Yeni Üyelik
33.
Bölüm

33. Bölüm

@zeynepyasar


Ali, kollarında uyuyan kadının sıcaklığında kendini kaybetmişti. İtiraf etmeliydi ki hiç bu kadar huzurlu ve bu kadar uzun süre uykuda kalmamıştı. Yaklaşık yirmi üç saattir, bu kadını kollarının arasında tutuyordu. Kendisi uyanalı dokuz saat olmuştu ama yine de kalkmamıştı. Daha doğrusu kalkamamıştı.


Lanet kadın!


Bu kadar seksi olup, bu kadar güzel kokmayı nasıl başarıyordu?


Bu kadar huzursuz edip nasıl huzur ekiyordu içine?


diye düşündü Ali. Bunca yıl boyunca askeriye de kalmış ve askeriye dışına çıkmamıştı. Hep sertlik, zorluk ve sevgisiz kalmıştı. Şu an onun için öyle bir andı ki, tarifi imkansızdı. Çünkü Ali de böyle bir şeyin tanımı yoktu.


Duru bacağını Ali'nin bacaklarının arasından yukarı doğru sürtünerek çıkarınca Ali derince bir nefes bıraktı. Dokuz saattir çektiğini bir kendi bilirdi. Onu öyle beyaz gecelikle görünce nevri gitmiş ve geri gelmemişti zaten. Bakir bir adam değildi ama her önüne gelenle de birlikte olmuyordu. Kendi sınırları dahilde yaşamaya alışmıştı. Tim eğlencelere sık sık çıkıyordu ama Ali çok nadir giderdi. Kalabalığı sevmezdi, yalnızlığı tercih ederdi.


Duru avucunu Ali'nin yüzüne sert bir şekilde vurup, kıkırdadı. Ali, kadının yüzündeki elini çekip onun kıkırdayan yüzüne baktı. Rüyasında sık sık kıkırdıyor ve kavga ediyordu. Saniye saniye yüz hatları değişiyor ve şekilden şekile giriyordu. Ali de yüzünde oluşan gülümsemeyi yadırgamıyordu. Bu kadın onu değiştiriyordu ya da normalleştiriyordu ama Ali normal nasıl olunur bilmiyordu ki.


Sağ avucunu kadının bacağına bırakıp usulca okşadığında Duru biraz daha yukarıya doğru kımıldamıştı. İşte şimdi sıçtığının resmiydi çünkü sertliğinin üzerinde baskı kuran bacağın sıcaklığını net bir şekilde hissedebiliyordu. Avucunu bacağına bastırdığında kendine sövüp uzaklaştırmaya çalıştı çünkü bu durumun sonu hiçte iyi bitmeyecekti.


Ali, kadını uyandırmadan kıskacından kurtulmaya çalışıyordu. Duru bir anda kafasını kaldırıp ona kocaman açtığı gözleri ile bakınca kımıldamayı kesti çünkü içinde bir şeyler burulmuştu. Duru ise uyku sersemi karşısındaki adamın gözlerine bakıp yine rüyasına geldiğini sanarak kendini adamın üzerine bıraktı. Ali tam üzerine uzanan kadınla sabır dilenirken, göğsüne baskı yapan iki dolgun yuvarlağın varlığıyla iyice deliye dönmüştü.


Sabırda bir yere kadardı!

Uyandırmaya karar verdi çünkü işler her an boka sarabilirdi.


Kadının kalçalarını avuçlarının içine alıp sertçe sıktığında Duru mırıldanarak bir şeyler söyledi. Ali, onun ne söylediğini anlamadığı gibi anlamak ile uğraşamayacak durumda da değildi. Kadının poposundan bastırarak kasıklarına yapıştırdıktan sonra bir hamlede altına aldı.


