Yeni Üyelik
65.
Bölüm

65.Bölüm

@zeynepyasar

 

 

 

Duru ' Bunu yaptığımıza inanmıyorum ' derken sesindeki hayret tınısı, halen yerini koruyordu.

 

Ali, asansörde olmalarını fırsat bilerek kadınını kendisine çekerek ' İnanman için Beyzade olmayı bekle ' dediğinde Duru sırıtarak ' Yaklaşık dört saattir Beyzadeyim zaten adamım ' diye karşılık verdi.

 

Ali, kadınının maskesini düzeltip inmeleri gereken katta duran asansörden indiler ve kala kaldılar. Karşılarında Kara Hilal timi ve Albay'ı gören çifte Akif ' Eğer son dakikada haberim olsaydı DURUN! BU NİKAH KIYILAMAZ diyerek nikahınıza dalardım ' dedikten sonra ' Allahtan yengemin ağzının ayarı bozuk ' diye ekledi.

 

Masal, Akif'e öldürücü bakışlar atarak ' Ben senin ayarın ile sonra ilgileneceğim ' diyerek dişlerinin arasından konuştuktan sonra Duru'ya dönüp, gülümseyerek ' Hadi seni hazırlayalım kuzum ' dedi.

 

Duru, kaşlarını kaldırarak adamına baktı ve ' Hazırlanmak? ' diye şaşkınca sordu.

 

Ali ise kadınının kulağına yaklaşıp fısıldayarak ' Kot pantolon ile evlenilmeyeceğini söylemiştin ' dedikten sonra ekledi ' Zaten kalan ömrümde ağzıma sıçacağın bir çok konu olacak, kot pantolonu aradan kaldırayım dedim '

 

Duru, adamına manidar bir bakış attıktan sonra ' Eyvallah Ali'm ' dedi ve ekledi ' Seçimi benim yapmadığımı atlamışsın ama '

 

Ali, kadınına iç gıcıklayıcı bir bakış atarak kıvrandırdıktan sonra Masal'ın çekiştirerek uzaklaştırmasın izin verdi.

 

Albay, elinde büyüttüğü askerinin yüzündeki mutluluğa babacan bir tavırla bakarken Akif ' Kendimi aldatılmış hissediyorum ya ' diye hayıflandı.

 

Ali, onu duymazlıktan gelerek Kuzey'e ' Ailesi geldi mi? ' diye sorduğundan Kuzey ' Seyit alandan almış, yoldalar ' diye cevap verdi.

 

Ali, bir anda gelen gerginlik ile yerinde kımıldandı.

 

Gerilmişti.

 

Ailesiyle ikinci karşılaşması nikah olacaktı.

 

Flashback

 

Kapıyı açan kadının yüzündeki sevecenlik ile bir nebze de olsa rahatlayan Ali, boğazını temizleyerek ' Yüzbaşı Ali Beyzade ' dedikten sonra ' Eğer müsaitseniz, sizinle ve eşinizle konuşmak istiyorum ' diye ekledi. Kaç yıllık askerdi, ne savaşlar ne acılar görmüşte eğilmemişti ama şimdi, sesi titriyordu. Sanırım her erkeğin eninde sonunda sıkıntıdan terleyeceği yer, burasıydı.

 

Kadın, karşısındaki üniforması üzerinde devasa askere kısa bir bakış attıktan sonra, salonda torunu ile oynayan kocasına ' Bey, az kapıya gel ' diye seslendi.

 

Ali, yüzündeki gergin gülümsemeyle öylece dururken kapının ardından görünen kır saçlı adamın şaşırmasını fark etmişti.

 

' Hayırdır komutanım? ' diye soran adamın sesindeki netlik karşısında duruşunu düzelten Ali ' Yüzbaşı Ali Beyzade, müsaadeniz olursa sizinle konuşmak istiyorum ' diye cevap verdi.

 

Adam, anlamıştı. Çünkü, kızını tanıyordu o sebeple tek kaşını kaldırıp bıyık altı bir gülümseme ile ' Buyur, geç ' dedi ve hanımına dönerek ' Bize iki çay getirir hanım ' diye ekledi.

 

Ali, postallarını çıkardıktan sonra adamı takip ederek salona ilerledi. Kendisine gösterilen yere oturduktan sonra adamın kendisini süzen bakışlarına bir süre izin verdi.

