Yeni Üyelik
59.
Bölüm

59.Bölüm

@zeynepyasar

Gün ışığının ulaştığı iki çıplak beden, uykunun nahoş kollarında huzurluydu. Dün gelen teklif ile mavi ekran süresi sabaha kadar süren Duru ve dün kabul edilen teklif ile huzurlu hisseden Ali'nin bedenleri aşk ateşinde kavrulmuştu.

 

Ali, kollarındaki sıcaklık ve yumuşaklık ile uyanmaya başladığında hissettiği garip duygunun adını uzun zaman önce koymuştu. Bu duygu, aşktı. Huzurdu. Hayattı.

 

Kollarının arasındaki kadının boynuna doğru usulca sokulup, kollayarak öptüğünde bir şeyler mırıldanarak kımıldayan kadınına gülümsedi. Dün ki heyecanı ve donup kalması aklına gelince gülümsemesi büyüdü. Kadınını şaşırtmıştı.

 

Dünün büyüsü etraflarını sarmışken, uyanmamakta ısrar eden kadını için yapması gereken bir şey vardı. Onu da severek yapıyordu. Tek kolunun üzerinde hafifçe yükselerek kadınının üzerine eğildi ve dudaklarına hafif bir öpücük kondurdu. Sonrasında sırası ile burnu, yanaklarını ve alnına dokundu. Güzeldi.

 

Çok güzeldi.

 

Kadını, görüp görebileceği en güzel kadındı.

 

Ya da öyle görünmesini ona karşı hissettiği nefes kesici arzu sağlıyordu.

 

Ama, hayır!

 

Güzeldi.

 

Hem de çok!

 

Yüzünü buruşturduktan sonra nazlı bir şekilde kımıldayan kirpiklerine açılan kahveleri eşlik etti. Kahvelerin birleştiği maviler parıltısı ile kadınının nefesini kesmişti. Ah ne güzel adamdı diye düşündü Duru.

 

' Günaydın ' diyen tatlı ses ' Günaydın ' diyen boğuk sesi duyduğunda alt taraflarında bir şeyler kımıldadı.

 

' Ne zaman uyandın? ' diye soran kadınının burnuna bir öpücük daha kondurup ' Çok olmadı ' dedi.

 

Duru gözlerini kısıp ' Hımmm tam şurada hiç uyumadım ve seni izledim demen gerekmez miydi Yüzbaşı? ' dediğinde anından üzerine çıkan adam ile yutkundu.

 

' Yalan söylemeyi sevmiyorum '

 

' Bak sen! Söylemem değil de sevmiyorum öyle mi? Yani işine gelirse söylersin?'

 

Ali, kadınının dudaklarına hızlı birkaç öpücük kondurduktan sonra ' Lafları istediğin şekilde anlıyorsun Hatun ' dediğinde Duru ' Ama doğru anlıyorum? ' dedi.

 

' Doğru '

 

Duru, adamının omzuna yumruğunu geçirdiğinde Ali kahkaha atarak ' Görev haricinde yalan söylemem hatun ' dedi.

 

' Görevde iken mi yoksa görevin içeriğini bana söylemediğin anlardan mı bahsediyorsun? '

 

' Görevde iken '

 

' Aferin '

 

' Artık gittiğim görevleri bilebilecek yerdesin '

 

' Pardon? '

 

' Karım olacaksın ' diyen sert sesinin Duruyu yumuşatması gerekiyordu ama Ali'nin yanlış ve sert girdiği cümleden dolayı olması imkansızdı.

 

' Karın olmasam bilemeyecek miydim? '

 

' Evet '

 

Duru, adamın karnına diziyle vurup düşürmeye çalıştığında Ali kımıldamamıştı bile ama yine de devam etti. Ali en sonunda yatağa uzanıp kadınını karnının üzerine oturttu ve ortaya çıkan çıplak bedene aç gözler ile bakmaya başladı. Duru ise o sırada adamının göğsüne vurmak ile meşguldü.

 

' Hakkında bir şeyleri bilmem için illa nüfusuna mı geçmem gerek Yüzbaşı? Sevgili olmamız o hakkı bana tanımaz mı? Bir şeyleri paylaşmak için illa imza atmak mı gerek he!? '

 

Ali, yatakta oturur pozisyona geçtiğinde kadınının belinden tutup kendine çekerek ' Evlenmek isteyen sendin hatun ' dedikten sonra dudaklarına sert bir öpücük kondurup ' Evleneceğiz de, sorun ne şimdi? ' diye sordu.

 

Duru ise çıplak bedenini, belindeki nasırlı ve sert avuçlardan anladığından 'Anlasan şaşırırdım zaten dağ ayısı ' diye huysuzca söylendi ve kalkmaya çalıştı ama adamı izin vermedi.

