Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7. Bölüm

@zeynepzy

Elbisemin beyaz olması nedeniyle yere sürtünüp kararmaya başlamıştı. Kısacası kirleniyordu. Keşke beyaz almasaydım. Müziğin de asla susmaması bir yerden sonra kafama ağrılar girmesine neden olmuştu. Ben de onlarla aynı yaşta olsaydım bitmek tükenmek bilmeyen enerjimle buralarda coşuyor olabilirdim ama artık kaldıramıyordum.

Yediğim atıştırmaklar midemi bulandırınca lavaboya gitme gereksinimi duymuştum. Saçımı, makyajımı düzelttikten sonra musluktan akan suyu boynuma sürüp ferahlamaya çalışmıştım. Şu an daha iyiydim zaten.

Tam çıkacakken kabinlerden birinden ses geldiğini işitip kalmaya karar vermiştim.

“İyi misin?” demiştim emin olmayarak. “İyiyim.” Boğuk ses kulaklarıma ulaşınca bu kişinin Mavi olduğunu anlamıştım. “Emin misin?” Kabinin önüne geçtim. İçli içli ağlıyordu. Son zamanlarda durumu bir iyi bir kötüydü. Dengesizlikler yaşıyordu. “Duygu beni yalnız bırakır mısın?”

“Hayır, olmaz.” Biz orada eğlenirken onun burada ağlamasına gönlüm razı gelmezdi. “Bana ne olduğunu anlatmak ister misin?” İç çekip duruyordu. “Hayır, beni yalnız bırak.” Ne diyeceğimi bilememiş bir şekilde kapının önünde duruyordum. Ne Sena ne de Alara, Mavi’nin kaybolduğunun farkında değildi. Gerçi ben de fark etmemiştim ama Mavi onların en yakın arkadaşıydı.

“Mavi hadi aç şu kapıyı. Hadi kızım.” Endişeli bekleyişim hala sürüyordu. “Duygu yalnız kalırsam daha iyi hissedeceğim. Lütfen git.” dedi. “Ama-“

“Birazdan geleceğim içeri. Sen git.” Onu ikna etmeyi kafama koymuşken üzerine gitmemem gerektiği de aklıma gelmişti.

Bence buraya gelirken iyi hissedeceğini düşündü ama aklına Rüzgar gelince kendini tutamadı ve biraz yalnız başına kalmaya karar verdi. “Mavi-“

“Duygu lütfen git. Geleceğim dedim.”

“Hayır, seni burada yalnız bırakmam. Ya gelirsin ya da ikimizde burada bekleriz.” Pes etmeli ve benimle buradan çıkmalıydı. Tek başına kalıp ne yapacaktı ki? Daha çok ağlayacaktı.

“Tamam, çıkıyorum.” Beklemediğim bir şekilde kabullenip kapının kilidini açtığında tahminimden daha kötü durumda olacağını düşünmemiştim. “Neden kendini buraya kapattın?” diye sordum. “Kapatmazsam daha fazla şey duyup üzüleceğim çünkü.” Böyle de pek bir şey fark etmemişti. “İnsanları umursamamaya çalış.” dedim. “Bu hiç de kolay bir şey değil.” Haklıydı.

Elini yüzünü yıkadıktan sonra bozulan makyajını düzelttik. Sonra da onu buradan çıkarmayı başardım.

Koridorda ilerlerken, “Mavi’ye bak bir de baloya geliyor. Sevgilisi ölen bir insan partilemeye gelir mi?” Tanımadığım bir kız sesi duymuştum. “Haklısın. Benim sevgilim ölse ben aylarca evden dışarı çıkamazdım.” Diğer kız da onu destekleyince sinirlerim tepeme çıkmıştı. Ne biçim konuşuyorlardı böyle?

Mavi’nin bu aptal insanlar yüzünden kendisini kapattığı gerçeğini kabullenmek istemesem de bir tane örneği karşıma çıkmıştı.

“Duyuyorsun değil mi?” dedi Mavi. “Evet, maalesef duyuyorum.”

Mavi’nin önüne geçtim.

“Siz ne biçim konuşuyorsunuz?” dedim kaşlarımı çatarak. “Pardon sen kimsin?” Kumral saçlı kızın sorusuna cevap vermedim. “Mavi hakkında bu şekilde konuşamazsınız. Bu doğru değil.” İkisinin samimiyetten uzak olan kahkahası koridoru doldurmuştu. “Sen onun avukatı mısın?” Üzerime gelecek gibi olduklarında ben yürümüştüm onlara. “Hayır, değilim ama bu doğru değil. Mavi sizin gibiler yüzünden hayata tutunamıyor.”

“Bundan bize ne?” Doğru sizin gibiler ne anlar ki? “Daha fazla terbiyesizlik yapmayın.” diye bir uyarı da bulunsam da dinleyecek gibi değillerdi. Yine bildiklerini okurlardı. “Amma boş yaptın sen de.” İkisi de oradan ayrılırken Mavi’yi kendimle birlikte herkesin olduğu alana ilerlettim. O ise kafasını eğmişti. İnsanlar yüzünden canını sıkmasını istemiyordum ama elinde değildi. Umarım kısa sürede toparlanırdı.

“Ben kendime içecek bir şeyler alacağım.”

“Sana benim almamı ister misin?” Kafasını iki yana salladı. “Kendim almak istiyorum.”

Bu sefer çalan şarkı ise biraz sakindi fakat az önce kokteyl masasında bıraktığım arkadaşlarım orada yoklardı.

Ben de herhangi bir masaya geçtim. Burada telefon, çanta falan vardı. Sahipleri gelince ben de başka yere geçerdim.

Murat ise benimle konuşmak için bir orada bir burada karşıma çıkıyordu. Ondan kurtulabilmek için köşe bucak kaçıyordum. Bir şeyler söylemek için artık çok geçti. O kendi yoluna ben kendi yoluma bakmalıydım.

Kollarımı birbirine bağlamış bir şekilde eğlenen insanlara bakarken önümde duran ve bana ait olmayan telefona birkaç tane mesaj düşmüştü. Bakmak asla adetim değildi ama bir sürü mesaj gelmişti ve önemli bir şey olabilirdi. O yüzden hiç dokunmadan uzaktan gelen mesajları okumuştum.

Mavi lavabo da ağlıyor.

Rüzgar’ın ölümünden kendisini sorumlu tutuyor olmalı.

Biz de çok durmayalım.

Gidelim.

Hiçbir şey anlamamıştım açıkçası. Bu kimin telefonuydu? Bu mesajları atan kimdi? Doğru düzgün bir şey de yazmıyordu. Son model telefonlardan biriydi ve pembe kılıflıydı. Bir kıza ait olduğu belliydi ama kimindi? Etrafı kolaçan edip telefonu el çabukluğuyla da alıp ekranı kaydırmıştım ancak bir şifre çıkmıştı karşıma. Bunu çabucak çözebileceğimi sanmıyordum. Acil arama kısmını kaydırınca telefon numaramı girmiştim ama bunu yaparsam da kendimi ele verebilme ihtimalim oldukça yüksekti.

Hızlıca kimin numarasını girebileceğimi düşündüm. Biri beni görmeden halletmeliydim.

Kendi rehberimden sınıftan kaydettiğim birinin numarasını hızla tuşlayıp kulağıma götürdüm. Stresliydim ve yakalanma korkusu boğazımda bir el varmışçasına beni sıkıyordu. Titreyen diğer elimi yumruk haline getirdim. Sadece birkaç dakika. Birkaç dakikaya ihtiyacım vardı.

Dans eden insanlar artınca benim gibi kokteyl masalarında kalan kişi sayısı bir elin beş parmağını geçmeyecek kadar hale gelmişti. Yakalanmam neredeyse mümkün değildi.

“Alo? Bade Gül.” Karşı taraftan gelen sesin tam da istediğim gibi telefonun sahibinin ismini söylemesiyle hemen kapatmıştım.

Bade Gül Avcı.

Sen zaten listemdeydin ama şimdi farklı bir boyuta geçtin. Mavilerin sınıfında olduğum için diğerleriyle çok ilgilenemiyordum ama bundan sonra böyle olmayacaktı. Onlarla bizzat ilgilenecektim.

Mesaj atan kişi de onun arkadaşlarından biri olduğu barizdi.

Hadi diyelim ki onlar öldürdü. Elektronik çakmağı kim açıklayacaktı?

Bir karara varmak için daha çok erkendi. Zamana ihtiyacım vardı.

“Duygu sonunda seni buldum.” Şimdi değil Melih. Şimdi değil. “Ben senden çok özür dilerim. Rüzgar yeni öldüğü için Mavi pek de iyi değildi. O yüzden ona dans edelim mi diye sordum.” dedi. “Tamam, seni anlıyorum. Kendini açıklamak için boşuna nefesini tüketme.”

“İstersen seninle tekrar dans edebiliriz.”

“Hayır, gerek yok.” Onu kırmak istemiyordum ama şu anda çok daha önemli bir mesele ile meşgul olmalıydım. Ben bir şey aramadan kendi kendine önüme bir şeyler düşmüştü. Bunu değerlendirmeliydim. Aldığım notlarımın arasına eklemeliydim.

“Duygu bir sorun mu var? İstemeden seni üzdüm mü?” dedi. “Hayır, bir sorun yok Melih. Biraz yoruldum sadece.” Konuşurken etrafa da bakıyordum. Umarım dikkat çekmiyoruzdur. “Seni evine bırakmamı ister misin?” Melih’i kendimden nasıl uzaklaştıracaktım? “İyiyim ben. Hem balo daha yeni başlıyor. Kolay kolay gitmem bir yere.” Gülerek ortamı yumuşatmayı deneyince o da bana eşlik etmişti. “Melih, Mavi kendine içecek bir şeyler alacaktı ama hala gelmedi. Onu kontrol edebilir misin?”

“Tabii hemen.”

Bade Gül’ün kafasını sağa sola sallayarak eğlendiğini görünce onların tarafına doğru adımlamıştım. Bugün eğlenmekten çok bir yerlere koşturmaktan yorulacaktım. “Burası çok güzelmiş.” Dedim. “Evet, güzeldir.” Hemen elimi uzattım ona. “Ben Duygu.”

“Bade Gül ben de ama ikinci ismimi kullanmayı sevmiyorum.” Elimi sıkarken hal ve hareketlerine bakıyordum. Eğer o katilse gerçekten çok rahattı. Genç ve tecrübeli bir katil gibi görünüyordu. “Ben seni buralarda yeni görüyorum. Ne zaman geldin?”

“Birkaç hafta oldu.”

“Cinayet işlenmiş okula neden geliyorsun ki?”

“Kaydımı cinayet işlenmeden önce yaptırmıştım.” Rüzgar’ın cenazesinde Mavi’den sonra en çok ağlayan kişi olduğunu biliyordum ancak o şu anda gayet iyiydi. Kendisini harap etsin demiyorum tabii ama biraz tuhaf. Acaba Rüzgar’ın eski sevgilisi falan mıydı?

“İlker bak okulumuza yeni bir kız gelmiş.” Bu köşkü Rüzgarlara anlatan gençti. “Selam ben İlker.” dedi saçlarını geriye iterken. “Ben de Duygu. Memnun oldum.”

“Ben seni okulda birkaç kez gördüm aslında ama bir türlü yanına gelemedim. Yakından daha güzelmişsin.”

“Teşekkür ederim.”

“Sana iltifat etmedim güzel kız. Gerçekleri söyledim.” Şu an bir yavşağı çekecek durumda değildim. Çaktırmadan bir şeyler sorup defolup gidecektim ama bu sandığım kadar kolay olmayacaktı.

“Hanımlar ve beyler! Öncelikle tekrardan hoş geldiniz!” Sahne de duran kişi konuştuğunda tüm gözler oraya dönmüştü. Çok güzel!

