Yeni Üyelik
20.
Bölüm

20. Bölüm

@zeynepyasar

DURU'DAN


Sıkıntıdan patlamak üzereydim. Tam tamına beş gündür lojmanda tıkılıp kalmıştım. Bir kere alışverişe çıkıp bir kaç parça kıyafet almış ve bir kere de karargahta Albay ile çay içmiştim. Onun dışında da iki oda arasında mekik dokumak ile meşguldüm. Arada oturup bir şeyler yazıyordum. Masal, kullanmam için bir dizüstü bırakmıştı ama çok eski olduğundan yazdıklarım on yıl sonra ekrana düşüyordu. Bu yüzden sövüp, bir kenara atmıştım.


Zil çalınca , kapıyı açmak için hole geçtim. Delikten bakmama gerek bile yoktu çünkü kapıda iki asker ayriyeten bekliyordu. Ayriyeten diyorum çünkü bina ve çevresi komple asker doluydu. Kapıyı açtığımda gördüğüm Masal ile göz devirerek ' Şeref verdin teğmen, buyurmaz mısın? ' dediğimde Masal da göz devirip içeriye geçerken ' Şu muşmula suratını düzeltirsen buyururum canım ' dedi.


Salona doğru ilerlemesiyle kapıyı kapatıp, peşinden gittim. Koltuğa oturmuş, bacağını bacağının üzerine koymuş otururken ' Hadi hazırlan İstanbul'a gidiyorsun ' dedi.


Ayakta öylece dururken ' Kız, gitmek isteyen sen değil miydin? Ne dikiliyorsun? Haydi? ' diye ekleyip, alkış tuttu.


Deve siken karınca görmüş gibi bakarken, ellerimi belimde yerleştirip ' Nereden çıktı birdenbire? ' diye cırladım.


' Sana da iyilik yaramıyor '


' Sen şimdi iyiliği falan boş ver ' derken hemen yanına oturarak ' Sikilmiş götün davasını yapma bana ' dedim.


' En sevdiğim ' dedikten sonra gözlerini kırıştırarak ' Albay ile görüştüm, uzak takip başlatmamı söyledi. Bilet aldım sana işte iki saat sonra uçağın var ' dediğinde kaşlarım havaya kalkmıştı.


' Masal '


' Ay ne, Masal? '


' Uzak takip, öyle mi? Gerek yok ' dedim.


' Ne demek gerek yok? '


' Öyle işte. Madem burada kalmama gerek olmayan bir durum söz konusu, uzak takip de gerekmez '


' Hem ayranım dökülmesin hem de götüm sikilmesin diyorsun, olur mu hiç? '


' Olur, olur. Ben çantamı hazırlayıp bir lavaboya gideyim, sonra çıkarız ' dedim ve hızla odaya gittim. Eşyalarımı sırt çantama koyup, tuvalet ihtiyacımı da karşıladım. Üzerimde koyu kot pantolonum ve civciv sarısı boğazlı kazağım vardı ve güzel duruyordu. Bu yüzden değiştirmek istemedim. Saçlarımı parmaklarımla tarayıp açık bırakarak, çantamı aldım ve salona geçtim.


Masal, beni görünce ayağa kalktı ve ' Hadi çıkalım ' dedi.


' Tamam ' diye mırıldanıp, ayakkabılarımı giyinirken o da ayakkabısını giyiniyordu. Hareketlerinde bir tuhaflık vardı ama anlamlandıramamıştım. Arabaya ilerlerken, hemen yanında bekleyen Kuzey'i fark ettim. Yanımda sekerek yürüyen Masal'a göz devirirken, yanına ulaştığımız Kuzey'e ' Merhaba' dedim.


Kuzey, karısını kolunun altına gelirken ' Nasılsın Duru? ' diye sordu.


' Eh işte ' deyip arabaya geçtim. Arka koltuğa yerleşirken, dışarıda koklaşanlara uyarı olarak camı yumrukladım. Masal bana dil çıkarıp, ön koltuğa geçtiğinde Kuzey de sürücü koltuğuna oturmuş ve yola çıkmıştı.


Masal ' Aşkım, Duruyu bıraktıktan sonra babamlara gideceğiz, unutmadın değil mi? '


Kuzey ' Unutmama izin vermedin ki hatun '


' Yani izin versem unutacaksın, öyle mi Kuzey? ' dediğinde Kuzey dikiz aynasından bana bakıp, karısını gösterdikten sonra ' Bundan bahsediyordum ' dedi ve Masal'a dönerek ' Evet, imkanım olsa komple unutacağım yavrum ' ekledi.


Masal ' Babamı komple unutacaksan, eserini de unutacaksın demektir '


' Seni alzheimer olsam da unutamam yavrum '


Masal ' Hatta kal çünkü seni külahıma aktarıyorum ' dediğinde kusma sesi çıkardığımda hızla arkasını dönüp bana öldürücü bakışlar atınca, dudaklarımı birbirine bastırıp yerime sindim. Havalimanına kadar çıt çıkarmadan gelmemizin yanı sıra yüksek gerilimden ölmediğime şaşırıyordum.


Kuzey, arabayı özel park alanında bir yere park ettiğinde çantamı kaptığım gibi kendimi dışarı attım. Derin bir nefes alarak 'oh! ' dedim. Masal da kapıyı sertçe kapatıp yanıma geldi ve koluma girip, içeriye doğru sürüklemeye başladı.


