
O benim kardeşim
-Hayır.
- Ne?
- Olmaz, evlenemem seninle.
- Bak, geçen gün gördüğün o kız yüzündense...
- Hayır. O kızla aranda ne olduğu beni alakadar etmez. Sadece doğru yolu bulmuşken yeniden ayağının kaymasından korktum. Üzüntüm bu yüzdendi, yanlış anlama.
Yiğit Efe böyle birini daha tanımadığı kanaatine varmıştı. Neden kabul etmiyordu ki duygularını? Neden ona da kendisine de acı çektiriyordu? Buna bir son vermeliydi.
- Deva, ben her şeyin farkındayım. Sırf ben acı çekmeyeyim diye böyle söylüyorsun. Ama ben..
- Affedersin ama sen kimsin?
Yiğit Efe afallamıştı.
- Kimsin de ben seni önemseyeceğim? Seninle irtibat kurmamın tek sebebi senin hidayetine sebep olmaktı diyorum. Neden anlamıyorsun?
Güldü genç adam, sinirleri iyice bozulmuştu. Biliyordu, bunu kasıtlı yapıyordu. Ama bir türlü ikna edemiyordu onu bu duruma.
- Çok acımasızca bu yaptığın.Peki istediğin gibi olsun. Komşuluk dışında hiçbir ilişkimiz olmasın. Sen dibimde ölümle cebelleş ama benim haberim olmasın. Bir süre sonra ne de olsa unuturum, geçer. Böyle mi düşünüyorsun? Gerçekten çok acımasızsın.
-Anlamıyorsun.
-Evet anlamıyorum! Kendini de beni de bu acıya bile bile sürüklemeni anlamlandıramıyorum!
- Dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz. Ben açıklamak için kendimi daha fazla zorlamayacağım. deyip ayağa kalktı Deva.
- Deva...
- Bu zamana kadar azıcık da olsa hatırım varsa beni anlamaya çalışırsın. Lütfen daha da zorlaştırma. deyip kalktı banktan. Söylediği sözler koca bir yumruk gibi oturmuştu sadrına Yiğit Efe'nin. Ne yapacaktı şimdi? Aynı binanın içindeyken onu nasıl görmezlikten gelebilirdi ki?
....
Bazı konularda mantıkla hareket etmek zorunda kalırsınız. Ucunda sevdikleriniz üzülecek olsa bile. Onların iyiliğini istersiniz. Çünkü geride koca bir enkaz bırakmak istemezsiniz. Bunun yerine size kızsalar da hatta nefret bile etseler en azından sizin yüzünüzden siz onların hayatından çıktıktan sonra hayatı kendilerine zehir etmeyeceklerdir. İşte böyle teselli ediyordu kendini Deva.
- Ablacığım, iyi misin?
- Bilmem, kendimi kocaman bir boşluğa düşmüş gibi hissediyorum.
- Ben.. böyle olmasının ikinize de zarar vereceğini düşünüyorum.
-Böylesi ikimiz için de iyi.
- Şuan ne söylesem kararından vazgeçmeyeceksin. Neyse sana başka bir haberim var.
- Neymiş?
- Mert..bana âşık olduğunu söyledi.
- Ne! dedi heyecanla.
Rabia hızlıca Deva'nın ağzını kapattı.
- Ne bağırıyorsun be annem duyacak. Deva ağzından Rabia'nın elini çektikten sonra konuşmaya devam etti.
- Bir şey söyleyeyim mi, biliyordum.
- Aman sen zaten her şeyi biliyorsun çok bilmiş. Nereden biliyordun?
-En salak insan bile Mert'in sana olan imalı konuşmalarından âşık olduğunu kolaylıkla anlayabilir.
- Madem o kadar kolay anlayabildin bayan çok bilmiş o zaman Yiğit Efe'nin de sana vurgun olduğunu da anlamamış olamazsın herhalde.
- O konu hiç açılmamak üzere kapandı Rabia.
- Nedenmiş o? Yazık değil mi o çocuğa?
-Rabia! Arada bir resetleniyor galiba senin hafıza. Daha dün konuştuk ve bu mesele orada kapandı.
- Ayy tamam tamam, bu sefer karışmıyorum. Ne yaparsan yap. Ben annemle markete gidiyorum, dolapta pek bir şey kalmamış. Tek başına kalabilirsin değil mi?
- Merak etme ilaçlarımı aldım.
- Tamam, anahtarı aldım. Bugün pozitif enerjiyi geri toplamak için bir dondurma keyfi yaparız değil mi?
- Yaparız, yaparız deli kız dedi gülerek Deva.
- Ben gelene kadar kalbine hâkim ol.
- O ne demek be?
- Ne bileyim yine birileri aklına gelir. Aşk acısı falan...
Deva Rabia'nın sözünü tamamlamasına izin vermeden elindeki yastığı Rabia'ya fırlattı.
- Zevzek seni!
-Hadi öptüm. deyip kapıyı kapattı.
- Sen gel, gel de ben senin bir ifadeni alayım. Deli.