 

' Geliş sebebin hayır gibi görünüyor, doğru muyum? ' diye soran adam ile kafasını usulca aşağı yukarı salladı. Kadınının, huyunu nereden aldığı belli oluyordu.

 

' Evet, efendim '

 

' Bu hayır için eksik gelmiş gibisin '

 

' Bu kadarım, efendim '

 

Orhan Bey, karşısındaki askerin yetim olduğunu o an anladı bu sebeple bahsettiği şeyin rotasını çevirerek ' Çiçeğin de yok çikolatan da ' dedi ve ' Hatta geleceğinden haberimiz bile yok ' diye ekledi. İçi rahattı çünkü karşısında bir asker vardı. Kızının yaptığı seçimlerin hep ardında duran bir babaydı ve normal bir tanışma veya tanıştırma da beklemiyordu hatta bir tanıştırma bile beklemiyordu.

 

Çayları getiren kadın ' Adının Ali olmasından anlamıştım ' diyerek gülümsedi ve çayını sehpaya bıraktı.

 

' Otur hanım sende ' diyen Orhan Bey ' Kızımla nasıl tanıştın? ' diye sorduktan sonra ' Diye sormayacağım çünkü benim deli, kesin başını belaya sokmuştur ' diye devam etti.

 

Ali, dik duruşu ile sessizce otururken Orhan Bey ' Geliş sebebin kızımı benden istemek mi yoksa haber mi veriyorsun Yüzbaşı? ' diye sordu.

 

' Sizden istemek '

 

' Bir büyüğün yok mu? '

 

' Kan bağım olan bir büyüğüm yok, efendim '

 

' Ya komutanın? '

 

' Var, lakin uzun bir süre müsait olamayacak '

 

' Ne kadar uzun bir süre? '

 

' İki ay '

 

' İki ay sonra gelirsin o zaman '

 

' Eğer öyle olmasını istiyorsanız, geliriz '

 

' Sanki bir ama'n var Yüzbaşı? ' diye sıkıştıran adam ile Ali kesinlikle babasına çekmiş diye düşündü.

 

' Şimdi bir göreve gidiyorum ' duraksadı ve derin bir nefes aldıktan sonra ' Görev dönüşümde kızınız ile evlenmek istiyorum ' dedi.

 

Annesi naif bir ses tonu ile ' Bu soruyu önce kızımıza sorman gerekmez mi evladım? ' diye konuşunca Ali ' Sordum, efendim ' diye cevap verdi.

 

Orhan Bey, yerinde huzursuzca kımıldanıp ' Evet demiş ki, karşımızdasın ' dedi ve ' Ondan habersiz gelmişsin ' diye ekledi.

 

Annesi ' Aksi olsaydı çoktan cıvıldayarak evin içinde koşturuyor olurdu ' diye mırıldandı. Ali, gözünün önüne gelen görüntü ile hafifçe gülümsedi ve konuşmaya başladı.

 

' Doğduğumdan beri varlığını kabul ettiğim tek şey, üzerimdeki üniformaydı. Duru ile tanışınca anladım ki, bir nedeni varmış. Çok direndim ve çok acı çektirdim kızınıza, yalan söyleyemem ' sesli bir şekilde yutkunduktan sonra ' Karşılığını ise misli ile aldım. İnadı, beni yola getirdi ' diye devam etti.

 

' Kızımdan korktun yani? '

 

Ali ' Evet ' dedikten sonra titrek birkaç nefes alıp verdi ve ' İçimdeki boşluğu fark ettirdi. Kendimle savaştım ve kaybettim ' diye ekledi.

 

Ali ' O senin sorunun, ne- ' diyen adamın sözünü bıçak gibi kesti.

 

' Kızınızı seviyorum '

 

Orhan Bey, başından beri kıvranan adamdan beklediği cümleyi sonunda duyunca yerinde düzelip ' Ne istiyorsun peki evlat? ' deyip, gülümsedi.

 

Aklına gelen anı ile gülümsediğinde Kuzey ' Valla biri gelip benim kızımı senin gibi istese, öldürürdüm helal olsun adama ' dedi.

 

Akif ' Daha çıkmayan çocuğun hayatına böyle gasp edilir işte ' diye huysuzca konuştuğundan Albay ' Kuzey? ' diye mırıldandı.

