Yeni Üyelik
50.
Bölüm

50.Bölüm

@zeynepyasar

 

 

 

 

' Gönlümü çeldi edası hoş sedası, koydum aklıma benim olacak

 

Durmadı gidiverdi bilmez, bütün yolları bana çıkacakkkkk ' diye şarkı söylerken bir yandan da kahvaltı hazırlıyordum. Ali'nin yanından kalktığımdan beri uyanık olduğunu bildiğimden bağıra çığıra şarkıya eşlik ediyordum.

 

' Gel sormam kimler öpmüş dudaklarını, gelllll bir dokunuş unutturur günahlarınııı ' yumurtaları, menemene kırarken bir yandan da kalçalarımı sallıyordum. Ah bu şarkı tam bana yazılmış gibiydi.

 

' Gel sen benim ol

 

gitsen hüzündür

 

bir gülüşüne kurban

 

al ben seninim

 

bende hüküm sür

 

koynuma giriver aman '

 

Halime kıkırdarken menemenin altını kapatıp, bardakları masaya çıkarmak için arkamı dönmüştüm ki Aliyi tezgaha yaslı, kolları göğsünde birleştirmiş bir şekilde yüzünde mükemmel gülümsemesi ile beni izlerken buldum.

 

' Günaydın ' diye cıvıldayarak bardakları almaktan vazgeçip ona doğru sekerek iki adım attım. Bu hareketime kollarını çözüp, beni kollarının arasına alarak karşılık verdi.

 

' Günaydın ' diyen boğuk sesine iç çekip dudaklarımı çenesine bastırdım ve ' Uyandırdım mı? ' diye sordum. Bakalım ne cevap verecekti benim bordo ayım?

 

Yüzünü yüzüme doğru hafifçe eğip ' Kollarımdan çıktığından beri uyanığım ' dedi ve burnumu burnuma sürtüp ' Küçük ama alanı geniş konserin de dahil olmak üzere tüm söylenmelerini duydum ' dedi.

 

Kıkırdayarak yüzümü geri çekerken ' E peki küçük ama alanı geniş konserimi nasıl buldun? ' diye sordum. Sesimde resmen işve ve cilve ikilisi vardı. Kendimi tanımakta zorluk çekiyordum artık, bu da tüm dengelerimi bozuyordu.

 

Dudağının kenarı yukarı doğru kıvrılırken ' Manidar ' dedi.

 

Gülümsemem genişlerken ' Hımm ' diyerek biraz daha yanaştım ve başımı göğsüne yaslarken ' Haklıyım ama değil mi? ' diye mırıldandım.

 

Kolları sırtımı sıkıca sararken ' Haklısın ' dedi ve biraz duraksadıktan sonra ' Söylediklerini yapıyorsun ' diye ekledi.

 

Omuz silkip ' Bu ilişkide cesur olan bendim Yüzbaşı, tabi ki söylediklerimi yapacağım yoksa seni nasıl kapacaktım he? ' dediğimde saçlarımın üzerinde dudaklarını hissettim ve hemen ardından ' Haklısın ' diye mırıldandı.

 

Sinsice sırıtıp başımı kaldırıp yüzüne bir süre baktıktan sonra bilmiş bir şekilde 'Haklıyım tabi ' dedim. Gözlerindeki parıltılara kendimi kaptıracağımı anladığımda ' Ama artık rolleri değiştirelim ricaa edeceğim, azıcık naz yapmak, zoru oynamak ve trip atmak istiyorum ' deyiverdim. Kollarını hafifçe gevşetip sonrasında daha da sıkı sararak başımı göğsüne yaslamam için zorladı. Heyecanla vereceği cevabı beklerken nefesini kulağımın arkasında hissettim. İçim gıcıklandı.

 

' Eyvallah ' diyen sesini duyduğumda kolay oldu diye içimden geçirdim. Bu kadar kolay kabul edeceğini hatta cevap vereceğini düşünmüyordum.

 

Şoka giriyorum Manidarrrr!

 

Kollarından hiç çıkmak istemiyordum ama kaynayan çayın taşmak üzere olduğunu bildiğimden huysuzca kollarından sıyrılıp ' Elini yüzünü yıka ve kahvaltıya gel Yüzbaşı ' dedim.

