Yeni Üyelik
64.
Bölüm

64.Bölüm

@zeynepyasar

 

 

 

Duru, kalbinin güçlü atışlarının seslerini boğazında bile hissediyordu. Revire adımını attığında koridorda bekleyen Akif'i görünce ' Akif ' diye seslendi.

 

Akif, sesin geldiği yöne doğru döndüğünde şaşırarak ' Yenge? ' diye soludu.

 

' Ali nerede? '

 

' Sana da merhaba ' derken gözlerini deviren Akif, çaprazındaki odayı gösterip ' Orada ' dedi. Duru, hızla odaya daldığında adamının başındaki kadın hemşireye baka kaldı. Çünkü kadın, ellerini adamının göğsüne koymuş, bir şeyler yapıyordu. Ali ise şişen gözüne inat, odaya bodoslama gireni görmek için açmıştı.

 

' Hatun? ' diye seslenen adamının sesindeki şaşkınlığa aldırmadan direkt kadına bakan Duru ' Yüzbaşı? ' sert bir tonlama ile konuştu.

 

Ali, akıllı bir adamdı. O sebeple sakinliğini koruyarak ' Yeterli teğmen, dışarıda bekle ' dediğinde kadın anlık olarak şaşırsa da ' Emredersiniz komutanım ' dedikten sonra Duru'ya bakmadan dışarıya çıktı. Duru ise olan biteni sessizce izledikten sonra kendine birkaç saniye zaman tanıdı ve ardından bakışlarını adamına çevirdi.

 

Ali ise sessizce kadınını süzüyor ve gördükleri karşısında keyifleniyordu.

 

' Ne zaman geldin? '

 

' Akşamüzeri '

 

' Neden geldin? '

 

Duru, duyduğu soru karşısında sinirlenerek ' Ayının birini çok özleyip geldim ama o ayı şimdi bana neden diye soruyor ' dediğinde Ali, sedyede doğrularak oturdu ve elini uzatarak ' Buraya gel ' diye boğuk sesiyle mırıldandı.

 

Duru ise sinirini anında halının altına süpürerek, tıpış tıpış uzatılan ele doğru yürüdü. Ali, avucuna temas eden el ile kadınını kendisine çekip başını göğsüne yaslayarak, beline sarıldı.

 

Duru ise göğsüne başını yaslayan adamı ile erime moduna geçerek ' Kötü görünüyorsun ' dediğinde Ali sakince ' Daha kötü göründüğüm olmuştu ' dedi.

 

Duru ise adamının saçına parmaklarını daldırıp, hafifçe çekerek ' Evet, ağzıma sıçtığın günleri nasıl unutabilirim?! ' derken sesi iğneleyici çıkmıştı.

 

' Ben görünüş olarak söylemiştim '

 

' Ama ben görünüş olarak hiç söylememiştim '

 

Ali, kafasını hafifçe yukarı kaldırıp, çenesini kadınının göğsüne yaslayarak morarmış ve şişmiş göz çevresi ile ' Sinirlisin? ' diye bir çıkarımda bulunmuş oldu.

 

' DEĞİLİM '

 

' Yorma beni '

 

' Yorgun olduğunu anladım zaten Padişah gibi sedyede uzanmandan ' dedikten sonra sinirle bir nefes alıp veren Duru ' üzümün eksikmiş onu da ben getireyim dedim ' diye ekledi.

 

Ali ise kıskanılmanın vermiş olduğu his ile yeni tanıştığından, piçvari bir gülümsemeyi dudaklarına yerleştirip ' Kıskandın mı? ' diye eğlenceli bir tonlamada konuştu.

 

' Evet ' derken sesinde tereddüt olmayan Duru ' Kıskanıyorum ne var? Ne olmuş? Sen sanki çok hayırlısın da bana laf atıyorsun ' diye cırladı.

 

Ali, kadının belindeki ellerini sıkılaştırıp mırıldanarak ' Eyvallah hatun ' dedikten sonra Duru ' Neden yaralandın? ' diye sordu.

 

Ali'nin yüz ifadesi, ifadesizleşince Duru ' Bir soru sordum? ' dediğinde Ali ' Soruna cevap arıyorum güzelim ' diye mırıldandı.

 

Duru, adamının saçındaki elini çekmeden ' Sana yaralanma demiştim ' dedikten sonra hafifçe çekti.

 

' Hayır, sakın ölme dedin '

 

' Ne farkı var? '

 

' Birinde nefes alabiliyorsun, diğerinde alamıyorsun hatun '

 

Duru ' Ha ve ha çocuk adam ' durdu ve ' Bundan sonra daha kapsamlı emrederim o zaman ' diye ekledi.

 

' Eyvallah '

 

' Aferin ' dedikten sonra hafifçe geri çekilip adamının yüzünü inceleyen Duru, yüzünü buruşturarak ' Neden karşılık vermedin Ali'm? ' diye hüzünlü bir tonlamayla konuştu.

 

Ali tek kaşını kaldırarak ' Karşılık vermediğimi nereden biliyorsun? ' diye konuştuğunda Duru tatlı bir şekilde gülümseyerek ' Kuzey ağabeyi ve Akif'i gördüm ve onlarda yara izi yoktu demek ki sen kendini feda etmişsin ' diye cevapladı.

 

Ali gülümseyerek ' Zeki kadınım ' dediğinde Duru kaşlarını çatarak ' Başka çeşit kadınında mı var Yüzbaşı? ' dedi.