 

' Söyle '

 

' HAYIR '

 

' Yüzbaşı '

 

' Sikeyim ' diye hırladıktan sonra kadınını hızla altına alıp dudaklarına yumulan Ali, kolay yolu bulduğu için şanslıydı. Hem kolay hem de zevkliydi. Duru ise dudaklarındaki ve vücudundaki ezici baskı ile fani dünyadan ayrılmış ve ruhunu gökyüzün çıkarmıştı.

 

Bacaklarını ayırıp adamının kalçasına sardıktan sonra tırnaklarını sırtına geçirdi ve boydan boya çizdi. Bu durum Ali'nin sertleşmesine inlemesine yol açtı. Gece boyunca yanan alevin yeterli gelmediğinin fakındaydı ve bu ateşin tamamen birleşmeden yeterli gelmeyeceğini de bildiğinden onu zorlamak istiyordu çünkü biliyordu, kadınlığının girişindeki sert sıcak parça daha fazla dayanamayacaktı.

 

Ali, dudakları ile kadınının tenini damgalarken, kadını da sırtındaki tırnak izleri ile onu damgalıyordu. Ortamda yükselen tutku ile hareketlerini sertleştiren Ali, kadının vücudunda kaymaya başladı. Dudakları önce sol sonra sağ göğsünde oyalandı. Ardından hafif kaslı karnına sonrasında da mabedine ulaştı. Dilini ve dişlerini kullanarak kadınının çığlıklarının odada yankılanmasını sağladı. Ağzına yayılan tat ile hırlayıp daha da asıldı. Kadını çok geçmeden kendini bıraktığında aynı şekilde bacaklarının iç kısımlarına ilerleyip ısırdı.

 

Duru ' Ah! ' diye inlediğinde Ali üzerine doğru uzanıp dudaklarına yumuldu.

 

İyice sertleşen erkekliğini kadınının ıslaklığına sürtmeye başladığında ' AĞAAAAAAABEYYYYYY ' diyen sesi duydu ve kala kaldı. Sonrasında hızla kendine gelip kadınının üzerine kapanıp ' Siktir ' diye bir küfür mırıldandıktan sonra çarşafı kadınına sarıp kucakladığı gibi banyoya geçti. Duru ise adamının bu telaşına sırıttı.

 

Kıskanç adam!

 

' HANİMİŞŞ BENİMM AĞABBEYYYİMM '

 

' EVDESİNNNNNNN BİLİİYORUMMM '

 

' AĞABEYYYYYYY ELMAAA DERSEMM ÇIK ARMUTTTT DERSEM DE ÇIKKKKKKKK '

 

Duruyu kucağından indirdikten sonra kapı arkasındaki askılıktan bir havlu çekip beline sardı ve kadınına dönüp ' Gönderip geleceğim sakın ben gelmeden çıkma ' diye hırladıktan sonra banyodan çıktı.

 

Duru kapanan kapıya bir süre baktıktan sonra kahkaha atmaya başladı çünkü adamını beline sardığı havlu o devasa şeyi gizlememişti. Kahkahasına devam ederken çarşafını çıkardı ve duşa girdi.

 

Akif, salondaki koltuğa kurulmuş oyununu oynamaya başlamıştı. Bir taraftan da ' ELMAAAĞĞĞĞĞĞ ' diye bağırıyordu.

 

Hasan ' Oğlum geldik ama amımıza bir zeval gelmesin? '

 

Seyit ' Korkunun amına zararı var ise gelmeseydin göt '

 

Akif ' Merak etmeyin alt tarafı oyun oynamaya geldik '

 

Hasan ' Oyuna gelmeyelim? '

 

Akif ' Bu korkaklık ile nasıl asker oldun sen? '

 

Hasan ' Bu gevşeklik ile nasıl asker oldun sen? '

 

Seyit ' Bu boşluk ile nasıl ortak bir işe kalkıştım ben? '

 

Ali ise duyduğu sesler ile merdivende kalakalmıştı. Önündeki çıkıntıyı da eş zamanlı fark ettiğinden yukarı geri çıkmadan önce ' ON SANİYE İÇİNDE EVİMİ TERK ETMEZSENİZ, ÖNÜMÜZDEKİ ON GÖREVE GELEMEZSİNİZ! ' diye gürlemeyi ihmal etmedi.

 

Akif ' Biri bir şey dedi sanki ' diye konuşurken burnunu havaya diktiğinden Hasan ' Sanırım komutanım bizi göreve götürmemekle tehdit etti ' dedi.

 

Seyit ' Zaten görev havamda değilim '

 

Akif ' Neden yavrum? '

 

Seyit ' Aşağı köyden haber geldi '

 

Akif ' Hı? '

 

Seyit ' Halam geldi '

 

Akif ' Hı? '

 

Seyit göz devirerek ' ana vatan kan ağlıyor ' dediğinde Akif ' Sikeyim ya ' diyerek oyununa konsantre oldu. Ama Hasan konuyu anlamadığından ' Ne dedin şimdi sen? ' diye sordu.

