Yeni Üyelik
63.
Bölüm

63.Bölüm

@zeynepyasar

 

Balkondaki sedirde oturan çiftin keyfi yerindeydi. Duru, sanki yıllardır evliymişler gibi misafir ağırladıkları için mutlu, Ali ise kollarında tuttuğu kadın ile huzurluydu.

 

' Ali'm? '

 

' Hatun? '

 

' Sana bir şey söylemem gerek, gerçi sormam gerek desem daha doğru olur? ' derken sesi titreyen Duru, tereddütlüydü. Çünkü Yağız konusu, onun için dönüm noktasıydı.

 

Ali, kollarındaki kadının ses tonu ile hareketlenmiş ve göğsüne yaslı sırtı yan çevirip, kucağına öyle yaslamıştı. Duru, adamının henüz yeni çıkmaya başlayan sakalında sol elini usulca gezdirmeye başladığında Ali ' Sor ' diye mırıldandı.

 

Duru, bakışlarını kaçırarak ' Bundan yaklaşık iki sene önce karşılaştım onunla. Çok yoğun bir süreçten geçtiğim bir dönemde vücudum kaldıramadığı için hastaneye kaldırılmıştım. O da oradaydı. Küçük pembe bir suratıyla ve boyutuna göre yüksek çıkan sesiyle beni büyülemişti. Hemşireler konuşurken duyduğum şey sayesinde bir karar verdim ' dedi ve titrek bir nefes alıp-verdikten sonra ' Bu kararın, tüm yaşamımı etkileyeceğini biliyordum o yüzden ' diye ekleyip, sustu.

 

Ali ise anlamıştı. Kadınını araştırırken her şeyi öğrenmişti. Yaptığı sayısız iyiliği, baktığı çocukları, okuttuğu öğrencileri, bağışları ve evlat edindiğini.... Her şeyi öğrenmişti ve kadını ile o zaman bile gurur duymuştu. Şimdi ise bu gururuna aşk eklenince, nefesi kesiliyordu.

 

' Yağız mı? '

 

Duru, duyduğu isim ile kafasını kaldırıp, doğrudan adamının mavilerine bakarak ' Biliyor musun? ' diye sordu. Ali ise kadınının alnından öptükten sonra ' Biliyorum ' diye mırıldandı ve ekledi ' Ben de ne zaman konusunu açacaksın diye bekliyordum ' .

 

' Ne zamandır biliyorsun? '

 

' En başından beri '

 

' Neden bir şey söylemedin? '

 

' Senden bekledim, hazır hissettiğin anda söylemen için bekledim '

 

' Peki, ne söyleyeceğimi de biliyor musun? '

 

' Tahmin etmek zor değil ' derken kadınının kahvelerine bakan Ali, içindeki aşkın büyüklüğü ile baş etmekte zorlanıyordu.

 

' Peki, ne düşünüyorsun? '

 

Ali, kadınındaki tereddüttün farkındaydı ama ne yapması gerektiğini seçemiyordu, açıkçası onu nasıl rahatlatması gerektiğini de bilmiyordu.

 

' Şu an velayeti ailende değil mi? '

 

' Evet '

 

' Velayeti almak istiyorsak en az beş yıllık evli olmamız gerek diye biliyorum, yanılıyor muyum? '

 

' Doğru '

 

' Ve sen, benden emin olmak istiyorsun? '

 

Duru, telaşla kalkmaya yeltenince Ali kollarını sıkarak durdurdu. Duru, adamının gözlerine bakıp ' Öyle değil, yani, Emin olmak gibi – ' derken Ali ' Duru? ' diye böldü.

 

' Efendim? ' derken sesi kısık çıkan kadınına sıkıca sarılıp ' Bende yetim büyüdüm ve senin gibi biri gelsin, beni alsın diye bende bekledim. Şu an bebek olduğu için ayrı şanslı, seninle karşılaştığı için ayrı şanslı ' dediğinde Duru ' Şans değil de- ' dediğinde Ali ' Bu şans, Duru ' dedi.

 

' Seni zorlamak istemiyorum ama onu da bırakamam. Yani yanımıza almasak bile ondan kopamam Ali'm '

 

Ali, kadınının çenesinden tutup dudaklarına doğru kaldırdı ve küçük bir öpücük kondurduktan sonra ' Kopma zaten ' dedi ve ekledi ' Sen evlat diye kabul ettiysen ben de evlat diye kabul ederim ' .

 

Duru, adamının parlayan mavilerine dolu dolu olan gözleri ile bir süre baktıktan sonra hıçkırarak ağlamaya başladı. Ali, kadının ağlamasına hafifçe gülümseyip, göğsüne sardı. Kadınını, göğsünde sakinleştirmeye çalışırken bir taraftan da saçlarını okşuyordu.

 

Duru, adamının kalbini biliyordu. Kabul edeceğini umut ediyordu ama içerlerde bir yerlerde olumsuz yanıta karşı bir hüznü vardı. Kabul etmişti. Rahatlamıştı ama neden ağlıyordu ki? Gülümsemeliydi. Ama ağlıyordu işte. Kendini çok kasmış ve yeni kavuştuğu mutluluğu kaybedeceğinden korkmuştu. Bir tarafta Yağız diğer tarafta Ali... Zor bir seçimden kurtulmuştu. Gerçi bu bir seçim miydi? Emin değildi.

