Yeni Üyelik
39.
Bölüm

39.Bölüm

@zeynepyasar

Geceye ev sahipliği yapan sis, Kara Hilal timini gizliyordu. Soğuk hava ise hızlı hareket eden time engel olamıyor adeta hızlarını arttırmak için ekstra güç veriyordu. İki gündür verilen koordinatlara ilerliyorlardı. Bölgeye havadan iniş yapmaya izinleri olmadığından bu yolu yaya olarak katediyorlardı.


Alınan kara haberin ardından hızla toplanan Kara Hilal timi Resmi olarak sınırda görev yapan askerin dışında, Resmi olmayarak intikam için harekete geçmişlerdi. Hain saldırı sonrasında kanları kaynayan ve gözlerini karartan tim, sonucu ne olursa olsun intikam için yemin etmişlerdi.


Bilmiyorduk diyerek legal olarak için içinden çıkmış gibi görünselerde Türkiye bu durum karşısında boş kalmayacaktı ki bu güne kadar da kalmamışlardı. Madem bilmeden bir saldırı olmuştu; Türkiye de bilmeden intikam alacaktı. Madem kamuoyuna bir oyun oynuyorlardı, kuralları da Tsk belirleyecekti.


' Komutanım sanırım kaval kemiğim kırıldı ' diye söylenen Seyit'e ithafen Akif mırıldanarak ' Kırık değildir, kırık olsa duramazsın bebeğim ' dedi.


Hasan ' Sanırım bende aynı dertten muzdaribim komutanım '


Akif ' Amma naz yaptınız he '


Seyit ' Keşkemm görünmezlik kremi olsaydı, kullanırdık ne güzel '


Akif ' Öyle bir krem olsa dağda mı kullanırdın mal çocuk? '


Seyit ' komutanım diğer yerlerde görünmez olmama gerek yok evelallah ' deyip gevşekçe sırıttı.


Akif ' Dedi cünüp nedir bilmeyen kişi '


Seyit ' Komutanım bizimde var numaramız niye öyle diyorsunuz? '


Akif ' Seyit ben bir şey söylüyorsam o kesin bilmediğimdendir ' derken gülümseyip devam etti ' Ama konu senden açılınca doğrucu başı kesiliyorum nedense '.


Ali ' Şu çenelerinizi kapalı tutun artık eşek kadar adamlarsınız ' diye kulaklığına hırladığında Akif'in sırıtan sesi timde goy goyun başlayacağına işaretti.


' Komutanım ama niçin böyle yapıyorsunuz? Eşek kadar olmuş olmamız hiç konuşmayacağımıza mı delalet ediyor? O zaman Duru da sıçtı sonuçta o da eşek kadar olan ben ile aynı yaşta '


Ali ' Akif durduk yere beni üzerine sıçratma ' diye homurdandı.


Seyit ' Komutanım, Yüzbaşım bize arada katılırdı ama son zamanlarda o da olmuyor aceppp nedenddiirrrr? ' diyerek sonunu melodiye bağladı.


Akif ' Molla osurursa cemaat sıçar Seyit ' durdu ve ' Komutanım bu yönünü bize göstermiyor ' diye ekledi.


Seyit ' Tüh! Keşke göreydik '


Hasan ' Görmeye bu kadar hevesli olmayın komutanım zira ne çıkacağını tahmin etmek zor değil ' diyerek olaya gerçekçi bir şekilde yaklaştığında Akif göz devirip, silahının dürbünü ile taramasını yapıp ' konuştu amcık kafalı filozof ' diye mırıldandı.


Hasan ' Düşünmek bedava komutanım '


Akif ' Düşünebilmek de paralı olsa keşke ' durdu ve ' en sevdiğim beynim, senin sikik düşüncelerinle dolmasa! ' ekledi.


Hasan ' Ama komutanım niçinnnn beyleee yapıyonuzzzzzz? ' diye ağzını yayarak konuşunca Seyit ' Ağzına ne oldu? ' diyerek sahte bir panik ile konuştu.


Hasan ' Ne olmuş? '


Seyit ' Bende onu soruyorum ya mal '


Hasan ' Bir şey olmamışta olabilir, olmuşta olabilir ' diyerek konuştu.


Seyit ' Ağzın yerine başka bir yerini kullansaydın bu durumu yaşamazdın kardeşim, eğer bir sıkıntın var ise söyle bize, çekinme. '


Hasan sonunda konuyu ayınca göz devirip ' Ben gay değilim ama sizin için aynı şeyi söyleyemeyeceğim komutanım ' diye bıkmış bir ses tonuyla konuştu.