 

Seyit ' Sana normal Türkçe ile konuşmak gerek ' dedikten sonra ' Adet dönemim ondan göreve çıkamam dedim göt herif ' dedi.

 

Akif ' Cidden açıklama yaptın bro, tebriksss '

 

Hasan göz devirerek ' O zaman düzgün desene ne kıvırıyorsun ' dedi.

 

Seyit ' Tabi evde dört kadınla yaşamadığın için bilmemen normal. Bunlar hep şifre çocuğum, öğren sen de '

 

Hasan diğer oyun kolunu aldıktan sonra ' Benim ki direkt ağzıma sıçtığından anlıyorum zaten döneminde olduğunu ' dedi.

 

Seyit, Hasan'ın elinden oyun kolunu aldıktan sonra ' Sen gitmiyor muydun? ' dedi.

 

Hasan ' Neden gidecek mişim? '

 

Akif ' Az önce komutanımın böğürmesinden tırstın gibi de, Seyit onu kast ediyor '

 

Hasan ' Ne tırsması be! '

 

Seyit ' Bilemeyeceğim artık '

 

Hasan ' O tırsmak değildi canım, habersiz geldik ya '

 

Akif ' so? '

 

Seyit ' At yalanı sikeyim inanı be Haso '

 

Salona giren Yüzbaşı ile anında ayağa kalkıp hazır ola geçen Hasana bakan Akif ' *** Orospunun da tövbesi yarrrrak görene kadar olurmuş ' dedi.

 

Ali ' Ne bok yiyorsunuz lan burada!? ' derken gerçekten soru sormamıştı ama Akif öyle algılamadığından ' İki el oyun oynamaya geldik ağabey ' dedi.

 

Ali, alev alan bakışlarını Akif'e çevirip ' Her aklına estiğinde gel oyna diye kurmana izin vermedim lan ben bunu buraya ' diye hırladı.

 

Akif ' Ağabey, şu sinirin neden acep? Bir şeyi mi böldük yoksa? ' derken sinsice sırıtıyordu. Durunun da evde olduğunu bildiğinden çocukları toplayıp gelmişti. Çünkü Duruya bunu söylemişti.

 

Hastayı yatakta sikeceklerdi.

 

Ali ' Akif! ' diye hırladıktan sonra tam öne doğru atılıyordu ki Duru'nun tatlı sesi salonu doldurdu.

 

' Herkese Günaydın ve hoş geldiniz diyorum '

 

Akif ' OOOO yenge günaydın değil yalnız tünaydın '

 

Seyit ' Hoş bulduk '

 

Hasan ' Hoş bulduk ' derken keskin bakışlarını Akif'e dikmişti. Piç herif! Kesin bilerek getirtmişti bizi buraya diye düşünüyordu.

 

Duru ' Tünaydın o zaman Akif ' derken Akif'e doğru ilerledi ve yanına oturup televizyona bakarak ' Ne oynuyorsunuz? ' diye sordu.

 

Akif ' Savaş oyunu '

 

Duru ' Doyamıyorsunuz değil mi savaşa? Az kay sağa da ben de oynayayım '

 

Akif yana kayarken ' Dinime söven Müslüman olsa ' diye mırıldandı.

 

Ali ise kadınına gözlerini kısarak bakıp ' Duru? ' diye mırıldandı.

 

Duru ' Efendim? ' derken gözlerini ekrandan ayırmamıştı ve bu durum Ali'yi sinirlendirmişti. Bu sebeple ' Siktirin gidin lan evimden ' diye çocuklara böğürdü.

 

Duru ise olağan sakinliği ile ' Oyun oynayacaklarmış bırak da oynasınlar Ali ' dedikten sonra ' Hem senin bugün yapman gereken önemli bir şeyin yok muydu? ' diye sordu.

 

Ali tek kaşını kaldırıp ' Ne gibi? ' diye sorunca Duru parmağını gösterip ' küçük, yuvarlak bir şey ' dedi. Ali, dün akşam ki sözlerini hatırlayıp gayri ihtiyari kafasını salladığında Duru ' O zaman sen gidip gelene kadar gençler oyununu oynasın ' dedi.

 

' Sen de geliyorsun benimle '

 

' No '

 

Tek kaşını kaldırıp bakan adamına şirince gülümseyip ' Her kuşu nasıl sikiyorsun bunu da tek başına halledersin Yüzbaşı ' dedi. Ali ise salondakilere sırayla baktıktan sonra ' Geliyorsun dedim ' dedi.

 

Duru, adamının kendisini üç erkek ile aynı evde bırakmak istemediğini bildiğinden ayağa kalkıp ' Siz oyununuzu oynayın biz de markete gidip gelelim, ne yemek istersiniz? ' diye ortaya sordu.