 

' Sen iyi misin? '

 

' Cevap? '

 

' Buna bir cevabım olduğunu sanmıyorum güzelim '

 

' Sıfat olarak ayırmayı biliyorsun da cevap mı veremiyorsun Yüzbaşı? '

 

Ali, kadının tepkilerinden bir şeyler anlamıştı çünkü araştırmıştı. Bu nedenle ' Zamanın mı? ' diye sordu.

 

' Hı? '

 

' Şu aylık dönemin mi? '

 

'Aylık dönemi bildiğin için ayrı sinirlendim, benimkini takip etmeye çalışmana da ayrı mutlu oldum. Ama sinir olan tarafım ağır basıyor sanırım '

 

Cevap vermeyen adamına ithafen ' Cevap? ' diye mırıldanan Duru ' Beni sinir etmesene be adam ' diye çıkıştı.

 

Ali, ayağa kalkarken kadınının belini bırakmamıştı. Kadınını yüzüne doğru yükselttikten sonra dudaklarını dudaklarına sürterek ' Sinir edersem ne yaparsın? ' diye mırıldandığında Duru, dudaklarına temas eden dudakların etkisindeydi fakat içindeki cadaloz da elinde maşayla dimdik ayakta olduğundan ' Böyle devam edersen göreceksin, merak etme ' diye hırladı.

 

Ali, dudaklarının temas ettiği yumuşaklığa içinde yanan özlem ateşi ile tam anlamı ile sahip çıkmaya başladı. Kadınının o tatlı tadını aldığı an erkeksi bir hırlama ile kadının belindeki ellerini sıkılaştırdı ve hareketlerini sertleştirdi. Duru ise dudaklarındaki sert hareketler ile içindeki cadalozun fatihasını okuyup, helvasını kavurduktan sonra karşılık vermeye başladı. Bu adam, bir gün sonu olacaktı.

 

Ali, aldığı karşılık ile kadınını kendisine doğru yükseltip hareketlerini sertleştirdi. Özlemişti kadınını...

 

Uzun soluklu bir öpüşmeden sonra Ali, alnını kadınının alnına yaslayıp tadına doyamadığı dudaklara doğru ' Sonum olacaksın kadın! ' diye fısıldadı.

 

Duru, dudaklarına üfleyen nefese titrek bir nefes ile karşılık verip ' Sonsuz olmayı tercih ederim adam! ' diye fısıldadı.

 

' Eyvallah '

 

' Eyvallah Ali'm ' dedikten sonra hafifçe geri çekilip adamının morluklar ve yaralarla dolu yüzüne içi giderek baktı ve ' Kıyamam sana ' diye mırıldandım.

 

Ali ise kadınının gözlerindeki dalgalanmaya içi giderek bakarken yüzünde gezinen narin parmaklar ile gözlerini yumup titrek bir nefes alıp verdikten sonra ' Az önce kıymaya meyilliydin sanki ' diye mırıldandı.

 

Duru, adamının ses tonundaki gülümsemeyi yakaladığından ' Hem severim hem de döverim ' derken gülümsüyordu. Ali, gözlerini açıp kadınının dudaklarına sert ve sulu bir öpücük kondurup ' Yaparsın sen ' diye keyifle mırıldandı.

 

Duru, kollarını adamının boynuna dolayıp, göğsünden aşağıya usulca tırnaklarıyla inerken adamının kırmızıya yaklaşan mavilerine yaramaz bir ışıltı ile bakıp ' Başka bir hasarın var mı? ' diye sordu.

 

Ali tek kaşını kaldırarak ' Ne gibi? ' diye sordu.

 

' İşte, başka bir yerinde başka bir hasar? '

 

' Nerede mesela? '

 

' Hımm ' diye mırıldanan Duru, işveli bir şekilde kıvırarak ' Aşağılarda bir yerlerde ' diye devam ederken, tırnaklarını adamının göğsünden aşağıya doğru indiriyordu.

 

' Ne kadar aşağı? ' diye konuşan Ali, kadınının göğsündeki elinden yeterince tahrik olmuştu ama kadının bu tavırlarına bittiğinden, oyununa ayak uydurmayı tercih etti.

 

'Aşağı işte , buralar '

 

' Tam olarak neresi? '

 

Duru, kahvelerine odaklanan adamından bakışlarını kaçırmadan avucunu bahsettiği şeye bastırarak ' Tam olarak burası ' diye fısıldadı. Elinin altındaki organın sertliği, dudaklarını kuruttuğundan diliyle ıslattı.

 

Ali'nin kısılan gözlerine parlayan kahvelerle bir süre bakan Duru, avucunun altındaki sertliğe ilgi gösterip ' Sorun yok gibi Yüzbaşım ' diye mırıldandıktan sonra ' Ama yakından bakmak lazım, ne dersin? ' diye fısıldadı.

 

Ali, kadınının bu cesur halleri ile iyice sertleşirken, kadınının belindeki elinden birini erkekliğinin üzerindeki elin üzerine yerleştirip ' Ne zaman derim ' diye mırıldandı.

 

Duru ise sinsice sırıtıp ' Senin hazırlanıp, Albaya rapor vermen bir saat desek ' dedikten sonra gözlerini kısıp ' Sonra otele geçmemiz on dakika, odaya çıkmamız iki dakika desek ' dedi ve ' 72 Dakika sonra sana uyar mı? ' diye sordu.

 

Ali, tuttuğu eli biraz daha erkekliğine doğru bastırıp ' Katılmam gereken bir de sorgu var ' diye mırıldandığında Duru düşünür gibi yaparak ' Kendi sorgu süremi göz önüne alarak yarım saatte onu eklesem, 102? ' diye karşılık verdi.