Alkışlar kıyamet gibi koparken bugünün de boş geçeceğini anlamıştım. “Gecemizi karaoke ile devam ettireceğiz. Şarkı söylemek isteyen herkesi sahneye alabiliriz!” Ne gereksiz bir şeydi bu böyle. Tam da vaktinde haber etmişlerdi. İşimi bilerek baltalıyorlardı bence.

“Ben! Ben söylemek istiyorum.” Bade Gül de sahneye geçerken şansıma tükürmüştüm. E başka yapacak bir şey yoktu ki. Bekleyecektim.

“Hanımlar bir dakika! Önce bir beyefendi söylemek istiyor. Ondan sonra sizleri sırayla alacağım.” Gözlerim Bade Gül’ün nerede olduğunu arıyordu. Eğer ona daha çok varsa şu an onunla tekrar iletişime geçecektim. Ona sıra gelene kadar ağzından laf alabilirdim belki.

Ayak parmaklarıma gücümü yükleyerek kıza bakındığım an bir şarkı sesi yükselmişti. Yıllar öncesinde bağıra çağıra haykırdığım şarkıyı kimin söylemek istediğini öğrenmek istemiyordum fakat bu çok saçma olurdu. Maalesef adım kadar iyi biliyordum.

Murat şu anda tam karşımda elinde mikrofonla şarkıyı söylemeye başlamıştı.

“İzini kaybettiğim duygulara bir gülüşle kavuşmakmış aşk. Sana anlatılan her masala bile bile aldanmakmış aşk. Ansızın umutsuzluk yelken açıp uzaklaşınca ufuktan anlıyorsun bak. Sonbahar da yapraklar sararırken senle yeşile bürünür aşk.”

Bu sözleri okuduktan sonra gözleri beni bulmuştu. Aynı o zaman baktığı gibi bakıyordu. Birlikte konsere katıldığımız zamanı bana hatırlatıyordu. Ailelerimizden gizlice gittiğimiz konser ve Buray şarkıyı söylerken bizim ona sesimiz kısılana kadar eşlik ettiğimiz zamandan bahsediyorum. Bu bizim şarkımızdı. Mutluluk içermiyordu ama ikimiz bunu dinlemeyi çok severdik. Ben Murat da sevdiği için evde, dışarıda kısacası her yerde dinliyordum. Onun için dinliyordum sanki.

Bir gün oldu ve bu şarkının sözleri bir nevi gerçekleşti. Bizim hikayemiz başlayamadan bitti ve biz sonsuza dek ayrıldık. Yıllarca hasret çektim. Ağladım. Sinirlendim. Lanet ettim.

Bir şeye yaradı mı? Hayır.

Sonunda üzülen kişi sadece ben oldum.

“Dalgaları durulur sular gibi. Hasretin çarpar yüreğime…”

Elini benim olduğum tarafa uzatınca kaşlarım çatıldı. Çok büyük saçmalıyordu. Kafamı salladım iki yana. Tabii gözlerim hala ondaydı. Benim için ne düşünüyordu, bilmiyordum ama ben ister istemez hala eskiyi düşünüyordum. Bu kadar çabuk gardımı indirdiğime inanmak istemiyordum ama engel olamıyordum kendime.

Beni aldattığını haykırarak söyleyen bu adamın şimdi kelimeleri değiştirerek bir şeyler anlatmaya çalışma çabasını göz ardı edecektim. Bunca geçen seneden sonra onu affedeceğimi sanması komikti aslında.

18 yaşında değildim artık. Ona kanmazdım.

“Şarkıyı çok güzel söylemiyor mu?”

“Evet, söylüyor.” dedim Mavi’ye. “Ben de çok severim Buray’ın şarkılarını. Son şarkısını dinledin mi?”

“Ben,” dedim. “Buray’ı dinlemiyorum.”

“Çok şey kaybediyorsun.” Zaten çoktan kaybetmiştim. Aşk gözümü kör etmişti. Gerçekleri hiçbir zaman görememiştim. “Sen nasılsın? Daha iyi misin?” dedim konuyu değiştirmeye çalışarak. “İyiyim. Daha iyiyim. Teşekkür ederim.” Teşekkür edilecek bir şey yapmamıştım. Doğru olanı yapmıştım.

