Yeni Üyelik
57.
Bölüm

57.Bölüm

@zeynepyasar

' Gelmedi '

 

' Anlıyorum '

 

' Neyi anlıyorsun Masal ya! ' diye huysuzca konuşan Duru, telefonu kıracak kadar sıkı tutuyordu.

 

' Kızım daha karga bokunu sıçamadan aramışsın, anlamıyorum ki şimdi senin derdin ne? ' diye mırıldanan Masal, kocasına biraz daha yanaşıp ' Bir daha söyle ' dedi.

 

' Gelmedi peşimden hatta umursamadı bile. Gerçi öyle gözüktü ve ben bunu yemedim. Adamımı tanıyorum sonuçta '

 

' Konu neydi? '

 

' Senin uykuna iki çift laf edeceğim ama açık alandayım şükür et ' diyen Duru, aldığı kahvenin parasını ödeyip arabasına doğru geçerken ' Kıskandırma ' diye telefona soludu.

 

' Bebeğim, sen zeki bir kadınsın bulursun '

 

' Kapat kapat ' dedikten sonra arabaya binip gazı kökleyen Duru'nun aklında birkaç seçenek vardı. Adamının, Aslan Beyin yerini öğrenmesi dakikalar sürerdi. Gelmesi ise rötarları ile birlikte yirmi dakikayı bulurdu.

 

Önce bir bakacaktı.

 

Aslanın tavrına dikkat edecekti çünkü adamının yaş tahtaya basmayacağını biliyordu.

 

E hal böyle olunca da Duru, Aslan beyi tetiklemeliydi tabi Ali'nin rötarlı yirmi dakikalık kısmında. Dağıtacağı mavi boncuğu, adamının görmemesi gerekiyordu.

 

Allahtan bunca sıkıştırma arasında bir de lazere gitmek ile uğraşmayacaktı çünkü temizdi. Adamının sinirleneceğini ve yaşanacak olası seks durumuna karşı hazırlıklıydı.

 

Sonuçta tansiyon yükselecekti.

 

Bu tansiyon ya sinirden

 

Ya da ateşten olacaktı.

 

Kahvesini yudumlayarak ilerlediği yol boyunca kafasında dönen tilkilere yeşil ışık yakan Duru, olasılıkları tekrar gözden geçirmişti. Karşısındaki normal bir adam olmadığından, üstün körü bir operasyon düzenleyemezdi. Bu nedenle mantığının sınırlarını zorlayarak her ihtimali değerlendirmişti.

 

Arabayı girişteki valeye verip içeriye girdiğinde kendisini karşılayan asistan ile Metin beyin odasına çıktı.

 

' Hoş geldin kızım ' diyerek babacan bir tavırla ayağa kalkan adama gülümseyerek ' Hoş buldum ' diyerek gösterdiği çiftli koltuğa oturdum.

 

' Nasılsın? '

 

' İyiyim teşekkürler siz? '

 

' Ben de iyiyim. Ne içersin? '

 

' Çay alırım '

 

Kafasını sallayarak asistanı arayan adam ' bize iki çay getirin ' derken aklından oğlunu yanına çağırmak için bahaneler geçiyordu.

 

' Bu ziyaretini neye borçluyum? '

 

Duru ' Aslında belirli bir şeye borçlu değilsiniz ' dedikten sonra hafifçe gülümseyerek ' Sadece ziyaret etmek istemiştim ' diye devam etti.

 

Metin beyin ise aklında madem bir şey yok o zaman ben toplantı bahanesi ile gidebilirim yerime de oğlumu çağırırım diyen düşünceye kulak verdi.

 

Asistanına masanın altından içeri girmesini ve toplantı olduğunu söylemesini içeren bir mesaj attıktan sonra gelen çayları yudumladılar. Asistanı iki dakika sonra içeriye girerek ' Metin bey, yazılım toplantınız beş dakika içinde başlayacak, ertelememi ister misiniz? ' diye sorduğunda Duru içinden seni yaşlı moruk, iyi numara diye geçirdikten sonra ayağına gelen fırsatı değerlendirip ' Lütfen iptal etmeyin, ben çayım bittikten sonra çıkarım ' dedi.

 

Metin Bey ise mahcup bir yüz ifadesi ile ' Kusuruma bakma kızım, ama lütfen keyfine bak sen. Aslan bey burada mı? ' diyerek asistanına döndüğünde asistanı ' Odasında ' diyerek cevap verdi.

 

Duruya baktıktan sonra ' Benim yerime oğlum sana eşlik etsin, bir sakıncası var mı senin için? ' diye sorunca Duru ' Sorun yok ' dedi.

 

Yolla gelsin Metin amca....

 

Zahmetten kurtarmış olursun beni.

