacak '

 

' Emredersiniz komutanım '

 

' Emredersiniz komutanım '

 

Albay ' Kuzey sen çıkabilirsin ' dediğinde Kuzey ayağa kalkıp selamını verdi ve çıktı.

 

Görev olmayan görev he?

 

İyiymiş!

 

Diye düşünerek odasına doğru ilerledi. Çok geçmeden üzerini değişip, eve gitmek için arabasına doğru ilerledi. Ama arabasına binemedi çünkü tam önünde, kollarını göğsünde birleştirmiş, sinir küpüne dönen bir adet kızıl cadı duruyordu.

 

' Hayırdır teğmen? Aracınla yoluma çıktığın yetmiyor bir de kendin mi çıkıyorsun? ' diyen Kuzey, o sırada kadının biçimli bacaklarını ve dolgun kalçalarını saran pantolon olmak istiyordu.

 

Masal ise karşısındaki devasa adama bakarken titreyen içine çeşitli küfürleri, içinden sıralarken Kuzey'in morarmaya yüz tutmuş göz altlarını fark etti ve ' Gözüne ne oldu? ' diye hafif yollu bir çığlık atıp, iki adım atarak yaklaştı.

 

Kuzey, dibine giren kadına donuk bir ifade ile bakarken gözüne ne olduğunu düşündü Ne olmuş ki? HEE! Uykusuzluktan kızarmış olmalıydı.

 

Ondan kötü gözüküyorsa, kadının telaş-lan-ma-sı..... ha siktir!

 

Demek kızıl cadı telaşlanmıştı?!

 

Gözünün alt kısmına temas eden yumuşak parmaklar yüzünden gözlerini kapatmak istiyordu ama fark ettiği ayrıntı ile tek kaşı havalanmıştı ve ' Hayırdır teğmen? ' diye alayla sordu.

 

Masal ise o sırada temas ettiği tenin vücuduna yaydığı ateşi görmezden gelerek, acıyan içine odaklanmıştı.

 

Kıyamam!

 

Diye içinden geçirirken adamın alaylı sesiyle,

 

Kıyarım!

 

Dedi.

 

' Başka cümle bilmez misin sen? Hoyordor toğmon? ' diyerek taklidini yapan kadına kıvrılan dudağı ile cevap veren Kuzey, ardından ' Komutanın olduğumu hatırladığına eminim ' diye geveledi.

 

Amına koduğum ergen velede döndüm iyi mi? Komutanın olduğumu hatırladığına eminim ne Kuzey!? Diye kendine sövmeyi de ihmal etmedi.

 

Masal, ellerini adamın yüzünden çekip göğsünde birleştirdi ve ' İşine gelmeyince komutanın olduğumu hatırla diyerek ergene mi bağlayacaksın Kuzey ? ' dedi.

 

LANET KIZIL CADI! HER BOKU DA BİL! AMAN SAKIN EKSİK KALMA!

 

' Beni neden bekliyorsun Masal ' diyerek konuyu geçiştirmeyi tercih eden Kuzey, kadının adını söylemesi ile sertleşen erkekliğini zapt etmeye çalışıyordu.

 

Masal ise kendisine adı ile seslenen adamın, kadınlığındaki etkisine hayret ediyordu. Allah aşkına Masal, gel sevişelim demedi! Sadece siktiğim adını söyledi! BİR DUR KIZIM!

 

Deseydi iyiydi ama..

 

KALTAKSIN MASAL!

 

NİHAAHHAHHAHAAHAH!

 

Masal, adamı gafil avlamanın tek yolunun gereksiz dürüstlük olduğunu çoktan anladığından pat diye ' Neredeydin? ' dedi.

 

Kuzey, tek kaşını kaldırıp beklenmedik soru karşısında duraksadı. En azından Ne seni bekleyeceğim be? Diye cırlamasını bekliyordu ama bu kızıl cadı, kendisini gafil avlamıştı.

 

' Pi sayısının kare kökünü sormadım Yüzbaşı? '

 

' Keşke onu sorsaydın kızıl ' diye gayri ihtiyari konuşan Kuzey'e, yüzünde oluşan tatlı gülümseme ile ' Pi sayısının kare kökü nedir? ' diye soran Masal, garip sayılacak derecede mutlu hissetmişti.

 

' 1,772454.. ' derken kızıl cadının gülmemek için gerilen yüz ifadesini fark etti ve duraksadı. Cadı! Zaten yakınında olan kadının dibine tek harekette girip ' Benimle alay ediyorsun? ' derken soru sormuyordu, teyit de etmiyordu. Açıkçası ne yaptığını kendisi de bilmiyordu.

 

' Yooo '

 

Kuzey'in kalkan tek kaşına bitmekte olan Masal ' alay etmem için bir sebep bulamadım komutanım ' diyerek resmi olmaya yol açtı.