 

Ali, kadınının yüz ifadesine gülümseyip ' Uygun ' diye karşılık verdiğinde Duru, avucundaki sertliği hafifçe sıkıp ' O zaman anlaştık Yüzbaşım? 'diye sordu.

 

Ali ise ani bir hareketle iki avucunu da kadınının kalçasına yerleştirip, kasıklarına bastırdıktan sonra ' Anlaştık Duru Hanım ' diye mırıldandı ve dudaklarına, dudaklarıyla dokundu.

 

Duru, kalçasındaki güçlü eller sayesinde ıslandığından adamının dudaklarına doğru ' Sorguya katılmasan olmaz mı? ' diye mırıldandı.

 

' Keşke ' dedikten sonra kadınının alt dudağını hafifçe ısırıp ' Aksi olsaydı şu an otelde olurduk hatun ' diye ekleyen Ali'ye Duru ' Keşke ' diye mırıldandı.

 

Akif ise yeterince zaman tanıdığına inandığı çift ile kapıya iki hafif tekme atıp açtı ve birbirine yapışan çifti görüp ' OOO ÜNİFORMALI ' diye yavşakça konuştu.

 

Ali ise kadınını sakince bırakıp Akif'e ' Kapısız yerden mi çıktın it!? ' dediğinde Akif aslında soru olmayan cümleyi soru olarak algıladığından ' Seninkinde kapı var mıydı ki ağabey? ' diye karşılık verdi.

 

Duru, Akif'e göz devirip ' Keşke seninkinde kapı olsaydı hem de en kilitlisinden ' diye homurdandı.

 

Akif ' Vay be! Önceden benimle üniforma muhabbeti yapardın yenge ' diye küçük ibo moduna soktuğu yüz ifadesiyle konuşunca Duru ' Şimdi ne kadar yanlış yaptığımın farkındayım ' dedi.

 

Ali sinirle ' Ağzını topla Akif, beni boş yere üzerine sıçratma ' dediğinde Akif ' Sanki dolu olsa sıçramayacaksın he ' dedi ve ekledi ' Sorguya gitmemiz gerek onun için girdim içeriye '

 

Ali ' Sen git, geliyorum birazdan '

 

Akif gevşekçe tekmil verip ' Emrederrrsiniizzğğ komutanııım ' dedikten sonra Duru'ya göz kırpıp çıktı.

 

Duru, adamının sert nefeslerine gülümseyip ' Hayırdır Yüzbaşım? ' diye mırıldandığında Ali tek nefeste ' Sen Akif ile üniforma muhabbeti mi yaptın hatun?! ' diye sordu.

 

' Yapmış olabilirim '

 

' İçeriği? '

 

' Üzerindeki işte '

 

' Ne kadar üzerimdeki? '

 

Duru ellerini arkasında bağlayıp, çıt kırıldım modunda adamına sekerek iki adım attıktan sonra ' Şey ' dedi ve yutkunup ' I I I I ' diye sesler çıkarınca Ali ' Hatun! ' dedi.

 

Duru, dudağını büküp sağa sola usulca sallanırken ' Sende hemen sinirleniyorsun Ali'm ' dedi ve ekledi ' Üniformanın asaletinden bahsettik sadece '

 

Ali'nin düşen omuzlarına, gözlerindeki hayali kalpler ile bakan Duru ' Sadece senin üniforman üzerinde ahlaksız düşüncelerim var Yüzbaşı ' diye şuh bir şekilde konuştu.

 

Ali ise kadınına can alıcı bir bakış atıp sedyenin kenarındaki üniformasını üzerini alıp, giyindi ve kadınının elinden tutup odadan çıktı. Duru, avucundaki nasırlı el için delirmek üzereydi. Adamının heybetli vücuduna iç çekerek bakmasının yanı sıra, malum bölgesinde de yüksek miktarda sıvı kaybı yaşanıyordu. Kendini azmış hissediyordu ve işin kötü tarafı, tam da şu anda geri revire dönmek istiyordu. Ali, kadınının aklından geçenlerin farkındaydı çünkü bir erkek olarak kadınların seks istediğini fark edebiliyordu. Kadını da kendisi gibi zor durumdaydı.

 

' Ali'm? '

 

' Söyle Ali'nin canı '

 

' Yok bir şey '

 

' Var bir şey, söyle '

 

' Sadece adını söylemeyi seviyorum ' diye mırıldanan kadınına yandan bir bakış attıktan sonra dışarıya doğru hızlandı. Merkez binaya girdikten sonra şifreli alana doğru ilerleyip Ali'nin odasına girdiler.

 

Ali, kadınının elini bırakıp banyoya doğru ilerlerken ' Duş alıp, geliyorum ' dedi. Duru ise adamının ardından iç çektikten sonra dolabına doğru ilerleyip çamaşırlarını ayarlamaya koyuldu. On dakika sonra çıkan Ali, yatağın üzerindeki kıyafetleri görünce camın kenarında durup dışarıyı izleyen kadınına ' Eyvallah hatun ' dediğinde Duru, beline sardığı havluyla ve ıslak teni ile ağız sulandıran adamına bakıp ' Rica ederim aşkım ' diye mırıldandı.

