Yeni Üyelik
56.
Bölüm

56.Bölüm

@zeynepyasar

' Sonra döndüm dedim ki; Corrrççç böyle olmaz adamım ' diyen Akif'e ithafen Seyit ' Senin tek sorunun o lanet kafanın o lanet bedeninden büyük olması dostum ' diyerek karşılık verdi.

 

Helikopterin iniş yapacağı yerde, helikopteri beklerken geyiğe giriş yapmışlardı. Akif'in dert yanmasının sebebi hemen karşısında kumanyasını yemekte olan Hasanaydı. Sorun yemek yemesi değildi, sorun Akif yedikten sonra yemesiydi. Az önce yemek yemesine rağmen karşısında biri yemek yediği zaman otomatik olarak acıkma özelliği bulunan Akif, bu duruma içerlemişti. E hal böyle olunca da ağzı, ayarını şaşırmıştı. YİNE!

 

Hasan, dönen muhabbetin hedefinin kendisini olduğunu bilerek ağını şapur tadarak yemeğine devam ederken ' MMMM ' diye sesler çıkartarak, Akif'in incir ağacına od dikiyordu.

 

Akif ' Ağzına ne oldu Hasan? '

 

' Ne olmuş komutanım? '

 

Akif ' Ayarı kaçmış gibi ' dedikten sonra dudak büzerek ' istersen tamir edebilirim ' diye ekledi.

 

Hasan ' Komutanım siz benim ağzımı dert etmeyin, yemeğim bitince otomatik düzelecektir ' dedi.

 

Akif ' Seni otomatik otomatik sikerim Hasan ' diye mırıldandıktan sonra karnını ovuşturarak ' Acıktım yine amına koyayım ya ' dedi.

 

Ali, Akif'in bu tavrına göz devirip kendi kumanyasını üzerine fırlattığında Akif'in gözleri sonuna kadar açılarak elindeki kumanyaya gözlerinden kalp fışkırtarak bakıp ' dua kabul saatim sanırım ' dedi.

 

Seyit ' Yapıştır o zaman birkaç tane daha '

 

Akif ' Altın klozet istiyorum ' diyerek elinde kumanya ile gökyüzüne bakarak konuştuğunda Seyit gülümseyerek konuştu.

 

' Altın klozet? '

 

' He, neden? '

 

' Neden mi? Komutanım onu sen söyleyeceksin, dileye dileye altın klozet mi diledin cidden? '

 

' Sen şimdi götümün buna layık olmadığını falan mı ima ediyorsun Seyit? '

 

' Asla öyle bir şey ima etmiyorum ama tek eksiğinin altın klozet olduğunu bilmiyordum '

 

' Eksik listesi mi sunuyorum mal kafa?! Dua bu dua '

 

Hasan ' Dua da bir nevi eksik listesini andırmıyor mu komutanım? Sonuçta talep ediyorsun ' diyerek bir çıkarım yaptığında Akif ona göz devirip ' Az ötede takıl Sokratesss ' dedi.

 

Seyit ' vay vay vay, düşünürde biliyormuş '

 

Akif ' Kim düşünür? '

 

' Sokrates işte '

 

Akif ' O düşünür müymüş ? Ben onu kerhane müdürü olarak biliyordum lan '

 

Seyit göz devirerek ' Her sokanı kerhaneye almıyorlar canım ' dediğinde Akif ' Bende diyorum ki, Seyit neden kerhaneye giremiyor? Meğer sorunu varmış ' dedi.

 

Seyit onu hiç sallamayarak '*** Sen de her sikilen tavus kuşunun hesabını bana sokuyorsun ' dedi ve ekledi ' Sendeki savunma psikolojisi biliyorsun değil mi? '

 

Akif ' Bende psikoloji yok ki çeşidi olsun ' dedikten sonra ' *****Ayrıca tavus kuşunu siken sensin tabi ki batırdığın amın faturasını sen ödeyeceksin ' diye ekledi.

 

Hasan ' Akif komutanım haklı, dağılın beyler '

 

O sırada Ali, cep telefonuna gelen mesajlara bakmış ve ardından arama tuşunu dokunup, timden biraz uzaklaşmıştı. Tabi Akif'in radarından çıkacak kadar değildi çünkü sınırın belli başlı yerlerinde telefon çekiyordu.

 

Açılan telefona ' Yarına kadar bende kalacak hatun ' dedi

 

' Bir ömürde anlaşırsak neden olmasın? ' diye cevap veren kadınına gülümseyen Ali ' Yani nasıl buraya bağladın tebrik ediyorum ' diye mırıldandı.