 

' Tekrar gel lütfen yemek yeriz ' diyen adama gülümseyerek ' İnşallah ' dedi.

 

Çıkan adam ile yanaklarını şişirerek nefes alıp veren Duru, saatini kontrol etti. Aslan bir an önce gelse iyi olur yoksa Ali, sorunu holding de çıkaracaktı. Bunun istemiyordu.

 

Açılan kapıdan giren Aslan ile gülümseyerek ayağa kalkan Duru ' Hoş geldin ' diyen adama ' Hoş buldum, nasılsın? ' diye karşılık verdi. Aslan elini uzattığında mecburen sıkan Duru, sahte gülümsemesi yüzünden yüz felci geçirmek üzereydi.

 

' İyiyim çok teşekkür ederim, sen nasılsın? '

 

' Ben de iyiyim teşekkür ederim. Metin Beyi kahvaltıya kaçırmaya gelmiştim ama toplantısı varmış ben de çay içip kalkacaktım '

 

Aslanın parlayan gözlerine göz devirmemek için zor duruyordu ama ne demişlerdi;*** Tavuk sikmek kolay sen bir de horozu dene!

 

Bile bile lades demek üzere olduğunun farkında olan Duru, sakin kalmaya üstün bir çaba sarf ediyordu.

 

' Eğer senin içinde bir sakıncası yok ise, kahvaltıda babam yerine ben eşlik edebilirim sana '

 

 

 

BİNGO!

 

Yüzünü birazcık buruşturduktan sonra taze gelin gibi utanarak ' Eğer işiniz yok ise ' diye başladığı cümleye sazan gibi atlayan adam ' Hiçbir işim yok ' diyerek atıldı.

 

Zoraki gülümse ile çantasını alıp önden çıkan Duru, içinden tereddütlü bir kahkaha atmıştı çünkü bokta çıkabilirdi. Holdingden çıktıklarında Aslan'ın hazır olan aracına doğru iki adım attı ama Aslan ondan önce davranıp kapıyı açarak beline koyduğu eliyle referans yaptığında, nazikçe gülümseyip oturdu. Beline değen yabancı temasa göz devirmemek için kendini zor tutmuştu.Hızla adımla sürücü koltuğuna geçen adama ' Aslında kendi aracım ile de gelebilirdim ' dediğinde Aslan ' Aracını, ofisine gönderirim. Kahvaltıdan sonra da seni ben bırakırım zaten ' dedi.

 

' Tamam ' dedikten sonra yan aynalardan arkayı kollamaya başlayan Duru, hem heyecanlanmış hem de gerilmişti. Adamının aracını göremiyordu gerçi araç ile takip etmesine gerek de yoktu, telefondan izleyebilirdi.

 

Geçen ki yemek aklıma gelince ' Kusura bakmayın bu arada. Size geri dönüş yapacak vaktim de yoktu ama hiç müsait değildim o akşam ' dedi ve ' Hediye için de teşekkür ederim ' diye ekledi.

 

Aslan yumuşak bir gülüşün ardından ' Benim hatam ' dediğinde ' Hayır, senin hatan değildi ' diyen Duru'ya kısa bir bakış attıktan sonra ' Babamın bu denli ısrarcı olacağını tahmin etmiyordum ' dedi.

 

At yalanı sikeyim inananı!

 

Diye düşünen Durunun iç sesi baygınlık geçirmişti. Nazik olacak diye tüm sınırlarını zorlayan Duru, olmadığı biri gibi görünmekten nefret ediyordu.

 

Kısa bir yolculuğun ardından arabayı park eden Aslan, koşar adımlarla Duru'nun kapısını açınca Duru ' Teşekkürler ' diye mırıldandı. Aslan, ona gülümseyip referans ile yolu gösterirken, Duru hafifçe gülümsedi.

 

Etrafa bakmamak için kendini zor tutuyordu. Zira eğer bakarsa ve adamı onu görürse, bir şey yapmadan gidebilirdi de.

 

Adımlarını hızlandırıp restorana girdiklerinde, yardımcı olan görevli ile bir masaya oturmuşlardı. Aslan, yüzün silmediği gülümseme ile ' Özel olarak istediğin bir şey var mı? ' diye sordu.

 

Duru ' Yok, teşekkürler '

 

Aslan, garsonu çağırdıktan sonra siparişleri verdiğinde Duru 'izninle 'diyerek ayaklandı ve ' Hemen döneceğim ' dedikten sonra lavaboya koşar adımlarla gitti. Adamını, tüm yansımalarda aramış ama bulamamıştı. Bu da demek oluyordu ki, boşuna sıkıntılı dakikalar geçirecekti. Heyecandan tuvaleti geldiği için işini halletmeye koyuldu.