 

Ali, kadınının istekli bakışlarının altında, belindeki havluyu tek hareket ile çıkarıp, yatağa attı ve iç çamaşırını yavaşça giyindi. Sonrasında üniformasının altını ve botlarını giyindi. Duru ise önce çıplak sonra üstü çıplak olarak kalan adamına ' İnsaf nedir bilmiyor musun sen? ' diye huysuzca söylendi. Ali ise huysuzca söylenen kadınının dibine girerek ' Dedi, saten gecelikle karşılayan kadın ' diye mırıldandı.

 

Duru, dibine girip konuşan adama kıkırdayarak ' Üff tamam ya ' diye söylendi. Ali, iki avucunu da kadının yüzüne yerleştirip alnından öptükten sonra yastığının altındaki kutudan kolyesini ve yüzüğünü çıkardı. Kadınının kendisine verdiği kolyeydi bu. Adamını boynuna kolyeyi takarken izleyen Duru iç çekince Ali, ona göz kırptı. Badisini giyindikten sonra üniformasının üzerini giyindi ve kadınına doğru dönerek ' Bereyi versene hatun ' dedi. Duru, masada duran bereyi alıp adamına doğru hareketlendi ve tam önünde durup ıslak saçlarının arasına parmaklarını daldırdı ve ' Hasta olursun böyle ' diye mırıldandı.

 

Ali, dibinde duran kadının belinden tutarak havaya kaldırdı ve ' Bir şey olmaz ' diye konuştuktan sonra ' Hadi tak şunu da gidip geleyim bir an önce ' diye devam etti.

 

Duru, dudak bükerek adamının beresini taktığında , avuçlarını omuzlarına koyarak gururlu bir bakışı, adamına armağan etti ve ' Çabuk gel ' dedi.

 

Ali, kadınını yere indirirken dudaklarına yapıştı ve on saniye kadar derin bir şekilde öpüp, kapıya doğru ilerledi.

 

' Duydun değil mi? Çabuk gel! '

 

Ali, kapıdan çıkmadan evvel kadınına delici bir bakış attı ve ' Emrin olur hatun ' dedi.

 

Duru, kapanan kapıya süzme salakmış gibi sırıtarak bir süre baktıktan sonra omuz silkerek konuştu.

 

' Herhalde hıh '

 

Aynı sıralarda sorgu odasında tim şaşkındı.

 

 

 

 

' Değişik '

 

' Anormal '

 

' Normal değil '

 

' Güzel desek, değil '

 

' Çirkin desek, değil '

 

Akif, camın arkasından incelediği afete baktıktan sonra ' Hem bakasım var hem de yok ' dediğinde Hasan ' Duygularımız karşılıklı komutanım ' diye mırıldandı.

 

Kuzey ' Bir numarası olmalı, fazla rahat ' diye bir çıkarımda bulunduğunda Akif ' Bok olabilir komutanım ' diye karşılık verdi.

 

Kuzey, Akif'e yandan bir bakış attıktan sonra ' Bok yanımda ' diye homurdandı.

 

Akif ' Komutanım, hayırdır? '

 

Seyit ' Sanki sizde bir şey var ' durdu ve ' Böyle kımıl kımıl ' diye ekledi.

 

Hasan ' Yumuş yumuş '

 

Akif ' Boktur o ' dediğinde Kuzey ' Ağzını topla ' diye hırlayınca, lambası yanan Akif ' EVREEKAAAA! ' diye hafif tonda bağırdıktan sonra ' Amca oluyorum ya da Dayı, bilemedim şimdi ' diye ekledi.

 

Kuzey ' Uzaktan akrabası bile olamazsın ' diye homurdandığında, kollarını göğsünde birleştirip sorguya odaklanan Ali ' Doğru mu? ' diye sordu.

 

Kuzey, yüzüne yayılan gülümseme ile kafasını olumlu anlamda sallayınca tim, yüksek sesle tezahürata başladı. Ali, bir süre bağırışlara izin verdikten sonra ' KESİN! ' diye bağırdı.

 

Akif ' İçimdeki amca ruhunu öldürdün neyse ki dayı hayatta '

 

' Seni toptan öldürmemi istemiyorsan o çeneni kapa '

 

Akif, kendisine hırlayan komutanının karın ağrısını bildiği için piç bir şekilde sırıtıp ' Alt tarafı bir üniforma komutanım, abartmayın ya ' dediğinde Ali ' Akif! Başka bir ölüm yolu bul koçum, benim elimden acı olur ' diye dişlerinin arasında konuştu.

 

Akif ' Takip ettim komutanım '

 

Seyit ' Senden iyi follovır olur komutanım '

 

' Hah! Bende am bitim nerede diye endişe ediyordum ' diyerek göz deviren Akif'e Seyit ' Bu ülkede bir ham olan bir de amı olan değerli oluyor komutanım, bu sevgi seli dolu endişeniz için minnettarım ' dedi.

 

Akif ' Az ötede minnet et ' dedikten sonra burun kıvırarak ' Götle konuşunca osuruk dinliyor insan neyse ki Kuzeyim var be- ' derken Kuzey ' Akif? ' diyerek böldü.

 

' Efendim komutanım? '

 

' Siktir git '

 

' Sikeceksem gitmem ki ' dedikten sonra sorgu odasından yükselen sesler dikkat çekti. Albay, ufaktan sinirlenmeye başlamış gibiydi. Albayın karşısındaki kadın, duruşunu hiç bozmamıştı.

 

Albay ' Ne işin vardı? ' diye tekrar sordu.

 

' Geçiyordum, uğradım '

 

Albay, iki elini de masaya sertçe vurup ' KİMSİN SEN? ORADA NE İŞİN VARDI? ' diye kükredi.