 

' Sesin gidip geliyor Ali'm, Ankara da değil misin? '

 

' Henüz değilim, helikopter ile geçeceğiz birazdan '

 

' Anlamadım ama anladım. Ne zaman geleceksin? '

 

' Senin benimle evleneceğin gün geleceğim '

 

' Anlamadım? Sesin gitti ' diyen huysuz sesi duyduğunda piçvari bir gülümseme dudaklarında belirdi.

 

' Dedim ki benimle evlenir misin? Eğer evlenmezsen gelmeyi düşünmüyorum '

 

' Ya duymuyorum ki ama ' diye hayıflanan ses ile gülümsemesi büyüyen Ali'nin keyfi yerine gelmişti. Az önce çıktığı bok çukurundan sonra ruhu biraz rahatlamıştı.

 

' Yarın sabahtan Ankara'dan çıkacağız geçince haber veririm dedim '

 

' Neresi orası? Baz istasyonu yaptıracağım he ' diyen kadınının sesini içine çektikten sonra ' Allahın bile unuttuğu yerden döndüğün zaman mesaj at ' diyen sesini de duydu.

 

' Tamam '

 

' Allah'a emanet olun '

 

' Sen de ' dedikten sonra telefonu kapattı. Kadınına iki kere evlilik teklif etmişti ve ikisinde de durumu normal olmadığından anlamamıştı. Ama Ali teklif etmişti değil mi? Bu durumu öğrendikten sonra kadınının çenesini bir süre çekeceğini biliyordu ama eğlendiğinden şu an için umursamıyordu.

 

Yüksek kuruldan çıkan izin ile elini çabuk tutmak istediğinden çabuk düşünmeye çalışıyordu. Kadını her defasında evliliği öne sürerken aklında sadece kendisini yatağa atmak olduğunu biliyordu ve bundan manyakça bir zevk alıyordu.

 

Dış görünüşünün farkındaydı.

 

Kadınının da tıpkı onun gibi arzu dolu olduğunu biliyordu.

 

Sadece pişman olmasını istemediğinden bekliyordu.

 

Çünkü Ali' nin bir geleceği olmayabilirdi.

 

Gittiği yerden dönmeye bilirdi.

 

Eğer kadınını alırsa, geriye bir hayatı kalmazdı.

 

Duruyu tanımıştı.

 

Kadınına bunu yapamazdı.

 

O sebeple ayı bünyesini kış uykusuna yatırıp güzel bir teklif hazırlayacaktı. Bunun için ise yardım isteyeceği iki kişi vardı ama ikisini de düşünmek istemiyordu. Dillerine düşerse kurtulması imkânsız olurdu o sebeple geriye tek kişi kalıyordu ve o tek kişi, boku avuçla yedirecekti. Emindi.

 

Gelen helikopter ile Ankara'ya geçen timin yol boyunca goy goyları yüzünden düşünemeyen Ali, gerilmişti ama bu gerginliği belli etmemeye çalışarak uyuyormuş gibi gözlerini kapatmış ve koltuğuna yayılmıştı.

 

Kuzey dirseği ile Akif'i dürtüp ' Pişmiş kelle gibi ne sırıtıyorsun lan? ' diye sordu çünkü Akif yaklaşık on dakikadır mal gibi sırıtıyordu.

 

Akif, komutanına yaklaşıp ' Lacivert mi siyah mı karar veremedim gerçi bana gri de yakışıyor ' dediğinde Kuzey ' Allah aşkına lafı dolandırmadan söyle ' diye hayıflandı.

 

' Smokin olarak diyorum siyah mı, laci mi yoksa gri mi yakışır bana? '

 

' Smokin ile ne yapacaksın? '

 

' Yakında düğünümüz var ya komutanım ' durdu ve ' Sizin düğündekine olmayabilirim o yüzden yenisi almak zorundayım ' diye ekledi.

 

Kuzey tek kaşını kaldırıp baktığında ' Hayırdır? Hani evlilik dna'da yoktu ' diyerek burnunun ucunda konuşunca Akif, çok cahilsin keşke ölsen bakışını attı ve ' Bu kadar geç düşüyor ve Masal ile evlisin, en azından pratiğin gelişir demişim ama ı ıhh ' dedi.

