@zeynepzorkirisci
|
"Ama eline hemen kılıç veremeyiz." dedi Teon.
"Niye?"
"Sen hemen kılıcı kaldırabileceğini mi zannediyorsun, ya da ısınmadan sağlıklı eğitim alacağını?"
"Bilmem, hiç deneyimim olmamıştı."
Teon sadece anladığını belirtmek için kafasını aşağı yukarı salladı.
Sonra esneme hareketleri yapmaya koyulduk. Daha önceden spora gitmiştim, vücudunu bir o yana bir bu yana iyice ensetiyordum. Onlarda kendi aralarında küçük esnetmeler yapıyorlardı. Yaklaşık beş dakika süren ısınöa hareketlerim bitince durdum, onlar zaten çoktan durmuşlardı.
"Tamam, şimdi dışarıya çıkıp kasabanın etrafında bir koşturalım seni." dedi Vector. Kafamı karıştırdı gerçekten mi diyordu yoksa şaka mı yapıyordu anlayamıyorum.
Kafamı anlamadığımı belli edercesine sağa doğru yatırdım.
"Neyi anlamadın?" Zeki bir adam hemen anlamadığımı anladı. Ya da ben kendimi çok belli ediyorum. Büyük ihtimal ikinci seçenek.
"Madem dışarıya çıkacağız niye buraya geldik?" diyerek Vector'un sorusuna soru ile cevap verdim.
"Niye her şeyi bu kadar ciddiye alıyorsun ki?"
Vector'un yüzünde sanki sadece gülümseme oluyor, Nick'te ise hiçbir kıpırdama olmuyor sadece nadiren mimik görebiliyordum bunun nedeni ise büyük ihtimalle yeni tanışıyor olmamızdı. İlerleyen zamanlarda hiç göremeyecek gibiyim.
Teon zaten başlı başına kocaman bir soru işareti. Ciddi mi, alaycı mı? İyi mi yoksa kötü mü? Anlaşılamıyordu veya ben anlamıyorum. Zaten ilk karşılaştığımızda hitabı, ismimi bilmesi ve Vector'un ona sert davranması şüphe uyandırıcı.
"Daldın gittin." Nick'in sert ve kalın sesiyle daldığım düşüncelerden hızla sıyrıldım.
"Ne yapacaksak yapalım, sıkıldım. Buradaki alan büyük bence burada koşabilirim."
Alan gerçekten büyüktü. Yani bana göre kasabanın tamamını bilmiyorum. Belkide buradan çok daha büyüktür.
"Sen nasıl istersen öyle yapalım." Vector'un ılımlı ve anlayışlı tavrı beni küçük bir şoka sokarken daha büyük bir şoka daha uğradım. Teon hiçbir şey demeden sadece başını salladı.
"Zeytin dalının hizasına geç ve hızlı bir tempoyla iki tur at ve bitir." Nick her zaman yaptığı gibi emir verdi.
Bende sanki çok uzun zamandır tanıyormuş gibi bunları söylüyordum. Ama gördüğüm sadece bunlar olmuştu.
Düşüncelerim hafif kıkırdamama neden oldu ve üçüde bana baktı. Kesin beni deli zannediyorlar.
Zeytin dalının olduğu yere geçtim ve hafif tempoyla koşmaya başladım.
"Daha hızlı, daha hızlı." Teon kendi aklınca beni motive etmeye çalışıyordu böyle diyerek.
"İyi böyle, iyi böyle." diyerek dalga geçtim.
"Laf yetiştirme, laf yetiştirme" Nick zaten bir şeye de karşı çıkmasa ölürdü herhalde.
Birinci tur bitmişti bile, daha hızlı davrandım çünkü bir an önce bitmesini istiyorum. Kılıç kullanmak bana nedense heyecanlı ve güzel gelmişti çünkü.