 

Kadın gözlerini devirip, kelepçeli ellerinin bağlı olduğu masaya dirseklerini yaslayıp ' Yeterince açık konuştum Albay, sadece geçiyordum ' diye sakince konuştu.

 

' Asker değilsin, bu ülkenin vatandaşı değilsin, yeryüzünde herhangi bir ülkenin de vatandaşı değilsin ' duraksayan Albay gözlerini kısarak baktığında kadın ' Hadi ama! Ajan olduğumu iki yaşındaki çocuk bile anlar ' derken sesinde gülme tınısı vardı.

 

Başından beri sakince dinleyen General ' Kime bağlısın? Kimin ajanı olduğunu söyle ' dedi.

 

' Ajanlığın ilk kuralı, kim olduğunu unutmaktır General '

 

Albay ' Seni komple unutturmamızı istemiyorsan konuşmaya bir an önce başla '

 

' Ouww! Çok korktum. Bu korkuyla nasıl yaşayacağım ben şimdi? ' derken sesine alay hakim olan kadın sakince ' Sana cevap vermeyeceğim bu yüzden yormayalım birbirimizi he Albay ' diye devam etti.

 

General, sesindeki soğukluğu koruyarak ' Kime çalışıyorsun? ' diye sorduğunda Kadın ' Birazdan görürsün ' dedikten sonra odanın kapısına bakışlarını çevirdi ve açılmayan kapıya göz devirip ' Yaşlılıktan hep ' diye geveledikten sonra ' Eskiden hızlıydı şimdi senkronize olamıyoruz ' dedi.

 

Albay ters bakışlar eşliğinde ' Kim? ' diye sordu.

 

Kadın, kapıyı göstererek ' Kendisine sor ' dedi ve kapı açıldı.

 

General, gelen adamları biliyordu. Biri MİT başkanı diğeri ise MİT'in TSK ayağındaki adamdı.

 

Adam ' Milli İstihbarat Başkanı Osman GORDIZ ' dedikten sonra bakışlarını kadına çevirip ' Neden buradasın sen? ' diye sert bir sesle sordu.

 

Kadın nefesini sesli bir şekilde bırakırken ' Neden olmayayım? ' diye sordu.

 

Osman bey, kadının kelepçeli ellerine baktıktan sonra ' Bu ne peki? ' diye söylendiğinde kadın ' Takı yoktu üzerimde, kendileri de tam bir feyşınkilllıır olduklarından, sağ olsunlar bunları taktılar ' diye karşılık verdi.

 

Albay ' Başkanım, ilişiğiniz nereden? ' diye sorduğunda Osman Bey ' Gizli bilgi Albay ' dedi ve Generale başıyla selam verdikten sonra kadına dönerek ' Çıkar şunları ' dedi.

 

Kadına hareketlenen asker, kadının kelepçelerden anında kurtulmasıyla afalladı. Kadın, askere göz kırpıp sandalyede geriye yaslanarak ' Ne ile geldiniz? ' diye sordu.

 

Fırat Bey ' Minik kartal ' dediğinde Osman bey ' Açılan bir kayıt var ise silinsin Albay, ben gereken mecralardan telefon etmelerini isterim ' dedi.

 

Albay ' Başkanım, kadın bir terörist ininde yakalandı '

 

Osman Bey ' Yakalandı? ' derken tek kaşını kaldırıp bakışlarını kadına çevirmişti.

 

Kadın omuz silktiğinde Fırat bey ' Demek yakalandın? ' derken eğleniyordu.

 

' Son otobüsü kaçırmıştım da '

 

Osman Bey ' Hattını ne yaptın peki? '

 

' Kontörüm bitmiş '

 

Osman Bey ' SERÇE! ' diye gürledikten sonra ' Ne zamandan beri Askeri işlere karışıyorsun? ' diye sorduğunda Serçe ' Benim olayım o ' durdu ve ' Ayrıca abartmayın lütfen, aynı yere geliyorduk ne var misafir olduysam? ' diye ekledi.

 

Fırat Bey ' Yürü hadi yürü ' dediğinde Serçe ayaklanıp Albay'a göz kırptı ve ' Seninkiler oldukça nazikti Albay, eğer puantaj falan tutuyorsan tam not verebilirsin ' dedi.

 

Fırat Bey ' Nesin sen, okul müfettişi mi? ' diye mırıldandığında Serçe ' Anana sor, o anlatsın ' durdu ve camlı bölümü gösterip ekledi ' Ya da dur anan anlatmasın, Üsteğmen anlatsın o daha eğlenceli duruyordu '

 

Fırat ' Hadi kızım hadi ' diyerek sorgu odasının kapısına doğru ilerlerken ' Gerçekten yolu kısaltmak için mi yakalandın? ' diye fısıldayarak ekledi.

 

Serçe, camlı bölüme bir süre baktıktan sonra ' Bir arkadaşın anlattığı bir arkadaşını merak ettim ' diye fısıldadı.

 

' Senin arkadaşın yok ki! Ne arkadaşından bahsediyorsun? '

 

Serçe, yanındaki adama burun kıvırıp ' Neyim ben Alo İmdat Hattı mı? Sadece işi düşen mi arıyor beni? ' dedikten sonra ' Galiba sadece işi düşen arıyor ' diye kendi sorusunu kendi cevapladı.

 

Fırat, kadının bu haline gülümsedikten sonra ' Başkanım? ' diyerek Osman Bey'e doğru döndü.