 

' Sen-seni çok ç-çok seviyorum '

 

Ali, kulaklarına dolan kelimeler ile gülümseyip ' Ben de seni seviyorum Hatun ' dedi.

 

Duru, göğsünü ıslattığı adamına sıkıca sarılıp dudaklarını boynuna doğru kaldırıp, öptü. Sonra yine öptü. Adamının kolları arasında hıçkırıklarının dinmesini bekleyen Duru sakince konuşmaya başladı.

 

' Korktum '

 

Ali, onun neden korktuğunu biliyordu bu sebeple ' Biliyorum ' dedi.

 

' Seni de kaybetmek istemiyorum onu da '

 

' İkimizi de kaybetmeyeceksin '

 

' Teşekkür ederim '

 

Ali ' Etme ' dedikten sonra durdu ve ' Benim gibi bir adam, seni bulmuşken kaybeder mi? O kadarda ayı değilim hatun? ' diye ekledi.

 

Duru, hıçkırıkları arasında kıkırdayarak ' Akıllı olduğunu biliyordum zaten ' dedi ve munzurlukla ' Ama ayı olman konusunda yorum yapamayacağım ' diye devam etti.

 

Ali, kollarındaki kadını sıkıca tutup ' Bak sen? ' dedi.

 

' Ama öylesin Ali'm hatta sen bile kabul ettin bunu '

 

' Eyvallah hatunum '

 

' Eyvallah Ali'm '

 

Duru, adamının kucağında dikleştikten sonra kollarını boynuna sarıp dudaklarına sulu bir öpücük kondurdu ve ' Annemlere ne zaman söylemeliyim? ' diye sordu.

 

Ali ise öpücüğün yeterli gelmediğini düşündüğünden kadınının dudaklarına kapandı. Dudaklarındaki nefis tat ile inleyip, alt dudağını ısırdığında kadınının da iniltisi kulaklarına doldu. Dili ile enfes tatta keyif süren Ali, alt bölgesindekinin hareketlenmesiyle usulca ayrıldı ve alnını alnına yaslayıp ' Yarın Albay ile konuşurum sen de ona göre söylersin, olur mu? ' diye solukları arasında konuştu.

 

Duru ise dudaklarındaki tat ile mayışmış bir şekilde ' Olur ' diye mırıldandı.

 

' Baştan anlaşalım hatun '

 

' Yoksa tuzlu kahveden mi korkuyorsun? ' diyen kadınına ihtiraslı bir bakış attıktan sonra konuştu.

 

' Senden gelen her şeye eyvallahım var '

 

' O zaman nede anlaşacağız? '

 

' Tim gelmeyecek '

 

' Akif? '

 

' Özellikle de o '

 

' Ama- '

 

' Ama yok Hatun '

 

' Zaten komutanın olacak, şımaramaz ve boş konuşamaz '

 

' Olmaz '

 

' Ama Ali ya '

 

' Son sözüm bu '

 

 

 

Duru ' Of ya of ' deyip kollarını adamının boynundan çekip göğsünde birleştirdi.

 

Ali ise bakışlarını düşüren ve dudağını büküp, kollarını çocuk gibi göğsünde birleştiren kadınına çevirip ' Trip mi atacaksın? ' diye sordu.

 

Duru, ters bir ses tonu ile ' Hayır ' dediğinde Ali ' Pek emin olamıyorum ' dedi ve ekledi ' Zaten gergin olacağım bir de Akif için gerilemem '.

 

Duru, kollarını çözüp ' Neden gergin olacakmışsın? ' diye sordu.

 

' Baban, annen ? '

 

' İkisi de o tarz insanlar değiller merak etme '

 

' Olsun yine de gergin bir ortam olacak '

 

' Olmayacak '

 

' Olacak '

 

' Olmayacak '

 

' Sırf Akif gelsin diye böyle söylüyorsun bence hatun ' durdu ve ' Kuzeyin istemesinde bulundum ve ortamı biliyorum ' diye ekledi.

 

' Aşkım? '

 

Ali'nin ' Hatun? ' diyen sesi temkinliydi.

 

' Masalın istemesindeki rütbeler EVEREST ile kapışırmış ama bizde öyle değil, o yüzden sorun olmayacaktır '

 

Ali ters bir ses ile 'Sendeki bu Akif sevdasına yavaştan ayar oluyorum haberin olsun ' dediğinde Duru kıkırdayarak ' Aşkım en başından beri ayarsın zaten ' dedi.

 

' Komik değil '

 

' Komik ' dedi ve ekledi ' Benim gönlümde gözümde sende '

 

Ali ' Neden bu kadar istiyorsun ki? ' diye homurdandığında Duru ' Çünkü o benim arkadaşım, hadi beni geç, senin çocukluktan beri arkadaşın, kardeşin, silah arkadaşın ' dedi.

 

' Yani? '

 

' Yani şöyle; Kuzey ve Masal kesin gelecek, Akif gelmezse olmaz, ayıp olur bir kere '

 

' Olmaz '

 

' Gelecek Yüzbaşı '

 

Ali ' Yine Yüzbaşı olduk? ' dediğinde omuz silken Duru ' Bir an önce yarın olsun da, çözülsün bu konu ' dedi.

 

Ali ' Konuyu böyle kapatamazsın hatun '

 

' Hangi konu? '

 

' Hatun! '

 

Duru ' Hatırlamıyorum ' diyerek kendisini çevreleyen kollardan çıkıp ' Ben ballı süt yapacağım, biraz yumuşatır hem katılaşmış içini ' dedikten sonra öpücük atıp içeriye geçti.