Seyit ' Ben sana şimdi yüzyılın ayarını verirdim de, dua et görevdeyiz '


Hasan sırıtarak ' Ettim komutanım '


Seyit ' Komutanım görüyorsunuz değil mi gevşeği? '


Akif ' Takılma sen ona Seyitciğim çok fazla almış olacak ki, ağzının ayarı şaşmış '


Seyit ' Doğru diyorsunuz komutanım '


Hasan ' Neden yenildiğinizi kabul etmiyorsunuz? '


Seyit ' Yenilmek? '


Akif ' Kabul etmek? '


Seyit ' Nedenmiş? '


Akif ' Neden olacak Seyit, arkadaşın seviyesi düşük olduğundan laf sokup yendiğini sanıyor '


Seyit ' Hım yani diyorsunuz ki el sikini kendi siki sanıyor? '


Akif ' Daha çok kendini sik sanıyor Seyitciğim '


Hasan ' İşte bu yüzden sizinle oynamayı sevmiyorum ' diyerek mızmızca konuşunca Akif ' Al işte, küstü götüm ' diye pufladı.


Seyit ' Ama böyle yapacaksan, oynamayalım Hasancığım '


Hasan ' Konuşmak istemiyorum ' derken dudağını yalandan bükmüş ve adımlarını hızlandırıp, Mustafa'nın önüne geçmişti.


Akif, giden arkadaşının ardından bakarken ' Rahmetli akmasa da damlıyordu, yazık oldu ' diye mırıldandı.


Seyit ' Komutanım merak etmeyin ben arayı kapatırım '


Akif, Seyit'e öylesine bir bakış attıktan sonra ' kapama konusundaki sıkıntılarını tüm Ankara gece alemi biliyor Seyit, kime? Neyin havasını atıyorsun? ' diye konuştu.


Seyit gözlerini devirdikten sonra ' Zaten sizin dilinize düşende hata, ağzıma sıçsaydım da gelmeseydim size ' diye kendine kızdı.


Kuzey ' Hayırdır? Mesele nedir? ' derken meraklanmıştı çünkü Akif durduk yere ortaya laf atmazdı yani atardı da altı boş olmazdı.


Seyit, konuşmaya hazırlanan Akif'i fark edip ' Önemli bir şey değil Komutanım ' dediğinde Akif gevşekçe sırıtıyordu.


Kuzey ' Bana öyle gelmedi ama neyse '


Akif, hemen pes eden komutanına omuzlarını düşürüp ' azıcık daha ısrar etseydiniz ya komutanım ' diyerek mızmızlandı.


Kuzey ' Nasıl olsa anlatacaksın Akif, neden kendimi yorayım? '


Akif dudak bükerek ' Doğru diyorsun ' dedikten sonra ' Şimdi komutanım biz yine bir Ankara gecesindeyken - ' diye anlatmaya başladığında Seyit ' Komutanım ya ' diye hayıflanmıştı.


Akif ise onu sallamayarak ' İşte biz yine alemlerdeyiz. Gecenin sonuna doğru kızla çıktık ' diye konuştuğunda Kuzey ' tek kızla? ' diye böldü.


Akif sinsice sırıtarak ' Aslında iki ama durun bi komutanım anlatıyorum ' dedi ve ' Aldık çıktık ve malum yere geldik. Odalarımıza çekildik ve ben tam pantolomu çıkarırken kapı hunharca vuruldu. Sinirlendim tabi ben de o halde açtım kapıyı. Karşımda Seyit ama nasıl Seyit?! Anlatmaya kalksam yine de yetmez! Öyle bir yüz ifadesi vardı ki; hani ayran diye markete gidersin ama yanlışlıkla süt alır eve gelırsin ve en acı olanı evde ayran değil de süt olduğunu anlarsınız ya, işte o yüz ifadesini bin ile çarpın ' diye devam etti.


Kuzey durumu anladığından ' Yoksa kaşar yerine sucuk mu almış? ' diye hınzırca konuştu.


Hasan bu konuşmayı kulaklıktan takip ettiğinden fırsatı kaçırmadan ' kör tuttuğunu, topal yakaladığını sikermiş komutanım ' diye kulaklığına konuştu.


Seyit ' Bi dur Hasan ortalık zaten kanrevan ' diye dik dik konuşu.


Akif ' Aynen ' durdu ve ' Bedenindeki tüm kanı oda da bıraktığı için bembeyazdı arkadaş ' diye de ekledi.