 

Osman Bey, General ile el sıkıştıktan sonra ' Konunun bu odanın sınırları içerisinde kalacağından hiç şüphem yok General ' deyip, sorgu odasından üçü birlikte çıktı.

 

Akif ' Taşaklı herifmiş '

 

Hasan ' Aynen '

 

Seyit ' Aynen '

 

Mustafa ' Aynen '

 

Kuzey ' Ölü evinin kapısı açık olurmuş ' dedikten sonra ' Taşaklarını serdiğine göre icraatı yok demektir ' diye ekledi.

 

Akif ' Bence sen kayınpederine şekil yaptı diye bozuldun '

 

Seyit ' Bozulmamıştır ya, bozuldunuz mu yoksa komutanım? ' diye sorduğunda Kuzey ' Pek değil ' diyerek burun kıvırdı.

 

Ali ise yandan bir gülümseme eşliğinde ' Ama hiçte değil ' dediğinde Kuzey gülümseyerek ' Bana girmeyen taşak, bin yaşasın ' diye mırıldandı.

 

Ali ' Ben Albay ile görüştükten sonra durumlarınızı bildiririm o zamana kadar hangarda bekleyin ' dedi ve cevap beklemeden Albayın odasının yolunu tuttu. Aklında birkaç plan olduğundan Masal'a mesaj attı ve istediklerinin hazırlanmasını ve çenesinin kapalı kalmasını eğer kapalı kalmazsa, olacakları anlatan kısa bir mesaj çekti.

 

Odasına daha yeni giren Albay'ın karşısına çıkan Yüzbaşı ' Yüzbaşı Beyzade ' derken tekmil verdi ve ' Komutanım, operasyon sorunsuz bir şekilde tamamlandı. Adı geçen terörist öldürüldü, inleri imha edildi ' diye ekledi.

 

Albay'ın düşünceli suratı ' Tamam Yüzbaşı ' derken bozulmamıştı. Bu sebeple Yüzbaşı ' Başka bir maruzatım daha var komutanım ' dediğinde Albay, bakışlarını Yüzbaşıya çevirdi.

 

Aynı sıralarda hangara yürüyen timin arkasından koşturan Masalı fark eden Kuzey ' Koşma! ' diye böğürünce Masal sevecen bir eda ile gülümseyip ' Dedikodu vereceğim, karışma ' derken yaklaşmıştı.

 

Akif ' Dedikodu mu? ' diyerek kulaklarını ses duymuş köpek gibi diktiğinde Seyit de, pepee izleyen bebekler gibi alkış tutarak ' Acaba nedir ? Nedir? ' demişti.

 

Masal tam bağırarak ' Bü- ' demişti ki Duru'nun ' Herkese selam ' diyen sesini duydu ve sustu.

 

Timin dikkati anında dağıldığından Kuzey ' Selam ' dediğinde tüm tim sırayla ' Selam yenge ' demişti.

 

Duru ' Nasılsınız? ' diye sorduğunda Akif ' Aldatılmış ' diyerek dudak büktüğünde Duru gülümseyerek ' Yazık sana ' dediğinde Ali'nin ' Beter olsun ' diyen sesi duyuldu.

 

Duru, yanına gelen adamının heybetli vücuduyla ürperirken elini tutan ve ' Gidelim ' diye adamı ile titrek bir nefes bıraktı.

 

Ali ' İkinci bir emre kadar olağan şekilde karargaha geliyorsunuz '

 

' Emredersiniz komutanım '

 

Akif ' Hangisi ikincisi emirsisi komutanım? '

 

Ali, cevap verme gereği duymadan kadınını çekiştirerek arabasına doğru ilerlemeye başladığında, ağzını açan Masal'a ithafen ' Ağzını kapa! ' diye homurdanmayı ihmal etmedi.

 

Masal ' Aman sende! ' diye mızmızlanıp adamının koluna girerek ' Hadi bizde gidelim ' dedi. Hıçkırığı içinde kalmıştı.

 

Duru ' Niye öyle söyledin? ' diye sorduğunda arabasının kilidini açan Ali ' Bin hatun ' diye düz bir sesle konuştu.

 

Duru, adamının sertliğine biterken arabaya bindi ve otelin adını söyledi. Ali, başıyla onaylanıp hızla yola koyulduğunda yanında kıvranan kadınının farkındalığı, hareketlerinin hızlanmasına yol açıyordu.

 

+18

 

Kısa süren yolculuktan sonra gelinen otel ve çıkılan odayla kıyafetler çıkmaya başladı. Duru, dudaklarındaki saldırıya misli ile karşılık vermeye çalışırken bir yandan da adamını soymaya çalışıyordu. Adamının kendisini ne ara soyduğunu bilmediğinden geri çekilip, yatağa doğru adamını itekledi ve ' Ben çıkaracağım ' diye mırıldandı.

 

Ali'nin elleri üniformanın fermuarında kalırken, kadınının üzerindeki iç çamaşırlarına odaklandı.

 

Bu kadın sonu olacaktı.

 

Duru, vücudunu baştan aşağıya dolanan delici bakışlar karşısında kıpırdanıp adamının dizlerinin üzerine oturdu ve yarım kalan fermuarı indirdi. Avuç içlerini adamının omuzlarına koyarak üstü çıkardığında ' Bu defa sonunu getirsen iyi olur Yüzbaşı ' diye mırıldandı ve badisini de çıkarken ' Yoksa ben getireceğim ve sen ilk sevişmemizde patronun ben olduğumu hazmetmekte ömür boyu zorlanacaksın ' diye ekledi.