 

Ali, uzaklaşan kadını ile gülümsemesini serbest bırakıp sedirde yayıldı. Bu tarz takılmalara alışmaya başlamıştı ama kadınının nasıl oluyor da kendi istediğini kabul ettirdiğini anlamıyordu. Sert ve net olan Ali, artık kendini tanıyamıyordu. Bu kadın, bir gün sonu olacaktı. İşine gelince ALİM işine gelmeyince YÜZBAŞI olmasına içten içe mutlu oluyordu. Birbirlerine bu kadar bir zamanda bu denli bağlanmak ve tanımak ilk başlarda korkutsa da şimdi korkunun yakınına bile yaklaşamıyordu.

 

Kadını da kendi gibiydi.

 

Dediği dedik ve zor biriydi.

 

İnattı.

 

Elinde iki kupa ile balkona giren kadınıyla toparlanıp elindeki bardakları alan Ali ' Buraya gel ' diye net bir şekilde konuştu. Duru ise halinden memnun bir şekilde adamının kaslı bacaklarının arasına yerleşti ve uzattığı kupayı aldı.

 

Sütünü yudumlayan Duru ' Düğün yapacak mıyız? ' diye sordu.

 

' İster misin? '

 

' Pek değil '

 

' O zaman yapmayız '

 

' Neden diye sormayacak mısın? '

 

Ali ' Nasıl olsa anlatacaksın ' derken sesindeki gülümsemeyi duyan Duru ' Ha ve ha ' dedi.

 

' Hadi söyle, neden? '

 

' Çevrem çok, bir çok ünlü isim var bunun haricinde akrabalarda çok. Bunlar sorun değil ama ortam kötü olduğundan var olan azıcık isteğimde kaçtı '

 

' Nikah olacak o zaman? '

 

' Sen ne istiyorsun? '

 

' Sen ne istiyorsan onu '

 

Duru elindeki sütü masaya bırakıp adamına hafifçe döndü ve ' Ben tek başıma evlenmiyorum aşkım, sende fikrini söylemelisin ' dedi.

 

Ali sıkıntı ile nefesini bıraktıktan sonra ' Hiç düşünmedim ' dediğinde Duru ters bir şekilde ' Düşün o zaman ' dedi.

 

' Sen ne istiyorsan öyle olsun diyorum ama yine tersliyorsun hatun '

 

' Terslemiyorum ' derken bile tersleyen Duruya Ali ' İstediğim sadece sensin, gerisi de senin istediğin olsun ' dediğinde Duru omuz silkerek ' Küreğim nerede? Almadın mı? ' diye sordu.

 

' Ne yapacaksın küreği? '

 

' Ağzına vuracağım '

 

Ali hafif bir gülümseme ile ' Neden? ' diye sordu.

 

Duru ise adamının kıpırdayan dudaklarına bakıp huysuzca ' Ağzın iyi laf yapıyor ve ben tam anlamı ile trip atamıyorum ' diye söylendi.

 

Ali, hızlı bir hareketle kadınının büzülen dudağına kapandığında Duru inledi. Lanet adam! Diye geçirdi içinden, devreleri yanmıştı. Dudaklarındaki baskıya karşılık vermeye başlayan Duru ile telefon sesi aynı anda oldu.

 

Ali, son kez bir öpücük kondurup elindeki kupayı masaya bırakıp cebinden telefonunu çıkardı ve cevapladı.

 

' Yüzbaşı Beyzade '

 

' Görev emri geldi, Timini topla ve yarın şafakta Ankara'da hazır ol Yüzbaşı '

 

' Emredersiniz komutanım '

 

Kapanan telefon ile Ali ' Göre- ' derken Duru ' Duydum ' dedi.

 

Ali, Kuzey'i arayıp cevaplanmasını beklerken kadınının dudaklarına iki küçük öpücük kondurdu. Duru içindeki burukluğu yok saymaya gayret ederek gülümsedi ve bir öpücük de o kondurdu adamının dudaklarına.

 

' Efendim? '

 

' Kuzey, görev emri geldi '

 

' Eyvallah, ne zaman ve nerede? '

 

' Şafakta, Ankara '

 

' Tamamdır, time haber veriyorum. İki saate çıkarız uyar mı? '

 

' Uyar '

 

' Eyvallah '

 

Duru ' Arabayla mı gideceksiniz? '

 

' Beş kişi burada, araç daha uygun olacaktır '

 

Duru ' Anladım ' dedikten sonra muzip bir ifade ile tekrar ' Küreğimi almadın? ' dedi.

 

Ali ise aynı muziplik ile ' Ne yapacaksın küreği? ' diye sordu.

 

' Ağzına vuracağım '

 

' Neden? '

 

' Çünkü iki saatimiz var ve beni öpmüyor '

 

' Öperse, duramayabilir '

 

' Peki ya ben öpersem? ' derken adamının dudaklarına yaklaştı.

 

Ali ise dudaklarına temas eden dudaklara hafifçe baskı uygulayıp ' Denemeden bilemeyiz ' dedikten sonra bekledi. Kadını ise çok geçmeden, istediğini verdi.

(yukarısı önceki platformda buçuklu bölümdü ama burada diğer bölüme ekledim o sebeple geçiş tutarsızdır)

Bölümde geçişler vardır, dikkatli okuyunuz :)

Misafirimiz de var.

Aslında iki misafirimiz var.

 

 

Durunun içindeki ezici baskı yüzünden önündeki sayfalara odaklanamıyordu. Adamını yolcu edeli tam tamına altı gün olmuştu ve ne bir ses vardı ne de bir haber... Masalı artık günde yüz kere değil otuz kere arıyor ve hayır cevabını aldıktan sonra kapatıyordu. Aklı, kalbi ve ruhunu da adamıyla birlikte göndermişti. Ruhunun boşluğunu da ezici bir baskı devir almıştı. Boğazına bir el asılmış gibi ne doğru dürüst nefes alıp verebiliyordu ne de doğru dürüst düşünebiliyordu. Çalan kapıya hafif bir tonlama ile ' Gel ' dediğinde içeriye Şeyma girmişti.

 

' Aşkım ne yapıyorsun? '

 

' Aklımı toparlamaya çalışıyorum '

 

Koltuğa oturan Şeyma ' Hala bir haber alamadın mı yani? ' diye sorunca Duru ' Hayır ' diye mırıldandı.

 

' Bebeğim korkma, adam bordo bereli ve kendi başının çaresine bakabilecek yaşta, güçte ve cüssede '

 

' Orasına bir sözüm yok ama içim bir tuhaf '

 

' Bilirim o hissi '

 

' Siktir! Maksimum bir maçta görevli oluyor senin ki '

 

' Ona bile katlanamıyorum ' dedikten sonra yerinde dikleşen Şeyma ' Boş ver şimdi erkekleri de, sana bomba gibi bir haberim var ' diye şakıdı.

 

Duru, tek kaşını kaldırarak ' Hayırlar olsun? ' dediğinde Şeyma ' KF Holding kapanmış ' dedi.

 

Duru bunu bildiğinden sakince ' Biliyorum ' dediğinde Şeyma ' Uydurma az önce ilan ettiler ' dedi.

 

' Off Şeyma! Bana ne kapanmış ya da kapanmamış '

 

' Eğer ortak işimiz devam etseydi umursardın ama '

 

' Ama çok zeki olduğumdan anlaşmayı uzatmadım '

 

' Doğru '

 

Duru, arkadaşının bitmeyen neşesine bakıp içinde kendisine de biraz vermesini diliyordu. Ali gittiğinden beri hiçbir şey yolunda gitmiyor, içsel olarak bitmek üzereydi. Adamına o kadar alışmıştı ki, yokluğunda zorlanıyordu.

 

' Bugün katılmam gereken bir finans toplantısı var bankada '

 

' Neden? Bir sorun mu oluştu? '

 

' Şu yeni proje için banka kredisi talebi geldi. Onu değerlendirmek için bir toplantı yapacağım '

 

' Paramız yok mu? '

 

' Var canım ama sen har vurup harman savurduğun için vakıflara, kalmadı ' diye sitemle konuştuğunda Duru ' Fazlasında gözümüz yok değil mi bebeğim? ' dedi.

 

' Bence var. En azından projeleri kolaylıkla halledebiliriz '

 

' En kötü iflasa kadar geliriz ki bu imkansız ' durdu ve ' Şirketi değeri, zararı her türlü karşılar ' diye ekledi.

 

' Buna güveniyorsun değil mi? '

 

' Kendime ve ekibime güveniyorum '

 

' LOL '

 

' Gitsene sen '

 

' Gideyim sende depresyonu bir ara, müsait ise girmeye devam edersin ' dedikten sonra dil çıkararak odadan çıkan Şeyma'nın ardından göz deviren Duru, telefonunu alıp Masal'ı aradı.

 

' Bir haber yok ' diyerek telefona cevap veren Masal ile oflayarak ' Sence durumları nasıldır? ' diye soran Duru'nun içi sıkıntı denizinde yüzüyordu.

 

' Belirli bir şey söyleyemem '

 

' Çok mu riskli? '

 

' Her görev risklidir, bizimkileri basit görevlere çağırmazlar '

 

' Tahmini bir süren yok mu Masal? Çıldırmak üzereyim burada '

 

Masal ' Bebeğim ben asker olmama rağmen çıldırıyorum dolayısıyla da senin ne halde olduğunu biliyorum ama ' durdu ve ' elleri kulaklarında diyebilirim sanırım ' diye ekledi.

 

' Bana haber verirsin değil mi? '

 

' İlk işim o olacak bebeğim '

 

' Teşekkür ederim, görüşürüz '

 

' Görüşürüz '

 

Telefonu kapattıktan sonra Mahir'i arayıp ' Takvimim ile odama gelir misin? ' dedi. Çok geçmeden odaya giren Mahir'e ' Yarın akşam Ankara'ya gideceğim. Önemli olan tüm işleri bugün ve yarına yükleyebilir misin? ' diye sordu.

 

Mahir bir süre takvimi inceledikten sonra ' Bu haftanın takviminde ertelemem gereken bir şey gözükmüyor. Uçak biletinizi alayım mı yoksa araçla mı gideceksiniz Duru Hanım? ' diye konuştu.

 

Duru bir süre düşündükten sonra ' O zaman hemen bu akşama bilet al bir de Anıtkabir yakınlarında bir otelde rezervasyon yaptır hafta sonu dahil olsun ' dedi.