Duru yaşadığı dönüşle bir anda uyanınca nefesi kesilmiş bir halde üstündeki adama bakakaldı. Sonra adamın çıplak göğsüne ve daha aşağılara inince de sıyrılan geceliğini gördü. Sonra tam orasında kocaman, kocaman bir şeyin ağırlığını hissetti ve hıçkırmaya başladı. Ali altındaki kadını yüz ifadesini an be an izlemiş ve bundan aşırı keyif almıştı. Ona ders verme niyetindeydi. Tamam, uyku halinde ne yaptığını bilmeyebilirdi ama Ali için hiç te uyku hali sayılmamıştı.


Duru hıçkırıklarının arasında ' S-sen? ' demeye çalışırken Ali ' Ben? ' deyip tek kaşını kaldırmıştı.


Duru anın erotik seviyesinin farkına vardığı o an da inlemişti. Ali kadının hafifçe açılan dudaklarına kısa bir an baktıktan sonra kulaklarına dolan inlemenin, çığlığa dönüştüğünde nasıl olacağını merak etti.


' Neden sustun? '


' Bir şey mi söyleyecektim? ' diye alıklıkla soran kadına ' Sanırım ' diye cevap verdi.


Duru duran hıçkırığının sonunda sesli bir şekilde yutkunup ' Sanırım şu an gerçek değil ' dedi ve ' değil mi? ' diye ekledi.


Ali, kadının yaşadığı çelişkiyi anlayınca bıyık altı gülümseyip ' Diyelim ki gerçek değil, ne yaparsın? ' diye sordu. Duru, adamın normal ses tonuyla bile küçük çaplı bir orgazm yaşıyordu zaten ama şimdi ki ses tonu resmen günaha davet ediyordu ve büyük bir vaat akıyordu.


' Eğer gerçek değil ise ' dedi ve ' Yüksek ihtimalle bahtıma iki çift kelam edeceğim ' ekledi.


' Ne diyeceksin? ' derken nefesini kadının dudaklarına bırakan Ali, keyif denizinde yüzüyordu. Bu kadın nasıl bu denli tatlı olabiliyordu ki Ali tatlı nasıl olunur onu da bilmiyordu. İlk defa yaşadığı bu farkındalık içinde akan sıcaklığı tanımlamasında yardımcı oluyordu. Bu kadına karşı ne hissettiğinden emin değildi ama kadının ne hissettirdiğinden emindi.


Bu farklıydı


ama


Güzeldi.


' Şey diyeceğim '


' Ne diyeceksin? ' diye muziplikle soran adama bakan Duru da geç gelen bir aydınla yaşandı. Lanet adam resmen onunla dalga geçiyordu, hem de bu pozisyonda!


' Sen benimle dalga mı geçiyorsun? ' diye bir çırpıda sorduğunda Ali gülümsemesini serbest bıraktı. Kadının durumu anlayışını izlerken gözlerindeki değişimi görmüş ve hoşuna gitmişti. Bu durumda alenen gülümsemesine yol açmıştı.


Duru adamın gülümseyen suratına bakınca afalladı. Bunu beklemiyordu ve ne söyleyeceğini de kestiremiyordu bu nedenle en iyi yaptığı şeyi yaptı. Çemkirdi.


' BU NE ŞİMDİ? KOMİK Mİ? BİR DE GÜLÜYOR MUSUN? UYKUDAN BÖYLE Mİ UYANDIRILIR BE ADAM? '


Ali kulağına dolan tiz ses ile gülümsemesine son verip yüzünü buruşturdu ve ' İnsan uykusundan nasıl uyandırılmış? ' diye sordu.


Adamın sesindeki sakinlik Duru'yu afallatınca ' Böyle değil ' diyerek mırıldandı. Lanet adam! Akıl namına kırıntı bile bırakmamıştı ki zaten aklı yanında olsaydı bile yerinde olmayacağı kesindi çünkü bacaklarının arasındaki baskı akıl seviyesini atom bombasıyla yok ederdi.


Net!


Ali, kadının mırıldanmasıyla bir süre öylece kaldıktan sonra ' Böyle değil ise nasıl? ' dedikten sonra böğürerek ' Sen nasıl uyanıyorsun ki? ' dedi.


Duru, adamın sesindeki kıskançlığı tüm hücrelerinde hissedince ' Pozisyon aynı ama uyandırılış farklı oluyor ' diye mırıldandı.


