Ünlü bir restorana gelmiştik boğaz manzaralıydı. Rüzgar hafif hafif eserken etraftaki insanlar bize bakıyordu.  Birilerinin yerimde olmak istemesi , arzu ahh bee sonunda ..

Ali , Suna'nın beline elini koyarken onları izliyordum. Bende peşlerine  takılmak için adımlayacak iken elimin kavranmasıyla yutkundum. Enes'e bakıyordum.  Utançla eşlik ettim. İçeri girdik . Bembeyaz bir restorana gerçek çiçeklerin yerleştirilmesiyle  doğa ve dizayn bir aradaydı. Masaların klasik havası köklü bir yer olduğunu hissettiriyordu.

Tam boğazı göreceğimiz  cam kenarına geçip oturduk. Tabi Enes sandalyemi çekmişti. Güzel bir ilişkinin başlangıcı miydi?

Garson menüyü bıraktığın da Ali kolunu sandalyenin arkasına atmış , yayvan bir şekilde- Gerek yok . Bize  şefin önerisinde  getirin diyip göz kırptı.

Garson gülümseyerek-Peki Ali bey içecek olarak ne alırdınız? dedi.

Enes söze karışıp -Kızlara mi sorsaydık birader dedi.

Ali  umursamaz bir tavırla -Suna  her zaman ki gibi benden yiyeceği için gerek yok dedi gülerek  ve ekleyip -yanındaki  mahalle kızını kastediyorsan o buraya daha önce gelmemiştir.  Ona iyilik yapıyorum.  dedi alay ederek.

Ben yutkunup -Bu mahalle kızı senin gibi babadan zengin olmadığı için gelmemesi normal dedim bilmiş bir tavırla.

Masada sessizlik oluştu birden.

Suna söze girip garsona hitaben -Siz bize içecek olarak da beyaz şarap getirin yavaştan gevşeyelim dedi.

Garson  aldığı siparişle giderken Suna telefonuyla ilgileniyordu .

Ben de masadakileri umurdamayıp manzaranın resmini çektim.

Sinirimi devam ettiremezdim.

Bugün benim günümdü.

Enes - Hayırdır bir sıkıntı mi var mekanda,  sinirlisi  dedi.

Beş dakika önce yaşananları unutmuş gibi.

Ali dudağını bükerek- Halledemeyeceğim şey değil dedi.

Enes elini masadan indirip bacağıma attığında irkilip elimdeki telefonla dona kaldım.

Ali dikkatle etrafına bakarken bir gözü de bendeydi.

Ne yapmalıydım?

Hafif bir tebessüm edip elini bacağımdan kaldırdım.

Enes umursamayıp elimi tuttu ve dudağına götürüp öptü.

Enes -Çok güzelsin dedi.

Hayranlıkla ona bakarken Ali -Ben bunların cilveleşmesini izlemeye gelmedim dedi .

Suna'yı kastederek.

Suna elindeki telefonda kafasını kaldırmayıp -Ya Alicim son dakika parti daveti aldım. Onu ayarlıyordum. Senin mekandan sonra oraya geçelim diye bir saniye tatlım dedi.

Enes gülerek-Tabi güzel kız yanımda kıskanırsın normal de seninle alakadar olurlar ,  seninle ilgilenirler , esmer şekerim uzak duruyor diye mi bu afra tafran dedi.

Ne demeye çalışıyordu?

Bana mi iltifat etmişti?

Ali cebinden çıkardığı sigarasını yakıp -Evet bak nasıl üzgünüm  elim boşta tutacak kimse yok. Mal misin oğlum  benimkinin çenesini çekiyorum bir de sen başlama dedi.

Masaya gelen balık  ve şarapla şaşkınlıkla baktım.

Garson balığı yapılışını anlatırken çalan telefonumla ayaklandım. Suna bana bakarken ben ayaklanıp sessiz bir köşeye geçtim.

Annem -Bebeğim ne yapıyorsun? dedi.

Sesimi normal tutmaya çalışıp -Ne yapayım anne proje ödevi için malzeme almaya çıktık okuldan yani okuldan sonra aldık abur cubur da alıp  eve geçtik biraz film izleyip sonra ders oturacağız dedim.

Annem -Peki güzelim  birşey olursa ara telefonum açık baban gelecek  şimdi  görüşürüz dedi.

Vedalaşıp kapatım.