Hasan ' Komutanım cidden nasıl fark etmediniz ya? '


Seyit nefesini sıkıntı ile bıraktıktan sonra ' sarhoştum, hatırlamıyorum ' diye alayla konuştu.


Akif ' Offf ben gidiyorum, buranın espri seviyesi mağmaya indi ' diye huysuzlanınca Seyit ' Gidecekseniz yol yardımında bulunabilirim komutanım ' derken oldukça ciddiydi.


Akif yüzüne vay be ifadesini yerleştirip ' ben besledim kargayı, Seyit efendi sikti benim arkayı ' dedi.


Seyit ' Kim kimi sikti acaba? '


Akif piçvari bir gülümseyi dudaklarına yerleştirip ' Orasını söylemedin henüz ama söylemediğine göre .. ' derken aniden susup manidar bir bakışı Seyit' e gönderdi.


Seyit ' Yahu 2 dakika sonra yanındaydım insaf! '


Hasan ' Oooooo iki dakika ' diye keyifle kulaklığa doğru konuştu.


Akif ' İki dakika da bir bok kesin yemişsindir Seyit '


Seyit ' Yahu hayır , bir bok olmadı '


Akif ' Elleşme? '


Hasan ' Sürtüşme? '


Akif ' Öpüşmüüüğğğğğğğ öhhhkkk söylerken bile midem bulandı '


Seyit ' Ya komutanım olmadı diyorum bir şey OL MA DI '


Ali, dönen muhabbete ayar olmuş bir şekilde bir süre devam edebilmişti ama bunların sesleri yükselmeye başladığı için ' KESİN! ' diye kulaklığına doğru böğürdü.


Akif ' Emredersiniz komutanım zaten ben uyarmıştım arkadaşları ama susmadılar ' diye çocukça konuşunca Ali ' Ne zaman uyardın, pantolonunu indirirken mi?! ' diye sinirle sormuştu.


Tabi bunun gerçek anlamda bir soru olmadığını biliyordu ama sallamayarak ' Hayır o zaman değil çünkü pantolonum üzerimde komutanım ' diye cevap veren Akif, karşılaştığı delici bakışlar sonucunda ' Takip ettim komutanım ' derken yutkunmuştu.


Ali, bölgeye havadan giriş yapamayacakları için uzun süredir beş dakikalık dinlenme molalarıyla ilerliyorlardı. Aklını boş tutmaya çalışsa da kalbi buna izin vermiyordu. Son günlerde içinde yer eden huzur ve mutluluk, düşüncelerinin seyrini değiştirmişti. Geri dönmeyi istediği bir görev hiç olmamıştı ama şimdi.. Geri dönmek istiyordu.


Sandığı gibi gücünü kaybetmemiş aksine daha da güçlenmiş hissediyordu kendini. Aklı almıyordu ama ruhu çoktan kabul etmişti. Duru, onun için bir şeydi. Engel olamamış ve içindeki acaba? sorusuna kulaklarını tıkayamamıştı. Hele görev emrini aldığındaki sözleri? Nasıl kulak ardı edebilirdi ki böylesi bir kadını?


' Bir sorun mu var? ' derken Duru'nun sesindeki titreme alenen ortalıktaydı.


Ali ifadesini düz tutmaya çalışarak ' Görev emri ' diye tek düze konuştuğunda, anında dolan gözlerine inat gülümseyerek ' o zaman seni ben bırakırım ' diyen Duru, hızla odaya yürümüştü. Kısa bir süre sonra geri geldiğinde üzerini değiştirmiş bir halde yine gülümsüyordu.


' Ben hazırım, hadi çıkalım '


Ali, kadının hallerinden kendini zor tuttuğunu ama kararından geri dönmemesi için dik durduğunun farkındaydı. Ali, bu kadını hak etmek için ne yaptı bilmiyordu ama iyi ki yapmıştı. Kendisine de böylesi bir kadın yakışırdı.


Evden çıktıklarında karargaha gidene kadar kadın durmadan konuşmuş ve hiç bir sorun yokmuş gibi davranmıştı ama Ali biliyordu. Kendini zor tuttuğunu ve arkasını döndüğü anda düşeceğini biliyordu.


Tıpkı,


Onu aldıramayacağını bildiği gibi.


Yaralanmasına göz yummak zorunda olduğu bildiği gibi.


Düşmesine engel olamayacağını bildiği gibi.


Onu ardında bırakmak zorunda olduğunu bilmek gibi.


Her ayrılıkta düşeceğini bildiği gibi.