Ali o an için kadının kendisi ile dalga geçtiğini anlamadığından gözlerinde yanan ateşe engel olamadı. Ama kadının gözlerindeki muzip parıltıyı görünce durumun farkında vardı. Bu kadın! Kendini biraz daha kadının üzerine bırakıp ' Neden uslu durmayı denemiyorsun? ' diye mırıldandı.


' Uslu sayılacak bir pozisyonda olmadığımdandır '


Ali tek kaşını kaldırınca 'Üstümden kalkar mısın? ' diye cılızca sordu.


Kadını daha fazla zorlamamak için yana kayarak üstünden kalktı ve tek kolunu başının altına katlayarak sırt üstü uzandı. Duru bir anda üstünden kalkan ağırlığın eksikliği ile üşüdüğünü hissetti. Şu an onun yatağında, müstehcen bir an paylaşmışlardı ve üstelik... oy terlemişti. Oturur poziyona geçip, ayaklarını yataktan salladığında başı döndüğü için biraz öyle durdu. Ali, kadının müthiş kıvrılarına bakarken az önce avuçlarında hissettiği dolgun, pürüzsüz ve beyaz tene odaklandı. Bu kadınla bir hayat nasıl geçerdi? Ya kalpten giderdi ya da kalpten çünkü eceliyle öleceğini hiç sanmıyordu.


Diye düşünürken aklına dank eden şey ile kaşlarını çattı.


Siktir dedi içinde az önce bu kadınla bir ömür mü düşünmüştü? Sıkıntı ile oflayarak tek eliyle yüzünü sıvazlayınca Duru ona doğru döndü. Adamın sıkıntılı halini görünce içinde bir şeyler kırıldı. Onu istediğini biliyordu çünkü istediğini hissetmişti. Kendisini sadece yatağında istediğini bilmek başka görmek bambaşka bir şeydi.


Duru hızla ayağa kalkıp üzerinde saçma bir hal alan sabahlığını düzeltti ve sımsıkı bağladı. Paravanı geçip salona adım attığında bir süre kısa ve sık nefesler almaya başladı çünkü ağlamak istemiyordu.

Ama ağlamamalıydı!


Ali, kadındaki değişimin farkına varmış ama bir şey yapmamıştı. Gösterdiği tepkiyi yanlış yorumladığını biliyordu ve bu durumun onun için kötü bir şey olduğununda farkındaydı ama ... işte aması vardı!

Kendinden emin olmadan ona bir şey yapmamalı ve söylememeliydi.


Kendinden emin değil miydi?


Duru mutfağa geçip çay suyunu asarken saate bakmayı akıl edebilmişti. Aşağı yukarı yirmi saat birlikte uyumuşlardı. Duru uykusundan hiç uyanmamıştı ama uyuyana kadar bir dört saat harcamıştı. Burnunun dibinde nefes alıp veren sevdiği adam dururken uyuması doğal olarak zaman almıştı.


Çayı yıkadıktan sonra kaynayan su ile demledi ve çay dem alana kadar banyoya geçti. İşlerini halledip makinedeki çamaşırları çıkardı ve giyinme odasındaki askılığa astı. Üzerini çıkarıp kot ve kazak giyindikten sonra saçlarını dağınık bir topuz yapıp, yüzünü kremledi ve mutfağa geçti. Ali ise kadına biraz özel alan yarattıktan sonra kalkıp banyoya girmiş ve işlerini halletmiş, mutfak masasının sandalyesine oturmuş Duruyu bekliyordu. İçi rahat değildi ve böyle gidebileceğini sanmıyordu.


Duru, mutfağında oturan adamı görünce anlık olarak duraksadıktan sonra buzdolabına doğru ilerledi ve kahvaltılıkları tezgaha çıkarmaya başladı. Domates ve salatalık çıkarıp yıkadıktan sonra dilimleyip tabağa koydu. Kahvaltı da yağ kullanmıyordu ve tuz kullanımı da olmadığından öylece koymuştu. Raftan iki servis çıkarıp birini adamın önüne diğerini de yanına koydu. Mutfak masasının konumu öyleydi ve bundan ilk defa nefret etmişti. Onun kahvaltıya kalmayacağını düşünüyordu ama işte buradaydı.