 

' Seni şu helikoptere motif diye işlememi istemiyorsan, uzatma '

 

Akif gözlerini devirip ' Hemen de çat kaşlarını geç kalmıştın ' dedi ve ekledi ' ağabeyim diyorum Duru'ya evlilik teklif etti diyorum '

 

Kuzey ' Öyle olsaydı şu an Masal ile telefonda olurdum '

 

Akif kendi kulaklarını göstererek ' Ahanda bunlar duydu ' dedi.

 

Kuzey, Ali'ye bir bakış attıktan sonra ' Sakin görünüyor ' dediğinde Akif ' Bizimle, şu ortamda paylaşacak değil ya ağabey ' diye mırıldandı.

 

' Haklısın '

 

' Evet '

 

Seyit ' Her zaman ' diyerek yüksek sesle konuşup, az ötede sessizce dedikodu yapan ekürisine varlığını haberdar etti.

 

Akif ' Hayırdır kuşum rahat mı battı? ' diye konuşarak yerinde dikleşti ve ' Bir kendini gösterme çabası içindesin. Hayırdır kuşum söyle? ' dedi.

 

Seyit ' Üstüme gül kokluyormuşsun gibi geldi de '

 

' Ama hayatım evlenmeden olmaz '

 

Hasan ' Evlendikten sonra hiç olmaz '

 

Akif, Hasan'a dönerek ' Hayırdır? Regl döneminde misin? ' diye konuştu.

 

Hasan ' İki gün geciktim canım, mutlu haberi dönünce yapacağım test sonrasında vereceğim '

 

Akif ' Babası kim? '

 

Seyit ' Ben değilim '

 

Ümit ' Ben değilim '

 

Kuzey ' Ben de değilim '

 

Mustafa ' ben çok sarhoştum, olabilirim ' dediğinde Akif kahkaha atarak ' *** Her amın üzerine sinek gibi konarsan sarhoşta olursun baba da ' dedi.

 

Seyit ' Neydi o kadının adı ya? Neyse, o kadın gibi sonradan babasını aramak için ülke geneline babalık testi yaptırmayalım da ' diye konuşunda Akif akbaba misali avına odaklandı.

 

Akif ' Müge Anlı? Sen misin? '

 

' Severiz Müge ablamızı ' diye aynı anda konuşan tim dibine kadar haklıydı. Kara Hilal hangarda görev emri beklerken Müge Anlı programlarını izlerlerdi. Garipti evet, gerçi bu timde normal bir şey aramak ne kadar doğru olurdu?

 

Haaawww arrr viiiii novvv sammtayymmmss ciinimm?

 

Hasan ' Ben aptal bir adam mıyım? Bu timden çocuk yapmam '

 

Akif ' Ay götüm ' dedi ve ekledi ' **Açık götü herkes sikerr '

 

Seyit ' Komutanım sanırım az önce bizim götümüze lafı soktunuz '

 

Akif ' Sen karışma Soner, zaten işler karışık '

 

Seyit ' Ama? '

 

Akif ' Bir dur Soner ' dedi ve' Nerede kalmıştım? ' diye sordu.

 

Hasan ' Açtığın götten bahsediyordun komutanım '

 

Akif ' heh, evet ' durdu ve ' Hamile olan sesin, ben fıtratımdakini yapmışım amk dolayısı ile buradaki göt ' derken Hasan'ı göstererek ' Sensin ' dedi.

 

Kuzey ' Sizin yapacağınız muhabbeti sikeyim ' diye huysuzca söylendikten sonra ' Tek kelime daha ederseniz hepinizi aşağı atarım ' diye söylendi.

 

Ali, Kuzey'in homurdanmasını duyduğunda içinden teşekkür etmişti. Yorgun ve düşünceli halinin üzerine bir de timin zevzeklikleri hiç iyi gelmiyordu. Helikopterin yirmi dakikalık daha uçuşundan sonra Ankaya'ya indiklerinde Ali, telefonunu çıkarıp ana merkeze ilerlerken kadınını aradı.

 

' Ankaradasın? ' diye soran kadının sesini duyduğundan yüzünde oluşan gülümsemeyi yadırgamadı.

 

' Şimdi geldim '

 

' Peki buraya ne zaman geleceksin? '

 

' Yarın '

 

' Var mı bir sıkıntı? '

 

' Yok '

 

' Tamam '

 

' Sen yolda mısın? '

 

' Eve geçiyorum '

 

Ali tek kaşını kaldırarak ' Bana geçiyorsun? ' diye sorunca Duru ' Senin evine geçmek için parmağımda bir metal eksiklik var ' diye söylendi.