 

Avuçlarıyla iki yanağımı da kavrayıp alnımdan öptükten sonra ' Emredersin Hatun ' dedi ve beni ardında ağzı be karış açık bırakarak banyoya gitti. Galiba bu adamın içinde bir yerlerde romantizm kırıntısı var.

 

Hatun demesine mi biteyim yoksa alnımdan öpmesine mi?

 

What can I do sometimes gülüm?

 

Üfleyerek çay bardaklarını çıkarmak için tezgaha yöneldim. İki ajda bardağını ve altlıklarını aldıktan sonra masaya koyup, doğradığım ekmeklerin bulunduğu sepeti de masaya yerleştirdim.

 

Menemen için altlığı da masanın ortasına yerleştirip, ocağın üzerindeki tavayı alıp üzerine yerleştirdim. Çayları doldururken, Ali banyodaki işleri bitirmiş ve masaya gelip yerine kurulmuştu. Doldurduğum çayını alırken ' Şirkete gidecek misin? ' diye sordu.

 

Çaydanlığı ocağa koyarken ' Aslında birkaç evrak imzalamam gerek ama acelesi yok, sonra uğrarım. Neden? ' diye konuştum.

 

Sandalyeye oturduğum sırada ağzına, menemene batırdığı ekmeğini koyuyordu. Onun yiyişini izlerken aklımda bu devasa bedeni nasıl doyuracağım geldi. Cidden nasıl doyuracaktım? Her gün en az üç çeşit yemek gerekirdi. Tamam, hazırlamak zor değildi asıl zor olan yemeğin adını koymaktı. Bu düşünceme kıkırdadığımda aklıma annemin babamla olan yemek adı tartışmaları geldi. Her defasında annem ' Bey akşama ne pişireyim? ' diye sorar ve babam da her defasında ' Fark etmez ' diyerek annemi çıldırttı. Bu tam yirmi yedi senedir devam ediyordu.

 

' Neye gülüyorsun? '

 

Omuz silkerek ' Hiçbir şeye ' dedim ve ' Sen niye sordun şirkete gidip gitmeyeceğimi? ' diye sordum.

 

Çayını yudumladıktan sonra ' Eğer gideceksen ben de o sırada evden kıyafet alayım diyecektim ' dedi.

 

Yüzüme yayılan sinsi gülümseme ile ' Yani burada mı kalacaksın? ' diye sorduğumda sesimdeki şifreyi anladığından ' Karantinada benimle kalmak istediğini söylemiştin yoksa karar mı değiştirdin? ' diye muziplikle sordu.

 

' Hım ' dedim ve çayımı yudumladıktan sonra ' Karar değiştirmedim ama belki lokasyonu değiştiririz diye düşünmüştüm ' deyiverdim.

 

Onun evine gitmek ve yaşadığı yeri görmek için geberiyordum.

 

Tek kaşını kaldırıp ' Bu lokasyon benim evim mi? ' diyerek bildiği şeyi soruya dökmesine gözlerimi kısıp baktıktan sonra teklemeden ve inkar etmeden ' Evet, evini merak ediyorum ' dedim.

 

Kafasını aşağı yukarı usulca salladıktan sonra ' Merak ettiğin evim mi yoksa komşularım mı? ' diye sordu.

 

' Her ikisi de '

 

Kafasını iki yana gülümseyerek salladığında ' O zaman sen çantanı hazırla ' dedi. Sesindeki gülümseyen tonlamaya ben de gülümseyerek ' Çoktan hazırladım bile ' dedim.

 

' Kabul edeceğimden emindin yani? '

 

' Sevgilinim canım, ayrıca ben soru sormadım ki ' deyip şirince gülümsediğimde alt dudağını ısırarak gülümsedi. Ah! İnsansız piç!

 

Kahvaltının geri kalanı sessiz bir şekilde geçtiğinden, hızlıca bitmişti. Ben mutfağı toplarken Ali de Çapkın ile ilgileniyordu. Mutfak bittikten sonra giyinme odamdan hazırladığım çantayı alıp yatağımın olduğu bölüme geçip, yatağımı topladım. Laptop ve dosyalarımı çantaya koyduktan sonra gözlüğümü de sırt çantama koydum ve salon kısmına geçtim.

 

' Ben hazırım ama öncesinde Çapkını yan komşuya bırakayım olur mu? '

 

' Gerek yok bizimle gelsin ' dediğinde ' Yasak diye düşünmüştüm ' dedim.