 

Kuzey ise yine komutan! Olduğu için gerilmişti. Adıyla seslenmesi hoşuna gitmişti.

 

' Neyse, çekil önümden teğmen ' diyerek ters bir şekilde konuşan adama şirin bir şekilde gülümseyip ' Sizin için bir engel olduğumu düşünmüyorum komutanım ' dedi ve ekledi ' Ayrıca henüz soruma cevap alamadım '

 

' Cevap vermeye gerek duymadığımdandır ' dedikten sonra bir sinirle kadının yanından geçip aracına bindi ve çalıştırdı. Lanet kızıl cadı, ereksiyon olmasına yol açmıştı.

 

Masal ise olduğu yerde hafifçe dönerek, arabanın içinde direksiyonu sert bir şekilde kavrayan adama gözlerini dikti ve yüzündeki gülümsemeyi bozmadı. Demek kaçıyorsun Yüzbaşı?

 

PE-KA-LA!

 

Kuzey, kadının tatlı ifadesini görmezden gelerek park alanından çıktı ve kadını ardında bıraktı. Evine ulaştığından kapıda kendisini karşılayan annesine ' Hayırdır Zeliha Sultan, kapılarda karşılanıyorum? ' diye sorduğunda Zeliha Hanım, kendisine yaklaşan oğluna gözlerini kısarak ' Her zaman yaptığım şey oğlum, neden altında bir şey arıyorsun ki? ' diye sordu.

 

Kuzey, ellerini teslim olmuş gibi kaldırıp ' Beyaz bayrak ' dedi ve annesine sarılıp, başının üzerinden öptü. Yan taraftaki evin önündeki boya aletlerine ve adamlara bakıp ' Tutmuş mu evi? ' diye sordu. Bir de bu çıkmıştı başına, hay aksi şeytan!

 

Zeliha Hanım ' Tuttu, tuttu. Sabah annesi de geldi baktı eve, tuttular sonra ' derken gülümsüyordu.

 

Kuzey, annesine gözlerini kısarak bakıp ' Aklından geçeni biliyorum anne, o yüzden şimdiden söylüyorum; cevabım hayır ' derken sesi tereddütlüydü. Annesini tanıyordu.

 

Zeliha Hanım ' HI hı, tamam oğlum ' diyerek oğlunu içeriye doğru çekiştirdi. Kuzey, annesinin tepkisine hafifçe gülümseyerek ayakkabılarını çıkarıp, salona geçti. Babasını göremeyince ' Peder nerede? ' diye sordu.

 

Merdivenlerden aşağı inmekte olan Ozan ise ağabeyinin sorusunu duyduğundan ' Kilisede ' diye cevap verirken pişmiş kelle gibi sırıtıyordu.

 

Zeliha Hanım ' Bahçeye gitti ' diye cevap verdi.

 

Kuzey ' Şu oğluna doktordan randevu alalım da bir görünsün anne' dediğinde ' Neden? ' diye soran Ozan'a Kuzey ' Espri yeteneğini kaybediyorsun da ondan ' diye cevap verdi.

 

Ozan, sol bileğine sağ elinin parmaklarını götürerek nabzına ölçermiş gibi yapıp ' 8'e 5 ' dedi.

 

' Şu randevuyu iki kişilik yapın bence ' diyen Zeliha Hanım ' Yorgun görünüyorsun oğlum, yemeği hazırladım. Gel hemen ye de sonra uyu ' diye ekledi.

 

Kuzey, annesinin çağrısına uyup mutfağa ilerledi ve hazırlanan yemeği yedikten sonra odasına doğru hareketlendi.

 

' Ağabey? '

 

Merdivenlerde duraksayan Kuzey, Ozan'a bakıp ' He? ' diye cevap verdiğinde Ozan ' Acaba bir ihtimal arabanı alabilir miyim? ' diye sordu.

 

' Bilmem alabilir misin? '

 

' Alabilirim '

 

' Al o zaman '

 

' ENAKTARRR? '

 

' Cebimde '

 

' E versene ağabey '

 

' Alabilirim dedin '

 

' Ne bu şimdi? Çocuk musun sen? Kreş mi burası? ' diye huysuzlanan Ozan'a tek kaşı havada bakan Kuzey ' Ozan ' derken uyarı tonlamasını kullandı.

 

' Versen ne olurdu? '

 

' Ne olurdu? '

 

' Hoş olurdu '

 

' Hoştur sa bana naaaağğ ' diyerek merdivenleri çıkmaya devam eden Kuzey'in ardından ' Araba, enaktar hoştur ama bana naağğ, Ağabeyimde vardır ama ona neeeğğğ ' diye böğüren Ozan, aynı zamanda da ayaklarını yere vuruyordu.

