Yeni Üyelik
29.
Bölüm

26. Bölüm

@zeytan34


26 .Bölüm


Ekber odaya girdiğinde İlay ağlıyordu..


Ekber içinden -Hadi ama ben ağlayan insanlarla konuşamazdım bile.- diye geçirip odada kalmak ve çıkmak arasında kalmıştı.


Ekber kendine telkin vererek -Hadi Ekber yapma nasıl sakinleştir bilirsin kızı sadece düşün – dedi sonunda Ekber :" İlay "demesiyle...


İlay kendine seslenildiğini duyup hızla koltuktan kalktı : " Ben her şey için özür dilerim , böyle olmasını istemezdim sana" deyip ağlayarak yere çöktüğünde Ekber nasıl bir tepki vermesi gerektiğini düşündü.


İlay hüngür hüngür ağlıyordu..


Ekber öksürüp : " Hadi ama benim hiç bir suçum yok , bak o daha deli bir aşık ve kızı başkası istiyorlar bunalımda , ne dediği bilmiyor üzme kendini sen "dedi ama içinden daha iyisini diye bilirdin diye geçirdi .


İlay gözyaşlarını silip : " Ben onun için ağlamıyorum. Çoktan hakkettim , nasıl belli etmişim anlamıyorum. Bilmeden seni rezil etmişim . Çok

üzmüşüm , sense beni hiç kırmadın , ailen son derece haklı Kaan abisini mutluluğunu istiyor şimdi ben onların yüzüne nasıl bakacağım.."deyip ağlamaya devam etti.


Ekber yere oturup ellerini İlay'ın yanaklarına koyup : " Gözlerime bak İlay , bana bak güzelim hayat bu. Olacaktı , olacaktık seninle olmak kaderimizde varmış be güzelim daha çok şey yaşayacağız acı , tatlı ve bu evde olduğumuz sürece bunlara ailemde tanık olacak ve sen annemi annem diye kabul ettiysen güzelim benim tonton annem seni kızı gibi hatalarınla da kabul eder " dedi.


İlay dolu dolu gözleriyle Ekber'e bakarken , Ekber kızın ne hatasını olduğunu düşündü. İçinden - tek düşündüğü sevmek olan bir kızın ne hatası olabilirdi ki....Ona yaptığım haksızlık.

İstemediği halde beraber olamamalıydım , her şey baştan yanlıştı.Kaan haklıydı aslında her şey mecburiyetten ibaretmiş bunu anladım. – diye geçirdi


Ekber elleriyle karısının gözyaşlarını silip : " Hadi gülümse , gülmek sana çok yakışıyor. Seninle iki hafta sonra İstanbul'a gideceğiz. Orada gezdiririm seni , biraz ortam değişikliği iyi gelir .Hadi biraz uzan güzelim , unut hiçbir şey olmadı diye düşün". Diyerek teselli edip karısını kucağına alıp , yatağa yatırdı.


Ekber :" Sen uyu ben gelirim" diyip

odadan çıktı.


Salona doğru gittiğinde ,


Babasının Kaan'a : " Neden anlamıyorsun , küçüksün hadi her şeyi geçtim okuyorsun , evleneceksin peki mesleğin ne olacak , para nereden getirip de geçineceksin "dediğini duydu.


Kaan bıkkınlıkla : "Baba Allah aşkına , sabahtan beri ne anlatıyorum diyorum ki deli gibi aşığım diye ne yapmaya çalışıyorsunuz abim gibi olamam ben..." demesi ile hızla odaya giren Ekber : " Koçum ne varmış bende de , benim gibi olamazsın "dedi


.


Babası ve annesi ayağa kalktı .


Ekber kendine hakim olamayarak : " Söylesene koçum , bak ne var halimde "dedi artık başı ağrıyordu.


Kaan nefesi dışarı verip abisin mavi gözlerine gözlerini bana dikti , gülerek : " Abi gerçekleri duymak istiyor musun" dedi.


Ekber tereddütle : " Evet" dediğinde yanına kadar gelen Kaan : " Seni deli ,gibi severim abi ama gözlerin eskisi gibi değil , sen eskisi gibi değilsin , evlenince hayat değişmiyor ama sevmediğin bir kız olunca değiştin mecburen.

Kızı eşin yaptılar , en azından anladım seni , dedim bu kendi gibi kimseyle ilgisi alakası olmayan birine kendini adayacak dedim ama abi" deyip ellerini abisinin kalbine koyup : " Burası atmıyor onu gördüğünde , elin ayağın birbirine dolanmıyor , onun canı sıkınmış , ne yapmış , yemek yemiş mi ? Ne bileyim ağlamış mi? Hiç bir şey düşünmüyorsun. "dedi gülerek : " Gözlerin , herkesin sana hayran bırakan gözlerin abi , sen bir tek kişiye sakladığın gözlerin , ona eşine dolu dolu bakmıyor" dedi.


Ekber ne demeliydi , sonuna kadar haklıydı .


Eliyle saçını dağıttıktan sonra Ekber : " Sen haklısın be birader bunların hiçbirini ,hissetmiyorum ama ilerde oda olacak. "dedi kendini de ikna etmeye çalışarak.


