@zeytan34
|
28.Bölüm Ekber kapının açılmasıyla Ela ve İlay'ı karşısında gördü : '' Oo yenge , beni kapıda mi karşılıyorsun'' deyip içinden- acaba Selçuk söyledi mi o konuyu - diye geçirdi. Ela tebessüm edip : '' Biraz öyle oldu , bende çıkıyordum '' dediğinden Ekber bozulmuş bir ifadeyle : '' Ben geldim diye mi kaçıyorsun , ayıp valla ..''dedi. Ela gülüp : '' Hayır İla'ya bir şey söyleyecektim , söyledim . Hem siz yemeğe gidiyormuşsunuz tutmayayım '' dediğinde Ekber sakin konuşmasını bir şey bilmediğine varıp rahatladı ve : '' Selçuğu da çağırayım hep beraber gidelim'' dediğinde Ela hızla red edip : '' Yok yok siz gidin benim evde işim var , hem kaynanam bekler onun la komşuya gidecektik'' dedi. Ekber : '' Olmadı valla yenge , gelin işte sonra halledersin işlerini '' deyip göz kırptı. Ela :'' Yok yok ben gideyim , geç kaldım hadi size iyi akşamlar ''diyip vedalaştı. Ekber İlay'a dönüp baktığında içinden - yeşil elbisesi , saçları yüzü ah... zaten zor geçmiyormuş gibi birde beni zorluyor. – diye geçirdi. İlay kocasının hızla yüzünü tutup : '' Senin yüzüne ne oldu kaşın iyice açılmış' ' dedi hayretle . Ekber yüzündeki ellerden kurtulup : '' İyiyim bir şey yok , çarptım sadece hadi annemlere söyleyeyim de gidelim , ne dersin'' deyip içeri girdiğinde İlay yüzünü asıp : ''Şey annemler Nihal teyzelere akşam yemeğine gittiler , ben tekim evde'' dediğinde Ekber şaşkınlıkla içinden - şimdi bu niye suratını astı , ne güzel evde yoklar – diye geçirdi. Ekber :'' Ne güzel hadi , hazırsan çıkalım'' dedi durumu toparlamaya çalışarak . İlay :'' Bir saniye çantamı da alayım '' deyip hızla içeri girdi. Ekber iş çantasını portmantoya koyup , kravatı gevşettiği sırada İlay gelip : '' Hazırım hadi gidelim'' dedi güler yüzle . Ekber içinden - bu kızı mutlu etmek ne kadar kolay bir çikolata bir pastaya etrafa gülücük saçıyor.- deyip güldü. Ekber '' hadi o zaman'' dediği sırada İlay kocasının koluna girdi. Ekber şaşkınlıkla bir koluna bir İlay'a baktığında.. İlay panikle : '' Şey rahatsız olduysan'' dediği sıra Ekber : '' Yok da şaşırdım biraz'' dedi. İlay çekingen bir ifadeyle : '' Şey millet evet millet laf etmesin diye koluna gireyim dedim malum elbisede biraz kısa laf olmasın'' diyerek hareketini açıklığa kavuşturmak istedi. Ekber itiraz edip : '' Yok gayet yerinde , dizlerinden ne fazla aşağıda ne de fazla yukarıda neyse seni nefis bir kebap restoranına götüreceğim önce taksi bulalım'' dediğinde İlay kocasının iyice koluma girdi.. Restorana geldiklerinde Ekber sandalyeyi çekip İlay'ı oturduktan sonra kendini rahatlıkla sandalyenin üzerine bıraktı. Gelene kadar taksici aynadan İlay'a bakmıştı. Ekber içinden - İlay olmasa , ben yapacağımı bilirdim de – diye geçirip çareyi ceketini bacaklarına örtüp : '' Kardeşim önüne bak''demekten başka bir şey bulamadı. İlay da kocasının sinirlendiğini görünce elini tuttu.. Garson yanlarına varıp menü bıraktığında Ekber : '' İlay ne yersin'' diye sordu. İlay menüyü incelerken : '' Bilemedim ki'' dedi. Ekber merakla : ''Acılı yer misin ? '' dediğinde İlay yüzünü asıp : '' Asla yiyemem'' dedi. Ekber garsona dönüp : '' O zaman bize bir Adana bir de Urfa olsun , bana bir ayran İlay sen'' dediğinde İlay çekingen tavırla : '' Şey bir