 

' Değil ' dediğinde ' Tamam ' diyerek evi son kez kontrol ettim ve Çapkının yemek poşetini ve kabını mutfaktan alıp araya geçtim. Ali, eşyalarımı hiç zorlanmadan tek elinde toplamıştı ve boşta kalan eliyle de elimdekileri aldığında ' Ben taşırım ' diye itiraz ettim.

 

' Tabi ki taşırsın sonuçta bazukayı bile taşımış kadınsın '

 

Tek elimde saçlarımı arkaya doğru savurup yanından geçerken ' HIh! ' diye ses çıkarıp, Çapkının tasmasını taktım. Dilsiz uşağa astığım maskelerden iki tane alıp Aliye doğru döndüm. Bu hareketimle bana doğru eğildiğinde gülümseyerek maskeyi taktım. Sonra kendi maskemi de takıp kapıyı açtım. Ali ve çapkın evden çıkarken ' Bari sırt çantanı bana verseydin Ali, incilerim dökülmez ' dediğimde asansöre doğru ilerliyordu.

 

' Çabuk ol '

 

Gözlerimi devirip, kapıyı kilitledim. Gelen asansöre koşturduğumda ' Bu inatçılığına TSK bir şey söylemiyor mu? ' diye söylendim.

 

' Daha çok bir şeyler veriyor '

 

' Ne gibi? Tüm teçhizat ile alay çevresini iki yüz tur mu attırıyor? ' diye huysuzca sordum. Tabi ki de bordo bereliye böyle bir ceza vermeyeceklerini biliyordum. Özellikle özel birliklere!

 

' Birkaç teşekkür yazısı ve madalya haricinde mi? Üç yüz turdan aşağısı TSK'yı kesmiyor '

 

' Aman ne hoş! '

 

Asansörden çıktığımızda, asansör bekleyen aileye başımla selam verip çıkış kapısına doğru tavır ile yürürken başımın üzerinde yanan lamba ile duraksadım.

 

Yook amınaaa ko...

 

' Yürüsene hatun ' diyen adamıma dönerken gözlerimi kısmıştım. Bu ifademe bir an için baktıktan sonra sırıtarak yanımdan geçip arabasına doğru ilerledi.

 

BANA TRİP ŞANSI VERMİŞTİ.

 

VAY ANASINI!

 

Demek her söylediğimi ciddiye alıyorsun he Yüzbaşı?

 

O zamannnn,

 

I want to play gameeeee!

 

Nİ HAH HAHAHAHAHAHHA!

 

İçimde uyanan kötü kadının kahkahasına dışımdan kıkırdayarak eşlik ettiğimde bende arabaya doğru yürümeye başlamıştım. Ali, elindekileri ve sırtındaki çantayı pick up un kasasına koyarken, arka kapıyı açıp Çapkını içeriye soktum. Benim küçük arkadaşım hemen yerleşirken kapıyı kapatıp, ön koltuğa yerleştim. Kemerimi takıp, adamımın gelmesini beklerken Çapkına ' Babanın evini görmeye gidiyoruz, heyecanlı mısın Çapkın? ' diye sordum.

 

Benim sorumu duymazlıktan gelen Çapkına doğru dönüp ' Ayıp değil mi? İnsan sorduğum soruya cevap verir. Hadi vermiyorsun bari iki havla, bir ses çıkar Çapkın ' diye söylenirken Ali, kendi yerinin kapısını açmıştı. Lanet!

 

Yerine yerleşmesi ile bir an da küçülen arabaya hayret ile bakarken Ali de bana hayretle bakıyordu. Omuz silkip arkama yaslandığımda ' Az önce köpeğin soruna cevap vermemesine mi kızıyordun? ' diye sordu.

 

Ters bir şekilde ' Köpeğe soru sormama değil de, cevap vermemesine kızıp söylenmeme mi takıldın? ' diye söylendiğimde arabayı çalıştırıp, yola koyulmuştu.

 

Tam bir şey söyleyeceği sırada telefonu çalmıştı. Koltuğunda biraz yükselip, eşofmanın cebinden telefonu çıkardığında cevapladıktan sonra hoparlöre verip, telefon tutucuya taktı.

 

' Ali, neredesin? ' diye soran ses Kuzey'e aitti.

 

' Eve geçiyorum, hayırdır? '

 

' Güzel. Masal akşam yemeğe gelsin diyor '

 

' Gelemem ' diye cevap vermesi ile Masal'ın tiz sesi arabada yankılandı.

 

' NE DEMEK GELEMEM?! O KIÇINI KALDIRIP AKŞAM YEMEĞİNE GELMEZSEN BABAMI ARAR SENİ KÖTÜLERİM VE SİTTİN KİLOMETRE UZAĞA GÖREVE GÖNDERTİRİM VE YİNE SİTTİN KİLOMETRE UZAKLIKTAKİ O YERDEN SİTTİN SENE DÖNEMEZSİN! VE YİNE SİTTİN SENE DÖNEMEZSEN DURU SİTTİN SENE AĞZINA SIÇAR ONA GÖREEEEE! '

 

Ali yüzünü buruşturup bana kısa bir bakış attığında gözlerimi açıp kapayarak onay verdim. Göğsünü şişirerek alıp verdiği nefesten sonra sakince ' kaçta? ' diye sordu.

 

Masal sanki az önce çis çis bağıran kendisi değilmiş gibi şirin bir ses tonu ile ' Saat yedi de yemek hazır olur ' dedi.

 

' Tamam ' diyerek kabullenen yiğidime gülümseyerek bakarken Kuzey ' Akşam görüşürüz kardeşim ' dedi.

 

' Allah sabır versin ne diyeyim '

 

' Sana da verse iyi olacak çünkü seninki de benimki ile aynı model '

 

' Eyvallah ' diyen Ali ile telefona doğru çis çis bağırarak ' MODEL Mİ? NEYİZ BİZ TEKNOLOJİK BİR ÜRÜN MÜ? KODUMUZ MU VAR? ÇEŞİDİMİZ Mİ? MODELMİŞ? SİZE NE DEMELİ? BİZ MODEL İSE SİZDE DEMODESİNİZ ' dedim.

 

Kuzey bu halime bir kahkaha koy verdikten sonra ' demek istediğim de tam olarak buydu. Naber ağabeycim? ' diye sorduğunda şirince ' İyiyim ağabey, sen? ' diye sordum.

 

Ali bu halime gülümserken omuz silkip ' İyi. Akşam bekliyoruz ' diyen Kuzey'e ' Tamam, görüşürüz ' diyerek karşılık verdim.

 

' Görüşürüz – Ne olmuş? Duru da mı onlaymış? Demek o yüzden Ankara yerine İstanbul'a inmiş. Duru'nun da alacağı olsun bana söylemedi – ' Kuzey, arkadan Masalın söylenmeleri ile telefonu kapatmıştı.

 

' O zaman açık bir yer arayalım, elimiz boş gitmeyelim ' dediğimde Ali ' Olur ' dedi. Radyoya uzanıp açtığımda Özgünün sesi arabanın içinde yankılandı.

 

' aşkı anlattın farz et beni kandırman lazım, yine sustu dilim sana yandı tenim beni söndürmen lazım, geceler bensiz olmaaz, bedenim aşksız yanmazzz.... Senin olmam için sana tapmam için beni öldürmen lazım '

 

Ali ' Şurası açık, ne alayım? ' diye sorduğunda ' Bilmem, baklava olur gibi ' dediğimde ' Tamam ' dedi. Arabayı park edip, dörtlüleri yakarak çıktığında ardından aşk ile bakıyordum. Canım adamım benim!

 

Elindeki poşetle çok geçmeden görüş alanıma giren adamımın yere sağlam basan adımlarını iç çekerek izledim. Benim devasa adamım­, kendini her şekilde belli ediyordu. Kapıyı açıp ta arabaya binişindeki asalete mi biteyim yoksa elindeki paketi kucağıma bırakırken göz kırmasına mı biteyim? Bu garip ben ne yapsın şimdi?

 

Çapkının havlamasına göz devirip içimden şimdi de ben konuşamayacağım diye söylendim.

 

Radyoya uzanıp kapattığımda bakışları anlık olarak yüzüme döndü ve ' Sessizsin? ' diye sordu.