İkinci turuda ne yapacağımı düşünerek koştum. Yapacağım şeyler; sadece dediklerini yapmayacağım, insan tanımaya ve kasabayı onlardan daha iyi tanımaya çalışacağım kasabada neler olup bittiğini öğrenmem gerekiyor sadece onlara güvenemem.
Tur bittikten sonra nefes nefeseydim. Vector yanıma geldi ve bana su matarasını uzattı. Teşekkür eder gibi baktım, matarayı elinden alıp kana kana suyu içtim. Diz çöktüğümde Vector'da benimle beraber çöktü ve kalan suyu yavaşça başımdan aşağıya doğru döktü.
Kafamı iki yana hızlıca salladım. O kadar beklememe rağmen hala nefesim düzenlenmedi.
"Biz seninle büyük bir yolculuğa çıkmak istiyoruz ve bunun için çabalıyoruz ama sen hemen yorulursan bizi bu büyük yolculuğa nasıl çıkacağız?" diyerek kulağıma fısıldadı Vector.
Biraz abartıyor bence en fazla ne yaşayabiliriz? Nasıl bir yolculuk olabilir ki?
"Biraz abartıyor olabilir misin? Daha yeni başladım bana zaman ver lütfen."
"Ben uyarımı şimdiden yapayım. Sakın kendini koruyacak kadar gelişmeden yanımızdan ayrılma, Nick'in ya da benim hep gözümüzün önünde ol kaçamaya da falan kalkışma."
Sadece başımla onayladım. Demekki benim bilmediğim hatta bilmemem gereken şeyler var.
"Peki ya Teon?"
"Onu boş ver." gülerek göz kırptı.
Gülüşüne karşılık verdim. İkimizde aynı anda ayağa kalktık.
"Şimdi ağırlık zamanı umarım beş kiloyu kaldırabilecek güçtesindir." Nick kibirli bir ses tonuyla konuşmuştu. Bu eğitimlere en hakin olan kişi Nick herhalde ya da en tecrübelisi. Bilemiyorum...
"En fazla beş kilo kaldırabilirim sanırım." diyerek Nick'i tiye aldım. Egolu bir şekilde tebessüm etmekten başka hiçbir tepki vermedi. Nick çenesiyle biraz uzağımızda olan odun yığınını gösterdi, sonra ise tam zıttında olan odunluk gibi alanı gösterip gülümsemesini genişletti. Odunları odunluğa götürmemi isteyecekti, oflayarak düşük omuzlarla yürümeye başladım. Vector ise omzuma dokunup yüzen verircesine iki gözünüde yavaşça açıp kapattı. "Yaparsın." diyor gibiydi bakışları. Kendime olan güvenim geri geldi ve düşük olan omuzlarım bir anda dikleşti. Hızlı adımlarla odunların yanına vardım. İki kolumuda doldurarak odunları odunluğa taşımaya başladım. Kıymıklardan dolayı kollarım acıyordu ama kendimi kanıtlamam gerekiyordu. ⚫ Rüya odunları taşırken Nick ve Vector onu dikkatlice izliyordu. Teon ise çoktan gitmişti. Onun nerde ne yaptığını sadece kendisi ve o an yanında olanlar bilirdi. Nick Vector'un kulağına eğilip fısıldadı. "Ya çok iyi bir oyuncu ya da bize dürüst davrandı." "Bu kanıya nasıl hemen varabildin?" "Koşarken çok yoruldu, profesyonel eğitim almadığı belli, odunları da az az götürüyor çünkü canı yanıyor. Eğer profesyonel olsaydı acısını ya da herhangi bir duygusunu göstermedi." "Ama hiçbir şeyden emin değilim Nick, ondan çok daha iyi oyuncular gördük biliyorsun." Nick sadece kafasını sallamakla yetindi. Çünkü Vector haklıydı. Çok fazla hainlik görmüşlerdi. Birbirlerinden başka tam anlamıyla güvendikleri kimse yoktu. Ve kimseye hemen güvenemezlerdi. İkisininde şüphesi çok fazlaydı...
|
0% |