16. Bölüm

16. Bölüm

zeyno devit
zeyno_devit_

Dijital eğitim

 

 

- Hoş geldiniz kardeşlerim.

 

Sesin geldiği yere yöneldik. Orta yaşlarda bir adam merdiven basamaklarını yavaşça inip yanımıza geldi. Halinden çok hasta olduğu anlaşılıyordu.

 

- Çetin bir görevle karşı karşıyayız. Durumun ciddiyetini buraya gelmeden önce uzun uzadıya dinlemiş olmalısınız. O yüzden uzunca konuşmayacağım. Söyleyeceğim bir tek şey var; bu kutsal görevi kabul edip buralara geldiğiniz için Allah sizden razı olsun. Asaf size buranın düzeni ile alakalı kısa bir bilgi verecek. Aranızda teknolojinin dilinden anlayan var mı?

 

Bir süre sessizce birbirimize baktık.

 

- Telefon, bilgisayar kullanmışlığım var ama buradakilerini ilk defa görüyorum. dedim hayretle.

 

- Sanırım bir ben anlıyorum. dedi babam. Babamı görünce çok sevindim. Onu yeniden göremeyeceğim diye çok korkmuştum.

 

- Evet demir başımız da geldiğine göre. Sonrasını sana devrediyorum Mansur.

 

- Eyvallah. diye karşılık verdikten sonra bize yöneldi.

 

- Buraya gelmeden önce kendimizi düşmana karşı bedenen nasıl savunuruz bunu öğrendik. Ancak işin bir de teknoloji boyutu var. Geldiğim zaman ve mekan buna zemini çoktan hazırladı bile. Artık devletler teknoloji yardımı ile düşmanlarına savaş açıyor.

 

 

- E o zaman biz neden-

 

Hatice'nin sorusunu babam tamamladı.

 

- ...okla yayla uğraştınız öyle değil mi? Çünkü asıl savaşımız atalarımızın öğrettikleri ile olacak. Bu dijital savaş bizim için o büyük mücadelemize ön hazırlık olacak. Tabii bu duruma alışık olmadığınızın farkındayım bunu endişeli bakışlarınızdan kolaylıkla okuyabiliyorum. Endişelenmeyin. Buradaki her şeyi en fazla 3 günde öğreneceksiniz.

 

....

 

 

Sabah ezanından yatsıya kadar alarmlar nasıl devre dışı bırakılır, düşman robotları nasıl etkisiz hale getirilir, dronlar nasıl kullanılır öğrenmiştik. Çok acayip gelecek ama çabuk öğrenmemizi toplantı salonunda babamın biberiye yağını buhur yapmasına başlamıştım.

 

 

Son bir şey daha gösterip ekranını kapattı Asaf.

 

- Bu kadar radyasyon yeter. Bugünlük burada bırakalım.

 

- Beynim sulanmaya başlamıştı. diye konuştu Murat.

 

- "Odalarınızda radyasyonu emen bir bitki var onu odanızdan çıkarmayın derim yani kendi sağlığınızı düşünüyorsanız eğer." derken bakışları bana ilişti.

 

Ne bakıyorsun be?!

Gözlerimi hemen yana çevirdim. Bu sefer de çene kemiği oynayan bir adet Mahir ile karşılaştım. Bir şeye mi sinirlenmişti acaba?

 

Herkes odasına geçmek için dağılırken Asaf ardımdan seslendi. Benimle birlikte Mahir'de durdu.

 

- Asya, biraz konuşabilir miyiz?

Tanımıştı beni. Geçmişle yüzleşme korkusundan mı ya da yeniden aynı şeyleri yaşama endişesinden mi bilmiyorum..Ellerimi sıkı sıkıya yummuştum.. istemsizce.

 

- Sadece seninle. dedi göz ucuyla Mahir'e bakarak.

 

- Ne konuşacaksan onun yanında konuş. dedim net bir şekilde. Bir erkekle aynı yerde yalnız kalma düşüncesi bile çok ürkütücü.