 

Kuzey ' Yazık sakat galiba ' diyerek odasının yolunu tuttuğu sırada Masal, yeni evinde dolanıyordu. Salonun boyasını izleyen annesinin yanına ilişip ' Anne? ' diye tatlı dille seslenince ' Bahanen ne? ' diye karşılık veren annesine ' Ne bahanesi? ' diye sordu.

 

' Yan eve giderken kullanacağın bahanen ne? '

 

' He! '

 

' He ya '

 

' Düşünmedim. Doğaçlama gireyim dedim '

 

' Masal, sen doğaçlama yapamıyorsun kızım '

 

' Ne diyeyim peki? '

 

' Düşün biraz '

 

' Kahvem bitmiş, sizde var mı desem? Çok mu klişe? '

 

' Çok klişe ama iş görür '

 

Masal ' Vallahi mi? ' derken heyecan ile alkış tutmuştu.

 

' Taşındıktan sonra evet, vallahi iş görür '

 

' Öff anne ya '

 

' Senin tuvaletin gelmedi mi? ' diye aniden soran annesine ' YOO ' diye cevap veren Masal'ın lambası sonradan yandığından ' Gelmiş midir? ' diye sordu.

 

' Gelmiştir '

 

' Gidip yapayım o zaman '

 

' Yap o zaman ama tuvaletin tadilatta nasıl yapacaksın? '

 

' NİHHHAHHAHHAHHAHA ' diye aniden kötü kadın kahkahası atan kızına göz deviren Nalan Hanım ' Hadi Masal, git kızım hadi ' dediğinde Masal, heyecanla yerinde zıplayarak annesinin iki yanağından da sulu sulu öpüp ' Seni seviyorum kraliçem ' dedi ve çantasından parfümünün şişesini alıp, kapıya doğru hızla ilerledi.

 

Nalan hanım, kızının ardından sevgi ile bakarken ' Ben de seni seviyorum kızım ' diye mırıldandı.

 

Masal bacaklarını birbirine sürterken, çanta boy parfümünü arka cebine koyarak kapıyı çaldı ve açılmasını bekledi. Çok geçmeden açılan kapıdan görünen sempatik yüze şaşkınca bakarak ' Şey, merhaba ' diye mırıldandı.

 

Ozan ise karşısındaki kızıl afete göz kırpıp ' Merhaba ' dediğinde ağzını açıp bir şey söyleyecek olan kadına ' Dur dur, sen sormadan ben söyleyeyim. Ağabeyim şu an postunu sermiş uyuyor ve seni kovacak kadar enerjisi yok. O öküzlüğü ile kalbini kırmadan evvel, ben güzelce söyleyeyim. Ondan sana yar olmaz ' dedi ve ekledi ' Ama aynı soydan geliyoruz, ben işini görür müyüm? '

 

Masal, duydukları ile sinir harbi yaşayan benliğini zapt etmekte zorlanırken dişlerinin arasından ' Zeliha hanım'a bakmıştım ' diye mırıldandı.

 

Tam da o anda kapının ardında görünen Zeliha Hanım ' A kızım hoş geldin, gelsene içeriye ' dedi.

 

Ozan ' Ayy ben çok yanlış şey etmişim '

 

Zeliha Hanım ' oğlumun kusuruna bakma kızım, ağabeyi arabasını vermedi diye aklı sıra intikam alıyor ' dediğinde Masal sevecen bir ton ile ' Önemli değil, çok hızlı konuştu anlamadım zaten ' dedi ve ekledi ' Artık komşu sayılırız işin çok acil ise benim minimi alabilirsin '

 

Ozan ' Vallahi mi? '

 

Zeliha Hanım ' İşi acil değil kızım, hem zaten taksi çağırmıştı. Hadi oğlum güle güle ' deyip oğlunu dışarı, Masal'ı içeri aldı.

 

' Tekrar kusura bakma kızım. Eşek kadar oldular ama hala çocuk gibiler '

 

' Önemli değil gerçekten '

 

' Hadi gel salona geçelim '

 

' Şey, ev tadilatta olduğu için lavaboyu kullanamıyorum. Acaba sizinkini kullanabilir miyim? ' diye soran tatlı kadına ' Tabi ki kızım, ama üst katı kullan. Ozan çıktı şimdi lavabodan, nasıl bıraktı bilmiyorum ' derken gülümseyen Zeliha Hanım ' Hemen soldaki ilk kapı ' diye ekledi.

 

' Teşekkür ederim ' diyen Masal, sahte bir telaşla üst kata doğru yöneldi. Soldaki ilk kapı demişti, evler birbirine benzediğine göre sondaki ilk oda öküzün odası olmalıydı.

 

Nİ-HA VE HA!

