Yeni Üyelik
48.
Bölüm

48. Bölüm

@zeytan34

Ayça ertesi gün giden Hasretin arkasından bakmıştı.

Alinin sabah eve gelip üstünü değişmesini uzaktan izlemişti. Giyinme işi bittiğinde kapıda göz göze geldiklerinde yüzündeki yaraların daha da belirginleşip sert bir hava katmıştı.

Ali yanına gelip anlından öpüp " Birşey olursa ararsın" diyip gitmişti.


...

Günler hızla ilerliyordu. Tek mutlu olduğu arada Hasretin gelişleri ve muhabbetleriydi. Deli kız her gelişinde Murat'a yaptığı cilveleri ve karşılıksız kalışlarını ısrarla anlatıyordu.

Ali de işten eve gelip gidiyordu. Nişan atılmıştı ama gündeme bomba gibi düşmesiyle işlerinde sarsıntı yaşamıştı. Bu yüzden eve geldiğinde sadece yemek yerken rahat rahat inceleyebiliyordu. Ayça yemekten sonra çalışma odasına sessizce giden Aliyi hüzünle izliyordu.

Korkuların farkındaydı ama elinden birşey gelmiyordu.

Hasret ile konuşup bu gece onları çağırmıştı. Böylelikle rahat rahat Aliyi izleyebilecekti. Sohbet bile edebilirdi .


Sofrayı süzdü . Herşeyin tam olduğunu görünce fırını kapatmak için mutfağa girdi. Ali eve girdiğinde yemek kokusuyla çantasını bırakıp elini yüzünü yıkamak için lavaboya ilerleyecekken kapının çalmasıyla karşında Mehmet ve Murat'ı gördü.

Kaşlarını çatıp " Hayırdır işte birbirimizi görmemiz yetmedi mi ?" dedi.

Mehmet içeri adımladığın da arkada kalan Hasreti işaret edip" Bir türlü susmak bilmedi . Sonunda elimden kalacak'' diyerek içeri hızla adımladı.


Ali şaşkınlıkla havaya kalktı. Hasret yanındaki Murat'ın koluna girip " Hep beraber akşam yiyelim özledim sizi hem belki aramızı yaparsın " diyip göz kırptı.


Ali " Sen yürek yemişsin abine gerçekten söylememi istiyor musun? " dedi içeriyi işaret eder.

Hasret iç çekip " Yanımdaki evet desin bak bakalım onu dinliyor muyum" diyip sinirle mutfağa gitti.

Ali şaşkınla Murat'a bakıyordu. " Sen ne istiyorsun , bu böyle ne zamana kadar gidecek " dedi sonunda sinirle.

Murat böyle bir tepki beklemeyip" Ben bir şey yapmıyorum " diyerek savunmaya geçti.

Ali sinirle " O kesin , ne istediğinden ne de istemediğinden eminsin bir karar ver de kızı perişan etme artık " diyip kapıdan çekilip yarım kalan işini tamamlamaya gitti.

İndiğinde gördüğü sofra ile Ayça ile göz göze geldi.

Ayça " Hadi artık sofraya ben çok acıktım" dedi bakışlarını kaçırarak.

Mehmet gülerek yanındaki Muratın ensesine vurup" Hadi lan yeğenim acıkmış, bekletmeyelim" diyerek sofraya oturdu.

Sessizce yapılan yemeği bozan Hasret oldu.

" Ee Ayça kontrole gittin mi kız mi erkek mi?" Dedi merakla.


Masadakilerin biranda kendisine bakmasıyla Ayça kekeleyerek" Ben de bilmiyorum kontrole gitmedim daha " dedi

Ali önündeki eti keserek" Doğru , yarın gidelim yoğunluktan atlamışım " dedi.

Bakışlarını Mehmet'e çevirip" Ee Mehmet kardeşini ne zaman evlendiriyoruz" dedi bakışlarıyla Murat'a meydan okuyarak.

Murat duyduklarıyla öksürmeye başladı. Sonunda durulduğunda Mehmet " Daha yeni mezun oldu kendi gibi birini karşıma getirirse evlenir" dedi kaşını kaldırarak.