 

Diğer yandan ise Aslan, karşısına teklifsizce oturan adama kaşları havada bakıyordu. Ali, tüm sakinliği ile karşısındaki piçe bakarken, tahmin ettiği süreyi iyi değerlendirmeye çalışıyordu. Çünkü kadını en az beş dakika çıkmayacaktı. Biliyordu.

 

' Size nasıl yardımcı olayım? ' diye soran Aslan, karşısındakinin duruşundan geliş sebebini az çok anlamıştı. Temkinliydi.

 

Ali, birkaç saniye daha çatık kaşlarla durduktan sonra ' Anlamış olmasın ' dedi.

 

' İşlerinizi böyle mi çözüyorsunuz? '

 

' Hayır, genelde ağıza ayrı bir çalışma yapıyorum '

 

' Beni tehdit mi ediyorsunuz? '

 

' Tehdit? ' dedikten sonra sakinliğini koruyan Ali ' Öyle olsaydı anlardınız, bu sadece bir uyarı ' dedi.

 

' Bu uyarıyı kim olarak yapıyorsunuz? '

 

' Canı sıkılan bir adam olarak '

 

' Canınızın sıkılıyor olması beni ilgilendirmiyor beyefendi, lütfen masamı terk edin yoksa güvenliği çağıracağım '

 

' Çağır ' derken sesi buz gibi çıkan Ali'nin içindeki alev yükseliyordu.

 

' Sorunun ne olduğunu net bir şekilde söylerseniz, bir sonuca varabiliriz ' derken gereksiz bir sidik yarışına giren Aslan'a, Ali içinden gülüyordu.

 

' Sorun sayılmayacak kadar küçük bir nedensin o yüzden şöyle söyleyeyim; Duru geldiğinde, acil bir toplantın olduğunu ve gitmen gerektiğini söyleyeceksin tabi ben seni arayıp toplantıya çağırdıktan sonra '

 

' Olmayan şeyler hakkında konuşmam yapmam ' derken burnunu diken Aslan ile Ali hırlayarak konuştu.

 

' Olmayan şeyler üzerine çiçek gönderiyorsun da, konuşma mı yapamıyorsun? ' dedikten sonra dolan süre ile sakince ayaklanıp ' On dakika sonra arayacağım ' dedi ve yerine geçti.

 

Duru ise aynada kendine son bir kez bakıp ' Yapabilirsin kızım, baktın gelmiyor dağ ayısı sen de toplantım var der kalkarsın ' dedikten sonra ' Rast gelsin ' diye ekleyip, içeriye doğru yürüdü. Yürürken çaktırmadan etrafına bakmayı ihmal etmiyordu.

 

Aslan, hiçbir şey olmamış gibi gelen çayını yudumlarken adamın söylediğini yapmamaya kararlıydı.

 

Duru gülümseyerek masaya oturduğunda Aslan ' Başka bir şey istersen söyle lütfen? ' diye sordu.

 

' Her şey mükemmel, teşekkür ederim '

 

Hoş sayılacak bir sohbetin arasında Aslan'ın telefonu çalınca sakin bir nefes bırakan Duru, çayına uzanıp dudaklarına götürürken etrafı kolaçan ediyordu.

 

' Evet? ' diyen Aslan'a ithafken Ali ' Süren doldu ' dedi.

 

' Biliyorum ama umursamıyorum ' dedi.

 

Ali ise sakinliğini koruyarak ' O zaman geçen yaz yaptığınız otel üzerinde aklanan kara paraları araştırmak için holdinge giden asayişi de umursamıyorsun, doğru mu anlamışım? ' dedi.

 

' Bu doğru değil ' derken sesi titreyen Aslan, ' Ayrıca bu yaptığınız – ' diye devam ederken Ali ' sana söylemiştim eğer seni tehdit edersem anlarsın diye ' derken sesi eğlenceli geliyordu.

 

Aslan, adamın bunu nereden ve nasıl öğrendiğini düşünürken bir taraftan da doğruluk payını hesaplamaya çalışıyordu. Ama her iki durum da önemli değildi çünkü bu durumu olasılığa bırakamazdı.

 

' Geliyorum ' dedikten sonra telefonu kapatıp Duru'ya mahcup bakışlar ile bakarak ' Acil bir toplantım çıktı, çok özür dilerim ama holdinge geçmem gerekecek ' dediğinde Duru şaşırmıştı.

 

Karşısındaki adamın, kendisine takıntılı olduğunu düşünüyordu.

 

Demek ki değilmiş..

 

' Hiç önemli değil ' derken sesini sevecen tonda tutmaya özen göstermişti çünkü canı sıkılmıştı.

 

Adamı da gelmemişti.

 

Aslan tarafından yüz üstü de bırakılmıştı.

 

Adamı da gelmemişti.

 

Aslanı boşuna çekmişti bunca dakika.

