Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@zeynepyasar

' Komutanım? '


Akifin sesini duyduklarında herkes aynı şeyi düşünüyordu. Tam olarak iki saattir yürüyorlardı ve baygın olan kadın da sıra ile sedye de taşınıyordu. Herkes yorgundu. Sinirliydi ve uykusuzdu. Kodları kaybetmişlerdi ve yanlarında bonus olarak bir paket taşıyorlardı. Bu yüzden kimse bu çağrıyı sallamadı ama Akif kararlıydı. Sıkılmıştı.


' Komutanım? '


Kuzey, cevap vermedikleri her saniye üşenmeden tekrara düşeceğini bildiğinden acısız bir şekilde bitirmeye karar verdi.


' Söyle '


Akif ' hiçbir şey komutanım ' dediğinde dişlerini gıcırdatan Kuzey, ' Ne diye sesleniyorsun o zaman? ' diye sordu. Aslında bu bir soru değildi ama Akif öyle ele almadı.


' Komutanım demek hoşuma gidiyor, komutanım '


Kuzey sesli olarak bir Hasbinallah çektikten sonra ' benimde dişlerini karnına doldurmak hoşuma gidiyor Akif, deneme mi ister misin? ' diye sordu.


' Dişlerimi ağzımda daha çok seviyorum, komutanım '


' O zaman ağzına sahip çık, Akif '


' Ağzım üzerinde birçok kişinin hakkı var komutanım ' dedikten sonra ' ama illa bir şey doldurmak istiyorsanız döndüğümüzde izin kâğıdımı alırım komutanım ' dedi. Albay, zaten diken üzerindeydi bir de bu gevşeğin boş muhabbetlerini çekemezdi. O sebeple bariton ses tonuyla Akife deyim yerinde ise tısladı.


' Döndüğümüzde istifanı doldur ben zevkle onaylarım Üsteğmen '


Akif mor rengiyle kaynaşırken Seyit yanına yaklaşıp ' korkmayın komutanım, size her yerde iş var ' dediğinde, Akif albayın dalga geçtiğini bilse de tırsmıyor değildi ama bu tırsmayla Ankara'ya kadar da dayanamazdı o nedenle Seyidin pasını karşıladı.


' Nerede Teğmen? '


' Disko, komutanım '


' Disko da ne işi Teğmen? '


' Striptiz, komutanım '


Bunu söylerken yüzündeki gülümsemeyi zapt etmeye çalışan Seyit, Akif'in sözüyle sırıtmaya çevirmişti.


' Seninle mi çalışıcam? ' Seyidin yüzündeki sırıtmayı oraya gömmeye hazırlanan Akif'in keyfi yerindeydi.


' Benden striptizci olmaz, komutanım ' dediğinde, Akif yüzündeki piç gülümsemesiyle hızlanırken bir taraftan da golü doksana atmıştı.


' Bence denemelisin Seyit, kıçına girmiş direkle çok seksi olursun '


Seyit, gözlerini devirirken yanına yaklaşan Hasan' a ' Üsteğmeni vursam ne kadar ceza alırım, Teğmen? ' diye sordu.


' Ekürim hakkında plan yapıyorsanız komutanım, cezayı bölüşebiliriz '


' Ekürini vurma planlarıma ortak mı olmak istiyorsun, Teğmen? '


' Evet, komutanım '


' Neden, Teğmen? '


' Çünkü daha gerekli bir işimiz şu anlık yok komutanım '


Seyit, Hasan'ı onaylarken Yüzbaşı Ali'nin verdiği 10 dakikalık mola ile ' Hasan mevzilen bende planı yapayım ' dedi.


' Emredersiniz komutanım '


Askerler, inzivaya çekilirken Albay Mehmet, Yüzbaşı Ali ve Kuzey ile birlikte durum değerlendirmesi yapıyorlardı.


Kuzey ' Komutanım, kodların tekrar alımı için mutlaka irtibat kurulacaktır. İnlerine ulaşmadan teslimattan hemen sonra el koyabiliriz ' dedi.


