Yeni Üyelik
17.
Bölüm

17. Bölüm

@zeynepzy

Müdür bey hediyeleri herkese kendi elleriyle dağıtmıştı ancak kimse bir köşeye çekilip fısır fısır konuşmamıştı. Ya da gerilen kimseyi de görmemiştim. Gün normal bir şekilde sonlanmış ve herkes evlerine dağılmıştı. Biz ise QR kodlarda öğrencilere bahsedilen yere çoktan varmıştık.

Zorba tayfa haricinde 5 kişiye daha özenle hazırladığımız QR kodlarından vermiştik. Bunlardan biri Rüzgar’ın eski sevgilisine aitti. Diğeri ise Rüzgar’ın ölümünden birkaç gün önce kavga ettiği kişiyeydi. Kalan 3 kişi de okulda hareketlerinden şüphelendiğimiz kişilereydi. İçlerinde Bade’nin takıştığı bir kız da vardı.

“Saat 8 olmak üzere ama hala kimse yok.” dedim Murat’a bakarak. “Gelirler birazdan Duygu. Acele etme.” Umarım planı işe yarardı diyordum içimden. Yoksa daha çok uğraşırdık. Aslında ben katilin buraya kadar geleceğini hala sanmıyordum. Katil polisin elinden kaçmayı başarmışken bizim oyunumuza mı gelecekti? Tamam, olumsuz düşünceleri bir süreliğine rafa kaldıracağım.

“Biri geliyor!” Müdürün heyecan dolu sesi yakalanmamıza neden olmazdı umarım. İşaret ettiği yere kafamı çevirdiğimde birinin yüzünde maske ve kafasında şapkayla tam da dediğimiz yere gelip beklemesiyle heyecanlanmıştım. Eğer herkes gelirse bir tartışma çıkacak ve biz bundan çok güzel bir şekilde faydalanacaktık.

“Kumru bak geldim! Hadi ortaya çık da gidelim.” diyen kız yüzünden donakalmıştım. Ne Kumru’su? Neyden bahsediyordu? Hem bu bizim çağırdığımız kızların arasında yoktu. “Müdür bey siz ne yaptınız?” dedim. “Ben bir şey yapmadım. Sayarak dağıttım.” Yanlış saymış besbelli!

“Kumru!” Madem seni Kumru’nun çağırdığını düşünüyorsun o zaman neden maske takıyorsun kızım? Bence bir açıklamayı hak ediyorduk.

Ardından biri daha uzakta belirmişti. Müdür bey gözlüklerini tutarak kim olduğunu anlamaya çalışıp bakarken bu kişinin Çınar Efe olduğunu görmek beni şoka sokmuştu. Rıfkı bey demek ki doğru kişileri de tutturmuştu. Umarım tutturduğu kişi sayısı epeyce fazla olur.

“Çınar?” dedi kız. “Sen kimsin? Neden yüzünde maske var? Yoksa sen de mi buraya çağırıldın?” Çınar art arda sorularını dizerken kız “Nefes al istersen.” dedi. Bence de bir nefes al. Bir şeyden mi korktun, anlayamadım.

“Ben size Çınar Efe’yi takip edelim dedim. Rüzgar’ın ölümünde ki en büyük şüpheli o işte.” Kendimin haklı olduğunu ortaya koymaya çalışıyordum. Bu ikisi planı beni dinlemeyip kendi kafalarına göre hareket edeceklerdi az daha. Çınar’ı çağırmamayı düşünmüşlerdi. Tabii ben olaya el atıp ortaya bir sürü sebep saydıktan sonra ikisi de sus pus olmuştu. Çok akıllı olduğumu biliyorum!

“Evet, Duygu hanım o geldi ama suçlu olup olmadığı hala kesin değil.” Tamam, müdür bey. Anladık.

“Ben Gülten. Aynı okuldayız ama sen beni tanımazsın. Okul da müdür beyin dağıttığı hediyede ki QR kodu okuttuğumda buraya gelmem için bir mesaj aldım. En yakın arkadaşımın bir oyunu zannettim ancak galiba değil.” Kafasını eğdi. O ikisinin konuşmalarına kulak misafiri olurken bir kişi daha aralarına katılmıştı ve ben bunu da tanımıyordum.