 

Kuzey ' Baba oluyorum, komutanım '

 

Albay gülümseyerek ' Hayırlı bir evlat olsun ' dediğinden Kuzey ' Amin ' diye mırıldandı.

 

Hasan ' Vallahi amcalarından dolayı şüpheliyim ben ' dediğince Akif ' Babası yeterli şüphe için ' diye atıldığında Kuzey ' Akif, beni kışkırtma ' diye sakince konuştu.

 

Akif , tam bir şey söyleyecekken Ali ensesinden tutup ' Önümüzdeki iki saat uslu durmazsan, ananı bulur rahmine geri sokar sonra da kürtaj yaptırtırım ' tehdit kokan sesiyle konuştuğundan Akif ' Bulursan eyvallah ' diye devam ettiği sırada Albay ' Teğmen! ' diye seslenince Ali, Akif'i bıraktı.

 

Akif, hazır ola geçerek ' Emredin komutanım ' dediğinde Albay ' İki saat boyunca ağzından tek bir kelime bile duymayacağım ' dedi ve tam onaylamaya yeltenen Akif'e ' Şu andan itibaren ' diye ekledi.

 

Akif, başıyla onayladıktan sonra somurtarak kollarını göğsünde birleştirdi. Hasan sırıtarak Akif'i dürtüp ' Dilini mi yuttun Akifciğim? ' diye konuşunca tek kaşını kaldırıp işaret dilini kullanarak küfreden Akif'e ' Kıyamam sana ' diye mırıldandı.

 

Kuzey ' Seni de hazırlayalım ' diyerek Ali'ye döndüğünden Ali, Albay'a dönerek ' Albayım ' dediğinde Albay ' Ben karşılarım evlat, git hazırlan ' diye karşılık verdiğinde ' Sağ olun ' dedi ve ilerledi.

 

Duru, hemen yan odasına giren adamından habersiz hazırlanırken Masal'ın bebek haberi üzerine konuşuyorlardı.

 

' Belki bir aya olur '

 

' Demek cünüp geldin he ' diye dalga geçmeye devam eden Masala göz devirip ' Bu cünüplük için ne kadar bekledim ben ' diye homurdandı.

 

' Kızım ben iki yıldır evliyim ve hale bekliyorum. Adamımla sayısız seviştim ama yine bekliyorum. Hamileyim ama yine bekliyorum '

 

' Ahh! ' diye iç çeken Duru'ya aynadan göz kırptıktan sonra ' Saçın böyle güzel oldu. Makyajını nasıl yapayım kuzum? ' diye sordu.

 

' Yaz günü, hafif yakışır '

 

' Turuncu? '

 

' Kahverengi daha güzel duruyor bende '

 

' O zaman kahve tonlarını kullanacağım ' diyerek makyaja başlayan Masal ' Vay be! Bizim dağ ayısı evleniyor he?! Başardın vallahi kız, aferin ' dediğinde Duru ' Niahahahha ' sinsi bir kahkahayla cevap verdi.

 

' Demek ki, dağ ayısı romantik olabiliyormuş '

 

' Vallahi bana gelişi ayıydı ' dedikten sonra kahkaha atan Duru ' ama benim ayım ' diye ekledi.

 

' Off çok heyecanlandım he '

 

' Bir de bana sor Masal, ölmeme on saniye kaldı sanki ' dediğinde sadece sırıtan Masal'a ' Sen mi ayarladın elbiseyi? ' diye sordu.

 

' İnanmayacaksın ama hayır, Ali ayarlamış '

 

' Ali? '

 

' Aynen. Bende elbiseyi görünce aynı tepkiyi verdim '

 

' Bende bakayım '

 

' Dur kız, önce makyajı yapalım. Alttan giyinebiliyorsun '

 

' Offf çok heyecanlı ' derken aklına gelen ayrıntı ile ' Hİİİ! ' diye yükseldi.

 

' Ne oldu kız? '

 

' Şeyma! Sikeyim, ağzıma edecek! '

 

' Sana da sürpriz oldu, bence ılımlı karşılayacaktır '

 

' Şeyma? Ilımlı? Beni ılımlı ılımlı doğrar yeminle '

 

' Sonra düşün bunu ' dedikten sonra ' Dudaklarını büz bakayım, allık süreceğim ' diye devam etti. Birkaç dokunuştan sonra hazır olan makyaj ile elbiseyi giyindi ve aynanın karşısına geçti.