Albay ' Eğer öyle yaparsak, izinsiz başka bir bölgeye girmiş oluruz, yüzbaşı. Zaten yeterince kuralı ihlal ettik ' dediğinde Ali'nin yüzündeki düşünceli ifadeyi gören Kuzey, ' Yüzbaşım, bir sorun mu var ' diye sordu. Niyeti konuya odaklanmasını sağlamaktı çünkü aklının başka bir yerde olduğu belliydi. Ali ise o sırada, birkaç olasılık düşünüyordu. Tim olarak kodun peşine düşmek bürokratik olarak sıkıntı yaratırdı ama isimsiz gitmek sadece can kaybı olasılığını doğururdu. Bu nedenle sivil olarak denerlerse şansları yüksek olurdu.


' Komutanım, tim olarak bölgeye intikal edemeyiz ama sivil olarak bunu yapabiliriz '


Albay, sıkıntıyla yerinde kıpırdarken bu hergelenin yine başına bela olacağını biliyordu. Bu fikri sunduysa kendi gitmek isteyecekti ve en son ki olayda telsiz kapatmıştı. İyiydi, hoştu ve mükemmel bir askerdi ama başına buyruktu. Ve şu anda da haklıydı.


' Yüzbaşı, sivil olarak kimi öneriyorsun diye sormayacağım. Kendinden başkasını tehlikeye atmazsın sen ama bak sadece bir kere söyleyeceğim ' parmağını Yüzbaşıya sallarken ' telsizi kapatırsan seni hudut kapısına nöbete dikerim ' dedi. Ali'nin umurunda değildi çünkü eğer gerekirse bunu yapardı, yine.


' Emredersiniz, komutanım '


Albay, şüpheyle Ali'yi inceledikten sonra ' Aferin, şimdi beş dakika dinlenin sonra buluşma noktasına devam edeceğiz ' dedi ve az ilerdeki kayalığa geçip, oturdu.


Ayakta kalan Yüzbaşılar, sedyede yatan kadına doğru ilerlediler çünkü uyanmıştı. Ali, Albay ile konuşurken bunu fark etmişti ama Akif, kadının pansumanını yaptığından sessiz kalmayı seçmişti. Kadının yanına vardıklarında yüzündeki acılı kasılmayı fark etmişlerdi. Bu sebeple sessizce bitmesini beklediler.


Akif, ' sürtünmeden dolayı zedelenmiş. Önemli bir şey yok Duru Hanım, merhemden sonra yarayı kapattım. İz kalmaz '


' Teşekkür ederim Üsteğmen '


Kadının naif sesi kulaklarına ulaştığında, huysuzca ' Teğmen işin bittiyse birkaç sorumuz olacak ' dedi. Akif, komutanının sesindeki tınıyı elbette fark etmişti ama bunun şakasını yapamayacaktı. Yapmayacak değil, yapamayacaktı çünkü canını seviyordu.


' Bitti komutanım, buyurun ' dediğinde kadın ayaklanarak Yüzbaşının karşısına dikildi. Hasan, Seyit, Ümit ve Kuzey dikkatle bu karşılaşmaya bakıyordu. İlginçti. Ali'nin gözlerinde hiddet vardı ve Kuzey ister istemez koruma hissiyatına kapılmıştı.


Kuzey ' Duru Hanım, geçmiş olsun ' dediğinde Duru, gözlerini Ali'den ayırmakta güçlük çekerek kendisine geçmiş olsun dileklerini sunan adama döndü ve ' Teşekkür ederim, yüzbaşı ' dedi.


' Size sormak zorunda olduğumuz birkaç soru var '


' Tabi ki '


' Sıçan'ı tanımadığınız ortada, bu duruma nasıl geldiniz? '


' Bana saplantılıydı. Her gün çiçek, hediye falan gönderiyordu. Açıkçası dikkate almadım ama almalıymışım '


' Bu saplantısı nasıl oluştu? '


' Bilmiyorum, göz önünde bir hayatım var '


' Ünlüsünüz yani '


' Ünlü yapıyorum aslında. Yazar ve senaristim ben ayrıca bir yayınevim var. Birçok etkiliğe katılıyorum. Fotoğraflar, televizyon, sosyal medya ya da kulağına gitmiştir ismim, bilemiyorum '


' Anlıyorum, terör örgütleriyle daha önce bir karşılaşma yaşadınız mı? '


' Hayır, ilk defa '


' Detaylı sorguya alınacaksınız ama orada yaptıklarınız normal bir tepki değildi. Bu nedenle sorularımı taraflı olarak algılamayın '


' Hayır, aslında anlayabiliyorum ve soru sormak sizin işiniz ' dediğinde Kuzey, kızın hem hırçın hem de masum görünebildiğine şaşırıyordu. Kız güzeldi ve bu havyalar ayran budalası gibi kızı inceliyordu. Rahatsız olduğu her halinden belliydi. Bu nedenle ' Herkes yemeğini yesin, uzakta ' dediğinde etraf sakinlemişti. Ali, Kuzey ve kadın kalmıştı.