 

Ali ' Hat- ' derken Akif ' kuru fasulye ' dedi.

 

Duru ' Bu sıcakta? '

 

Akif ' Evet '

 

Duru ' Tamam ' dedikten sonra çocuklara dönüp ' Siz? ' diye sordu.

 

Hasan ' Zahmet olmasın? ' diye bir şeyler gevelediğinde Akif ' Onun yerine de ben cevap vereyim bari ' dedi ve başladı ' başlangıç olarak yayla, ara sıcak olarak paçanga, ana yemek kuru fasulye ve pilav , son sıcak olarak sarma, tatlı olarak sütlaç '

 

Duru ' SON SICAK DERKEN? '

 

Akif ' ara sıcak var da neden son sıcak olmasın yenge? Her aranın bir sonu vardır değil mi? '

 

Duru ' O zaman başı da olmalı değil mi? '

 

Akif yüzünü buruşturup kafasına vurarak ' Hay sikeyim unuttum bak ben onu ' dedikten sonra ' Ona da kuru dolma yap ' dedi.

 

Duru gülümseyerek ' Yardım edecek misin? ' diye sordu.

 

Akif ' Tabakta yemek bırakmayarak mı? ' durdu ve ' herhalde ' diye ekledi.

 

Duru adamına bakıp ' dönüşte semer de alacağım, unutturma ' dedi ve Seyit'e bakıp ' Sen bir şey istiyor musun? ' diye sordu.

 

Seyit ' Semeri üçleyelim yenge '

 

Duru gülümseyerek ' Tamamdır ' dedi ve kapının ağzındaki masadan maske alıp taktı ve kapıdan çıkarken ' Evi dağıtırsanız kafanızı dağıtırım ' diye hırladı ve ayakkabısını giyinmeye başladı.

 

Ali ise kadınının, çocuklar üzerindeki etkisini sevmişti. Gariptir ki, kendi ortamında kendisine ait olanın sevilmesini de sevmişti. İçten içe hep Masal gibi ortamlarına ayak uyduracak birini istemişti ve Allah ona çok daha fazlasını vermişti.

 

Çıkan ikili ile anında Akif'e dönen yüzler aynı anda ' Yok amına koyayım ' dedi.

 

Seyit' Parmağındaki yüzüğü gördünüz mü? '

 

Hasan ' Teklif edilmiş '

 

Seyit ' Kabul edilmiş '

 

Akif ıslak olan saç detayını fark ettiğinden ' İş pişirilmiş ' dedi ve ekledi ' azıcık kırıldım sanki amına koyayım '

 

Seyit ' Neden? '

 

Akif ' Sevgi neydi Seyit? '

 

Seyit ' Emekti '

 

Akif ' Heh işte tam da bu yüzden '

 

Seyit, Alif'e göz devirip ' Şimdi komutanım evlenecek mi? ' diye konuştu.

 

Akif ' Bir sonraki aşama bu- evet '

 

Hasan ' Vay be! '

 

Seyit ' **Danayı ip, karıyı sik adamı da aşk bağlar diye boşuna dememişler '

 

Akif ' Aynen öyleeeee '

 

Seyit ' Ama anlamadığım bir şey var '

 

Akif ' Nedu? '

 

Seyit ' Ne ara amına koyayım? '

 

Akif gözlerini hafifçe kısarak çok cahilsen bakışı attıktan sonra ' Her işin bir usulü vardır Seyit ' dedi ve ekledi ' *** Çamı sulamadan dikemediğin gibi amı da sulanmadan sikemezsin '

 

Seyit ' Bu işte de parmağın var değil mi? '

 

Hasan ' Sadece parmak ile Komutanımı böyle yapamaz '

 

Akif ' Oğlum ben etmem çoluk çocukla sohbet, koyarım göte çekmem zahmet ' dedi ve ekledi ' Ben bu ikiliye verdiğim emeği kendime vereydim eee heyyyyy '

 

Seyit ' Merak etme şekerim, zevkle iyilik yapanı zevkle sikerler. Senin de bu iyiliklerinin karşılığını veren biri çıkar elbet '

 

Akif yüzünü buruşturarak oyun kolunu sehpaya atıp ayaklandı ve ' Usta ile orospunun parasını işi bitince vereceksin ki bir kıymeti olsun ' dedi.

 

Seyit ' Şair burada ne demek istedi? '

 

Akif ' Götünle inatlaşmaya devam edersen canın yanar Seyitiğim ' dedikten sonra bir şeyler bulmak umudu ile mutfağa gittiğinde Seyit, Hasan' a baktıktan sonra yapmacık bir üzüntü ile konuştu.

 

' Kalbim çıt, gözyaşım pırt '

 

DEVAM EDECEK!!

 

Loading...
0%