@zeytan34
|
Herşey su misali hızlı oluyordu. Günler günleri kovalıyordu. Ömer her gün sarı civcivle özel dakikalar geçiriyor ve olacak bebekleriyle ilgili hayaller kuruyorlardı. Ali abisine yardım ediyordu , bu şekilde düğün işlerinden kurtuluyordu. Nalinle abisi vurulduğu gün dışından görmemişti. Görmekte istemiyordu. Araya zaman girmişti ne hissettiğini bilmiyordu . Annesinin arayıp düğün alışverişine çağırmıştı ne yapsa ne etse de kurtulamamıştı. Sonunda pes eden Ali çarşıya annesiyle buluştu. Nalin Ali'yi görmesiyle kalbi depar atarcasına hızlandı ,nefes alamaz oldu. Gözlerini ayıramaz ve yakışıklılığının nedeni düşünür oldu. Neden böyle hissediyordu. ? Ne zamandan beri böyleydi kalbi? Ya da ne zamana kadar böyle devam edecekti? Hızla Nalin annesinin elini tutup derin derin nefes almaya çalıştı. Zişan hanım panikle" iyi misin yavrum , ne oldu sana ,abla bak hele kızım iyi değil" dedi. Meral hanım oğluna" Ali'm sen.." demeye kalmadan kardeşinin panik sesini duyunca hızla arkasını döndü. Ali şaşkınlıkla olanları izliyordu. Hızla Nalin'i kucaklayıp arabaya doğru yürüdü arabanın kapısını açıp içine oturtu. Ali" iyi misin doktora gidelim mi " dedi . Nalin bir anda kendisini Ali'nin kucağında bulmasıyla gözleri kararmaya başlayıp etrafı bulanık görüyordu buna rağmen " biraz daha iyiyim sanırım ,yoruldum" dedi. Aslında onu gördüğünde kalbinin sıkıştığını söylemedi.. Ali annesine dönüp" hadi sizde yorulmuşsunuzdur , gidip birşeyler yiyelim sonra devam ederiz " dedi. Zişan hanım " aslında bir sürü işimiz var " dedi tereddütle kızı için endişeleniyordu. Meral hanım " o zaman ben teyzenle gideyim sizin anlamayacağınız işleri halledelim siz gidin yemek yiyin biz atıştırırız "deyip konuyu kestirip attı. Ali ikilemde kalmıştı Nalinle tek kalmak istemiyordu. Ali" o kadar acele mi" dedi annesiyle teyzesine bakarak .. Zişan hanım ' "tabi oğlum şunun şurda ne kaldı düğüne hem biz ablamla hallederiz siz biraz başbaşa kalın bakayım ama ulu orta bir yer olmasın şimdi laf falan olur" dedi sonuna doğru gençleri mutlu etmek isteyipte fazla belli etmek istemeyerek.. Ali kabullenip arabanın arka kapısını kapattı. Arabasına binip hızla uzaklaştı. Arabasını sürerken aklında nereye gidebileceğini tartı. Genelde her ince işini herkese göstererek yapardı bir çekincesi olmamıştı. Zaten özel bir işi de olmamıştı. İç çekip harabelere sürdü arabasını sonunda geldiğinde arabayi durdurdu. Sessizce indi arka kapıyı açıp " inebilecek misin" diye sordu. Nalin yol boyunca Ali'yi izlemişti. Ali'nin uzak durmasına anlam verememişti en azından eskisi gibi sataşmasını istemişti. Ama Ali gerekli olmadıkça konuşmamıştı. Ali'nin soru sormasıyla arabanın durduğunun farkına vardı. Nalin" şimdi iyiyim , kendim inebilirim " diyip yavaşça indi.. Kırmızı desenli elbise inmesiyle sallındı. Ali ile yavaşça restorana girip sandalye çekti Nalin şaşkınlıkla duraksadı , iki saniye duraksamanın ardından sandalyeye oturdu . Ali yerine geçip garsonu çağırıp sırasıyla Urfa kebap istediler . Garsonun gitmesinin ardından sessizlik hüküm sürdü masada.. Nalin bir anlık cesaretle " neden benimle konuşmuyorsun Ali "dedi. Ali karşındaki viran olmuş harabelere bakarken sorulan soruyla bakışlarını Nalin'e çevirdi. Ali bakışlarını tekrar manzaraya çevirip " neden mi konuşmuyorum bu soruyu