Murat’ın şarkısı sonlanırken bir daha sesleri yükselmişti ama o söylemeyip sahneden inmişti. İyi de yapmıştı. Bir kez daha onu dinleyerek kulaklarıma acı çektirmek istemezdim.

Bu balo da ne zaman bitecekti? Ne zaman şu ortamdan kurtulup evime gidecektim?

“Murat!” Mavi ona seslendiğinde o bizim olduğumuz tarafa bakıp gelmişti. “Sesin çok güzelmiş. Sen bu yoldan devam etsene.” Mavi konuşunca geçmişte yaşadığımız bir an yankılanmıştı zihnimde.

“Sesin,” demiştim Murat’a. “Çok güzelmiş. Konservatuvar okusana.”

“Benim hayalimde ki meslek şarkıcı olmak değil.” Ne olmak istediğini bilsem de yine de şansımı denemiştim. “Ama senin istediğin her an şarkı söyleyebilirim.” Tamam, bu olabilirdi. Sesi güzeldi ve herkese duyurmayı sevmiyordu. Murat’ın yerinde ben olsaydım her yerde şarkı söylerdim. Aslında böylesi daha iyiydi. Ben haricinde ona kimse hayran olmamalıydı. “O zaman şimdi hemen bana bir şarkı söylüyorsun.”

“Tamam, ne istiyorsun?”

Sahneyi kafamda çok uzatmadan sonlandırırken gerçekliğe dönmüştüm.

“Duygu sana diyorum.”

“Anlamadım ne diyordun Mavi?”

Dalıp gitmiştim ben. Hem de çok uzaklara. Senin ilkokula giderken ki zamanlara falan gidip hemen gelmiştim. “Bade Gül’ün hareketlerine bak diyordum. Hala devam ediyor. O bir ara influencer olmaya çalışmıştı da başarmadı. Her konuda beni taklit ediyor zaten.”

“Her konu da mı?” dedim. “Evet, her konu da ama bir konu da canımı çok sıktı.” Yüzü düşmüştü. Aralarında ne alıp veremedikleri vardı ki? “Aman şimdi bundan söz etmeyelim. Balo da 1 saate bitecek zaten. Ben de eve gideyim yavaştan.” Bugün canı çok sıkılmıştı.

“Seni ben bırakayım.” Murat kırk yılın başı bir şeye yaramaya karar vermiş olmalıydı. Mavi adına sevinmiştim. “Teşekkür ederim.” Mavi önceden nasıl bir kızdı, bilmiyordum ama mutlu olmaya çok ihtiyacı vardı. Etrafındaki insanlardan da destek almalıydı. Ailesi de umarım onu yalnız bırakmıyordur.

“Duygu istersen seni de evine bırakayım.” Murat Yalçın’ın amacını anlamayacak kadar saf değildim. “Gerek yok. Siz gidin.” derken Mavi ile vedalaşıp onu uğurlamıştım. Şimdi kalmıştım bir başıma. Melih de her an yanıma damlayabilirdi.

Bade Gül de hiçbir anlam içermeyen şarkısını da çoktan bitirmişti ama ortalıkta kimse görünmüyordu. Biraz da burada durursam akıl sağlığımı kaybedecektim. Ne kadar saçma bir geceydi!

“Sen şarkı söylemeyecek misin?”

“Sesim güzel değil. Dinlemeyi tercih ediyorum o yüzden.”

“Ben de söylemeyi sevmem ama birlikte söylersek söylerim.” Yani İlker şu an buna ne gerek vardı?

“Duygu balo bitmeden buradan çıkıp bir yerlere gidelim mi?”

“Ne gibi yerlere?”

“Kimsenin olmadığı sessiz, sakin yerlere.”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

________

Yavvaşş İlker fldflknvkn

Fikirlerinizi bekliyorum🙏❤️

Sonra ki bölümde görüşelim✨

 

Loading...
0%