Neyi bekleyip, neyi amaçladığını kestiremiyordu?


Bardakları çıkarıp çayları doldurdu ve servis etti. Çatalları ve bıçakları da yerleştirdikten sonra dış kapıya doğru gidip, her sabah gelen ekmekleri aldı. Dün almadığından bu gün iki ekmek vardı ve bu da işine gelmişti çünkü onun tek ekmekle doyabileceğini sanmıyordu. Fırından dün yaptığı boğaca ve börekleri de çıkarıp servis tabağına koyduktan sonra adamın yanındaki sandalyeye oturdu.


Ali, kadının her hareketini izlemişti ve nedense bu durum hoşuna gitmişti. Onun mutfakta hareket etmesi, kendisine sormadan servis açması, çay doldurması...


Duru salatadan bir dilimi çatalına batırırken mırıldanarak ' Afiyet olsun ' dedi.


Ali, yanında neşesini kaybeden kadına kafasını sallayıp çayından bir yudum aldı. İçi sıkılmıştı. Buna bulduğu neden ise hoşuna gitmiyordu.


Sessizce yapılan kahvaltıdan sonra Duru yine sessizce masayı toplamaya başlamıştı. Ali de ayaklanıp tabağını lavaboya koyduktan sonra Durunun yolunu kesti ve ' Yüzüme bak ' dedi. Dayanamamıştı.


Duru omuz siktikten sonra yanından geçmek için hareketlenince Ali, kolundan tutup onu tezgahla arasına sıkıştırdı ve bir kez daha ' Yüzüme bak ' dedi.


Duru yaşanan şeylere anlam verememekle beraber benliğini unutmuştu. Nasıl tepki vereceğine dair en ufak bir düşüncesi bile yoktu. Onun bu dengesiz tavırları kafasını karıştırmakla kalmıyor aynı zamanda da sıçıyordu.


Derince bir nefes bıraktıktan sonra kafasını kaldırıp eşsiz lacivertlere sorgusuz sualsiz daldı. Vicdansız piç!


' Evet? '


Ali bir süre kadının kahvelerine baktıktan sonra tek nefeste ' Artık cevabı biliyorum ' dedi.


Duru ilk önce kayıp olan akıl hücrelerinden dolayı bir şey anlamadı ama sonra dün sabah ki konuşmalarını hatırladı. O cevap.... şey olan cevap mıydı?


' Dinliyorum '


' Hayır '


' Madem hayır ne d- ' derken Ali ' cevabı biliyorum dedim söyleyeceğim demedim ' diyerek sözünü kesti. Ve bu Durunun şartellerinde aşırı yüklenmeye neden oldu.


' Söylemeyeceksen bir cevabın olduğunu kendine sakla Yüzbaşı ve çekil önümden '


Ali, kollarını tezgaha yaslayıp kıpırdanmalarına son vermesini sağlarken ' Çekilmem ' diye tısladı.


Duru ani bir hareketle dizine tekmeyi geçirdi ve boş bulanan Yüzbaşıyı üzerinden itmeyi başardı. Ellerini saçlarına daldırıp sinirle topuzunu dağıtan Duru bağırarak ' NE YAPMAK İSTİYORSUN YA? NEYİ AMAÇLIYORSUN? ÖNCE BİZDEN Bİ BOK OLMAZ , SENİNLE BEN DİYE BİR ŞEY YOK! SONRA ÇEKİLMEM, YOK CEVABIM VAR! SENİN DAHA O BULDUĞUN CEVABI KENDİNE İTİRAF ETMEYE CESARETİN YOK! BEN BU BELİRSİZLİKLE BAŞ EDEMEM. BİTERİM. EĞER SONUNDA BANA NEFES OLMAYACAKSAN BANA VAAT VERME ÇÜNKÜ BEN, BANA GELMEDEN ÖNCE DE SENİ - ' dedi ve durdu. Bunu ona söylemeyecekti en azından şimdilik!