kola'' dedi. Garson siparişi alıp , gittiğinde Ekber bakışlarını aile restoranında gezdirdi. Ekber : '' İlay ablan bugün neden geldi , yanlış anlama sadece merak ettim'' dedi merakla. İlay kocasının gözlerine dikkatle bakıp : ''Şey bir pasta tarifi vardı da onu sordu'' diye geçiştirdi. Ekber rahatlamış bir ifadeyle restorandı gösterip : '' Beğendin mi burayı '' dedi. İlay gülümsemesiyle kocasına bakarak : '' Evet çok güzel bir yer ''diyip etrafa baktı en son kocasının arkasında masada takılı kaldı dik dik bakmaktan alamadı gözlerini. Dikkatle arkasına karısının baktığını gören Ekber arkasına dönüp baktığımda bir kız grubunun masalarına baktığını görüp kafasıyla selam verdi karısına dönüp : '' İ lay bir şey mi oldu da onlara bakıyorsun ? '' demekten alı koyamadı kendisini. İlay suratını asıp :'' Yok onlar sana yani bize bakıyorlar da dikkatimi çekti bende baktım .Sen neden selam verdin tanıyor musun ? '' dedi. Ekber : '' Hayır sadece onlar baktığını görünce selam verdim neyse ben bir tuvalete gideyim'' deyip masadan uzaklaştı.. Ekber'in tuvalete diye kalkmasıyla İlay kızlara dönüp kaşlarını çatarak ' ' Bir şey mi varda bakıyorsunuz''dedi sinirle. Sarı saçlı kız : '' Şey Abin ile bizi tanıştırır misin ? '' dedi büyük bir hevesle. Sinirle yüzüğünü gösteren İlay : '' O benim kocam bir daha buraya baktığınızı görürsem size şikayet ederim , rahatsız ediyorlar diye'' uyarıp masadaki suyu bir dikişte bitirdi İçinden - O kadar küçük mü gözüküyorum ah gerçekten ablam haklı bir an önce Ekber'in de beni sevmesi lazım , ama nasıl yapacağım off- diye düşünmeye başladı. Garson siparişlerin inirip gittiğinde İlay hala Ekber'in hoşlanması için ne yapması gerektiğini düşüyordu. İlay içinden - ablam ne demişti İstanbul'a gidecek , Nisan da İstanbul'dan arkadaşı olduğuna göre çok güzel kızlar var. Eğer oraya giderse orda birini severse ah başım ağrıyor – diye elleriyle yüzünü kapattı. Ekber masaya geldiğinde yemeklerin geldiğini İlay'ın yüzünü kapadığını görünce şaşkınlıkla : '' İyi misin İlay , yemeğini mi beğenmedin ? '' dedi. İlay panikle : '' Ah hayır ne oldu geciktin '' diyerek konuyu değiştirmeye çalıştı. Ekber gülerek sandalyeyi çekip oturdu be gülerek : '' Hım tuvalette ne olurda insan , neden gecikir? Kavga yoksa bir kızla falan flört edebilirim'' deyip gamzelerini karısına sundu . İlay bu duruma erirken Ekber : ''Sabun bitmiş , istedim de o yüzden geciktim ee yemeyecek misin ? '' deyip karısının tabağını gösterdi. İlay : '' şey yok yiyeceğim ''diyip azar azar kebabı yemeye başladı . Genç bir oğla gitarını alıp Leyla mecnun - Yokluğunda parçasını söylemeye başladı. İlay mutlulukla elleri çarpıp : '' Ah çok şanslıyız , canlı müzik var sesi de güzel'' dedi. Ekber göz kırpıp : '' benimde sesim güzeldir övünmek gibi olmasında '' dedi . İlay şaşkınlıkla : '' Sen söyler misin yani şarkı söylediğini duymadım da'' dedi. Ekber : '' üniversite de pek fazla ders çalışmazsın yani sadece sınav zamanı çalışırsın en azından ben öyle yapıyordum .Genelde boş zamanım vardı Birol'u düğünden biliyorsun gitar çalmayı biliyordu kızlar falan tavlamak için , kampüse getirip çalardı bana öğretmesini istedim sağ olsun oda öğretti , arada çalardım'' dedi eski anılarını düşünerek. İlay içinden -Gerçekten