Kaan kaşlarını çatıp : " Hadi ilerde olacak ya , gerçekten sevebileceğin kişi çıkarsa , onun karşısına istediğin gibi çıkamazsan "dedi..


Mehmet bey dayanamayarak : '' Kaan yeter bu kadar , zırvalıklarını kendine sakla '' demesiyle gerçekler Ekber'in beynine bir bir doluşmaya başladı.


Ekber içinden -Bunları sonra düşünmeliyim .

Önce kardeşi ne söylerse söylesin onun arkasında durmalıydı hele haklıysa ve seviyorsa- diye geçirdi....


Ekber : "Baba şey Kaan bu kadar seviyor , kızında gönlü var sevenleri bence ayırmayalım .Ben elimden geldiğince yardım edeceğim" dedi.


Mehmet bey kaşlarını çatarak : " Bilmiyorum , okul işi ne olacak" demesiyle Ekber : "Baba ben kardeşime kefilim , okulu dışarıdan halleder, işe gider, gelir sana laf söz getirmez bundan sonrada düzelmek için elinden geleni yapacak" dediğin de...


Kaan dayanamayarak söze girer : " Abim be" deyip abisine sarılır. Ekber dayanamayarak sarıldığında" abin , ya abi".. diye içinden geçirir.


Meral hanım kızgınlıkla Kaan'a : " Yürü odana hayta seni ,

bundan sonra sözümden çık , ben biliyorum sana ne yapacağımı "diyerek tehdit etti..


Kaan sevinçle : " Eeeyt be , evleniyorum "deyip annesinin iki yanağından öptü.


Meral hanım büyük oğluna dönüp : " Açsındır sen şimdi , odana git ben getireyim "deyip salondan çıktı.


Mehmet bey : " Oğlum iyi misin" dediğinde...


Ekber boş gözlerle bakıp : " Bilmiyorum baba ama biraz nefes almam lazım "diyerek derin bir nefes verdi...


Mehmet bey : " Bence de nefes al , dolaş ama telefonun yedi yirmi dört açık olsun yeter "demekle yetindi.


Hızla kafasını sallayan Ekber kendini evin dışına attı.


Nereye gidecekti? 


Cebinden bir dal sigara çıkarıp yaktı . Yavaş yavaş mahalleden çıkarken Nisan'ın lambası açık olduğunu gördüğün de en iyisi bir uğrayayım deyip etrafına baktığında Ekber kimsenin olmadığını gördü.


Laf söz çıkmasın diye geçirdi.


Merdiveni çıkıp zili çaldığında Nisan bilindik melodi sesiyle :"Kim o " diye sesini duydu.

Ekber : " Benim Ekber , hani iş arkadaşın olan "diye güldü.


Nisan'ın kapısı açıldığında beyaz yüzüyle karşı karşıya kaldı.


Bir hayallet mi .

lanet ...

o da ne

"Hassiiii..... Bu ne Nisan " dedi hayretle..


Nisan gülerek : "Ne yapayım can sıkıntısı , hem bu kadar abartmana gerek yoktu sadece makyaj " deyip içeri buyur etti. Ekber içeri girdiğinde bilgisayarda kareoke - Müslüm gürses affet- şarkısını çalıyordu.


Ekber dudağını büküp : " Hayırdır Nisan , dertli misin? Biralar , müzik falan.." dedi.


Nisan gülerek: "Ne yapayım ya , can sıkıntısı ben gidip yüzümü yıkayıp geliyorum. " diye izin istedi.


Ekber içinden -Ne kız ama hayatı dolu dolu yaşıyor- diye geçirip : "Git yıka da bu makyajla vir daha görmeyeyim seni , çok koktum " dedi gülerek..


Nisan : "hahaha çok komik "diyip banyoya gittiğin de , Ekber oturup müziği dinlemeye başladı. Bira şişelerinden açık olanı alıp kafasına dikti.


Ekber -Tam benlik ortam diye iç geçirdi.


Hayat her şeyi tam düzelttim derken yine tepe taklak yapıyor.


Ne trajedi yaşıyorum – diye geçirip güldü.


İçeri Nisan'ın girmesiyle ağzındaki içkiyi masaya bırakan Ekber : " Vay be yüzün çok güzel neden makyaj yapıyorsun ki , baksana güzelim çok küçük gözüküyorsun " dedi hayretle çok gelmişti Ekber'e bu hali.


Makyaj insanı bu kadar değiştirir miydi?


Nisan arkadaşının yanına oturup : " öküz "deyip beni dürtü .

İçkinin etkisiyle Nisan'a yaklaşan Ekber : "Yalan mi? "dediğinde göz göze geldi. Kalbi yerinden çıkacak gibiydi.


Nefes alamıyordu resmen ...

Ekber içinden -Bu kız böyle çok güzel miydi ? –

deyip inceledi. Mini şort üstüne uzun kollu bol yırtık bir tişört , dudaklarına baktığında iç çekip daha da yaklaştı..


Loading...
0%