 

Ali tek kaşının yanına diğer kaşını da ekleyip, kafasını usulca aşağı yukarı salladıktan sonra ' Bu konuda gereken teklifi yapmıştım ' derken sonlara doğru mırıldanmıştı. Sonra adımlarını yavaşlatıp ' Bir aksilik olmaz ise yarın sabah yanındayım ' dedi.

 

' İnşallah Ali'm ' diyen kadının sesini duyduğunda adımları durdu. Bu kadının kendisine Ali'm ve Yüzbaşı demesine bitiyordu. Kendisine böyle seslendiği zamanlarda bıraktığı etki direkt aşağıdaki bölgesinde hareketlenmeye sebep oluyordu.

 

' Sana ne hazırlamamı istersin? ' diye soran tatlı sesi duyduğunda aklında sadece o gece var olduğundan ' Bir ay önce üzerinde olan beyaz saten fena olmazdı ' dedi ve ' Sabah görüşürüz ' diye ekleyip kapattı. Onda etki bırakmaya bayılıyordu. Hayalinde canlanan yüz ifadesine gülümsedikten sonra merkeze doğru hareket etti.

 

Albayın, karargahta olmadığının bilgisini aldıktan sonra odasına geçip duşunu aldı ve sivillerini giyindi. İstanbul'a gidecek olan helikopterin kalkmasına üç saat olduğunu bildiğinden alarmını kurup, uyudu. Akif ise üç saat içinde duşunu almış, midesini ve midesinin semerini doyurmuş, Birkaç askere musallat olduktan sonra ağabeyinin kapısını çalıp, içeriye girmişti.

 

Ali, odaya girenin kim olduğunu bildiğinde gözlerini açmadan öylece yatmaya devam etti. Akif, ağabeyinin bu haline göz devirip ' Helikopter on beş dakikaya kalkacak ağabey, uyan ' dedi.

 

Ali gözünü açmadan ' Erken? ' diye konuşunca Akif ' Gidecek olan timin görevi iptal olmuş ' dedi.

 

Ali, yataktan doğrulduktan sonra gözlerini açıp ' Kimler gelecek bizimle? ' diye sorarken çantasını omzuna attı ve kapıya doğru ilerledi.

 

Akif, komutanının ardından ilerlerken ' Timin hepsi ' dedi.

 

Alana doğru hızla ilerleyip, helikoptere binen Ali ve Akif'den hemen sonra bütün tim bindi. Yaklaşık bir saatlik uçuşun ardından İstanbul'a inen helikopter ile Ali ' İki gün izinlisiniz ' dedi ve ardına bakmadan evin yolunu tuttu. Özlemişti kadınını.

 

Eve girdiğinde Çapkının havlamasını durdurmak için lambayı hızla yakıp kendini gösterdi. Çapkın usulca Ali'ye doğru ilerledikten sonra bacaklarına sürtündüğünde Ali eğilip tüylerini okşadı.

 

' Ben yokken anneni iyi korudun değil mi? ' diye mırıldandıktan sonra ' Gerçi annende kendini koruyabiliyor ama neyse sen yine de kulaklarını dik, gözlerini dört aç ' diye eklediğinde iki kere havlayan Çapkına gülümseyip yukarıya çıktı. Kadınını yatağın ortasında üzerinde göğsüne kadar çıkan beyaz badi ile ördüğünde kala kaldı. Bu kadın cidden sonu olacaktı.

 

Sessiz olmaya özen göstererek üzerini çıkarıp şortunu giyen Ali, kadınının yanına usulca uzandı. Parmakları darmadağın olan saçlarda bir süre gezdirdikten sonra dudaklarını kadının ensesine bastırdı ve o tatlı kokusunu ciğerlerine çekti.

 

Bu kadın enfesti.

 

Sabah olmak üzereydi.

 

Ama Ali uyuyamıyordu çünkü kadınının ezici varlığı buna izin vermiyordu.

 

Çalan alarm ile gözü kapalı hareket ederek telefonu kapayıp uyuyan kadınına gülümseyerek bakıyordu. Ömründe bu kadar gülümsediğini hatırlamıyordu. Çalan alarmları peş peşe kapatıp en son kine uyandığından çis çis bağırarak ' UYU KIZIM SEN UYU, AFERİN! ARTIK İŞLERİ DE RÜYANDA YAPMAYA BAŞLARSIN! AFERİN SANA! ' kendine söylenerek dolabın karşısına geçip üzerini değiştirdi. Ali, kendisini fark etmeyen kadınını sabırla beklerken, kadını banyoya koştu.