Dünü bu kadar kolay atlatacağını tahmin etmemişti doğrusu. Herkesin sakin olması işini kolaylaştırmıştı sanki. Yoksa bu kadar sakin olamazdı. Oyalanmak için raftaki kitabını aldı eline.
...
•Kardeşim, ben geliyorum.
•Tamam kardeşim.
•İstediğin bir şey var mı? Gelirken alayım.
•Yok sağol.
Mert telefonu kapattıktan sonra mahalleye girdiğini farketti. Arkadaşı zor zamanlar geçiriyordu. Onu bu halde bırakmak istemiyordu. Belki kafasını dağıtmak için belki de ona birkaç çözüm yolu sunmak için yanında olmak istiyordu.
Apartmanın kapısını açarken ardında tanımadığı biri belirdi. Daha önce burada onu görmemişti. "Elinde kargo paketi falan olmadığına göre belki apartmandan birisinin tanıdığıdır" diye düşündü. Sonra "Aman neyse ne canım banane" diye geçirdi içinden. Yiğit Efe'nin kapısının önüne gelince arkasındaki gencin üst kata çıkmaya devam ettiğini gördü. Kapıyı tam çalacaktı ki Yiğit Efe kapıyı açtı.
- Gel kardeşim.
- Yiğit.. deyince Yiğit Efe içeri girecekken duraksadı.
- N'oldu?
- Kanka az önce ardımdan biri girdi apartmana, yukarı çıktı. Daha önce buralarda görmedim.
- Üst katta bir Deva'ların bir de Nermin Teyzelerin evi var. Belki Nermin Teyzeye gelmiştir.
-Belki.
....
Deva kitabın kapağını çevirecekken kapı çaldı.Önce telefonunun ekranını açıp saate baktı.
- Allah Allah daha yarım saat bile olmamış. Bir şey mi unuttular acaba?
Kapı bir kez daha ısrarla çalınca Deva hareketlerini hızlandırdı.
- Geldim geldim.
Kapıyı açtığında Rabia yerine başka birini görmesi daha da önemlisi onu görmek açıkçası onu şaşırtmıştı.
- Mus'ab?
- N'aber?
- Senin ne işin var burda?
- Aşk olsun insan böyle mi karşılar sevdiğini? Annem nerde?
- Yok annem falan, defol git burdan!
Sinirleri bozulmuştu Deva'nın. Neden çıkmıştı ki ortaya?
- Mus'ab?
- Annemin sevdiği çiçeklerden aldım. Bunları görünce çok sevinecek bana olan kızgınlığı eriyip bitecek. Gerçi peder bey için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.
- Ya sen ne utanmaz bir insansın! Annem yok diyorum. Yıllar önce nasıl arkana bakmadan gittiysen şimdi de git!
- Görüşmeyeli bayağı bir geveze olmuşsun. Kuzeninden mi kaptın yoksa?
Deva'yı dinlemeyip odaları tek tek dolaştı.
- Sana diyorum duyuyor musun beni?! Annem de babam da yok! Artık olmayacaklar da!
Son cümlesinden sonra Mus'ab duraksadı.
- Ne demek.. olmayacaklar?
Deva'nın gözleri dolmaya başlamıştı bile. Ağlamamak için içinde büyük bir mücadele veriyordu.
- Onlar.. öldüler.
- N.ne diyorsun sen?
- Öldüler diyorum geçen sene trafik kazası geçirdiler. Hastaneye götürmüşler ama kurtara..
- Kes sesini! Yalan söyleme bana!
- Ben sana hiçbir zaman yalan söylemedim. Bunu sen de çok iyi biliyorsun.
- Saçmalıyorsun şuan. Kamera şakası değil mi bu? Sizi bırakıp gittiğim için bana şaka yapıyorsunuz. Hadi artık çıkın tamam...özür dilerim.
- Keşke kötü bir şaka olsa. deyip başını yere eğdi Deva. Mus'ab ise durumu kabullenmekte zorlanıyordu. Deva'nın kollarından tutup sarsmaya başladı.
- Hayır..ölmediler de! Ölmediler de bana!
- Mus'ab canım yanıyor bırak kollarımı.
- Annemi ara çabuk, annemi ara. Ona en sevdiği çiçeklerden aldığımı söyle. Arasana!
Mus'ab bir yandan duyduğu haberin ağırlığıyla göz yaşlarını tutamıyor öte yandan ise kabullenmek istemiyordu.
- Mus'ab bırak dedim!
- Sana bırak diyor, bıraksana lan kızı! dedi farklı bir ses. Bu..bu Yiğit Efe'ydi. Yiğit Efe içeri girer girmez Mus'ab'ın üzerine çullandı. Yumrukları ard arda atarken Deva girdiği şoktan hemen çıktı.
- Yiğit yapma!
- Kimsin lan sen! Kime dokunuyorsun!
- Yiğit dur!
- Bırak bir haddini bildireyim.
- O benim kardeşim, dur n'olur! Vurma artık!
Bu sefer şokta olma sırası Yiğit Efe'deydi.
-Ne?
*****
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 698 Okunma |
213 Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |