Yeni Üyelik
50.
Bölüm

50. Bölüm

@zeytan34


Kapının çalınmasıyla kapıyı açıldığını duyan Hasret kucağındaki bilgisayarı masaya bırakıp karnındaki mısır tabağını da yanına indirdi.

İçeri goren abileri ve sevgilisiyle şaşkınlıkla yutkundu. Sevgilisi burdaydı onkadar kaçmak işe yaramamıştı.

Hızla ayağa kalkınca üstündeki tek tük mısırlar yeri boyladı. Hızlıca üstünü sırkeleyıp umursamaz davranmaya çalıştı.

Hasret " Hayırdır evde toplantı mi var?" dedi.

Murat hızla karşına dikilip kolunu tuttu.

Murat" Gözlerime bak , bak bana istemiyor musun sen beni" dedi sinirle.


Hasret duyduklarını anlandıramayıp abilerine baktı.

Abileri koltuğa oturup masadaki mısırları atıştırıyor ve film izler gibi izliyordu.

Hasret " Ne oluyoruz ya basit bir sorudan nerelere geldik" diye konuyu dağıtmak istedi . Kolunu çekmek istese de Murat bırakmıyordu.

Murat iyice sinirlenip" Basit bir soru sordum. İstemiyor musun beni, bizi bir daha sormayacağım çünkü ben böyle yapamam" dedi.

Hasret anlamayarak" Ya ne istememesi ne oluyor altı üstü bir film izliyorum bir anda seni karşımda buluyorum sen mi istemiyorsun . Bana mi söyletmeye çalışıyorsun. " abilerine dönerek " Sizde film izler gibi ne bakıyorsunuz " diye çattı.

Murat kolundan sarsıp" Koskoca bir hafta senden ne haber aldım ne sesini duydum ne de gördüm. Ben böyle yapamam herşeyi hallettik sanıyordum. Ben seviyorum seni." Dedi sonuna doğru kısılan sesiyle .

Hasret sonunda duyduğuyla sarılıp " Ya bende seni , hep niye sevmeyeyim zar zor ikna etmişim seni" dedi al al yanaklarıyla.

Murat rahat bir nefes verip" Hadi gidip nikah kıyalım " dedi .

Araya Mehmet girip" Çüş oldu .Bir de yanımda kaçır istersen " dedi sinirle.

Hasret sinirle abisine dönüp " Ya araya girme " diyip" Olur kıyalım" dedi sevdiği adamın elini tutarak.

Mehmet sinirle tekrar araya gireceğinde Ali " Dur Mehmet dur. Bu ikisi de deli bırak nikah kıysınlar sen de rahat edersin." Diyip Murat'a göz kırptı.

Mehmet sinirli bir gülüş sunup" Ne düğün ne nişan öyle evlenecekler oldu." dedi.

Ali " Abicim şimdi gençler herşeyi yapıyorlsr nikahı olsun dediklerini de sırasıyla yapsınlar bunların ayrılıp barışmasıyla mi uğraşacaksın hem Murat'ı bilmiyor musun eli bile tutamıyor. Nikah kıysın istemedir , düğündür sırasıyla yapsınlar devlet işi aradan çıkar " diyerek yatıştırdı.

Mehmet kısa bir bakış atıp kardeşine " Ali sen kefilsin bak" dediğinde onay alınca " peki " demekle yetindi.


Akşam Alilerde kutlama yemeği yendi. Kızlar gelinliğe baktılar . Bu sırada Mehmet ise tek şartı Muratın misafirhaneden evlerine taşınması olduğunu artık nikah kırıldığı için gelmesi gerektiğinin konuşması yapıldı.


...


Ayça Aliyi işe geçirmesi ve ağrısının artmasıyla odalara sığamıyordu. Kendini bahçeye attı. Derin nefesler almaya çalışıyordu. Günleri güzel geçiyordu mutluydu. Hasretin düğün hazırlıkları bitmiş ve yarın küçük bir tören olacaktı. O yüzden heyecanlıydı.

Ama bebeği bütün gün oynamamış karnı sertleşmişti. Bir de bu yetmezmiş gibi kanaması olmaya başlamıştı.

Kötüye yormayıp Ali'yi bekliyordu. Geldiğinde beraber kontrole gitmek isteyecekti. Yoksa içi rahat etmiyecekti.

Gidikçe sancısı artıyor ve paniklemeye başlıyordu.

Kendi kendine " Alim şimdi gelecek" diye telkinler veriyordu.


Telefonunu almak için ayaklandı. Çalan telefonunu görünce açtı.

Mehmet " Ayça nasılsın bir sıkıntın var mi?" diye soruyordu. Sesi panikli son nefeste kalmışcasına hırıltılı çıkıyordu.


Ayça panikleyip" Ben iyiyim de Ali nerde ben de onu arayacaktım " dedi lafı değiştirerek.

Mehmet yutkunarak " Eve araba yolladım Ali hastaneye gelmeni istiyor kontrole " dedi .

Ayça şaşkınlık ve kızgınlıkla " Kendisi neden aramıyor " dedi.

Mehmet " Ayça onun şuan işi var sen biraz acele etsen ve gelsen gelince kızarsın, benim kapatmam lazım" dediği sırada arka plandan ağlama sesleri duydu.


Ve telefon hızla kapandı.


Ayçanın korkusu artmıştı.

Hızla içeri girip üstüne hırka alıp dışarı çıktı. Gelen arabaya bindi. Eli karnında ve sancısını artmasıyla terlemeye başlamıştı.

Hastaneye vardığında çalışan kapıyı açmış ve koluna girmişti.

Hastanenin önündeki gazeteci ordusunu görünce o tarafa bir bakış attı.

Gazeteciler kameraya harıl harıl birşeyler anlatıyordu. Kendisini gören bir gazeteci " Karısını çek" demesiyle hızla kalabalık kendi olduğu tarafa gelmeye başladı.

Koluna girdiği çalışan adımlarını hızlandırmıştı.

Ayça karnını tutarak " Yavaşla" desede dinlemeden içeri girdi. Arkasından gazetecilerin konuştuğunu' Ünlü iş insanı çıkan çatışma sonucu ağır yaralanması ardı..." uzaklaştıkça sesleri duymaz oldu.


Ayça kimden bahsediyorlar acaba ?

Diye iç çekip çalışanım söylediği kata geldi.

Mehmet , Murat , Hasret ve Aziz beyi uzaktan gördü.

Yaklaştıkça Hasret'in ağlayarak Murat'ı yumrukladığını görünce panikledi.

Ali neredeydi?

Hızla Mehmet'in karşısına dikilip" Ali nerede? " dedi.

Mehmet " Ameliyata aldılar ama merak etme ordan sapasağlam çıkacak " dedi gözleri kırmızıya bürünmüş ,göz altları şişmiş bir şekilde.

Ayça gözyaşları " Süzülerek ne oldu ona , başına ne geldi , biz onu bekliyorduk? " diye


Mehmet saçlarını çekiştirip " Şirketten çıkacağı sıra silahla ateş etmişler. Adamlar çok olunca tek başına baş edememiş . Bende biraz geç duyunca.." diye devam ederken Ayça duyduğu üzüntü ile sancısını hissedemezolmaya başladı. Biranda kendini yerde buldu .


..

Ayça gözünü açtığında başında bekleyen Hasret'i görünce" O iyi mi?" dedi.

Hasret gülümsemeye çalışıp " Çok sağlıklı doğdu. Sen bayılınca sezeryana aldılar seni zaten doğumda başlamış sanırım. Bize öyle söylediler " diye devam ederken..

Ayça yutkunup " Bebek değil Ali" diye düzelti.

Hasret gözleri dolmaya başlayınca ayaklanıp " Ben hemşireyi çağırayım." Diyerek odadan çıktı. Kısa bir süre sonra hemşire uyandırmasıyla bebeği emzirmesi gerektiğini nasıl yapacağını anlatırken çocuğunu izledi.

İçinden ne kadar küçük biz buna nasıl bakacağız diye geçirdi.

En son bebişin emmeye çalışmasıyla hemşireye dönüp " Kocam ameliyataydı. Şuan iyi mi çıktıysa görüşebilir miyim?" dedi.

Hemşire " Kocanız...benim malumatım yok çocuğu aldıktan sonra doktor gelecek ona sorarsınız " diyerek emzirmesini bekledi.

Çocuğu yatağa geri yatırınca içeri doktor ile giren Mehmet yorgun ve mutsuz halini inceledi.


Kendini tutamayan Ayça" Ali nerede çocuğu doğdu haberi mi yok yoksa daha iyileşmedi mi?" Dedi.

Doktor hemşireye bebeği işaret edip götürmesini istedi ve" Öncelikle başınız sağ olsun kocanız tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti." Dedi.

Ayça duyduklarıyla sadece boğazının ağrıdığını hissediyordu.


Mehmet Ayçanın çığlık atıp etraftaki eşyaları fırlatmaya başlamasıyla kendini tutamamıştı ve dışarıçıkmıştı.

Doktorun sakinleştirici vermesiyle odada tel bırakıldı.


Bir ay sonra..


Hasret " Hala görmek istemiyor mu?" dedi.

Murat kucağındaki Alicanı sevip" Hayır kendini o eve kapatmış hiç birşey istemiyor ne yiyor ne içiyor sadece yaşıyor. " dedi.

Hasret dayanamayıp " Peki oğlunu niye görmek istemiyor? Onun suçu ne yazık değil mi bende üzülüyorum ama Alican var ondan kalan emaneti var diyorum. Zamansız gitmeseydi. O babası denen alçak hiç olmasaydı diyorum. Ama dememle, kendimi hırpalasam da Ali geri dönmeyecek. " dedi elleri titreyerek.

Murat " Ali abim keşke ölmeseydi. Yanında olsaydım diyorum ama Alican var. O Aziz denen piç torunum demediği gibi acımaz atardı bir köşeye ya da torununu da mirası kalmasın diye öldürürdü.Ayça yaşamıyor Hasret. O Aliyle kendini gömmüş. Ağzından tek cümle iyi günde kötü günde söz verdik. Kabullenemiyor. Aşk değil bu sevda olsa gerek. Bu kadar sevip birbirlerine doyamamadılar. Ali abim deli gibi severdi onu. Terk ettiğinde fotoğraflarına bakardı. Geldiğinde gidemiyor yanına diye yerdi kendini. Demek ki o da abim gibi sevmiş kader demek ki" diyerek kapattı konuyu. Mehmetin içeriye girmesiyle sustular.

Mehmet" Hayırdır ne konuşuyordunuz da beni görünce sustunuz" dedi koltuğa kendini bırakarak.


Hasret" Ne konuşacağız abi , Alicanın durumu annesiz babasız yavrucak . Ayça düzelseydi." diyip sustu.

Mehmet yutkunup" Doktoru ümitsiz kendini dünyadan soyutlamış Ali ölünce o da ruhen öldü pek ümitlenmeyin. Şu Azizin açığını bulsaydım bi gösterirdim ona ben"dedi.

Murat " Hiç mi yok bir usulsuzluğu" dedi.

Mehmet" Ben anlamıyorum piçi oğlundu lan oğlun lafını dinlemiyor diye kurşuna mi dizilir. Al çok sevdiğin mirası g*tü

ne sok." Diyip ayaklandı. " Ben bir üstümü değiştireyim " diyerek odasının yolunu tuttu.


Loading...
0%