@zeynwwp__
|
Çalan 8 alarmıyla gözlerimi araladım ve alarma küçük bir yumruk attıktan sonra yatakta bir sağa bir sola dönüp dersim olduğu için küçük sinir krizleriyle yataktan kalktım.
Ders 8.30 da başlayacağı için hemen üzerimi giyindim.
Üzerime beyaz bir crop onun üzerine kahverengi deri ceket altına baggy kahverengi bir pantolon ve birkaç takı kolyeden sonra hemen lavaboya gittim.
Lavabodaki işlerimi hallettikten sonra nir koşuda mutfağa gittim ve küçük bir sandviç alıp mutfaktan çıktım.
Odama geri dönüp parfüm telefon falan derken askılıktan çantamı alıp hemen evden çıktım.
Koştur koştur durağa giderken otobüsü kaçırmamak için bildiğim bütün duaları ediyordum ve tam karşıdan karşıya geçerken simsiyah bir motor bir anda önümde durdu.
N’oluyor be?
Kim olduğunu anlamadığım için kaşlarımı çatarak motorun üzerindeki çocuğa baktım.
Simsiyah kaskı yüzünden hiçbir şekilde yüzünü göremiyordum.
“Pardon,Kime bakmıştınız?” diye bir soru yönelttim.
“Sana.” dedi ve kaskını çıkardı.
Barış.
“Barış?”
“Biricik?”
“Ne yapıyorsun burada?”
“Seni okuluna bırakmaya geldim.”
Ev adresimi nereden biliyordu veya dersimin bu saate olduğunu?
“Ev adresimi nereden buldun?”
“Arkadaşın Helen.” dedi ve sırıttı.
Ne? Gerçekten tanımadığı bir adama ev adresimi mi vermişti?
Helenle bu konuyu konuşacaktım. Ama şu an umrumda değildi.
“Ee atlasana.” dedi ve arkadaki ondan biraz yüksekte olan koltuğu patpatladı.
“Neden senle geleyim?”
“Çünkü otobüs gitti ve dersinin başlamasına,” Elini kaldırıp saatine baktı.
“6 dakika kaldı.” dedi ve bana bakarak sırıttı.
Homurdanıp motora ilerledim.
“Nasıl bineceğim?”
“Ayağını buraya koy.” dedi ve ben ayağımı kaldırdığımda tutup istediği yere koydu.
“Tamam şimdi atla.” dediğini yaptım ve böylece motoruna binmiştim.
Motoruna astığı diğer kaskı aldı ve motordan indi.
Kafamı ona doğru çevirdiğimde,”Saçlarını geri at.” dedi. Söylediği gibi saçlarımı geri attım.
Kaskı alıp kafamdan geçirdi, eğilip altındaki anlamadığım şeyi bağladı ve motora tekrar bindi.
“Çok hızlı gitme.” dedim.
“Neden korkuyor musun?”
“Sana ne be? Sür sadece.”
Gülüp önüne döndü ve motoru çalıştırdı.
Motoru çalıştırdığında çıkan sesten dolayı neredeyse yerimden sıçrayacaktım.
Kafasını bana doğru çevirdi ve, “Belime sarıl.” dedi.
“Hızlı gitmezsen sarılmak zorunda olmam.” dedim ve bir yere tutunmadım.
“Hızlı gitmeyeceğim. Sarıl.”
Bir şey demeden ellerimi beline sardım.
Yollarda yavaş yavaş gitmeye başladık.
Saat tam 8.35 de okulun önünde olduk. Hem konuşmamızdan hemde yavaş gitmemizden geç kalmıştım ama yapacak bir şey yoktu. Otobüsle gitseydim daha da geç kalacaktım.
Motordon yavaşça indim ve kaskı çıkarmaya çalıştım ama olmadı.
“Çıkartır mısın şunu.” dedim Barış’a bakarak.
Kaskın altındaki anlamadığım şeyi açtı ve kafamdan yavaşça çekerek çıkardı.
“Teşekkür ederim getirdiğin için.” dedim ona bakarak.
Kaskın vizorunu açtı ve göz kırpıp, “her zaman.” dedi.
“Görüşürüz o zaman…”
“Görüşürüz.”
Arkamı döndüm ve okulun kapısından geçtim arkaya baktığımda hala beni izlediğini gördüğümde el sallayıp okula girdim. Koştur koştur kendi sınıfıma giderken Kafeteryadan kahve almayıda es geçmedim.
Sınıfa geldiğimde hocaya ufak bir baş selamı verip boş bir yere geçtim.
Hoca tam o sırada söze girdi.
“Sizden bir tasarım yapmanızı istiyorum. Fakat bunu gerçekten çok özenle ve ciddiyetle yapmanızı istiyorum.” dedi.
Çok beklemeden ekledi.
“Milli takım forması tasarlamanızı istiyorum. En iyi hanginiz tasarlarsa önemli birkaç insanla tasarımınızı değerlendireceğiz.”
|
0% |