 

' Düşünüyordum '

 

' Ne düşünüyordun? '

 

 

 

' Seni ' dediğimde yüzündeki ifadeye bitmeye karar verdim. Yüzünde öyle bir ifade vardı ki, hani çocukken arkadaşlarınla oyun oynarken, oyunun en güzel yerinde karnın acıkır ve ne oyundan ne karnının gurultusundan vazgeçemezsin ve o anda annenden bağırarak salçalı ekmek istersin. O salçalı ekmeği yerken bir yandan karnını doyurur ve öte yandan da oyununa devam etmenin verdiği mutluluk vardır ya.. İşte öyle idi.

 

' Yanındayım ' dedikten sonra maskesini çıkardı. O çıkarınca ben de çıkardım. Arabanın içinde gerek yoktu zaten.

 

' Öylesin ' durdum ve iç çekip ' Alışmaya korkmuyorum ve beni bu korkutuyor ' dedim. Gözümü karartıp, her şeyimle ona odaklanmış ve sonumu düşünmeden bodoslama yaşıyordum. Alışmaktan ziyade baştan aşağıya ona karışıyordum. Cesaret bir yere kadar beni götürürdü bir yerden sonra işime yaramazdı. Bir şeyler duymaya ihtiyacım vardı her normal kadın gibi.

 

Yerinde huzursuzca kımıldayıp, bacağımın üzerinde yumruk şeklinde duran sol elime uzanıp avuçlarının arasına aldı ve kendi sağ bacağını üzerine götürdü. Elimin üzerindeki nasırlı avucun hissettirdikleri tarif edilemez düzeydi. Yaşadıklarının ağırlığını hatırlatıyor ve ondan bir şeyler istemememi sağlıyordu. Sanki çok üzerine gidiyormuşum ve yaşadıklarının ağırlığını hiçe sayıyormuşum gibi hissettiriyordu. Hani derler ya kasap et derdinde koyun can derdinde... işte öyle. Savaştan savaşa giriyor, her türlü zorluk ile baş etmeye çalışıyordu ve tüm bunları yapmaya doğduğu andan itibaren başlamıştı. Ve ben bencil biri gibi, bir şeyler istiyordum. Bu beni bencil yapardı değil mi? Yoksa sevgi dilenen biri mi yapardı? Aciz mi? Aşık mı? Beni kim yapardı?

 

' Anlıyorum ' durdu ve yoldan gözlerini ayırmadan ' En başta sana karşı takındığım tavır aslında sana karşı değildi. Kendime karşıydı. Duru, ben bu yaşıma kadar geri dönmeyi aklına getirmeyen bir adamdım. Bazı şeyleri doğru yapamıyorum ve bu bilmediğimden kaynaklanıyor. Buna yapacak bir şeyim yok, öğrenmeye çalışıyorum ve bunu yaparken de eğer sana istediğini veremezsem ' derken derince bir nefes alıp verdi ve ' sana saygı duyarım ' dedi.

 

' Bencilim değil mi? ' der demez mavileri hızla kahvelerime değdi ve hızlıca ' eğer bir bencil var ise o anca ben olurum ' dedi.

 

Omuz silkip düşen moduma içimden lanet okuyarak ' İkimizde benciliz o zaman ' dedim ve ' Bu da bizi mükemmel bir çift yapar, değil mi? ' diye sordum. Sesimdeki ihtiyaç elle tutulabilir düzeydeydi.

 

Avucunda sıkı sıkıya tuttuğum elimi dudaklarına götürüp öpmeden öylece bir süre durduktan sonra ' Aksine izin vermem ' dedi. Yüzüme yayılan gülümseme ile ' Eğer verirsen kafanı kırarım zaten ' dedim.

 

Yamuk bir gülüşü gözlerime armağan ettiğinde yutkundum.

 

 

 

İnsafsız piç!

 

Yeni yeni huylar ediniyordu.

 

Kalp bu kalp! Yaptığı tek iş atmak!

 

Onu da unutturuyordu, adama bak ya!

 

Ormanlık alana girdiğimizde çok geçmeden askeri güvenliklerden geçmiştik. Arabayı otoparka park ettiğinde kendimi direkt dışarı atmıştım. Basık bir havası olan otoparka burun kıvırarak bakarken Çapkının kapısını da açtım. Anında dışarı çıkıp koşturmaya başlayan Çapkına gülümserken, eşyaları yüklenen Ali'nin yanına elimdeki paketle ilerledim. Hemen yan boşluğumuza park eden araç ile duruşunu düzelten Ali'ye baktım. Sanırım üst düzey birinin aracıydı. İçinden annem yaşında bir kadın ve en fazla yirmi olan genç bir kız çıktı. Hemen ardından tüm ağırlığıyla esmer bir adam çıktı. Vay anasını! Çok iyiydi. Babam yaşında hatta babamdan daha da yaşlı olduğuna yemin edebilirdim ama kanıtlayamazdım sanırım çünkü oldukça dinç görünüyordu.

