@zeytan34
|
12. Bölüm Odaya kaçan İlay'ın peşinden babası odaya girdi. Şahin Bey konunun ehemmiyeti ve küçük kızının cevabını merak ederek:''Eee kızım sen ne diyorsun ?'' dedi gözleri güzel kızını yüzünde gezinerek. İlay başını eğerek : ''Valla baba ben bilmem , sen ne dersen ben ona uymaktan başka bir şey bilmem.'' Diyerek cevaplar. Halının üzerindeki desenleri izlemeye başlar. Şahin Bey kızının cevabından mutlu olup: ''O zaman ben ne karar verirsem saygı duyacak misin?'' diye sorar bir nevi gönlü var mı diye kızının cevabını ölçmeye çalışarak. İlay bulunduğu durumdan utanarak : ''Ben anlamam sen ne dersen saygı duyarım.'' diye tekrar etti .O sırada halının ne kadar kirlendiğini fark etti içinden bir gün bunu da yıkayalım diye geçirdi. Şahin Bey: ''O zaman hakkında hayırlısı kızım misafirleri bekletmek olmaz.'' diyerek ayaklandı ve odadan çıkıp misafirlerin yanına gitti. İlay merakla salon kapısından babasının ne diyeceğini dinlemeye başlattı. İçinden en azından ne diyeceğini bana söyleseydi. Bilinmezlik ne istediğini bilinmemezlik berbat bir buhrandı. Şahin Beyin girmesiyle bütün gözler ona çevrilir. Şahin Bey yerine oturup hafif öksürdü : ''Valla kızım baba sen ne dersen bana uyar dedi ben de ne diyeyim Ekber'den iyi damat bulamayacağıma göre... Verdim gitti.'' Diyerek cevab verdi. Meral Hanım yerinden kalkarak : ''O zaman kızı da çağıralım da yüzükleri takalım.'' Dedi sevinçle. Selçuk mutlulukla : ''Hadi yüzükleri takalım da aşağıda iki göbek atalım arkadaşlar bekliyor.'' Dediğinde . Selçuk'un annesi Saliha Hanım: ''Sus terbiyesiz.'' diye uyarır. Meyra Hanım kızı İlay'ı çağırdığında , Ekber ayağa kalkıp büyüklerinin elini öper, İlay da içeri girmesiyle büyüklerinin elini öper ve yüzükler takılır. Mehmet Bey gururla : ''Hayırlısı olsun artık bir kızım da oldu.'' Dedi. Ekber İlay'ın yüzüğüne bakıp somurttuğunu görünce morali bozulup annesinin uyarmasıyla İlay'ı alnından öptü. Ekber içinden – istiyor mu istemiyor mu bu kız bu buhran beni öldürecek – diye iç çekti. Selçuk: ''Hadi kardeşim!'' diyerek dışarı çıktı. Selçuk davulcuya : ''Çal kardeşim.'' Dedi ve döktürmeye başladı arkadaşlarıyla. Herkes dışarı çıkmış coşan mahalledeki erkekleri izlemeye başlarlar. Ekber'in gözü İlay'a ilişti. İlay ne gülüyordu ne de mutluluk denen o ışık süzmesi gözlerinde gözükmüyordu. İlay'ın birine dikkatle baktığını görünce İlay'ın baktığı tarafa bakmaya başlaadı. Kaan'ı ve Ahmet'i görünce tekrar müstakbel nişanlısının kime baktığını çözmeye çalışır. İlay'ın dikkatle Ahmet'e baktığını görünce içinden bir yoksa geçti. Bütün bu kutlama boyunca İlay Ahmet'e bir istekle, arzu yani herkese baktığından farklı baktığını düşündü. Kısacası İlay'ın Ahmet'ten hoşlandığından artık emindi , içinde fırtınalar kopmaya başladı. Kalbine ağrılar giriyordu. Sanki biri kalbini eline almış sıkıp sıkıp bırakıyordur. Nefes almasına kimse izin vermiyor gibi geliyordu. Kendini boş bir denizin ortasında yapa yalnız hissediyordu. İçinden bir ses artık sadece böyle hissedeceğini söylüyordu. Tayfayla beraber coşan Selçuk'un yanına yaklaşıp: ''Bir baksana kardeşim.'' Dedi sonunda. Selçuk gülerek : ''Hadi kardeşim oynayalım sonra konuşuruz.'' Diyerek oyuna tekrar girdi. Ekber : ''Selçuk'' diye bağırmasıyla.. Herkes sus pus olur. Davul susar herkes dikkatle Ekber'e bakmaya başladı.. Ekber sinirle ''Yeter bu kadar. Kısmetse devamını da düğünde oynarsınız.'' Dedi ciddiyetle. Mehmet Bey komşularına rezil olduğunu görünce : ''Sus lan it! Oynayın bakayım bu kadar büyüğün var sana mı kaldı söz söylemek.'' diyerek oğlunun lafını ezdi. Ekber ilk defa babasına karşı çıktı : ''O zaman baba söyle de bitsin şu kutlama.'' Diye karşı çıktı. Mehmet Bey milletin içinde Ekber'in ona cevap vermesine şaşırıp Ekber'in bu evliliği istemediğini anladı .Daha fazla millettin içinde laf söylememek için': 'Yeter gençler darısı düğüne , o zaman kurtlarınızı dökersiniz.'' dedi. Mehmet Beyin dünürlerine mahcup olduğunu hissedince başına ağrı sağlanır. Selçuk Ekber'in babasına cevap vermesinin şaşkınlığını atıp davulcuya parasını verip gönderdi. Bütün tayfa Ekber'i kutlarken Selçuk Ekber'in bu kadar neye kızdığını düşünmeye başladı. Ekber'in gazını aldığını hatta çiçekleri alırken bile kızın gönlü olsun, mutlu olsun diye kendisinden kızın hangi çiçeği sevdiği öğrenmesini istemişti. Sonra Selçuk'un o kadar şaka yapmasını bile sineye çekmişti. Ama bu sefer bir şey olmuş olmalı ki Ekber babasına cevap bile vermişti. Özellikle milletin içinde hiç yapmadığı şeydi. Yapması herkesin dikkatini çekmişti. Selçuk meraktan çatlayacağını düşünür. İçerde geçen muhabbeti olan her şeyi düşünür ama Ekber'in neden bu kadar kızdığını bulamadı. Mehmet Bey '': Biz gidiyoruz Ekber hadi!'' dedi sinirle. Bağırarak otoritesini hala olduğu kanıtlamaya çalışıyordu. Ekber mahcup bir sesle : ''Baba müsaadenle bi İlay ile konuşmam lazım ben Selçuk ile gelsem.'' Diye yanıtladı. Mehmet Bey sinirle :''Ekber, konuşmamız lazım.'' diye bağırdı. Ekber babasının sinirlendiğini anlamıştı ama öğrenmeliydi : ''Siz bütün misafirleri uğurlar sınız ben gelene kadar, bende çabuk konuşur gelirim baba.'' dedi inatla. |
0% |