 

Az önce izlediği görüntü, zaten uyarılmış olan erkekliğinin daha da sertleşmesini sağladığından yerinden kalkmadan sakinleşmeyi denedi çünkü eğer bunu yapmasaydı o banyoya girip, kadınının daha da geç kalmasını sağlayacaktı.

 

 

 

Açılan banyo kapısından çıkan kadınının güzelliğinde kaybolurken aynı şekilde varlığını fark edip dona kalan kadınının bir süre farkına varamadı.

 

' Ne zaman geldin? ' diye soran yumuşak ses ile ayaklandı ve hareketlenip kadının tam karşısında durdu.

 

Bakışlarını bilerek baştan ayağa üzerinde acımasızca gezdirdikten sonra ' Neden uyandırmadın beni? ' diye soran kadınına omuz silkti.

 

' Alarmları boşuna mı erteledim ben? İnsan uyandırır ya ' diye huysuzca konuşan kadınının karşısında sessizliğini korudu.

 

' Hayırdır? Dilini de her ne zıkkım ise gittiğin yerde mi düşürdün?

 

' Düşünüyorum '

 

' Ne düşünüyorsun? '

 

' Böyle giyinmen şart mı? '

 

' Şart değil ' derken sesinde tatlılık vardı ve bundan destek alarak ' Güzel, değiştir ' dedi.

 

' Şart değil dedim, değiştireceğim demedim '

 

' Yorma beni '

 

' Yok ya '

 

' Hatun, yorgunum ve uyumak istiyorum '

 

' Uyu o zaman Yüzbaşı '

 

' Üzerini değiştiğini göreyim uyuyacağım zaten '

 

' Desene akşama kadar uyuyamayacaksın ' dedikten sonra saçlarını savurarak hareketlenen kadınını kollarının arasına alıp, burnunu saçlarının arasına yaslayarak ' Neye sinirlendin yine? ' diye sordu. Ki neye sinirlendiğini biliyordu.

 

' HİÇBİR ŞEYE '

 

'Benim olanın bende kalmasını isterim, madem şart değil, değiştirebilirsin değil mi? ' derken sesini yumuşatmaya özen göstermişti çünkü kollarının arasındaki yırtıcı kuş her an vahşileşebilirdi. Tabi bu durum sorun değildi. Ama kadının vahşileşeceği yerin sadece yatak olmasını istiyordu.

 

' Hatun? '

 

' Ne ? '

 

' Bu yüzden benimle kavga etmeyeceksin değil mi? ' derken eğer ederse kazanamayacağını vurgulamıştı.

 

' Ben kavga etmem '

 

' Tabi ki etmezsin '

 

' O yüzden bırak beni, görüşmeye geç kaldım '

 

' Kiminle görüşmeye gideceksin? '

 

' Onunla bununla '

 

' Duru! ' derken bedenini kendine doğru çevirip kadınının kahvelerinde kaybolmuştu.

 

' Kiminle görüşeceksin? ' diye tekrar sordu.

 

' Metin Bey ve Aslan ile '

 

ASLAN?

 

ŞU PİÇ!

 

' Metin, Bey oluyor da Aslan? Sadece? ' derken tek kaşını kaldırmıştı.

 

' Sorun olan kısım hangisi? ' derken aşağıya doğru hareketlenen kadınının peşinden gitti.

 

' Sana çiçek gönderen piç değil mi bu? '

 

' Birincisi Aslan bir piç değil, ikincisi bu bir iş yani kıskanmana gerek yok ' diyen kadını ile aydınlanmaya yaşayan Ali sallamadan ' Tamam o zaman sana kolay gelsin, akşam görüşürüz ' dedikten sonra kadınını alnından öpüp yukarıya çıktı.

 

Telefonundan Buseyi bulup aradığında karşı tarafı beklemeden ' Babası Metin, oğlu Aslan. Türkiye'de iş adamı. O lanet ofisin adresini on dakika içinde bul ve bana gönder teğmen ' dedi ve telefonu kapattı.

 

Demek kadınının canı oyun istiyordu.

 

Kıskandığını görmek istiyordu, öyle mi?

 

O zaman Ali,

 

Ona 

 

KISKANMAK

 

Nedir 

 

Ve 

 

Nasıl

 

OLUR?

 

GÖS TE RE CEK Tİ!

 

DEVAM EDECEK!

Loading...
0%