Ama bildiği başka şeylerde vardı.


Tıpkı,


Düştüğünde kalkacağını bildiği gibi.


Yaralarını saracağını bildiği gibi.


Geri döndüğünde orada olacağını bildiği gibi.


Duru ile karargahın giriş kapısında karşı karşıya dururken Duru ' Hemen gidecek misiniz? Yani görev onaylandı mı yoksa sadece hazır da olmanız mı gerekiyor? ' diye sordu.


Ali ' Önce sivil kıyafetlerden kurtulmam lazım sonra detayı öğrenmek için Albay ile telefonda görüşeceğim ' derken açıklama yaparak kadını biraz da olsa rahatlatmayı amaçlıyordu çünkü elinden sadece bu kadarı geliyordu.


Duru gözlerini bir an bile kaçırmadan sevdiği adamın eşsiz mavilerine bakarken ' Anladım. Eğer imkan bulursan bana da haber verir misin? Durumunu yani ' diye mırıldanırken içi hüzün doluydu.


Ali kafasını olumlu anlamda aşağı yukarı sallayıp ' Veririm ' dedi ve biraz daha kadının kahvelerine baktıktan sonra ' ama imkanım olacağını sanmıyorum ' diye devam etti.


Duru omuzlarını yukarı kaldırıp 'Olsun ' dedi ve ekledi ' İhtimali yeterli '


Ali göğsünü şişirerek bir nefes alıp verdikten sonra ' Şimdi gitmem gerek ' dedi.


Duru gülümseyerek ' Allah'a emanet ol sen ve tüm askerlerimiz, Allah'a emanet olsun ' diye mırıldandıktan sonra ' Burada sana sarılsam? Kızar mısın? ' diye sordu.


Ali sert kişiliğinden ödün verme taraftarı değildi hele ki karargahın önünde ama etrafını saracak olan kollara da hayır demek istemiyordu. Bu sebeple aralarındaki tek adımlık mesafeyi kapatıp, kadını göğsünde sardı. Duru, sığındığı kolların içinde yarattığı deprem ile savaşmaktan anın tadını çıkaramıyordu çünkü eğer anın tadını çıkarırsa ağlardı ve ağlamamalıydı. Ona, vazgeçmesi için bir neden vermemeliydi.


Ne kadar süre geçtiğini ikisi de bilmiyordu ama sonrasında Ali, kadının efsunlu bölgesinden bir an önce ayrılması gerektiğini fark edip geri çekilmişti.


Kadının gözlerine bakıp ' Arabaya bin ve git hadi ' dediğinde Duru itiraz etmeden hareketlendi ama dört adım sonra durdu ve Ali'ye bakıp ' Seni seviyorum ' dedi. Duru, bu söylediğinin adamda bıraktığı etkiyi kısa bir an izledikten sonra hırlayarak ' Eğer ölürsen seni öldürürüm Yüzbaşı ' dedi ve koşar adım arabasına binip uzaklaştı.


O an garipti. Hatırlamak garipti. Hatırladığında aynı duyguların bin katını hissetmesi daha da garipti. Ali bunları düşünürken teğmen ' Komutanım, verilen koordinatlara ulaştık. İlerideki tepeyi geçince üslerini göreceğiz ' dedi.


Ali ' Tim plana sadık kalın '


Akif ' Plan neydi? ' diye alıklıkla konuşunca Seyit ' Hatırlamıyor musunuz komutanım? ' dedi.


Akif ' Oğlum bak git! Körün amı zorladığı gibi sen de bana laf sokacam diye kendini zorlama sonra üzülürsün ' diye bıkkınlıkla konuşup ' Komutanım cidden plan neydi hatırlamıyorum ben gerçi nasıl hatırlamıyorum onu da hatırlamıyorum ama' dediğinde Kuzey ' Plan yapmadığımızdan olmasın? ' diye karşılık verdi.


Akif ' HEEE! ' dediğinde jetonu düşmüştü.


Ali kulaklığına doğru fısıldayarak ' KARA HİLAL TİMİ! ' dedi ve ekledi ' Canımız yanarsa ne yaparız? '


Tim hep bir ağızdan kulaklığa doğru ' Can alırız ' diye böğürdü.


Kuzey ' Peki biz canı nasıl alırız? '


' Canla! '


' Başla! '


' Kanla! '


' Topla! '


' Tüfekle! '


' Taşla! '


' Sopayla! '


Akif ' Sizi bilmem ama ben SİKE SİKE alırım cinim '


DEVAM EDECEK!

Loading...
0%