bu oğlanın daha bilmediğim neyi var .Hem yakışıklı , kaslı ve gitar çalıyor ah gerçekten şanslı doğurmuş annem beni – deyip kıkırdadı. Gitarist şarkıyı bitirip Mustafa Ceceli -Şekeri çalmaya başladı.Etraftaki çiftler kalkıp dans etmeye başlayınca İlay içinden Allah'ım lütfen lütfen Ekber de beni kaldırsın valla sokakta ilk gördüğüm çocuğa para vereceğim – diye dua etmeye başladı. Ekber ayranından bir yudum alıp : '' İstersen dansa kaldırabilirim'' dedi. İlay sevinçle:'' Gerçekten kaldırır misin ''dediğinde Ekber gülerek : '' Bu kadar istediğini bilsem çoktan kaldırmıştım'' deyip ayaklandı. İlay'ın elini tutup dans eden çiftlerin arasına götürdü. Ekber elini karısının beline koyunca İlay ellerini kocasının omzuna koyup hafifçe sallanmaya başladı. İçindeki sevinçle İlay - Yeminle sokaktan ilk gördüğüm çocuğa para vereceğim - dedi. İlay kocasının gözlerine bakıp : '' Önce kalbime sonra evime girdin yaaa nasıl mutluyum şeker yapışmış sanki diline , bu en tatlı şey sanki duyduğum''nakaratını söyledi. Artık cesaretini toparlayan İlay içinden - sonunda ne olursa olsun Ekber'i asla bırakmayacağım isterse beni reddetsin , hem ben onun karısıyım en fazla ne kadar reddedebilir ki – diye geçirdi. İlay ellerini Ekber'in belline dolayıp başını göğsüne koyup sallamaya başladı. İlay - ah şu kalp atışları benim için atsa , benim kalbim şu an halay çekiyor resmen, hem de bu şarkıda..- dedi gözleri buğulanarakç Şarkı bitmesiyle Ekber ayrılıp : '' Hadi yerimize geçelim artık'' diyip Masaya gitmesiyle İlay masaya geçtiler.. Ekber danstan beri gözlerini karısından kaçırıp : '' Ee çayı burada mi içelim yoksa evde mi''demesiyle İlay : '' Bilmem fazla masraf oldu. Eve gidelim hem sen rahatsız oldu galiba..'' diyerek kocasını iğneledi . Ekber karınsın gözlerinin içine bakıp : '' Yok neden rahatsız olayım , masrafta olmadı ama biraz gezelim bayadır gezmedim .Eve gideriz gitmeden dondurma alırız'' dedi. İlay : '' Olur hem de çok güzel olur, gezerek gideriz dondurma falan çok romantik''demesiyle Ekber'in suratı düştü. Ekber : '' Hadi çıkalım kasada hesap öderiz'' dediğinde ayağa katlı. İlay çantasını alıp arkasından takip etti. İlay içinden -ah gerçekten İlay neden söylüyorsun o kelimeyi, ne romantik dili kopsun e mi..- diyerek söyleniyordu. Ekber parayı ödeyip : '' hadi ''demesiyle yan yana yürümeye başladılar. İki yabancı gibi yan yana ilerliyorlardı. Uzaktan gören birbirlerini tanımadığını düşünürdü. İlay içinden - Acaba uzaktan nasıl görünüyoruz iki kardeş yok canım iki kardeş olsa kolunu omzuma atar değil mi? İki arkadaş yok o zaman sohbet ederiz ne bu mesafe canım ..Peki karı koca bu hiç değil insan karısını eli tutar .Allah aşkına neyiz biz .- son kelimeyi dışında söyleyip ''Neyiz biz'' demesiyle Ekber şaşkınlıkla : '' Ne neyiz'' dedi. İlay gözerini kocaman açıp bakmış ve cevap verememişti. Ekber gülüp : ' ' Dedin ya neyiz diye onu sordum'' diye yineledi cümlesini. İlay : '' Yok bir şey , dalmışım ağzımdan öyle çıkmıştır.'' Diye kısa kesti . Ekber marketi gösterip : '' Gel şuradan dondurma alalım, neli istersin''dedi. İlay : '' Çilekli olsun'' ded iğinde Ekber gülerek : '' Peki çilek kız burada bekle , şimdi çilekli dondurman geliyor'' deyip göz kırptı. > �{|�?�( |
0% |