Memleketi , ailesi , mahallesi.....

***********

Yine güneşli ve yaz tatilinin başladığı bir senesiydi...

Ekber valizini uçağa yerleştirdi ve hostesten bir su istedi . O kadar bunaltıcı bir hava vardı ki nefes almak bile zordu.

Hostesin :

-'' Lütfen yerinize geçin , uçak kalkar kalmaz suyunuz getirilecektir.''

diye sitem etmesiyle yerine oturdu...

Ekber için üniversitede üç sene dolu dolu geçmişti.

Her sene Ekber yaz tatilinde ailesinin yanına Malatya'ya ziyarete gidip , her yaz tatilinde olduğu gibi sanayi de babasına yardım ederdi.

Yine bu yaz , ailesi burnunda tütmüştü.

Bütün yolculuk boyu Ekber uyumuştu. Çakma sarı saçları olan hostesin onu uyandırmasıyla uyandı.

Kafasını kaldırıp baktığında bütün uçağın boşaldığını gördü. Hafifçe sırıttı. Ona sırıttığını sanan hostes , o inci gibi dişlerini Ekber'e gösterdi.

Ekber hostesin ona kur yaptığını anlayınca yavaştan kalması gerektiğini anladı. Kulaklığı kulağından çıkardı. Ayağa kalkıp hafif esnedikten sonra belinde hafif ağrı hisseden Ekber , içinden - ne diye uçakta uyudum- diye kendine hayıflanmaya başladı.

Bavullarını alan Ekber çıkışa doğru yürüdü .

Telefonun Selçuk'un numarasını tuşlayıp aradı ve geldiğini söyledi ve havaalanında onu nasıl unuttuğuna hakkında sızlandı.

Selçuk'ta "On dakikaya ordayım" deyip telefonu aceleyle kapattı.

İki saatlik yolculuğun ardından evine, mahallesine kavuşmuştu Ekber...

Şimdi sıra Meral Hanıma sürpriz yapmasındaydı.

Kapıya hızlıca vuran Ekber:

-'' Açın kapıyı alooooo, oğlunuz gelmiş açmıyor musunuz kırıyorum ona göre ....''diye hem söyleniyor hem de kapıyı yumruklamaya devam ediyordu.

Annesi Meral Hanım'ın hızla kapıyı açmasıyla Ekber öne doğru sendeledi ve annesine sarıldı:

'' Tontonum ben geldim ,beni kapılarda mı bırak

acaksın? " diye naz yapmaya

başladı...