 

Kadın sevecen bir şekilde başıyla bana selam verip Ali'ye doğru ' Nasılsın Ali oğlum? ' diye sordu.

 

Ali sakin bir ses tonu ile ' İyiyim Sevda Hanım, siz nasılsınız? ' diye sordu.

 

' İyiyim teşekkür ederim '

 

Genç kızın ' Nasılsın ağabey? ' diye sorduğunda Ali ise ' İyiyim Merve, sen? ' diye sordu.

 

' Ben de iyiyim ağabey '

 

Kaşları çatık olan adama kaşlarım çatık bir şekilde bakarken gözlerim sonuna kadar açıldı. Bu adam, beni sorgulayan adamdı.

 

' Nasılsın Yüzbaşı? ' diyen tok sesi ile yutkunmuştum.

 

Ali, duruşunu dikleştirip ' İyiyim komutanım, sağ olun ' dediğinde bakışları bana çevrilen adam bir süre baktıktan sonra ' Duru? ' diye sordu.

 

' Evet ' diyen sesim oldukça kısıktı. Hatırlamıştı! Yuh!

 

Kafasını aşağı yukarı salladıktan sonra arabasını kilitleyip asansörlerin olduğu yere doğru ilerledi.

 

Sevda Hanım, eşinin ardından göz devirdikten sonra ' Ben Sevda, eşimin kusuruna bakmayın lütfen iş kimliği ile aynı bedende yaşıyor da ' dedi.

 

' Duru ' dedikten sonra sevimlice sırıtıp ' Sorun değil bende de aynından var ' dediğimde kadın ve kızı küçük çaplı bir kahkaha atmıştı.

 

Sevda Hanım ' Haklısın vallahi hepsi aynı ' dedikten sonra ' Neyse tutmayalım sizi, tanıştığıma çok sevindim, görüşmek üzere ' dedi.

 

' Ben de çok memnun oldum, görüşmek üzere ' dediğimde gülümseyerek yanımızdan uzaklaşmalarını bir süre izledim. Ardından arkamdaki devasa adama bakmak için döndüğümde delici bakışlarını fark ettim.

 

' Sende de aynından var öyle mi? ' derken sesinde korkutucu bir tınlama vardı.

 

Alt dudağımı ısırıp ' Evet, var ' dediğimde tek adımda beni belimden kavrayıp kendine doğru kaldırarak ' Söyle bakalım, sende ne var? ' diye sordu. Bu kadar yakın olunca beynim tüm işlevlerini bekletmeye alıyordu.

 

Tek elimde paket olduğundan sağ kolumu boynuna dolayıp, burnunu burnuma sürtüp ' Ben de öyle biri var ki, hem her şeyim hem de nefesim, hem canım hem de hayatım, hem öfkem hem de sevgim ' dedim ve biraz duraksadıktan sonra ' Ben de beni bende bırakmayan biri var ' diye ekledim.

 

Dudaklarıma hızlı bir öpücük kondurduğunda ' az önce bunları ima etmediğine eminim ' dedi.

 

Kollarından çıkıp omuz silktikten sonra elimdeki paket ile asansöre doğru yönelirken ' Olanı söyledim ' dedim.

 

' Demek olanı? '

 

' Hıhım ' derken ona doğru dönüp geri geri yürümeye başladım. Yüzündeki ifadeyi görünce tetiklemeye karar vererek ' Ne o? Yoksa olan ile ilgili bir şey mi söyleyeceksin Yüzbaşı? ' diyerek sataştım.

 

Çantaları tek elinde toplayıp arabayı kilitledikten sonra üzerime doğru yürümeye başladığında adımlarımı durdurdum ve yanıma gelmesini bekledim. Tam önümde durduğunda eğilip alnıma bir öpücük kondurdu ve yanımdan geçip giderken konuştu.

 

' Daha çok göstereceğim bir şeyler var Duru Hanım '

 

DEVAM EDECEK!

Loading...
0%