 

- Peki..o zaman daha müsait bir zamanda konuşuruz.

 

- Benim sana ayıracak bir zamanım kalmadı. deyince adımlarını durdurdu.

- Küçük bir şansı haketmiyor muyum? En azından bu zamana kadar neler olduğunu anlatmak için?

 

- Şansa inanmam. dedim düz bir sesle. Halbuki içim tam tersiydi, patlamak üzere olan bir yanardağ vardı sanki.Aklıma yine onun yaptıkları geliyordu. Gelmemesi için zihnimin bir köşesine tıkıştırmama rağmen ısrarla geliyordu.

#GEÇMİŞ#

9 yaşındaydım..bana kötü davranmasına rağmen tüm saflığımla seviyordum onu. Ama o her seferinde beni zorbalamaktan zevk alıyordu.

 

- Bak ne diyeceğim, bu ağaca çıkarsan sana elma şekeri alacağım.

- Gerçekten mi? dedim çocukluk sevincimle. O da onayladı beni. Beni hep ağlatıyordu ve ben o küçücük kalbime sığdırdığım kocaman sevgime yenik düşüyordum her seferinde. Dedemin bayramda aldığı cırt cırtlı kırmızı ayakkabıları çıkartıp gövdesi çıkıntılı koca ağaca tırmanmaya başladım. Düşmekten korkuyordum, ara ara ayağım kayıyordu. Titrek bacaklarımla tekrar dengeyi sağlamaya çalışıyordum. Nihayet tepesine ulaştığımda heyecanla aşağı seslendim.

- Asaaf! Bak çıktım gördün mü?

- Gördüm gördüm.

- Bana elma şekerini alacak mısın?

- Yoo almayacağım.

- Ama alacağım demiştin.

- İnsanların her dediğine inanma.

- Bir daha sana güvenmeyeceğim! Asla güvenmeyeceğim! Neden yapıyorsun bunu? Niye her seferinde beni üzüyorsun?!

- Seni hayata hazırlıyorum, kötü mü yapıyorum?

- Sen görürsün, seni annene söyleyeyim de gör. dedim hışımla. Aşağı baktıktan sonra öfkeli olduğumu bile unutmuştum. Nasıl inecektim buradan. Bu duygusuz da yardım etmezdi bana. Korkumu farketmiş olacak ki alaylı bir ifadeyle konuştu.

- Hıhı tabii, sen oradan in de ondan sonra şikayet edersin anneme. Tabii inebilirsen. Boşuna aptal demiyorum sana hahaha.

Kahkaha atarak ağacın dibinden ayrıldı. Ben ise onun ardından gözlerim dolu bir halde ağaçtan nasıl ineceğimi düşünüyordum.

#####

Bana yaptıkları aklıma geldikçe ona olan öfkem geçmiyordu. Bunca zamandan sonra..tam unuttum derken neden çıkmıştı ki karşıma?

Odalarımıza doğru giderken Mahir ardımdan seslendi.

- İyi görünmüyorsun.

- Nasıl görünmeliyim?

Burnumu çekmeseydim belki ağladığımı farketmeyecekti. Ama kendi kendimi ele vermiştim işte.

- Baban üstün körü bahsetti biraz. Eski nişanlınmış. Onu hâlâ..

Sözünü hemen kestim. Sorunun devamını duymak istemiyordum.

- Hayırlı geceler. deyip hızla odama girdim.

Aklıma yine onun yaptıkları geliyordu. Gelmemesi için zihnimin bir köşesine tıkıştırmama rağmen ısrarla geliyordu.

Bana yaptıkları aklıma geldikçe ona olan öfkem geçmiyordu. Bunca zamandan sonra..tam unuttum derken neden çıkmıştı ki karşıma?

Mazim sevdiğim kişinin kötülükleriyle doluydu. Ve yeniden hortlamıştı. Yine karşımdaydı. Ama bu sefer izin vermeyeceğim. Bu sefer yenilmeyeceğim.

*****

 

 

Bölüm : 10.06.2025 23:28 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...