 

Adamı da gelmemişti.

 

Ayaklanan Aslan ' tekrar çok özür dilerim Duru, telafi edeceğim söz veriyorum ' dedikten sonra apar topar çıkmıştı.

 

Duru ardından bakarken ' Allah aşkına etme, telafi falan etme ' dedikten sonra çatalını salatalığa batırıp ağzına götürdü ve sertçe çiğnemeye başladı.

 

Planı da yalan olmuştu.

 

Duru, kahvaltı sofrasında kendine ve Ali'ye söverken Ali ise Aslanın arabasının arka koltuğunda Aslanı bekliyordu. Aslan kulağında telefon araca binerken ' – toparla, arşivden çıkar ' diye konuşuyordu.

 

' Acele et ve sorgulama. Geliyorum ben ' dedikten sonra telefonu kapattı ve yola koyuldu. Dikiz aynasına baktığında gördüğü adam ile yalpalayan aracın kontrolünü geri sağladığında ' Sen içeriye nasıl girdin? ' diye hayretle sordu.

 

Ali yüzüne yerleştirdiği tehlikeli gülümseme ile ' İleriden sola dön ' dedi.

 

Aslan ' Bak bu yaptığın suç ' dediğinde Ali sadece tek kaşını kaldırmış ve belinden silahını çıkarıp havaya kaldırarak güvenliğini açıp, koltuğun üzerine bıraktı.

 

Aslanın yutkunmasını duyan Ali içinden her deveyi sikmemeyi öğreneceksin diye geçirdi.

 

Aslan sola doğru döndükten üç dakika sonra Ali ' İlerideki yıkık binanın önünde dur ' dedi. Aslan arabayı durdururken ' İstediğini yaptım ' dedi.

 

Ali ise sadece ' Anahtarları ver ' dedi.

 

Aslan anahtarları uzatınca alıp araçtan çıkan Ali sürücü kısmının kapısını açıp ' Dışarı çık ' dedi.

 

Aslan, adamın dediğini yaptığında Ali ' Binaya yürü ' dedi.

 

Aslan, yaşadığını anın gerçekliğinden şüphe etmeye başlamıştı. Bu lanet yerde öleceğini bilmek onu bitirmişti.

 

Ali ise önde titreyen bacaklarıyla yürümeye çalışan adama boş gözlerle bakıyordu. Kadınının belinde tutup arabaya bindirdiğini gördüğünden beri içindeki öfkeyi zapt etmek için üstün bir çaba harcıyordu.

 

Binaya giren Aslan ' Bu yaptığınız suç. Bunun peşini bırakmayacaklar, babam bunun peşini bırakmaz ' derken Ali ' Merak etme babana da bir mesaj yolladım ' dedi.

 

Omuzundan tutup duvara yasladığı adamın burnunun dibine girdikten sonra içindeki öfkeyi serbest bırakarak ' Sana sadece iki çift laf söyleyeceğim ' dedikten sonra sol elini tutup göz hizasına kadar kaldırdı.

 

' Benim olana bir daha elini uzatırsan sadece kırıp, bırakmam ' derken sesinde ölümcül bir soğukluğu barındıran Ali, avucunda tutuğu elin parmakları tek harekette kırmıştı.

 

Boş ve yıkık binada yankılanan acı çığlık ile sadistçe gözlerini kapayıp, zevk aldığını belli eden ifadeyi yüzüne takındıktan sonra keskin bakışlarını adamın gözlerine sabitleyip aynı soğuk ile mırıldandı.

 

' Nokta! '

 

DEVAM EDECEK!

 

Şuna açıklık getireyim;

 

Benim karakterlerim için konuşacağım!

 

Yarattığım tüm karakterin ( Masal, Duru kısmen Akif hariç ), otokontrolü bulunmaktadır. Eğer çok yüksek kavgalı ve gürültü bir kıskançlık beklediyseniz, bu kitabın yazarı olarak üzülürüm çünkü en başından beri karakterlerimi bu yönde göstermedim... Umarım KLASİK bir durum beklememişsinizdir! Nokta 😊

 

He birde,

 

Kontrol etmeden yayınlıyor ve kısa bir bölüm olduğunu biliyorum...

 

Elim, ayağım ile birlikte beyinciğim ve gözlerim müsait olduğu her vakitte inanın kitabın başına geçiyorum. Yeni bölümleri her zaman ve çok çok uzun istediğini yazılan her yorumda olduğu gibi görüyorum.

 

Yeni bölüm için ise şunu söyleyeyim;

 

- Henüz Duru'nun, Ali'nin gelmemesine olan tepkisini yazmadım bir sonraki bölümde yazacağım tıpkı istediğiniz diğer sah...... Upsss! Spoilerr!

Loading...
0%