Ali kadının bir nebze de olsa içini dökmesiyle rahatlamıştı çünkü dik başlılığından hep içinde bağırdığını biliyordu. Ve bildiği bir şey daha vardı. Rüyası! Ama bildiğini ona söylemeyecekti en azından şimdilik!


Duru bir kaç nefes alıp vermeden sonra ' Yok saymana dayanırım çünkü kendi kendime zarar verdiğimi bilirim. Git dedikten sonra gelmene, olmaz dedikten sonra bu şekilde davranmana dayanamam. O kadar güçlü değilim ' derken sonlara doğru sesi kısılmıştı.


Ali anlık bir dürtü ile onu belinden tuttuğu gibi kendine çekti. Boynuna dolanan kollar ile sıkıca sarıldı. Güçlü olmadığını söylerken ki hali Aliyi bitirmişti. Ama o da Aliydi. Bocalıyordu ve ne yaşadığından emin değildi. Bildiği tek bir şey vardı o da kollarındaki bu kadının zehir gibi damarlarında dolaşıyor oluşuydu.


Duru ise daha fazla gözyaşlarına hakim olamamıştı. Yüzünü adamın boynuna bastırıp, gözyaşları ile ıslatırken ' Ban-a bir şey sö-söyle ' dedi ve kekeleyerek ' A-ama b-bir-r şey sö-y-le ' diye ekledi.


Ali, kadının dağıttığı saçlarına parmaklarını daldırıp ' Seni istiyorum ' dedi ve derin bir nefes bıraktıktan sonra ' bunu inkar edemem ama sadece senin düşündüğün şekilde değil ' diye ekledi. Burnunu kadının saçlarının arasına uzatıp kokusunu içine çektikten sonra ' Senin benimle yanmanı istemem ' dedi.


Duru adamın söylediklerine anlam veremiyordu bu nedenle anlık bir sinirle adamın saçına asılıp seçerek yüzünü boynunda çıkarıp gözlerine baktı ve ' BİR ŞEY SÖYLE ' diye sertçe konuştu.


Ali, kadının saçlarını çekmesine zerre sinirlenmemiş hatta hoşuna bile gittiğini söyleyebilirdi. Gözlerindeki ıslaklığa rağmen dik burnunu yere düşürmeyişi de, inat etmesi de, kendisini köşeye sıkıştırması da ...


Tek koluyla sarmaladığı bedeni biraz daha kendine çektikten sonra sıkıntılı bir nefes bırakıp ' Ağzıma sıçacağını biliyordum ' dedi.


Duru ' Ve? ' dedi.


' Ama hesaba katmadığım bir şey vardı '


' Nedir o? '


Ali kadının dudağının kenarını öpmeden önce ' Sen ağzıma sıçarken bundan keyif alacak olmam ' dedi. Duru duyduklarına anlam yükleyemezken, dudağının kenarındaki baskı ile de gerçekliğe anlam yükleyememişti. Ali, kadındaki duraksama ile hafifçe geri çekilip ' Sıçamaya şimdi başlamaya ne dersiniz Duru Hanım? ' diye muziplikle sordu.


Duru önce gözünün önünde kımıldayan dudakları sonra gözünün içine bakan lacivertleri sonra da kulaklarına dolan cümleyi yavaşça özümsedi. Ve işte tam o anda gözleri sonuna kadar açıldı. Ali onun farkına varmasını keyifle izlerken Duru ' Sanırım kalbim buna dayanmayacak ' diye mırıldandı. Ali içindeki sıkıntının geçmesiyle rahatlamıştı bu nedenle ne olacaksa olsun diyerek ipleri kadının eline bırakmıştı. İlk defa plansız bir adım atacaktı ve sonunu tahmin edemediği bir yola çıkacaktı ama içindeki ağırlık bir anda yok olmuş gibiydi. Bundan destek umarak son vuruşu yaptı.


' Boş ver nasılsa iki tane var '


DEVAM EDECEK!!!

Loading...
0%