.

Günler su misali geçiyordu.

Mehmet Ağa konaktaki kızın namusuna laf gelmesin diye oğlunu başka şehire okumaya göndermişti.

Dilsiz kızın adının Gamze olduğunu öğrenmiş ve Gamze'nin konakta her işe koşturduğunu da görmüştü.

Kız konakta başı yerde iki kişilik çalışıyordu. Hatta gün geçtikçe güzelliği dilden dile geçiyor ve Mehmet Ağa'nın işini zorlaştırıyordu.

Bir yandan gururlanan Mehmet Ağa bir yandan Gamzesine acıyordu.

Kızın bir şey isterken ki hâlı Mehmet Ağayı üzüyordu o yüzden nerede tedavisi varsa gönderiyordu. Ama sonuç hep hüsrandı.

Gamze de ilk defa kimsenin iş yaptıktan sonra karışmadığı rahat rahat yemek yiyebildiği için şükrediyordu.

Günler hızla akıyordu. Ömer tatillerde geldiğinde etrafında bir isteği var mı diye dönen kıza aşık oluyordu. Okula gitmek istemiyordu.

Ama gittiğinde de erken dönmek ve gizliden gizliye aşık olduğu kızı izliyordu. Babasının çabalarını görüyordu laf çıkmasın diye uğraştığını da görüyordu.

O yüzden kısa tatillerde görmeye de razıydı.

Okul bitti ve üniversiteden de Uluslararası ticaret mezun olmuştu.

Eve girdiğinde evinin geçmiş ve gelecekle harmanlanmış görüntüsü özlediğini düşündü.

Annesinin merdivenlerden "Oğlummm " diye inmesiyle yüzünde gülümseme peyda oldu. Anası sonunda oğluna kavuştuğu için memnundu.

Annesinin ardından babasın ve kardeşleri çıkınca gururlanıp annesine doğru yürüyüp "anam" diye sarıldı.

Boy atmıştı esmer teni memleketine ait olduğunun belirtisiydi , hafif kirli sakallarını annesine sürdü.

Annesi Meral hanım " Ömer oğlum yapma " diyip uzaklaştı hafif

kızgınlıkla..

Ömer o annesine gülüp gamzelerini gösterdi" Özlemişim ana" dedi .

Meral Hanım " Hadi oradan sıpa" deyip güldü.

Mehmet Bey" Oğul hoş gelmişsin" diyip ilk göz ağrısına sarıldı.

Mehmet Bey artık yaşlanmıştı ve oğlu artık yerine geçme zamanı gelmişti.

Ali ve Osman abilerine sarıldığında Mehmet Bey " Haydi sofraya orada konuşuruz " diyip avludaki sofraya davet etti .

Herkes sofraya ilerlerken Ömer gözlerini etrafta gezdiriyor küçük kalp ağrısını arıyordu .

Ama etrafta yoktu.

Neredeydi kalbinin yangını..?

Neredeydi burnunda tüten hasreti?

Sofraya oturduğunda gözleri etrafta gezdirmekten vazgeçti biraz daha ararsa ailesi şüphelenirdi.

Annesi tabağına koyduğu yemeklere baktı kıtlıktan çıksa bile bitiremezdi.

Ömer "Bu kadar aç değilim ana gelirken de yedim " dedi gülerek.

Meral hanım " Oğluşum sen özlemişsindir evinin, yurdunun yemeklerini " dedi oğlunu uzun zamandır görmemişti.

Kalbi sonunda huzura kavuşmuştu.

Çocuklarının hepsi etrafında, kocası yanı başında mutluluk buydu ona göre Allah'tan başka ne dinlerdi.

Meral Hanım" Ben ineyim de kızım da gelsin şu sofraya hep beraber yiyelim" dedi mutlulukla.

Ömer kaşlarını çatıp babasına" Ne kızı , benden habersiz evlendirdiniz mi bu kerataları" dedi sonuna doğru gülerek..

Kardeşlerinden ortanca Ali" Önce Ağamız evlenecek sonra biz " dedi şakaya vurarak..

Annesi elinde börekle içeri girdiğin de arkasından da gönül ağrısı da girdi . Kalbi nasıl da atıyordu. Babası masanın başına geçti.Annesinin sağına oturdu kendisi de soluna kardeşlerinden Ali ise Ömer'in karşındaydı .

Osman da yanındaydı .

Kimin yanına oturacaktı gönül ağrısı?

Annesinin sesiyle gözlerini annesine çevirdi " Kızım sen gel yanıma Ali sende sende karşıya geç kızım yanıma otursun" dedi ilgiyle.

Ali kalkıp kardeşinin yanına oturdu. Meral hanım Gamze' yı yanına oturttu. Gamze bakışlarını kaçırıp annesinin yanına oturduğun da Ömer ”Bir gün” dedi içinden” Bir gün karım diye masada oturacaksın Gamze” dedi.

,,😉😉😉

(Yazım hataları düzeltilmiştir.)