 

' Hemen hallediyorum Duru Hanım '

 

' Teşekkür ederim '

 

' Rica ederim, başka bir isteğiniz var mı? '

 

' Ben burada yokken sen evlilik işlerinle ilgilen, takip etmen gereken bir şey olursa şirkete gelirsin '

 

' Teşekkürler '

 

' Rica ederim, çıkabilirsin '

 

Duru gözü önüne gelen adamına gülümserken, Ali'nin kanlı yüzü ifadesizdi. Tim, yaklaşık kırk iki saattir çatışma halindeydi ve ortalığın canına okumuşlardı. Gri listede aranan teröristin inine giren Kara Hilal'in mermisi sınıra dayanmış çoğu bordo bereli kasaturalara geçmişti.

 

Kuzey ' Son şarjör ' diye mikrofona fısıldadığında Seyit ' Benim ise son mermi ' dedikten sonra onu da ateşlemişti.

 

Ali, pusuya yatmış aklındaki plan için aşamaları gözden geçiriyordu. Çok uçuk bir planı vardı ve bu plan için önce yakalanması gerekiyordu. Tüm olasılıkları tarttıktan sonra kulaklığına doğru ' Ben içeri giriyorum ' diye fısıldadı.

 

Akif ' Pasta keseceksen bende geleceğim komutanım '

 

Seyit ' Bende geleceğim '

 

Akif ' Bir kere de geride kal amına koyayım '

 

Seyit ' Keşke zamanında babanda geride kalsaydı ama olan oldu be komutanım '

 

Ali ' İçeriye sızarken yakalanacağım, sonrasında mühimmat depolarından angarya toplayıp çıkacağım. Ben geri dönene kadar yaşayın ' durdu ve ' Bu bir emirdir ' diye ekledi.

 

Akif ' Çok güzel, hoş diyorsun da komutanım, bunlar kelek değil. Direkt kafana da sıkabilirler '

 

Ali ' Sen buna kafa yorma ve dediğime odaklan '

 

Akif ' Duruyu hatırlatıp hemen odaklanacağım zaten ' dedi ve ekledi ' Eğer ölürsen seni öldürür ki bende yardım ederim '

 

Kuzey ' Arkanda olacağım '

 

Akif ' Neden arka, bir anlatsana komutanım? ' derken düşen çenesine lanet okuyan Kuzey ' Sen seversin ' diye hırladı.

 

Kuzey ' Yüzbaşım, hemen arkandan geleceğim '

 

Ali ' Eyvallah ' dedikten sonra pusuya yattığı yerden çıktı ve bir gölge gibi ilerledi. Kasaturasının parlak metali çok geçmeden kırmızıya teslim olmuş ve yakalanmasının ardından taş zemine düşmüştü. Ali'yi sürükleyerek içeriye çektiklerinde Kuzey, arkalarından ilerleyip kendine bir mevzi bulmuştu. Ali'yi net bir şekilde görüyordu ama gördüklerinden hiç memnun olmuyordu. Bok çuvallarının hepsi Ali'ye yükleniyor ve konuşması için baskı kuruyorlardı. Konuşamayacağını anlayan teröristler namlunun ucunu Ali'ye çevirmişti. Kuzey de namlusunu çevirmiş bekliyordu.

 

Kuzeyin tüm dikkati içeride olduğundan arkasından gelen tehlikeyi fark edemedi ve kulağının dibindeki ses ile duraksadı.

 

' Davetiye mi bekliyorsun Yüzbaşı? '

 

' Sen de kimsin? ' diye soran Kuzey, kulağındaki kadın sesini tanımıyordu.

 

' Öğrenmek istemezsin ' dedikten sonra tek el ateş edip Ali'ye çevrilen namluyu indirdi. Hemen sonrasında çekirge yavrusu gibi dağılıp mevzilenen teröristlere göz devirip kendini açığa çıkardı.

 

Kuzey, uzun beyaz saçlı ve deri kıyafetli kadının güzelliğine anlık olarak şaşırsa da, teröristlerden birinin ' Sen- sen osun ' diye kekelemesi dikkatini çekti.

 

Kadın silahını ateşleyip teröristi öldürdükten sonra gri listede aranan adamın karşısına geçip ' Liste nerede? ' diye sordu. Terörist duraksamadan cebindeki kağıdı çıkarıp uzattıktan sonra kadın bir el daha ateş etti.

 

Alanda bulunan diğer üç teröristi de etkisiz hale getirdikten sonra yerde yatan askere bakıp ' Arkadaşını yerden kaldırıp, alacağınızı alın ve çıkın buradan ' diye hissiz bir şekilde konuştu.

 

Kuzey, kadının düzgün aksanı ile ikinci kez düşünmeden Ali'nin yanına gitti ve destek olup kaldırdı. Ali'nin yüzündeki kanlar yüzünden görüşü iyi değildi o sebeple 'Sende kimsin? ' diye sordu.

 

Kadın, karşısındaki iki askere öylesine bir bakış attıktan sonra ' Eğer ben gelmeden bu pisliği öldürseydiniz Azrail'inizdim ' dedi ve ' Gerisiyle bir ilişkiniz yok, şimdi çıksanız iyi olur çünkü buralar bir hayli ısınacak ' diye ekledi.

 

Ali ve Kuzey, geride kalan arkadaşlarını düşündükleri için mühimmatı alıp çıktıklarında Ali ' Tanıyor musun? 'diye sordu. Kuzey ise mevzi almasına yardım ettiği dostuna şöyle bir bakıp, hasar kontrolü yaptıktan sonra 'Tanımıyorum ' dedi.

 

Kuzey 'ilk yardım çantasını verin buraya ' diye kulaklığına fısıldayıp ' Kim olduğunu bilmiyorum ama borusunun öttüğü kesin ' diye ekledi.

 

' Onu burada bırakamayız, sorgu için yanımıza almalıyız '

 

' Biliyorum ama şu an önceliğimiz buradan çıkmak Ali '

 

' İyiyim, dediğimi yap ' diye gürleyen Ali'nin yüzüne su döken Kuzey ' Sonra hırlarsın şimdi seni temizleyelim ' dedi.

 

Hasan, ilk yardım çantasını uzatırken Akif ' Komutanım gelmeme gerek var mı? ' diye kulaklığına sordu.

 

Kuzey ' Yok ' dedikten sonra Hasan'a mühimmatı verip ' Dağıt ve alandan sınır atış menziline kadar uzaklaşın ' diye sert bir şekilde konuştu.

 

Hasan ' Emredersiniz komutanım ' diyerek hareketlendiğinde Kuzey, Ali'nin pansumanını yapmaya başladı. Çok geçmeden mağaradaki patlama, gökyüzünü aydınlattı. Sonrası ise tam bir curcunaydı. Kaçmaya çalışan paralı askerler ile teröristler, KARA HİLAL'in elinden ölümü tadarken, asıl Azrail tepeden izlemekteydi.

 

Kuzey ' Yürüyebilecek misin? ' diye sorduğunda Ali ' Evet ' diye mırıltıyla cevap verdi.

 

Yaklaşık iki saatlik yürüyüşten sonra telsizi bıraktıkları yere varan tim, karargah ile iletişime geçti.

 

' Yüzbaşı ŞANLI '

 

' Teğmen Şanlı, Yüzbaşım? ' diyen karısının sesi ile derin bir nefes aldı. Özlemişti kızılını..

 

' Albay ile görüştür beni '

 

' Emredersiniz ' dedikten sonra yanındaki askere Albay'a haber vermesini söyledikten sonra kocasına geri dönerek ' Bir sıkıntı var mı Yüzbaşım? ' diye sordu.

 

Kuzey, askeri hat olduğundan rahat konuşamadığı için ' Bir sıkıntı yok teğmenim ' diye karşılık verdi.

 

' Yaralı değilsin değil mi? '

 

' Kimse değil '

 

İçeri giren Albay ile telefonu uzatan Masal tedirgindi çünkü adamının sesinde bir sorun tınısı vardı.

 

' Yüzbaşı? '

 

' Yüzbaşı Şanlı '

 

' Yüzbaşı Beyzade nerede? '

 

' Ağır olmamak ile birlikte yaralı komutanım '

 

' Durum bildir! '

 

' Belirlenen koordinatlara vardığımızda, bildirilen sayının dört katı bölücü unsur üyesi ile çatışma yaşadık. Adı geçen terörist ölü olmak üzere kampta yaşayan kimse kalmadı. Çatışma esnasında mühimmatımız bittiğinden Yüzbaşı Beyzade aralarına sızıp mühimmat getirmek için ayrıldı ve kısa süreli darba maruz kaldı '

 

' Başka yaralı var mı Yüzbaşı? '

 

' Ufak tefek yaralı olan askerlerimiz var ama büyük bir sorunumuz yok komutanım '

 

' Teğmen Şanlı size helikopterin koordinatlarını atacak. Olabildiğince yakınınıza yaklaştırmaya çalışacağım '

 

' Emredersiniz komutanım. Komutanım? '

 

' Söyle Yüzbaşı? '

 

' Olay esnasında kimliği belirlenemeyen bir kadın ile karşılaştık lakin Yüzbaşım yaralı olduğundan kadını yakalayamadım. Konu ile ilgili bir emriniz var mı? '

 

' Kadın mı? Terörist mi? '

 

' Sanmıyorum komutanım '

 

' Döndüğünüzde eşkal araması yaparsınız, dönün '

 

' Emredersiniz komutanım ' dedikten sonra kapanan telsiz hat ile Albay ' Teğmenim, helikopterin güzergahını İHA ile tarayın, eğer bir grup yoksa KARA HİLAL'in yakınlarına iniş yapsın ' deyip, çıktı.

 

Masal, helikoptere havalanma emrini verdikten sonra İHA'yı göndertti. Adamının cihazına asıl koordinatları gönderip Duru'yu aradı.

 

' Geldiler mi? ' diyerek açılan telefona burukça gülümseyip ' Dönüş yolundalar ' dedi.

 

' Sesinde bir şey var, ne oldu? ' diye soran kadına ' Adamımla konuştum da, özlemişim ' diye mırıldandı. Kuzey'in söylediğine göre ağır bir durum yoktu o yüzden Duru'yu telaşlandırmak istemedi.

 

' Ben Ankara'dayım '

 

Masal ' Ne zaman geldin kızım? ' derken sesinde şaşkınlık vardı. Sabah İstanbul'daydı.

 

Duru 'Akşamüzeri geldim ' duraksadı ve ' Ne zaman karargahta olurlar? ' diye sordu.