 

Ali, kadınının kısık sesiyle şahlanan erkekliğine bu saatten sonra laf geçiremeyeceğini bildiğinden ' Patron benim ' dedikten sonra hızla kadınını yatağa yatırıp ayaklandı ve pantolonunu çıkardı.

 

Yatakta nefes kesen güzelliği ile yatan kadınının üzerine uzanıp sırasıyla alnını, burnunu, sol yanağını, sağ yanağını, çenesini ve boynunu öptü ve ' Allah şahittir ki, sen benim helalimsin ' dedikten sonra dudaklarını kadınının boynuna uzattı.

 

Duru, inleyerek ' Allah'ı şu ana karıştırmasak mı? Manevi olarak günah işliyoruz da ' diye mırıldandığında şuuru yerinde değildi. Bunun farkında olan Ali gülümseyerek ' Sen benimsin hatun ' diye mırıldandı ve ' BEYZADEsin ' diye ekledi.

 

Şimdi şuur, gittiği yerden gelir miydi?

 

Siktirsin!

 

Duru ' Oldu o zaman ' derken parmaklarını adamının saçına dolayıp, boynunda hareket eden dudaklara kendini bıraktı.

 

 

 

Ali, canının acısını göz ardı ederek kadınının tüm vücudunu dudaklarıyla keşfe çıktı, sonra dişlerini ekledi sonra dilini... İç çamaşırlarını usulca çıkarırken, yanakları pembeleşen kadınının güzelliğiyle inledi. Bu kadının hayatında olmamasını istemişti. Aptaldı. Bunu şimdi daha iyi anlıyordu.

 

İç çamaşırını zorlayan erkekliği ile hızla yataktan kalkıp kendi iç çamaşırını da çıkardı. Duru ise o anlarda gördüğü şey ile yutkundu.

 

Siktir dedi içinden öncekinden daha çok büyük ve çok ... diye düşünürken kuruyan dudaklarını ıslatmıştı.

 

Ali, kadının dudaklarını ıslatan dilini görmüş ve mümkünmüş gibi daha da kararan mavileri ile yatağın ucuna çöküp, kadınını bacaklarından tutup yüzüne doğru hızlıca çekmişti. Bu hareketle kıvranan Duru bir inleme koyuverdi. Ali, dudaklarını kadınının bacaklarının iç kısmına değdirmişti. Bir süre bacaklarının tadını çıkardıktan sonra dudaklarını mabedine dokundurdu ve diliyle tadını almaya başladı.

 

O an utanmanın çok çok uzağında olan Duru, adamını saçlarına asılıp kadınlığına doğru bastırarak çığlık attı çünkü tam o sırada Ali'nin dişleri en hassas noktasını dokunmuştu. Gelecek olanı nefeslerinin arasından bekleyen Duru, sabırsızdı. Ali, gözlerinin önündeki pürüzsüz tenden hafifçe uzaklaşıp derin bir nefes çektikten sonra ' Çok güzel kokuyorsun ' diye mırıldandı.

 

Duru, nefeslerinin arasından ' Laf- laf kalabalığı yapma ve al beni artık ' diye huysuzca söylendiğinde Ali'nin mavileri siyaha döndü ve dudaklarının temas ettiği pürüzsüz tene sertçe sahip çıktı.

 

Duru çığlık atarak adamın saçlarına asıldığında gözlerinin önünde benekler uçuşmaya başlamıştı. Bu... i-na-nıl-maz-dı.... Bu çok daha fazlaydı. Duru, kadınlığındaki araştıran dile odaklanmaya çalışırken ulaştığı yerin, içinde yarattığı depremi sevmişti ve o depreme teslim oldu. Ali ise aldığı tat ile mest olarak yatağa çıktı ve çıkarken de kadınını yukarı doğru çekerek dudaklarına gömüldü. Dudaklarındaki kendi tadını ona sunarak bir süre öptü. Duru ise yaşadığı andan sonra dudaklarındaki baskıya odaklanmakta zorlandı.

 

Ali, artık acıyan erkekliğinin çağrısına cevap vermek istediğinden kadınının bacaklarının arasına girerek kahvelerine odaklandı. Duru, göz göze geldiği adamıyla yutkunarak öylece kaldı. Kasıklarındaki hissettiği kocaman şey, malum bölgesini sırılsıklam yapmıştı ama damağını kurutmuştu.

 

Ali, kadının mahmur yüzünü zevkle izledikten sonra ellerini kalçalarına yerleştirip yavaşça erkekliğiyle kadınlığına dokundu. Bir cesaret ile erkekliğine avucunu saran Duru, pozisyonunu ayarladıktan sonra yutkunarak kasıklarına yerleştirdiği sıcaklık ile inledi ve dudaklarının dibindeki dudaklara yapıştı. Ali ise erkekliğindeki sıcaklık ve ıslaklıkla dişlerini sıkmıştı. Dudaklarına kapanan dudaklara karşılık verirken, usulca ilerledi ve o malum engele hafifçe dokundu. Duru, kadınlığının duvarlarını zorlayan yumuşak ten ile tekrar zirveye koşarken inlemelerine engel olamıyordu.

 

' Gözlerime bak ' diyen adamının boğuk sesine itaat eden Duru, kahvelerini adamının siyaha dönen mavilerine çevirdi.

 

Ali ' Sen '

 

' Ben? '

 

' Artık kaçısın yok '

 

' Kaçmak isteyen de yok '

 

' Canını yakacağım '

 

' Bize koymaz ' diyerek ortamdaki alevleri azıcık dağıtmak isteyen Duru ' Bizim canımız acımaz ' diye saçmalamaya devam ederken Ali, burnunu burnuna vurarak ' Saçmalıyorsun Hatun ' diye mırıldandı.