sorman bile saçma değil mi, sen beni istemiyorsun, biz mecburiyetten birlikte değil miyiz " dedi tane tane konuşarak. Cebinden sigara paketinden bir dal çıkarıp kalın dudaklarının arasına yerleştirdi. Nalin Ali'nin sigara içmesini görsel şölenmişcesine izledi. Nalin " ama yinede denemeye değmez mi, sende istiyor gibiydin" dedi teredütle .. Ali vazgeçmişti. Dün annesi Zelal Hanım'ın konuşmasıyla denemeye karar vermişti , Nalin de Ömer ağası gibi aşık birini istiyordu hayatında ve Ali küçüklükten beri kendisiyle evleneceğini söylüyordu. Bu kadar ısrarla söyleyen birisi en azından hoşlanma ihtimali yüksekti. Sonunda soğumuştu , eline geçecek aşkı uzaklaştırmıştı. Ali bakışlarını Nalin'e çevirip " gerçekten değer mi , istemiyorum diyen sensin ne değişti" dedi. Nalin ürkek bakışlarını masaya dikip " aslına bakarsan ben , ben bilmiyorum sonuçta evleneceğiz ve ,,ve belki bizde Ömer Ağa ve Gamze abla gibi ... " diyip cümlesini yarıda kesti. Ali gülüp " sen şimdi " dediğinde lafını kesip garson masaya gelip yemekleri servis edip içecekleri ikram etti. Garsonun gitmesiyle Ali gülmesini kesip" sen biz olabileceğimizi mi ima ediyorsun" dedi Nalin panikle" ben bir şey ima etmiyorum" dedi . Ali karşısındaki esmer güzeli kızın utandığını anlayıp nasıl toparlayacağını kısaca düşündü. Sonunda Ali" peki ben sorayım sence bizim olma ihtimalimiz var mi , yani ikide bir laf vurmadan göz göze , diz dize " dedi sesini hafif kısıp romantik bir şekilde. Nalin bakışlarını masadan çekip" eğer istiyorsan yani benim lafımla yani.." dediğinde Ali lafını kesip" bak bu gurur yapılacak konu değil eğer istiyorsan ben bizim için çabalarım ama olmaz dersen bir yolunu bulup engelemeye çalışacağım çünkü sevmediğim olmayacak bir ilişki istemiyorum"dedi.. Nalin kırmızı dudaklarının kemirmeye başlayıp " aslında küçüklükten beri birbirimizi az çok tanıyoruz hem ailelerimizde uygun görmüş ben denemek istiyorum" dedi. Ali Nalin'in lafını dolandırmasına gülüp sonunda gözlerine gözlerine dikip"Bir şehrin uzak semtleri gibi gözlerin üzgün, kara, ayaklanmaya hazır ben yaralar kuşanıp katılırım onlara.. beraber bir hayatta var mısın benimle Nalin" dedi. Nalin inanmıyordu vazgeçmişti Ali.. O da mi istiyordu beraber olmayı.. Nalin'in gözleri buğulandı , idrak edemiyordu. Nalin " evet seninle beraber olmaya varım " dedi heyecanla. Ali karşısındaki esmer güzelin elini tutup öptü" o zaman afiyet olsun güzelim" dedi . Ömer şirketten çıkmak için hazırlanırken telefonuna sarı civciv'den gelen mesajla duraksadı. Mesajı açtığında - mandalina ile muz alır mısın Ömer'im - yazıyordu. Ömer cevap yazacakken kapının çalınmasıyla duraksadı ve "gir" komutunu verdi. İçeri giren Osman " abi hazırsan çıkalım " dedi. Ömer sarı civciv'ine mesaj atıp " benim almam gerekenler var sen geç istersen" dediğinde Osman " bende geleyim ne olur ne olmaz" dedi. Osman abisini vurulma olayından sonra her yere abisiyle gitmeye ant içmişti. Ömer " peki" diyip çıktı. Konağa giren Ömer ilk iş odasına uğradı . Sarı civcivi kısa bir şort ve askılı kırmızı penyesiyle önündeki çamaşırları katlıyordu. Ömer içeri girip ardından kapıyı kapattı. Ömer "güzelim istediklerini getirdim" dedi gülerek. Gamze Ağasının sesini duymasıyla elin ayağına dolanıp katladıklarını devirdi. Ömer gülüp " güzelim beni bu kadar sevdiğini