Ali ' Kodları gördünüz mü? ' diye sorduğunda, kadının aklına yeni gelmiş gibi elinde tuttuğu matarayı Ali'nin eline tutuştururken bir taraftan da kotunun düğmesini çözüyordu. Bunu gören Ali, hiddetle kadının önüne siper oldu ve bir kolunu sıkıca tutarak ' ne yapıyorsun sen? ' diye gürledi. Kuzey de şaşırmıştı. Bunca erkeğin içinde ne yapıyordu bu kadın?


Kadın, o sıralarda etki altına girmişti ve mantığından geriye kalan kırıntıları bir araya toplayarak ' kod-kod-la kodları verecektim 'dediğinde Ali'nin tutuşu değişmemişti ve artık canı da yanıyordu. Bu nedenle çemkirdi.


' Kolumu bırak seni dağ ayısı. Canım acıyor '


Kuzey araya girerek, kadının kolunu Ali'nin elinden kurtardı ama Ali'yi kıpırdatamadı. Kuzey, kadına dönerek ' açık alandayız ve kodlar sende mi? ' diye sordu.


Kadın, kolunu ovalarken bir taraftan da öldürücü olduğuna inandığı bakışlarını Yüzbaşıya dikmiş ' evet, kaçmadan bacağıma sarmıştım ' dedi. Sonrasında hemen arkasındaki kayalığa yürüdü. Herkes hayretle olanları izliyordu. Buna Albay da dâhildi. Yanlarına gelen Albay ile kayalıklardan çıkan kadın, direkt Albaya ilerledi ve elinde tuttuğu kağıtları uzatarak ' sorduğunuz şey umarım budur, Albayım ' dedi. Albay, kadını inceledikten sonra uzattığı kağıtları alıp inceledi ve kadına bakarak ' evet, bu nasıl elinize geçti? ' diye sordu.


Duru, kolunun acısını görmezden gelerek cebindeki usb'yi de çıkarıp uzatırken ' bir de bu var. Sıçan yanıma geldiğinde baygın durumdaydım ama yeni yeni kendime gelmeye başlamıştım. Kürtçe konuşuyorlardı ve benim Kürtçem yoktur. Anlayabildiğim birkaç kelime vardı. Önemli, türk, kod. Parçaları birleştirdim. Eğer başarabilirsem diye yanıma almıştım zaten telsizi de çantasından aldım ' dediğinde Albay'ın tek kaşı hayretle kalmıştı ki bu çok nadir bir olaydır.


' Yani sadece var sayım olarak bunları aldın? ' diye sorarken bundan emindi. Ama yine de bir asker olarak sorgulamak onun göreviydi.


' Evet, ama var sayım olarak değil. Bulunduğum durumun farkındayım. Bir kadın olarak ki konuyla alakası olmayan bir kadın olarak bunları yapmış ve buraya geliş nedeninizin bende olması şüphe duymanızı destekliyor ama Albayım benim terör örgütleri ile olan bağlantım sadece son iki günden ibaret '


' Kodlar için şahsım adına teşekkür ederim kızım ama Albay olarak, karargâha dönüşte sorguya alınacağını da belirtmeliyim '


' Tabi ki


Albay, kadını süzerken içinin gururla dolmasına engel olamadı. Güçlüydü. Tıpkı Türk kadını gibi. Özüyle, sözüyle, duruşu ile güçlüydü. Ve yanında ki deveye baktığında yüzünde halinden memnun olduğunu belirten gülümseme ile ' Toparlanın iki dakikaya çıkıyoruz ' dedi.


Olan biteni kaskatı bir halde izleyen Ali'nin gözleri kadının tuttuğu koluna kaydı. Kendinden nefret etti. Makul davranmadığının farkındaydı ve özür dilemesi gerektiğini de biliyordu ama bu serserilerin önünde bunu yapmazdı. Duruşunu dikleştirip Kuzey'e ' kadın sende, yüzbaşı ' dedi ve Albaya doğru yürümeye başladı.


Kuzey, kadına döndüğünde yüzünde korumacı bir abinin bakışları vardı. Kadın da bunu gördüğünde ona gülümseyip yanında yürümeye başladı.


' Hep böyle mi oluyor? ' diye soran kadının sesini duyduğunda cevap vermek istemediği bir soru olduğundan boş geçmeye karar vermişti ama hemen arkalarından gelen Akif,


' Her zaman böyle ketumdur ' dedi.


Duru, yanlarında yürümeye başlayan Üsteğmene kısa bir bakış attıktan sonra ' sırayı bozmaman gerektiğini ben bile biliyorum üsteğmen ' dedi. Kuzey kıvrılan dudağının yanına eğlenen sesini de ekleyerek ' TSK'nın yanıldığı tek varlık işte ' dediğinde Akif somurtarak ' komutanım, sende mi? Bari sen seveydin beni ' dedi.


Kuzey ' Evlat olsan sevilmezsin Akif ' dediğinde pişman olmuştu bile ama Akif bu durumda bile eğlenebiliyordu.


' Sevilmemişim zaten komutanım yoksa yetim kalmazdım herhalde '


Duru geçen konuşmayla huzursuzlaşmıştı. Az önce yarasıyla ilgilenip onunla çok sevecen bir şekilde ilgilenen askere, sert çıktığı için üzülmüştü. Akif yerine geçerken, Duru da onu takip etmişti. Kuzey, bu duruma bir şey söylemedi çünkü kadının yüz ifadesinden üzüldüğü belli oluyordu. Tıpkı Masal gibiydi. O da bir şeye üzüldüğü zaman önce suratını buruşturur sonra telafi etmek için harekete geçerdi. AH! Özlemişti kadınını.


Akif, yanına gelen kadınla anlık olarak duraklasa da neden yanına geldiğini biliyordu. Bu bereyi boşuna takmamıştı sonuçta. Ne kadar işleri dalgayla ilerletse de eğitimli bir askerdi. Kadının sevecen sesi kulaklarına ulaştığında, kulakları hedefe kilitlenen av köpeği gibi dikeldi.


' Az öncesi için özür dilerim, üsteğmen. Amacım seni kırmak değildi '


Akif, bu özrü beklemiyordu daha doğrusu şu yaşına kadar kimse ondan özür dilememişti. Bu kadın küçücük şey için ondan özür dilemişti. Kuzey, kulaklarına ulaşan özürle, tahmininde yanılmadığını anladı. Akif ise hala şaşkındı ama dili değildi.


' Önemli değil ama özür tam olarak nedir? Şahsen yirmi beş yılda ilk defa duydum da ' Duru, adamın eğlenen ses tonuyla rahatlarken oyununa ayak uydurmaya ve az önceki kaba davranışını unutturmaya karar vermişti.


' AH! Ne güzel aynı yaştayız ve özür sadece kullanılmaz. Bir dilek gibidir yani istersin. Bu sebeple özür dilersin. Tam olarak böyle ' dediğinde ellerini ovuşturmuştu.


' Hım bu bir teklif mi Duru Hanım? ' bunu söylerken serseri gibi gülümsemesine Duru kıkırdarken ' Eğer öyle olmasını istiyorsanız üsteğmen, bir engelimiz yok ' dedi.


' Maalesef ama şu ön sıradaki beyefendi en büyük engelimiz ' Duru'nun bakmasına gerek yoktu çünkü orada kimin olduğunu biliyordu ve hazır yeri gelmişken yanlış anlaşılmayı düzeltmek istedi.


' Üniforma elbet çıkacak üsteğmen ve belirtmek isterim ki az evvel hep böyle mi oluyor derken, görevden genel olarak bahsetmiştim ' Akif'in piçliği tutmuştu. Ama onda bir sorun yoktu. Yani evet sorun yaz Google'da searchle karşısına kendisi çıkardı ama bu kadında alt metindeydi yani.


' Söylediğin iyi oldu karargâhta üniformayı çıkarırken çağırırım seni ve değişkenlik gösterir '


Kuzey, sohbetin iyi yerlere gitmediğinin farkındaydı ama en azından kendisine bulaşmayan Akif daha hayırlıydı. Bu nedenle sessiz kalmaya karar vermişti.