 

' İki saati geçer '

 

' Tamam. Bende bir duş alayım sonra hazırlanıp gelirim, olur mu? '

 

' Olur kuzum, gelince ararsın '

 

' Tamam, görüşürüz '

 

' Görüşürüz '

 

Duru, telefonunu otel yatağına atıp banyoya geçti. Hava felaket derecede sıcaktı, maske de eklenince ter içinde kalmıştı. Ilık suyun altına girdiğinde titrek bir nefes bıraktı. Çok şükür adamı geliyordu. İçindeki sıkıntı bir nebzede olsa dinmişti. Duşun keyfini bir süre çıkardıktan sonra, odaya geçip hazırladığı çantasından kıyafetlerini çıkarırken telefonu çaldı.

 

Adamı arıyordu.

 

' ALİ'M '

 

Ali, kulağına dolan ses ile gözlerini yumup bir süre öyle kaldı. Kırk araba sopa yemiş gibiydi ve kendini toparlamakta güçlük çekiyordu ama kadınının sesini duymaya ihtiyacı vardı.

 

' Hatun '

 

' Ne oldu? Bir şey olmuş, ne oldu? Yaralı mısın? '

 

' İyiyim '

 

' İyi misin diye sormadım? Aradığına göre iyisin. Yaralandın mı? ' derken yatağa oturmuştu çünkü bacakları titremeye başlamıştı.

 

' Önemli bir şey değil. Sen nasılsın? '

 

' Konuşabildiğime göre iyiyim Yüzbaşı '

 

' Hayda! '

 

' Helikopterde misin? '

 

' Birazdan bineceğiz '

 

' İyi '

 

' Sana da bir şey olmuş gibi hatun, hayırdır? '

 

' Seni özledim ve bununla baş etmeye çalışıyorum Yüzbaşı. Şimdi kapatıyorum, yorma kendini çünkü ben yoracağım seni '

 

' Eyvallah '

 

Duru, kapanan telefona bir süre baktıktan sonra ayaklandı ve hızla üzerine bir kot ve keten gömlek geçirip hazırlandı. Otelden çıktığında yüzüne yediği sıcak rüzgâr ile göz devirdi. Evet, havaya göz devirdi.

 

Otelin girişinde bekleyen taksilerden birine atlayıp karargaha doğru yola çıktı. Yaklaşınca Masal'ı arayıp geldiğini söyledi. Taksi, girişte durduğunda görevli askerlerden biri taksiye bindi ve merkez binanın girişine kadar ilerledi. Taksinin ücreti ödeyip aşağı inen Duru, merdivenlerde bekleyen Masal'a doğru ilerlediğinde Masal ' Hoş geldin kuzum ' diyerek sarıldı.

 

Duru da sarılışına karşılık verirken ' Hoş buldum canım, nasılsın? ' diye sordu.

 

Masal, yüzünü buruşturarak ayrılırken ' Kuzeysizim ' diye huysuzca söylendi.

 

' Ben de Alisizim '

 

' Gel seni Albay'ın yanına bırakayım, benim takip etmem gereken işlerim var '

 

' Ben dışarıda kalsam? İçerisi basar şimdi bana '

 

' Sen bilirsin kuzum ama Ali'ye bunu söyleme çünkü seni dışarıda üç bin küsür askerle yalnız bıraktığımı duyarsa ağzıma sıçar '

 

' Söylemem merak etme, sen işine bak ben bankta oturacağım '

 

' Tamam kuzum, bir şey olursa ara beni '

 

' Tamam '

 

Masal, helikopterin güzergahını çizdikten sonra timi aradı.

 

Seyit, telsizi komutanına uzattığında Kuzey ' Yüzbaşı Şanlı ' diyerek cevapladı.

 

' Teğmen Şanlı, helikopteri on yedi kilometre yaklaştırdım komutanım '

 

' Güzergah? '

 

' Aynı '

 

' Bir sıkıntı mı var teğmenim? ' diye soran Kuzey, kadınının sesindeki tınının özlemle ilgisi olmadığının farkındaydı. Bir şey olmuştu, ama ne?

 

' Bir sıkıntı değil komutanım, buraya geldiğinizde bildiririm '

 

' Tamam. Helikopter kaç dakikaya gelir? '

 

' On dakika sonra varış görünüyor komutanım '

 

' Sağ ol teğmen ' dedikten sonra telsizi kapatan Kuzey'e Akif ' Hayırdır ya? Bir gerilim seziyorum ' dye böğürdü.

 

Kuzey ' Gerilim değil ama bir şey olduğu kesin '

 

Ali ' Duru da aynı ' diye mırıldandı.

 

Akif ' Sıklıkla öküz olduğunuzu düşünüyorum beyler, nasıl anlamıyorsunuz gerçekten şaşkınım '

 

Kuzey ' Yine ne oldu? '

 

Akif ' Kadınlarınız sizi özlüyor beyler, moral olarak düşük olmalarının sebebi bu '

 

Kuzey ' Bunu biliyoruz herhalde Akif '

 

' Hı hı ' diyen Akif ' Tabi Masalın başka dertleri de olabilir ' diye ekledi.

 

Kuzey ' Ne derdi? '

 

' Ne bileyim '

 

' Lan bir şey biliyorsan söyle, siktirtme belanı bana '

 

Akif burnunu kırıştırıp ' Varsayımda bulundum bea ' diye mırıldandığın Kuzey ' Ya sabır ' çekti. Duyulan helikopterin sesi ile Ali'nin koluna girerek kalkmasına yardımcı olan Kuzey ' İyisin değil mi? ' diye sordu.