 

 

 

' Çok güzel ' diye mırıldanan Duru, sağa-sola dönerek kendini bir süre inceledikten sonra ' Bayıldım ' diye mırıldandı. Masal da, kendisine hayran hayran bakan arkadaşına gülümseyerek 'Aliye de bırak biraz ' dedi ve ekledi ' Şu mükemmel topukluları da giydin mi, geriye çiçeğin ve tacın kalıyor '

 

' Taç da mı var? '

 

' Evet ' diyen Masal ile topukluları giyinen Duru ' Hadi tak hemen ' dediğinde Masal tacı çıkardı ve ' Ta taa! ' diye hafif tonlu bir çığlık attı.

 

Tacını da taktıktan sonra avuç içlerine üzgünce bakan Duru mırıldanarak ' Kınam yok, sevmem ama kınam yok ya! Veda partisi yapamayacak mıyım ben? ' dediğinde Masal ' Derdini sikeyim ' dedi.

 

' Kınam yok ' diyerek avuç içlerini gösteren Duruya cevap, açılan kapıdan içeri girenden geldi.

 

' Benim derdim ayıyla dana, karının derdi eline kına '

 

' Şeyma? '

 

' Hatırlaman ne güzel '

 

Duru, burukça gülümseyerek kollarını açarak kendisini çağıran arkadaşına koşarak sarıldı. Şeyma'nın akmaya başlayan gözyaşlarının arasında ' Benim güzel arkadaşım evleniyor he? Hem de ilk denemede? ' dedikten sonra kendini hafifçe geri çekerek ' Gerçi ayı ile ama neyse ' diye hayıflandı.

 

' Çok şaşkınım '

 

' Farkındayım tatlım ' durdu ve ' Adamın telefon açtığında bende şaşırdım ' diye ekledi.

 

Masal ' Ayy patladım ama ' dedikten sonra ' Hamileyim ben ya, beni de alın ' diye cırladığında ayrılan iki yakın arkadaş gülümseyerek ayaklarını yere vuran kadına baktılar.

 

Şeyma ' Ben Şeyma '

 

Masal ' Ben de Masal, çok memnun oldum '

 

Şeyma ' Ben henüz olamadım ' dedikten sonra sertleştirdiği ifadesini anında yumuşatıp ' Şimdi oldum ' diye devam etti.

 

Duru ' Bir an kılıçlarını çıkaracaksın sandım ' diye mırıldandığında Şeyma, arkadaşının dibine girip saçını düzeltirken dişlerinin arasından ' Her an çıkarabilirim ' diye tısladı.

 

Çalan kapıya ' Girin ' diye bağıran Masal ile Akif girdi ve girerken de etrafını kolaçan etti.

 

Masal ' Ne yapıyorsun Akif? '

 

Akif kısa bir bakış daha atarak kapıyı kapattı ve parmaklarının ucunda üç kadına yaklaştı ve ' Albay iki saat boyunca konuşmamı yasakladı ' diye fısıldadı.

 

Masal gözlerini devirip ' İsabet olmuş ' dediğinde Şeyma ' Ay sen osun? ' dedi ve elini uzatıp ' Ben Şeyma ' dediğinde Akif uzatılan eli sıkarak ' Akif ' dedi ve ekledi ' Nambır tu yengemin bessstisin '

 

' Ondan şüpheliyim '

 

Duru ' Şeyma ya! Bana da sürpriz oldu ' diye hayıflanınca Şeyma ' Bunun hesabını sonra götünden taksitle çekeceğim merak etme ' dedi.

 

Akif ' Ağabeyim gelir birazdan, bende şahit olarak yerime kurulayım ' diyerek böbürlendiğinde Masal ' Albay? ' diye sorunca Akif ' Beni uygun bulmuş ' diye cevap verdi.

 

' El elin üstünde, senin elin şeyinin üzerinde, seni nasıl uygun bulmuş acaba? '

 

Akif ' Kıskandın mı cicim? '

 

Masal ' Seni kıskanmamam için dua etmen gerek bence '

 

Akif ' Et vereyim göt ver, göt vereyim et ver be yenge '

 

Masal ' Nayn Davut! '

 

Akif ' Ok ' dedikten sonra ' İçeride görüşürüz bu arada olduğundan daha güzel olmuşsun yenge Allahtan önceni de biliyoruz ' diyerek kaçar bir şekilde odadan çıktı.

 

Duru, ardından gülümsediğinde sehpanın üzerindeki beyaz kurdeleyi göstererek ' Hadi onu da tak belime de çıkalım ' dediğinde Masal sinsice sırıtarak kurdeleyi eline aldı ve ' Bu belin için değil ' diye cevap verdiğinde Şeyma anladığından ' Hatta senin için bile değil ' dedi.

 

Masal, Şeyma'ya sinsice sırıtmaya devam ederken Şeyma da Masal'a sinsice sırıtarak ' Yapalım şu işi ' diye mırıldandı. Duru bir anda üzerine yürüyen iki deli arkadaşına bakakalırken ' Ne için? ' tereddütle sordu. İki kadın da aniden önünde eğilip elbisenin eteğini kaldırdı ve aynı anda ' Ali için ' dedi.

 

Bacağına bağladıkları kurdele ile ayağa kalkan ikili sinsice sırıtmaya devam ederken Masal ' Göt dediğin ötecek ' dedi ve Şeyma da ' Ötmeyeni de siktirecek ' diye tamamladı sonra dönüp birbirlerine beşlik çaktılar.

 

Aynı anda çalan kapı ile Duru'nun dikkati dağıldı ve ' Geldi ' diyerek heyecan ile konuştu.

 

Şeyma göz devirip ' Gelmese sorundu ' dedi ve kapıya giderek bağırdı ' Enişte, kapı açılmıyor ' dediğinde gürültü ile açılan kapıyla geri kaçmak zorunda kalan Şeyma ' Ay! ' diye bağırdı.

 

Ali ' Açarım ' derken gözleri kadınını buldu.

 

Duru ise takım çeken adamının heybetine bakakaldı.

 

' Çok güzelsin '

 

' Çok seksi olmuşsun '

 

Masal kahkaha atarak ' Yuh kızım ' dediğinde Şeyma ' Bunlar hep yalnızlığın yan etkileri ' diyerek kafasını sağa sola salladı.

 

Ali, kadınının tepkisine gülümserken Duru, söylediği şeyin hala farkına varmamıştı. Ali de bunun farkında olduğundan kadınına doğru iki büyük adım atarak kolunu uzattı ve ' Şimdi evet diyebilirsin değil mi kadınım? ' diye mırıldandı.

 

Duru ise bilinçsiz bir şekilde kafasını sallamıştı çünkü inanılmaz derece yakışıklı olmuştu insafsız piç! Salona girene kadar ne yaptığının farkında olmayan Duru, koltuklarda oturan ailesini görünce adımlarını durdurdu ve adamına doğru ' Ailem burada ' diye fısıldadı.

 

' Ben çağırdım '

 

Duru gözlerini kısarak ' Sağ ol ya ' diye huysuzca söylediğinde Ali ' Önce evet de sonra her şey kabulüm ' diye cevap verdi.

 

Duru, ailesine bakarak gülümseyerek ' Aksine izin vermem zaten Yüzbaşı ' dedi. Ali ise kadının bu haline gülümseyerek sandalyeye oturmasına yardımcı oldu. Duru, koltuklarda oturan general, eşi ve kızı Merve'yi görünce adamının kulağına doğru ' Senin de ailen burada ' diye fısıldadı.

 

Ali, kadınının bunu fark ettiğini biliyordu çünkü üstü kapalı konuşmuşlardı. Ali, bilmiyormuş gibi yapıyordu onlarda bildiğini bilmelerine rağmen aksiymiş gibi davranıyorlardı. Çünkü her şey alenen ortaya dökülürse Ali sert bir tepki verecekti. Yok saymak daha kolaydı.

 

' Komutanım ve komşum olarak ' diye fısıldayan adamına gülümseyerek ' Öyle diyorsan öyledir ' dediğinde Ali, kadınına göz kırpıp, konuşmasını yapan nikah memurunu dinlemeye başladı.

 

' Genç çiftimizin nikah akdi için burada toplandık. Gelin hanım, adınız soyadınız? '

 

' Duru ÖZTÜRK '

 

' Damat bey, adınız soyadınız? '

 

' Ali BEYZADE '

 

' Şahitlerimizi de tanıyalım '

 

' Şeyma SULTAN '

 

' ? '

 

' Siz? '

 

Akif omuz silktiğinde Şeyma kıkırdayarak ' Akif ' dedi.

 

Nikah memuru, başıyla onaylayıp ' Birbirinizle evlenmek istediğinizi bize yazılı olarak bildirdiniz. Yaptığım araştırma sonunda evlenmenize engel bir durumun bulunmadığı tarafımdan tespit edilmiş olup şimdi bir kez daha misafirler ve şahitler huzurunda sözlü olarak evlenmek istediğinizi beyan ederseniz, evlenme akdinizi gerçekleştireceğim ' dedi ve devam etti.

 

' Siz Ali BEYZADE, yanınızda oturan Duru ÖZTÜRK hanımefendiyi hiçbir baskı altında kalmadan kendi özgür iradenizle eşiniz olarak kabul ediyor musunuz? '

 

Ali, kadınına yandan bir bakış attıktan sonra göz kırparak ' Eyvallah ' diye cevap verdi.

 

Nikah memuru önceden uyarıldığı için ne baba ve anne adlarını ne de evet cevabını beklediğinde devam etti ' Siz Duru ÖZTÜRK, yanınızda oturan Ali BEYZADE beyefendiyi hiçbir baskı altında kalmadan kendi özgür iradenizle eşiniz olarak kabul ediyor musunuz? '

 

Duru, adamına yandan bir bakış atarak göz kırptı ve ' Eyvallah ' diye cevap verdi.

 

' Şahit misiniz? '

 

Şeyma ' Evet '

 

Akif omuz silkince Ali ' Ya sabır ' çekti.

 

Nikah memuru ' Akif bey, şahit misiniz? ' diye tekrar sordu.

 

Akif, omuz silkti.

 

' Akif bey, şahit misiniz? '

 

Akif tekrar omuz silkince Albayın ' Konuş, teğmen ' diyen sert sesi, salonda yankılandı.

 

Akif sırıtarak ' Evet, amına koyayım ' diyerek gevşekçe konuşunca Nikah memuru boğazını temizleyip ' Bende, medeni yasanın ve belediye başkanımın bana vermiş olduğu yetki ile sizleri eş ilan ediyorum ' dedi ve ekledi ' Gelini öpebilirsiniz '

 

Titreyen bacaklarına rağmen ayağa kalkan çift birbirlerine döndüklerinde Ali, titreyen kahvelere, parlayan mavileriyle aşkla baktıktan sonra dudaklarını kadınının alnına dokundurdu. Bir süre öylece kaldıktan sonra alnını alnına yaslayarak, kadınının yüzünü avuçlarının arasına alıp ' Duru BEYZADE ' diye mırıldandı.

 

Duru, nazlı bir şekilde ' Hımmm ' diye bir ses çıkardığında Akif, nikah memurunun elindeki evlilik cüzdanını seri bir hareketle alıp kahkaha atarak konuştu.

 

' Bu gurur benim '

 

Masal da oturduğu yerden kalkıp bağırarak ' Bok senin! Benimde hakkım var ' dediğinde Akif yüzünü buruşturarak konuştu.

 

' Hı çok '

 

' Sana çok '

 

' Asıl sana çok '

 

Şeyma, Akif'in elinden evlilik cüzdanını alıp Duru'ya uzatırken huysuzca söylendi.

 

' Ayyy asıl ikinize de çok '

 

Duru, evlilik cüzdanını adamına doğru sallarken ' Seni alacağımı yazmıştım ' diye mırıldandı.

 

' Nereye? '

 

Duru kıkırdayarak ' Duş kabinine ' dediğinde Ali'nin siyaha dönen mavilerini görünce yutkundu. Ali ise bu yutkunuşu duyduğundan piç bir şekilde sırıtarak, karısının kulağına doğru dudaklarını uzattı ve iç gıcıklayıcı bir şekilde konuştu.

 

' Gidip yeniden yazalım '

 

' Ne yazalım? '

 

' 4 '

 

' 4? '

 

' Yakında anlarsın ' dedikten sonra göz kırpıp uzaklaşan adamıyla durumu anladı.

 

4?

 

4 çocuk mu demek istedi acaba?

 

Siktir!

 

4 çocuk!

 

DEVAM EDECEK!

Loading...
0%