' Hım, ama üniformayı çıkarırsan da asaletin kaybolur üsteğmen ' Duru eğleniyordu. Bu adamla aralarında olacak şey yalnızca arkadaşlık olurdu ve emindi. O da bunu biliyordu. Tam onun kafasındaydı. Eğlenceliydi.


' Üniforma fetişi falan mısın sen? Hayır yani bana fark etmez da merak işte '


' Merak kediyi öldürür derler Üsteğmen '


' Orasını kediler düşünsün biz üniformayı konuşuyorduk ' dediğinde Duru bu defa biraz sesli kırkırdayınca arkalarında ki Seyit yanlarına yaklaşıp ' bende katılayım mı komutanım? ' diye cıvıldadı.


Akif, hemen başının yanında uzatana kafayı eliyle itip ' onu beni öldürme planları yapmadan önce düşünecektin teğmen ' dediğinde Seyit, ' ama komutanım, öldürme planı yapmadım ki ' dedi.


' Bu düşünmediğin anlamına gelmiyor teğmen, yerine geç '


Seyit, bıkkınca ufladıktan sonra ' emredersiniz, komutanım ' dedi ve yerine geçerken de düşündü. Merak etmişti. Bu kadın neden gülmüştü. Hayır, merakının nedeni kadının gülmesi değildi, kadının Akif'e gülmesiydi. Hasan, üzgün suratına bakarken omuz silktiğinde ' plan olmadan göte girdi ' dedi.


Akif , ' Asaletimiz soyumuzdan gelir Duru Hanım ' dediğinde Duru ' o soya mensup olduğumdan biliyorum üsteğmen 'dedi. Kuzey' eğlenen sesiyle onun yanına ilerleyen Duru, tek kaşının sorarcasına kaldırmıştı.


' O soya fazlasıyla münasipsin Duru '


Kuzey, kalkan kaşı gördüğünde bir kez daha gözünün önüne gelen Masal ile derin bir nefes almak zorunda kaldı. Bu durum Duru'nun dikkatinden kaçmamıştı.


' Karını mı düşünüyorsun yüzbaşı? Görevde tehlikeli değil mi? '


Akif, bu çıkarımla hayret ederken, Kuzey de evli olduğunu ve bir kadını düşündüğünü nasıl anladığını hesaplamaya çalışıyordu. Duru, adamın gözlerindeki çarpışmayı gördüğünde bilmiş bir şekilde sırıtarak ' sadece var sayım. Bu işte iyiyimdir yüzbaşı ' dedi.


Kuzey, irkilerek ' o zaman söyle bakalım bu var sayıma nasıl vardın? ' diye sordu.


Duru, bir Sherlock edasıyla ellerini çenesinde birleştirip ' hım, bir bakalım. Gözlerde aniden beliren bir parlama ve o parlamanın sebep olduğu şey gözlerinin önüne gelince kıvrılan dudağın. Bununla beraber keskin yüz hatlarına bana göre oldukça hoş olan gülümseme ama merak etme sana hallenmiyorum. Senin gibi bir adam için ya hep ya hiçtir. Yaşına da bakılırsa evli olabileceğini düşündüm ' dedi.


Kuzey ' sadece bunlardan evli olduğum gibi bir kanıya varmadığını biliyorum, bir yerden destek almış olmayasın? ' diye şüpheyle konuştuğunda Duru, şuh bir kahkaha atarak ' kolyenin ucundaki yüzükten belli oluyor, yüzbaşı ' dedi.


Kulaklara ulaşan kahkaha timin yüzüne tatlı bir gülümseme yayarken, birini betonlaştırmıştı. Yanlarına ulaşmak için geri dönerken Kuzey ' ölmüşte olabilirdi? ' diye sorunca Duru mükemmel bir gülümsemeyle ' o zaman da parmağında iz bırakmazdı yüzbaşı ' dedi.


Tim takdir dolu bakışlarını kadına dikerken, yanlarına gelen yüzbaşı ile etrafı kolaçan etmeye devam ettiler.


' Yüzbaşı, sessiz olmanız gerektiğini söylememe gerek mi var? '


Kuzey, huysuz adama ters bir şekilde bakıp ' yok ' dediğinde Ali, ' bende öyle düşünmüştüm ' dedi ve ekledi ' benim yerimde devam et ' .


Kuzeyin kıvrılmak için can atan dudaklarından sadece ' emredersiniz ' dökülmüştü.


Devam edecek...


Loading...
0%