' Masal, kendi ayaklarım var çok şükür '


' Çok konuşma,yürü '


' Daha bir saatten fazla var, sakin olsan '


' Sende biraz uysal olsan '


Kuzey, yanımızda yürümeye başlayınca hızını düşürdü. Kontrol noktasından hızla geçip, check - in noktasına gittik. Bilet işlemlerimi halleden Masalı fırsat bilerek Kuzey'e yaklaşıp ' Ayıp ettin ' dedim.


Kuzey, yüzünü sıvazlayıp ' Tanısaydın o ayıbı sen de ederdin ' dedi.


' Babası nasıl biri ki? '


' Tsk da yıldız bırakmayan bir general desem, yeterli mi? '


' HU ' derken hafifçe ıslık çaldım.


Kuzey, başını sallarken ' Ama yine de babası olduğu gerçeğini değiştirmiyor ' dedim.


' Farkındayım '


Yanımıza gelen Masal ile konuşmayı kestik. Masal, bileti bana uzatırken ' Al tatlım, cam kenarı ayarladım ' dedi.


' Teşekkür ederim '


Masal ' Ne demek bebeğim '


İkisine de baktıktan sonra ' Sohbetinize doyum olmaz diyeceğim ama doydum. O sebeple ben gidiyorum, sonra görüşürüz inşallah ' dedim ve Masala sarıldım.


' İnşallah, canım. İstanbul'a geldiğim zaman, mutlaka arayacağım seni '


' Tamam, mutlaka ara '


Kuzey'e dönüp ' Görüşmek üzere ağabey ' dediğimde bana sarıldı. Hafifçe sırtımı sıvazlarken ' Dikkatli ol, bir şey olursa ara bizi ' dediğinde sarılmasına hafifçe karşılık verdim ve geri çekilirken de ' Teşekkür ederim, her şey için ' dedim.


Masal, tekrar bana sarılıp ' İyi yolcular, görüşürüz ' dediğinde ' Görüşürüz ' dedim ve biletimi gösterip bekleme salonuna geçtim. Yarım saat sonra kapılar açılınca uçağa doğru ilerledim.


' Hoş geldiniz ' diyen hostes'e ' Hoş buldum ' dedikten sonra yerime geçip, çantamı yukarıya yerleştirdim ve oturdum. Arkama yaslanıp, gözlerimi kapattım. Ne haftaydı ama! Bir an önce evime gitmek ve Çapkına kavuşmak istiyordum. Karnımdaki yara bir yana kalbimdeki de bir yanaydı. Yine aklıma gelince titrek bir nefes bıraktım.


' Hayırdır? Neye içerledin böyle? '


Kulağıma dolan ses ile gözlerimi araladım. Akif, tepemde dikilmiş bana gülümseyerek bakıyordu. Kaşlarımı çatarak yüzüne bakınca ' Cin de değilim ki, kala kaldın ' deyip, yanıma oturdu. Şaşkınlığımı atarken etrafı hızla kolaçan ettim ama onu göremeyince rahat bir nefes verdim. O yaptıklarımdan sonra onunla karşılaşmaya henüz hazır değildim.


' Akif? ' deyiverdim.


' Ta kendisi ' derken elleriyle kendisini gösterdi.


' Görevden ne zaman döndünüz? '


' Yaklaşık beş saat olmuştur. Sen neden hala Ankaradasın? '


' Albayın emri ile bir süre lojmanda kaldım '


Kaşlarını anlık çattıktan sonra ' Anladım ' dedi ve ' E ne yaptın Ankara da? ' diye ekledi.


' Bol bol belaya bulaştım '


' Harbi mi? Hem de bensiz? '


' Sonradan gelmeye alışıksın ne de olsa, bir sorun görmedim '


' Ayıp ama sonradan gelmek nedir? '


' İçin fesat '


' Aksini iddia etmiyorum ama ' dedikten sonra tek kolunu kolçağa dayayıp yaklaştı ve ' kabul etsen iyi olur ' dediğinde tek kaşımı kaldırıp ' Neyi? ' dediğimde, geri çekilerek üzerini düzeltti ve koltukta yayılarak oturdu.


' Seninde için benden az kalır değil '


Onun koltuğunun kolçağına dirseğimi koyup yaklaştığımda bakışları bana döndü. Gülümseyerek ' Aksini iddia etmiyorum Üsteğmen ' dediğimde kahkaha attı. Bir kaç göz bize çevrilince dirseğimle karnına geçirerek, arkama yaslandım.


' E anlat nasıldı görev? '


' Enteresan bir şekilde tertemizdi '


' Ölü yok, yaralama yok, olay yok ' dediğimde ' Yaniğğ sayılır ' dedi.


' Aman neyse benim dertlerim bana yetiyor bir de seninkilerle uğraşmam '


' Anlatma bana derdini, derdim siker derdini diyorsun? '


' He, diyorum '


Akif, ayağa kalkarak ' Neyse ben yerime geçeyim ' dediğinde ' Burada oturacak olanla konuşuruz,otur sen ' dedim.


Akif, sinsice gülümserken ' Yok yaa, ben zaten uyku moduna geçeceğim ' dedi ve ' Fazla cırlama sen de ' diye eklediğinde ' Ben cırlamam ' diye cırladım.


Akif ' At yalanı goncikliyim inanı ' dedi ve arka sıraya geçikten sonra saçlarımı karıştırıp, oturdu. Oflayarak saçlarımı düzeltip, önümdeki koltuğun arkasında duran dergiyi aldım. Kapağını açmıştım ki yanıma oturup, beni cama sıkıştıran beden ile hızla o tarafa dönüp ' Biraz yavaş olsanıza ' diye cırladım.


Siktir!


SİKTİR!


Loading...
0%