 

Ali ise gözünün önünden silinmeyen kadınının görüntüsü ile burukça gülümseyip ' Artık aksi olursa, ağzıma sıçacak birine sahibim. İyi olmaktan başka seçeneğim yok ' diye mırıldandı.

 

Kuzey, yüzündeki morluklara rağmen gülümseyen dostuna bakıp alçalan helikoptere doğru yürümesine yardımcı oldu. Ali'nin hayatında birinin olduğunu bilmek ayrı, yansıyan mutluluğunu görmek ayrı bir duyguydu.

 

Tim, dağıldıkları araziden toparlanırken Seyit yanında biri ile geldi. Kuzey, Seyidin yanındaki kadını görünce kaçlarını çattı.

 

Seyit ' Komutanım, kayalıklarda bizi izlerken yakaladım ' diye açıkladığında Kuzey ' Kontrolü sende teğmen ' diyerek helikoptere geçti. Seyit, kadının binmesine yardım ettikten sonra helikopterdeki kelepçe ile ellerindeki ipi değiştirdi. Kadını köşeye yerleştirip yanında hazır olarak bekleyen Seyit, yanındaki kadının garip elektriğine yavaştan kapılmaya başlamıştı.

 

Akif ise kadının tuhaf saç rengine bir süre baktıktan sonra aklına gelen yüz ile ' tövbe estağfurullah ' deyip, koltuğunda yayıldı ve gözlerini kapattı.

 

Yetmiş dakikalık uçuştan sonra alaya inen helikopterden inen tim, alanda bekleyen askerlere eşyalarını teslim edip, fiyakaları düzeltmek için odalarına doğru ilerledi. Seyit, yanındaki kadını askerlere teslim ettiğinde Kuzey ' Direkt sorgu odasına götür ve başından ayrılma asker ' dediğinde asker ' Emredersiniz komutanım ' diyerek karşılık verdi.

 

Akif ' Komutanım, Yüzbaşımı revire götüreyim ' dediğinde Kuzey ' Tamam ' diyerek Ali'yi Akif'in omzuna doğru yasladı.

 

Ali ' Sorguya beni de bekleyin ' dediğinde Kuzey ' Komutana bilgi veririm ' diye karşılık verdi.

 

Kuzey, hızla merkeze doğru ilerlediğinde Duru'nun kendisine doğru ilerlediğini görüp adımlarını anlık olarak duraksattıktan sonra hızlanarak yanına ulaştı.

 

' Duru? Senin ne işin var burada? '

 

' Ali nerede? '

 

' Revirde '

 

' Yarası çok mu kötü? '

 

' Biraz hırpalandı ama korkma, önemli bir şey değil '

 

Duru, duyduğu önemli değil laflarından bıktığı için ' ÖNEMLİ DEĞİL, ÖNEMLİ DEĞİL! SİZİN İÇİN NE ÖNEMLİ ACABA? KURŞUN? MAYIN? HANGİSİ ÖNEMLİ KATEGORİSİNE GİRİYOR? ' diye cırlarken Kuzey gülümseyerek reviri gösterip ' Git kendininkine cırla, bana cırlayan var zaten ' dediğinde Duru ' Hıh! ' diyerek revire doğru hızla ilerledi.

 

Merdivenlere yönelen Kuzey, kendisine doğru hızla gelen kızılını görünce kala kaldı çünkü kızılının gözleri dolu doluydu. Masal, karşısındaki heybetli adamına yaklaştığında dayanamayarak boynuna atladı ve sıkıca sarılıp, hıçkırıklarını serbest bıraktı.

 

Kuzey, karısının bu haline duraklasa da çok geçmeden kollarıyla sımsıkı sardı ve ' Kadınım? ' diye mırıldandı.

 

' Ku-Kuzey? '

 

Kuzey ' Güzelim ne oldu? Neden ağlıyorsun? ' derken karısının boyunu öptü.

 

Masal, kolları biraz gevşetip adamının burnuna burnunu sürterek ' Daha çok ağlayacağım sanırım ' diye mırıldandı.

 

Kuzey kaşlarını çatarak ' Bir sıkıntı var değil mi? Söyle hadi ' diye sordu.

 

' Sı-sıkıntı değil dedim ya '

 

' O zaman ne? Kim ağlattı seni? Ne olduğunu söylesen iyi edersin yoksa yavaştan sinirleneceğim kadın! '

 

' Bok sinirlenirsin artık '

 

' Masal! '

 

Masal ' Efendim aşkım? ' derken gülümsüyordu.

 

' Ne oldu diyorum sana? '

 

' Anlamadın mı? '

 

' Anlasaydım çoktan gidip öldürmüştüm her kimse '

 

' O biraz sıkar aşkım ' durdu ve adamının dudaklarına bir öpücük kondurup fısıldadı.

 

' Sen koruyan taraf olacaksın '

 

' Masal?! Anlamıyorum düzgün söylesene kadın '

 

' NE SİNİRLENİYORSUN BE? Neyini anlamıyorsun ki? Sokup çıkartırken iyi, içime bırakırken iyi ama sonuca gelince mi anlamıyorsun? '

 

' SEN? '

 

' HAMİLEYİM SENİ ÖKÜZ HAMİLEYİM '

 

DEVAM EDECEK!!!

 

 

Loading...
0%