Dervişoğlu, Merdan'ın gitmesiyle sığmadı. Çarşıda kahveye uğradı. Çay içip, sohbet etmiştik.

Akşam eve girdiğinde ailesini yemekte orada oturuyordu. Yemekleri biten kardeşi Yakup ayaklandığında Dervişoğlu:"Hele durasın Yakup'un bir şeyim" dedi.

.

Yakup abisini süzüp oturdu.

Babasının annesi ve diğer arkadaşlarına baktıklarında onların da yollarını beklediğini gördüler.

Dervişoğlu sıkıntı ile gömleğinin bir yuvasını açtı ve:"Baba dostça bir anda bana kız istemiyordu" dedi .

Aziz bey kaşlarını çatıp: "Giderim gitmesine de yine o eski kırığını falan istemiyorum, iyi bilirsin" dedi. Oğlunun bit kızının müsveddesi yüzünden neler çektiğini biliyor, o kızı kendi ailesine yakıştıramıyordu.

Dervişoğlu dudaklarını ısıp:"Eski kırığım olmaz bende bilirim. Ben Kadir Cihangir'in kızı Gülsüm'ü derim" dedi.

Babası ve anası adıyla rahatladıklarını gördüler.

Hızla yerde inen yumrukla masadakiler sıçradı.

Yakup sinirle:"Sen ne dediğini yanlış yaptın mı? O kaç yaşından küçük, yakışık almaz, olmaz" dedi reddederek.

Dervişoğlu kaşlarını çatıp: "Kız da he der, babası da sana ne oluyor" diyerek ayaklandı.

Yakup sinirle abisinin yakasına yapışıp:" Olmaz, başka kız bul" dedi bağırarak.

Dervişoğlu kardeşlerinin ellerini tutup :"Söz bir kere ağızdan çıkar. Ben o kızı vereceğimi söyledim. Gidip alacaksınızz. Sana ne oluyor?" ses seviyesini yükseltir.

Bağırış sesleri konakta yankılanıyordu.

Yakup gözleri dolu dolu abisine bakıp:"Gülsüm de mi istersin?" dedi inanmayarak. Elleri abisinin yakasından düşmüştü.

Dervişoğlu kardeşinin yaptıklarını anlamayarak anne ve babasına baktı.

Başıyla onaylanarak Yakup hızla odadan çıktı. Dervişoğlu kardeşinin yüzüne bakıp:" Neden böyle yaptı?" Dedi.

Annesinin dudakları büküp:"Gençtir kanı kaynar. O da evlenmek istiyor demek ki. Hele sen evlenir oğul ona da sıra gelir" dedi.

Dervişoğlu başıyla onaylayıp tekrar oturdu.

°°°

Mithat akşam geldiğinde beri mavişi görmemişti. Gözleri onu arasa da çayını yudumladı.

Ayakta kalacakken Gülsüm'ün yanında gelen mavişi gördü.

Mavişi uzun yeşil elbisesi, göğsünün üstündeki örtü detaylı bir giydiği elbise ile arz-ı endâm yapıyordu.

Kalbi hızlanıyor, nefes alışverişi değişiyor. Gözlerini mavişinden alamıyordu.



Merdan yutkunup içinden-bana ne oldu- böyle oldu.

Maviş yanından kolu tuttu.

Merdan hayranlıkla:"Maviş bu ne güzellik böyle?" Dedi.

Kız çocuklarınla kıkırdadı.

Gülsüm gülüp:"Yakışmış miğam. Benim kıyafetimi verdim. Güzelim saçlarını da ördüm. Bugün gören herkesin Gözlerini Zeynepten alamadı. Hatta bizim Ali aşık resmi oldu" dedi.

Merdan sinirleriyle sinirleri tepesine atmıştı. Dişlerini sıkıp: "Hangi Ali, ne diye bakar?" dedi.

Gülsüm abisindeki değişim fark etmeyip:"Şoför Ali varya o. Bizim maviş ise bütün gün seni bekleyecek mi beğendin diye?" dedi.

Merdan sakinleşmeye devam ederse:" O Ali bir daha konağın içine girmeyecek. Ben maviş ürkmesin diye kıza izin vermiyorum. Dokunurken ayrılırken . Tövbe yarabbim . Duydun mu Gülsüm " dedi hiddetle.

Gülsüm sürprizlerle :"Tabi abi" diyip hızla ilerlemeye yöneldi.

Zeynep şaşkınlık Merdan'a bakıyordu. Sonunda beğenmediğini düşünüp gözler dolu oldu.

Merdan kendini toparlayacağı yanındaki saatte yere eğdiği başını kaldırdı.

Mavi gözlerin okyanusun rengine bürünmüştü.

Yanaklarından tutup: "Sana ben bir şey demedim ki Güzelim sen neden üzüldün? Ben senin güzelliğini görmeyin kimsenin " diyip göz kırptı.

Maviş heyecanla kendini gösteren dudaklarından mırıltı çıkardı. Ama Merdan anlamamıştı.

Hüzünle mavişine bakıyor:" Yakın gelecekte rahat rahat konuşacağız, gelecekte hem sana hemde bana nasıl konuşacağımızı öğretecek sonra sizin isteğimiz gibi konuşacağız " dedi.

Kızgınlıkla hızla Merdan'a doğru ilerliyor.

Merdan saçlarından öpüp sedire tekrar renkleri kızı da beraberinde oturtuluyor.

♤♤♤♤♤♤

Merhaba.

En az 40 okuyucusu olsa da pek merakla okuyanı yok hikayenin, o yüzden yazmayı aksadı. Hem de şimdi yayınlayacağım düzeltme bölümünün ihtiyacında bulunmadım.

Neyse beğenin.