 

Sessiz adımlarla ilerleyip, aralık olan kapıdan usulca içeri süzülen Masal dona kaldı. Lanet adam, sadece baksır ile öylece uyuyordu. Sıkı poposu yatağa baskı yaparken, erkekliği de baksıra baskı yapıyordu.

 

Hay sıçayım!

 

Odaya bakacaktı ama içinde adamında olduğunu Çocuk ağzından kaçırmıştı. Yine de odaya bakmak istiyordu ama lanet adam neredeyse çıplakken nasıl bakabilirdi? Cammmmm onnn !

 

Masal, küçük adımlar ile yatağa doğru ilerleyip usulca oturdu. Yatağın bu ufak hareketine gözlerini azıcık açan Kuzey ' Sikeyim ya ' diye homurdandı.

 

' O iş için seninle biraz zorlanacağız ama neyse ' diye kısık sesle konuşan Masal'a ' Bari rüyamda diklenme kadın ' diye homurdana Kuzey, gözlerini kapattı.

 

Rüyasına kadar girdiğine emin olduğu adamın, itirafı ile keyiflendi ve fazla zamanı olmadığını bildiğinden adamın kulağına doğru eğildi ve dudaklarını dokundurmadan fısıldadı.

 

' İtiraf et Yüzbaşı, diklenmeme bayılıyorsun '

 

' Daha çok dikleşiyorum '

 

' HImmm '

 

' mmm ' diye mırıldanıp yatakta yan dönen adam ile duraksadı. Adamın uyuduğundan emindi. Çünkü ne kadar yorgun olduğunu, gözlerinden anlamıştı ama yine de dikkatli davranmalıydı.

 

Bokta çıkabilirdi.

 

Sakin kalmak adına sessiz birkaç nefes alıp verdikten sonra adamın dudaklarına doğru hareket ederek ' Geçen hafta neredeydin? ' diye sordu.

 

Kuzey ise gayri ihtiyari ' Eğitimdeydim ' diye mırıldandı.

 

Masal, rahatlayarak ' hmm bu eğitim gizli mi? ' diye mırıldandı.

 

' Hı hı '

 

Daha fazla sormadı! Çünkü bu adamın beyni, buna da bir sınır koymuştur kesin diye düşünüyordu. Yakalanmak istemiyordu, henüz!

 

Sorusunun cevabını da almıştı.

 

Her zaman alırdı.

 

Hıh!

 

Adamın dolgun dudaklarına dudaklarını sürtüp, küçük bir öpücük kondurdu ve usulca yataktan kalktı. Cebinden parfümünü çıkarıp, yatağın dışına doğru tek fıs sıktı ve ellerini hareket ettirerek yatağa doğru göndermeye çalıştı. Şimdi direkt sıkarsa, çarşaf kokusunu evin diğer sakinlerine koklatıp bir şeyleri çakardı. Bordo bereliden her şeyi beklerdi. O yüzden havada asılı kalması en temiz olanıydı. Kanıtlayamazdı.

Cebinden telefonunu çıkarıp, adamının görüntüsüne sonradan uzun uzun bakmak için bir kaç fotoğraf çekti.

 

Ayy ne cin kadınım he! Diye kendi kendine içinden söylenip hafifçe kıkırdayan Masal, parmak uçları ile odadan çıktı. Hızla banyoya geçip elini biraz ıslattı ve aşağıya indi.

 

Zeliha Hanım ' Gel bir şeyler hazırlamıştım, yemek yiyelim ' dediğinde ' Çok teşekkür ederim ama başka zaman yapsak? Babam ile sözleştik ' diyen Masal, kirpiklerini kırpıştırıyordu.

 

' Peki, başka zaman o zaman? '

 

' İnşallah. Çok teşekkür ederim bu arada '

 

Zeliha Hanım ' Rica ederim canım benim, her zaman ' diyerek tatlı kadını uğurladı. O tatlı dediği kadın ise hızlı adımlarla annesine ulaşmış ve kulağına doğru fısıldamıştı.

 

' Psikolojik hareket için start verildi komutanım '

 

Nalan Hanım, kızına göz devirip ' Sadece azıcık yardım ediyorum o da sadece fikir olarak Masal. Ben aslında hiçbir şey bilmiyorum. Bu konuyu unutsan iyi edersin ' dediğinde Masal sevecen bir şekilde omuzlarını yukarı doğru kaldırıp mırıldandı.

 

' Neyi? Hiçbir şey hatırlamıyorum '

 

' Aferin '

 

Masal, gülümseyerek telefonunu çıkardı ve çektiği fotoğraflara aşk işle bakarken iç çekti ve mırıldandı.

 

' Seni alacağım Yüzbaşı! Görürsün bak, o inadını rulo yapıp, o seksi popona sokacağım. Hem Ne demişler; dinsizin hakkından imansız gelirmiş '

 

DEVAM EDECEK!

Loading...
0%