belli etme " diyip elinden tutup yatağa oturtu.. Gamze Ağasının yere indirdiği poşetleri karıştırmaya başlayıp eline geçen mandalinayı hızla soymaya başladı. Ömer sarı civciv'inin her hareketini izlerken " Senin gülüşünde; papatya bahçeleri var, gökyüzü var, yıldızlar var, bambaşka bir evren var. Sen gülünce; kuşlar uçuşuyor, çiçekler açıyor, yağmur diniyor. Sen gülünce, Dünya güzelleşiyor... " dedi. Gamze ağzına attığı iki parça mandalina ile duyduğu sözlerle öksürmeye başladı. Ömer gülüp"Hanımefendi, gülüşünüz diyorum kalbimde papatyalar açtırıyor! " dedi. Gamze utanıp elindeki mandalinayı Ömer'in ağzına tıktı. Ömer gülerek yedikten sonra"Kalbim senin aşkınla çarpma hızını yükseltti. Dünya dönerken yalpalıyor mu sanki? Çiçekler nasıl da güzel kokuyor böyle? Aşk ne güzel şeymiş seninle…" dedi. Gamze sevdiği adam ile arasındaki meyve poşetlerini çekip dudaklarına uzandı. Ömer ile Gamze'ye göre aşk sınırları aşıyordu . Ömer'e göre Gamze'nin dilsiz olması sorun değildi gönül bağları birbirine bağlıyordu. Ali ile Nalin yeni aşka yelken almışlardı. Konağa Gamze'nin annesin gelmesiyle huzur bozuldu Seher hanım " kızımı istiyorum onu almadan şurdan şuraya gitmem" demesiyle konak sessizliğe gömüldü. Annesini geldiğini ve Mehmet beyden kendisini istediğini duyan Gamze ağlamaklı bir şekilde Ömer'e mesaj attı. Gitmek istemiyordu . Şimdiye kadar etrafında aradığı annesi mutlu olduğunda huzuru bozmaya gelmişti. Ömer girdiği toplantıda Gamzesinin " beni bırakma " mesajıyla ayağa zıpladı. Ne olmuştu da Gamze'si beni bırakma diyordu? Hızla toplantı alanını terk edip arabasını hızla eve sürdü konağa gireceği sırada babasının sesiyle olduğu yerde durdu. Mehmet bey" şimdiye kadar neredeydin hanım , bu kız küçücük tek başına , başına ne geldiğini düşünmeden terk etmesinin, kendine çocuk yapmasını biliyorsun şimdi mi geldi anneliğin aklına" demişti bariton sesiyle .. Ömer konağa girmesiyle terasta ki kalabalığa doğru gitti. Yaşlı kadın" sizi ilgilendirmez o benimle kızım arasında verin kızımı" dedi kendinden emin bir sesle... Ömer " öyle mi önce karıma soracağım ki o evet dese bile kocası olarak ben hayır diyorum ama önce karımın kararı" diyip etrafta sarı civciv'ini aradı. Annesinin arkasına sığınan karısını gördüğünde kalbi sızladı. Gamze ürkek adımlarla kocasının yanına gidip yeni öğrendiği işaret diliyle -istemiyorum -dedi. Seher hanım " geliyorum" diyor dedi heyecanla.. Ömer güldüğünde Meral hanım " hayır kızım gelmiyorum diyor" dedi gururla.. Seher hanım" hepiniz yalancısınız hem ne fark eder kendini ifade edemiyor elbette benimle gelecek" dediğinde .. Ömer'in sinirden elleri titredi. Yanında karısına hakaret ediyorlardı. Buna dayanamadı. Ömer " atın bu kadını dışarı gözüm görmesin" demesiyle çalışanlar dışarı çıkardı. Kadın çıkarken " mahkemelerde süründürürceğim alacağım kızımı " dediğinde Ömer" al da görelim mahkeme verse bile kaçırırım o benim ve bana ait" dediğinde Gamze hızla Ömer'e sarıldı .. Ömer kadının konaktan atılmasıyla " müsadenizle" dedi. Karısının belinden tutup odasına götürdü. Günler günleri kovaladı ve s onunda Gamze'yi doğum sancısı tutmuştu. Ağası yatarken birden uyandırıp elleriyle - doğum başladı- dedi. Ömer kapıda beklerken hemşirenin " ağam hayırlı olsun nur topu gibi oğlun oldu" dedi. Ve mutlu son.... |
0% |