“Yüzünde ki maske şu anki durumumuzla ne alakası var? Onu çözemedim.”

“Şey cilt bakımı yaptırdım ama cildim mahvoldu. O yüzden kimseye göstermek istemiyorum.”

“Merhaba? Ben bir video yüzünden buraya çağırıldım da neler olup bittiğinden haberiniz var mı acaba?” Ve bir kez daha müdür beye ters bir bakış göndermiştim. “Bizim de yok.” Çınar onu yanıtlarken Melih de katılmıştı aralarına. Harika! Rıfkı bey 12’den vurmuştu.

“Su mu? O niye geliyor?” Yüzünü maskeyle gizleyen kız uzakta onlara doğru gelen kişiye bakarak konuşurken kafamı iki yana sallamıştım. Gerçekten güzel bir geceydi. Bu işi asla müdüre bırakmamalıydık. Hatta hepsini ben tek tek dağıtmalıydım.

“Gülten?” Su da şaşırarak tepki verirken hepsi birbirine bakmıştı. “Buraya daha bizim gibi kaç kişi gelecek?” Çınar’ın sorusuna Melih “Biri bize kötü bir şaka yapıyor olmalı.” demişti. Aslında şaka değildi. Müdür beyin hatasıydı. “Sabaha kadar gelenleri mi bekleyeceğiz? Ben kalamam kimse kusura bakmasın işim var.” Melih o çocuğun omzundan tuttu. “Hiçbir yere gidemezsin Alper. Burada herkesin gelmesini bekleyip ne olduğunu anlamaya çalışacağız.” Melih gitmesine engel olurken 2 kişi daha gelmişti. Biri Poyraz Ali’ydi. Bunu da tutturmayı başarmıştı Rıfkı bey ama diğeri ise karşı sınıfta ki Orhan’dı.

4 kişi kalmıştı.

Poyraz, Çınar’ı görünce yumruklarını sıkıp konuşmuştu. “Biri burada neler olup bittiğini anlatabilir mi?”

“Biz de bilmiyoruz ki.” dedi Gülten.

“Katil sensin işte. Videoda konuşan kişi yaptıklarını biliyorum diyordu!” Çınar kışkırtmak için konuşurken Poyraz, “O video da sadece bana mı yaptıklarını biliyorum diyorlar Çınar? Biraz kafanı çalıştır istersen! Tozlanmış hep.” demişti. Sonra da Sena Nur ufak gerilmeye tanıklık ederek aralarına girmişti.

“Bakın 1 kişiyi daha tutturmuşum. Bence bundan sonra gelenlerin hepsi doğru kişiler olacak.” Ellerini birbirine sürtüp heyecanla beklemeye başlamıştı.

“Herkese merhaba gençler!” Göbekli kantinci de geldiğinde şoktan dolayı ağzımın açıldığını fark etmem uzun sürmüştü. “Abi senin ne işin var burada?” dedi Melih. “Müdür hediyeler fazla gelince bana da bir tane verdi. İşte içinde bana gizli görev çıktı diye geldim. Demek yalnız değilmişim.”

“Rıfkı bey hediyeler öğrenci sayısına göre hazırlandı. Nasıl fazla çıktı diye kantinciye verirsiniz?” dedi Murat. Birazdan birlikte sinir krizi geçirecektik. “Ama bazı öğrenciler gelmemiş. Kantinci de bana melül melül bakınca dayanamadım verdim.” Elimi alnıma vurdum. Yapacağımız iş ancak bu kadar olurdu zaten.

“Bence QR kodlarda bir sıkıntı vardı ve müdür bey fark etmedi. Belki de birininkiyle de karışmış olabilir. Bence o yüzden çok beklemeyip gidelim.” dedi Alper.

“Hayır, kimse hiçbir yere gitmiyor.” Çınar hırslı bir şekilde konuşurken gözleri Poyraz Ali’ye baktı. “O katil bu gece ortaya çıkacak.”

“O BAKIŞLARINI BENDEN ÇEK! YOKSA ÇOK FENA OLUR!” Poyraz da karşılık verirken ikisi birbirine girmişti. Çınar, Poyraz’a bir yumruk attığında Poyraz yere düşmüştü. Birbirlerine zarar vermemeleri için hemen hemen herkes etten duvar olmuştu. Kavga büyümemesi için ellerinden geleni yaparlarken 2 kız daha gelmişti. Bunları da tanımıyordum. Biraz da yaşları küçük duruyordu. 9. Sınıf olabilirler miydi?

2 kız aralarında fısıldaşırken kavga hiç durmamıştı.

“Senin katil olduğunu kanıtladıktan sonra kendi ellerimle öldüreceğim! Mavi de, Bade intihar ettiği için üzülüp duruyordu. Siz hiçbir şeye değmezsiniz! HEPİNİZ GEBERİP GİDİN HAYATIMIZDAN!” Poyraz hırsla ona doğru gelirken bir ses yankılanmıştı orada.

“NE OLUYOR BURADA! AYRILIN ÇABUK!

Asude hanım?

Yine sıkı bir topuz ve ciddi ifadesiyle yerini almıştı.

Hah! 11 kişi de nihayet tamamlanmıştı.

“Ne yapıyorsunuz burada, bu saatte?”

“Hocam arkadaşın canı dayak istiyordu. Ben de onu kırmayıp atıyordum.” Çınar saçma sapan bir yanıt verdiğinde Asude hanım onun kulağını tutmuştu. “Hocam! Acıyor. Ne yapıyorsunuz?” Poyraz’ın da kulağını kavrayıp ikisinin de kafasını kendisine doğru indirmişti. Çok sinirliydi. Kafasından alev çıkacaktı neredeyse.

“Yarın hepiniz odama geliyorsunuz!”

“Ama hocam-“

“Sus Çınar! Hepiniz dedim. Siz de Ferhat bey!” dedi kantinciye. O sırada Asude hanıma bakarak bıyıklarını okşayan adam kendine gelmişti. “Hoca hanım benim ne suçum var? Ben hiçbir şey yapmadım.”

“Evet, çocuklar kavga ederken hiçbir şey yapmadınız! Utanmasanız çekirdek çitleyeceksiniz.” Asude hanımın sinirli halinden korkup çil yavrusu gibi dağılmıştı.

“Asude hanım bize de kızmadan gidelim.” Müdür bey korkusundan koşar adım alandan uzaklaşırken biz de ayrılmıştık.

Günü bu şekilde kapattıktan sonra yine okuldaydık. Rıfkı beyin hataları yüzünden okulda gelmesi gerekenlerden çok gelmemesi gereken insanlar ayarladığımız alana gelmişti. Bir daha plan falan yapmak istemiyordum artık.

Aslında bu planı yaparken çağırdığımız 11 kişinin gelmeyeceğini düşünmüştük. Hatta ben özellikle Alara, Mavi falan gelmez diyordum. Bence gelmezlerdi de ama hediyeler farklı kişilere gidince hepsi de gelmişti. Bu sadece meraktan mıydı? Ve hiçbiri de bu olaydan söz etmemişti. Biri bile ağzını açsa bir şekilde yayılırdı ama çıt yoktu.

“Mavi neden gelmedi ya? Onsuz çok sıkılıyorum.” Alara ağlamaklı bir ifadeye bürünürken Sena Nur “Kız hastayım dedi ya. Bırak da iyileşsin. Zaten dün sesi biraz gitmiş gibiydi.” dedi. Kar taneleri birer birer düşerken camdan alamıyordum gözlerimi. Sık değildi ama yağıyordu işte.

Babam ve annemle yaptığım kardan adam canlandı karşımda. Burnuna havucu takamadığım için ağlamıştım. Sonra da babam beni kucağına almıştı. Yoldan geçen birine de rica da bulunup bizi çekmesini istemiştik. Çok güzeldi o an. Ondan sonra ki kışlarda ben büyüyene kadar güzel geçmişti. Ta ki annem kötü olana kadar. Murat yaşanan bu durumdan dolayı pişmanlık duyuyordu ve babasıyla ilgili belgeleri bana getirmişti. Dava açmamı ve bana yardım edeceğini söylemişti. Kendisi de onun nüfusundan ayrılmak için bir avukatla görüşüyormuş. İnanmak zor geliyordu ama gerçekti. Murat ilk defa korkaklık yapmamıştı.

Bazı şeyler için hala kendimi hazır hissetmiyordum. Vildan’ın bahsettiği videodan mesela. Bunca yıl geçen bir olayın tekrar anılmasını istemiyordum ama işte hayat da istediğimizi bize her zaman vermiyordu. Murat aylardır benimle aynı yerdeydi. Yıllardır onu tekrar görmemek için elimden geleni yapsam da öyle olmamıştı. Üzerinden çok zaman geçmesine rağmen o yine karşımdaydı. Onu affetmemi istiyordu.

Belki de bunu bir kez de olsa denemeliydim.

Vildan’a yazmalı ve o videoyu izlemeliydim. Bunu denemeliydim.

Telefonumda kayıtlı olan numaraya tıkladığımda kalbim ağzıma gelmişti. Kelimeleri yazıp yazıp silerken bulmuştum kendimi. Acele mi ediyordum? Yoksa geç mi kalmıştım?

Yazdığım her şeyi bir kez daha silerken cesaretimi toplayıp düzgün bir mesaj atmıştım.

Artık ne oluyorsa bir an önce olsun!

“Akşam kar yağışı artacakmış. Belki okullar tatil olur.” Alara kendi söylediği şeyi alkışlarken ben de dalgınlığı bir kenara bırakmıştım. “Sena, Asude hoca neden sizi yanına çağırdı?” dedim. “Okulda bir etkinlik düzenlemek istiyorlarmış. Bizden de fikir almak istemişler.” Bir çırpıda yalan söylerken çok fazla inandırıcı olması korkunçtu.

“Burada ben dururken sen ve Çınar’ı çağırması da saçma.”

“Sen en son parti verdiğinde Bade Gül’e olanlardan sonra hiç konuşma bence.” Alara ona baktı ve “Sanki kızı ben intihara sürükledim Sena.” dedi.

“Sen yaptın demiyorum ama bence bir daha deneme bile.”

“Saçmalama artık Sena! Senin aklın başında değil bence. Git bir hava al. Benim partilerim her zaman en en en iyisidir!” deyip kendisi gitmişti yanımızdan. Koridorda herkes Alara’nın yüksek konuşmasına alışkın olduğu için bir tepki vermemişlerdi ama şu an çok saçma bir sahne yaşamıyor muyduk? Gerçi içinde Alara varsa normal olan bu oluyordu.

“Her zaman ki Alara işte.” dedim.

“Evet, her zaman ki Alara ama artık eskisi gibi değiliz Duygu. Ona alınmıyorum bile. Rüzgar gittiğinden beri bayağı dağıldık. Çınar da artık yanımıza dahi uğramıyor. Kendi kendine tüm gün o sırada oturuyor. Mavi desen bambaşka yerlerde. Bir tek bunlar bana mı garip geliyor? Kimse fark etmiyor mu, anlayamıyorum.” İçlerinden en çok duruma takan kişi tek Sena Nur’du. Daha öncesinde de bu konuda dert yanmıştı. Haklı olarak üzülüyordu.

“En son yan yana geldiğimizde Rüzgar’ın cenazesinde ağlıyorduk. Sonra sen ve Murat geldin. Bana da iyi geldin. Sen bana iyi bir arkadaş oldun.” diyerek elimi tuttu. Sıcacık eli buz kesmiş elimi ısıtırken gülümsedi. “Keşke daha önce tanışsaydık. Güzel olurdu, değil mi?”

“Evet, güzel olurdu.” Elimi tutan elinin üzerine diğer elimi koydum. “Çok güzel olurdu hem de.” Gözleri iyice kısıldı. Daha önce görmediğim iki minik gamze belirdi yanaklarında. Bu çok tatlıydı. “Senin gamzelerin var.”

“Evet, dudaklarımı çok gerersem ortaya çıkıyorlar.”

“Sana çok yakışmışlar.”

“Sahiden mi? Annem hiç beğenmiyor. Bunu bir kusur olarak görüyor.”

“Öyle mi? Bence annen gamzelerine yeterince bakmamış. Sana gerçekten çok yakışıyor.”

Sena Nur mutlu olurken Çınar Efe’nin gelmesiyle havamız değişmişti. “Duygu bize biraz izin verir misin?” Kafamı sallayarak yanlarından ayrılırken aklım orada kalmıştı. Dün gece hakkında konuşacaklar gibi geliyordu bana. Belki Çınar suçunu itiraf edecekti. Ya da bana ipucu verecekti bilmeden ama ben dinleyemeyecektim çünkü Rıfkı bey sanki bunu biliyormuş gibi bana mesaj atıp odasına çağırmıştı.

Kapıya vurup içeri girdim hemen. Murat Yalçın yine benden önce davranmıştı.

“Çabuk gelmeniz iyi oldu. Ben de sabah ki yaşananları anlatayım.” Sesini düzeltmek için öksürdü. “Sabah bir şey bilmiyormuş gibi Asude hanımın odasına girdim. Tam da öğrenciler de oradaydı. Asude hanım da geldiğimin iyi olduğunu söyleyip her şeyi anlattı ve dün gece yaşananların odasında kalmasını istedi. Ardından da bir şey soran olursa da etkinlik düzenlediğini söylemelerini istedi.” Yani Sena bir şey uydurmamıştı. Tamam. “Etkinlik için başka öğrenciler de seçilecek ve ben ikinizin de görev almasını istiyorum.”

“Tamam, Rıfkı bey hallederiz.” dedim.

“Asude hanıma çok dikkat edin ama. İkiniz ilk geldiğiniz zaman öğrenci olduğunuzu söylediğimde inanmayıp iğneleyici laflar etmişti. Buna devam edebilir. Bir de son zamanlar da okul için dedektiflerin çalıştığını söyleyip duruyor. Karakoldan duymuş olma ihtimali var. Aman çok dikkat edin gençler.”

Evime gidebilmek için otobüs durağına ilerlerken telefonumun titremesiyle Vildan’a attığım mesaj aklıma gelmişti. Evet, o bana cevap vermişti.

Videoyu atmıştı. Telefonun sesini sonuna kadar açmıştım hiç beklemeden.

Videoyu izlemek için ortaya tıkladığımda arkamdan aldığım darbeyle telefonum yere düşmüştü. “Beni unuttun mu Duygu?” Su’yun heyecanla gelen sesi beni korkutmuştu. “H-hayır, ne unutması?” Telaşla benden birkaç adım öteye düşen telefonumu almak için harekete geçerken o benden önce davranmıştı. “Dizi mi izliyorsun?”

“Ben daha fazla Duygu’ya yalan söyleyemem Murat. Onu kandıramam. Sen onu seviyorsun. Siz birbiriniz için yaratılmışsınız. Lütfen ona gerçekleri anlatalım.”

“Vildan her şey için çok özür dilerim ama Duygu’ya anlatamam. Babam benimkiyle yetinmez onun da ailesini perişan eder. Seni bile üzebilir.”

“Ama Duygu ne olacak? Birbirinize olan hislerinizi unutacak mısın?”

“Bunu yapmayı hiç istemiyorum ama mecburum. Herkesi koruyabilmek için susmak zorundayım.”

Daha fazla izlememesi için telefonu elinden alıp kapatırken göz göze gelmiştik.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

____

Su gördü her şeyiii

Ay daha neler olacak??

Sizi seviyorum kendinize iyi bakın 💕 ☺️

Loading...
0%