 

' Evet '

 

' Biraz ara vermelisin '

 

' Neden? ' diye alıklıkla soran Duruya gülümseyen Ali, hapsolduğu sıcaklıkta hareket ederek mırıldandı.

 

' Bir işimiz var '

 

' Hımm '

 

' Hımm ne? '

 

' Farkındayım '

 

' Eğer bir – '

 

Duru hızla ' Eğer saçmalama izin vermeye ve başladığın işi bitirmemeye devam edersen ağz- ' derken kalan son engeli de aşan Aliyle ' Ahhh! ' diye inledi.

 

Ali, kadınının cırlamasıyla iyice sertleşirken duyduğu inleme ile odak noktasını değiştirdi. Dudaklarını usulca kadınının yüzünde gezdirirken ' Kadınım ' diye mırıldanan Aliyle­, Duru' Aferin ' diye mırıldandı.

 

Ali, duyduğu aferin ile erkeksi bir kahkaha atarak kalçasını hareketlendirdi. İhtiyaç ile avuçlarını tekrar kadının kalçalarına yerleştirip hareketlerini hızlandırdı. Hızlanan bedenleri ile tek avucunu kadınının saçlarına dolayıp dudaklarına daha da çok çekti ve ısırdı. Duru, hissettiği sürtünme ile iki kere boşalmıştı ama adamının gerilen yüzünden kendisini tuttuğunun farkındaydı. Dayanamıyordu yaklaştığının biliyordu. Kulaklarına dolan çığlıklar ile kalçalarına dolanan pürüzsüz bacaklar, kontrolünü kaybetmesine yol açtı. Çok geçmeden yaklaştığı zirve ile ' Benimle gel ' diye hırladı. Duru ise bu çağrıya uyarken Ali ' Kahvelerini görmeme izin ver ' diye konuştuğunda açık tutmaya zorlandığı gözlerini adamına çevirdi.Ali, zevkten kızaran yüzü gördüğünde erkeksi bir hırlama ile kendini bıraktı. Duru da içine akan sıvı ile kendini bir kez daha bıraktı. Ali bedenini yana atıp, kadınını kollarının arasına çekti ve nefeslerinin düzene girmesini bekledi. Hala içinde olan adamı ile keyiflice mırıldandı.

 

' Sonunda! '

 

Ali, kadınının söylenmesine gülümseyip dudaklarını alnına dokundurdu ve ' Sonunda ' diye mırıldandı.

 

Duru, hafifçe geri çekilerek ' Ayı inadın olmasaydı çok önceden sonunda diyebilirdin Ali'm ' diye keyiflice konuştu. İyi hissediyordu. Kasıklarındaki hafif sızı, hoşuna gitmişti.

 

Mazoşist miydi neydi?!

 

' Hadi kalk! ' diyerek bir anda kadınının içinden çıkıp ayaklanan Ali ' Yemek yiyelim ' diye mırıldandıktan sonra banyoya girdi.

 

Duru, adamının arkasından bakarken ' Çüş ama! ' diye bağırdı ve ' Az önce seviştik Ayı! Seviştik! ' diye ekledi.

 

Sonra kendi kendine omuz silkerek adamının yanına doğru ilerledi. Bir saate kadar ulaşan duştan anca çıkabilen çift, hazırlanıp dışarıya çıktılar. Ali, yola konsantre olmuşken kulağına gelen kıkırdamalara iç çekiyordu. Keşke sabah ayarlasaydı. Doyamamıştı. Ama sonrasında hep birlikte olacağını bildiğinden kendisini ve erkeliğini dizginleyebiliyordu.

 

Duru ise yanındaki adamının, üzerindeyken ki heybetini gözünün önünden silemiyordu. Off! Keşke yemek yemeye ihtiyaç duymasaydık! Aslında duymazdı ve inat ederdi ama adamı görevden gelmişti. Ayrıca seks, gerçekten yoran ve acıktıran bir aktiviteymiş.

 

' Nereye gidiyoruz adamım? '

 

' Günah meselesini halletmeye '

 

' Hıh? '

 

Ali, hiçbir şey söylemeyip sadece gülünce Duru'nun açılan gözleriyle bir şeyleri anladığına emin oldu.

 

' EVLENMEYE Mİ GİDİYORUZ? '

 

Arabanın içinde yayılan çığlık ile yüzünü buruşturan Ali, kadınına yan gözle baktıktan sonra ' Evet ' dedi.

 

Duru ise sinirle nefesini bıraktıktan sonra ' KOT PANTOLANLA MI EVLENECEĞİM? ' diye bağırmaya devam etti.

 

' Evet '

 

' SİKTİĞİM NİKAHIMA KOT PANTOLANLA GİDECEĞİM ÖYLE Mİ? '

 

' Evet ' derken tereddüt etmişti Ali çünkü kadını iki kere aynı soruyu sormuştu. Sıçabilirdi hem de her an o sebeple tatlı olduğuna inandığı ses tonu ile konuştu.

 

' Kot pantolon ile evet diyemez misin kadınım? '

 

Duru, duyduğu kadınım sözünden sonra şaşkınlığını sinirle gizlemeye çalışmaktan vazgeçip, omuz silkerek konuştu.

 

' Her türlü evet derim '

 

DEVAM EDECEK!

 

 

 

 

Loading...
0%