Hasret duyduklarıyla sırıtması büyüyerek " Murat gibi biri olsa" dedi hevesle.

Mehmet olumlu anlamda kafasını sallayınca Hasret masanın altında Murata ayağına vurdu.

Beklemediği tepkiyle Murat sıçramıştı.

Mehmet sinirle" Sana ne oluyor ben anlamıyorum, iyice sessizleşip garip davranmaya başladın" diyerek çemkirdi.

Ayça merakla olanı izlerken elini tutan Aliyle bakışlarını ellerine döndü.

Ali " Aslında Hasreti kimseye emanet edemeyiz . Yanlış falan yaparlar olmaz" dedi.

Mehmet ilgiyle dinleyip" Kime vereceğiz bizim gibi adamlar olmaz, ne olacağımız belirsiz kendi gibi okumuş eğitimli biriyle evlensin" dedi.


Murat yutkunup" Okumazsa ne olur ,ben okumadım gayet de yaşıyorum" dedi.

Hasret hevesle " Evet ne fark eder ya" dedi aşkından öldüğü adama bakarak.


Mehmet " Murat olay seninle alakalı değil . Bizim gibi adamlar beş para etmez. Çevremizdekilere ancak acı veririz. Kardeşimin üzülmesine izin veremem " dedi.

Murat duyduklarıyla başını eğmesiyle Ayça " Aslına bakarsan üzülmeden de mutlu olamayız " dedi elini tuttuğu adamın gözlerine bakarak.

Ali " Bence de gerçekten sevince istemesen de üzüyorsun. Mutsuz olmasın diye de sevilmeyeceği biriyle evlenemez"dedi.

Mehmet karşısındaki çifte kısa bir bakıp " Birini bulsun sonra konuşuruz acelesi yok" dedi.

Ali bakışlarını Murat'a çevirip kaşını birini kaldırdı.

Murat yutkunup" Aslında Mehmet ben kardeşine uygun değilim ama" diyip yutkundu" seviyorum" diyerek ekledi.

Mehmet duyduklarıyla ayaklanıp" Sen ne diyorsun, ağzından çıkanı duyuyor musun? " dedi sinirle.

Murat ise sadece başını eğip onaylamakla yetindi.

Mehmet masadan kalkıp Murat'a yumruk attı. Aldığı darbeyle sandalye ile düşmüştü.

Ali olanlar ile ayaklanıp " Yapma " dediğinde Mehmet " Ne yapma kardeşimi seviyormuş ,kardeşin lan o senin , dengin mi? " diyerek kardeşini kolundan tuttu.

Ali " Dediklerine dikkat et sinirlisin ama kimseyi kırma " diyerek uyardı.

Hasret kolunu kurtarmaya çalışıp " Bırak beni, ben de seviyorum bizi ayıramazsın" diye kolunu kurtardı.


Mehmet duydukları ile " Allah sizi bildiği gibi yapsın "diye çıkışa yürüdü .

Ali hızla çıkışta yakalayıp" Nereye oğlum sevmişler birbirlerini , iyi misin en iyi sen anlarsın " dedi.

Mehmet " Benim bunu sindirmem lazım" dedi yumruklarını sıkarak.

Ali " Murat lan, Murat ters bir hareketini bırak gözü kapalı emanet edersin neyin siniri bu " dedi.

Mehmet " Hissediyordum kondurmadım.

Gözüm kapalı emanet ederim ama ... Bilmiyorum sakinleşmem lazım " diyerek kolunu çekip arabasına binip uzaklaştı.

İçeri giren Ali ,Ayçanın şaşkın bakışları ve başı yerde olan bir aşık, pansuman ile ilgilenen Hasreti izledi.

Sonunda kendini toparlayınca" misafir odasına git Murat ben hallederim kendini toparla" dedi karşındaki çiftin gidişiyle.


Ayçanın yanına gidip kucakladı.

Ayça şaşkınlıkla " Ne yapıyorsun?" Dedi.

Ali hayranlıkla " Sevgilimi kucaklıyorum. Hem odamıza gidelim de sen ve bebişimle ilgileneyim" dedi.

Ayça

duyduklarıyla ile gözleri dolunca başını Alinin boynuna yasladı..


Loading...
0%