@zeyzede
|
Sadece gözler yeter ruhları bir araya getirmeye...
saat 07:32 bir perşembe sabahı ve ben annem ve teyzem tarafondan ite kakıla trene bindiriliyorum bu aceleleri ne içindi onuda bilmiyordum ama neyseydi. yine bir tatil bitişi ve benim üniversite serüvenimin kaldığı yerden devam etmesiydi bu ayaklar bu geride kalan ayak izleri alya TOPRAK olan şahsiyetin yani benimdi memleketime bıraktığım son izler, ah memleketim böyle ayrılmak istemezdim senden... yav he he diyerek araya giren iç sesimi asla tınlamadan son kez havasını soludum şehrimin ama hava yerine pişmiş yanmış bir hava soludum malum yaz mevsimi ve adana sıcağı diyerekten yapabilecek birşey yoktu. "hadi kızım selametle hadi geç içeri" diyerek içeri iteliyordu beni annem kadın olacak şahsiyet. Anne beni bu kadar sevdiğini belli etmesen keşke ya. Yav kadın resmen benden kurtulmak için gün sayıyormuşta haberim yokmuş be vah bana vahlar bana ya."hadi teyzeciğim sağ sağlim git varınca ara bizi" teyzeme gülümsedim canım ya yerim ben bu kadını. Ortalıkta abim denen şahsiyet yoktu bir insanın işleri bu kadar yoğun olabilirmiydi ya insan bir kardeşini uğurlamayadamı gelmezdi hayırsız abi. trenin içinde ilerleyip kalacağım kompartımana doğru yöneldim iki kişilikti diğer kişinin kim olduğunu pek de umrumda değildi umudum sakin sessiz ve huzurlu bir yolculuktu sadece, diğer kişinin kız olacağını düşünmüştüm ama öyle olmamıştı karşımda oturan bir erko vardı kahrıbela yeto erkolar artık bırakın yakamı erkolar kapatılsındı yani gerçekten yüzbindefa yetoydu erkek düşmanı alya TOPRAK geldi efenim yolu açın lütfen. bu erkoya da her erkoya attığım gibi en pis bakışımı atıp köşeme geçtim umarım hiç konuşmayacağımız hatta göz göze gelmeyeceğimiz bir yolculuk olurdu ama gözümde ara sıra çarpmıyor değildi kendilerine çünkü kendime bile tarif edemeyeceğim bir karizma vardı adamda yani ne yapabilirdim insanın olur olmaz gözü çarpıyordu yinede kahverenginin en koyu tonu vardı gözlerinde kömürün en kara tarafı saçlarıydı tabi boğaz köprüsü kadar olan omuzların saymıyorum bile, iki kıtayı bir araya getirebilecek omuzlar vardı kendisinde hoy maşallahtı icabında. Gözlerinde anlamdıramadığım bir tanıdıklık vardı nedendi niyeydi hiçbir fikrim yoktu ama çok tanıdıktı hemde çok, üstünde bir takım elbise vardı bir kitap okuyordu, ve bu halleri çok cezbedici görünüyordu bu göz alıcı halinden çıkmazsa üzerine atlama ihtimalim olabilirdi, ay şaka yapıyorum canım öyle biri değilimdir yani bildiğim kadarıyla değilim. Asil duruşuyla can yakıyordu, gözümü çekemiyordum üzerinden. hani biz erkek düşmanıydık hani erkolar kapatılsındı hemen yelkenlerin suya indirdin alyacım içses bak işine kardeşim karşımda bir afetül vahşet duruyor ne yapmamı bekliyorsunki yani bu afet karşımda dururken onu mu düşünücem şimdi. bakışlarını birden bana kaldırınca göz göze geldik o gözlerini gözlerimden çekmedi sanki beni o da tanıyormuş biliyormuş gibi gözlerini kısarak beni inceledi "Alya! sen misin?" deyince şok geçirdim ismimi nerden biliyordu. "ismimi nerden biliyorsunuz?" "sen pamirin kardeşi değilmisin?" "evet ama siz abiim nereden tanıyorsunuz yani benide nereden tanıyorsunuz ki anlamadım ben bir şey ya" derken kafamı kaşıdım. bu tepkime güldü. "Ben Kutay, pamirin çocukluk arkadaşı hatırladın mı beni?" Kutay? ne bir dakika kutay mı? ne demek kutay? nasıl kutay? böyle kutay mı olur yahu e yuh ama lan bu küçükken böyle değildi ki daha eciş bücüş bişey di bu bu kadar yakışıklı değildi ama yuh artık küçükken kutayın o haline aşık olan alya bu haline çüş ebenin a- neyse işte ondan derdi bu kadar olamazdı olmamalıydı. Gözümün önüne elini sallamasıyla kendime geldim "daldın gittin alya birşey mi oldu" "yok hayır sadece seni hatırlayıp hatırlamadığımı bir yokladım" "eee sonuç? hatırlıyormuymuşsun beni?" "hatırlıyormuşum seni" hafifçe tebessüm ettim, o da aynı şekilde bana tebessüm etti. bakışlarımız birbirimizde geziniyordu ben onu tanımamıştım ama o beni nasıl tanıyordu ki? "beni nasıl tanıdın kutay abi?" "abi mi?" "evet abi noldu ki?" "hiç, hiçbişey" "iyi" "abin bana fotoğrafını göstermişti birlikte olduğunuz ordan tanıdım seni ama fotoğraftan daha güzelsin" tek kaşım.. havaya kalktı. "fotoğraftan daha mı güzelim? abicim." abicim diyince yine ağzında birşeyler geveledi ama anlayamadım halen tek kaşım havada yüzüne bakbakla meşguldüm. "yani büyüdükçe daha da güzelleşmişsin" bu sefer kaşlarımı çattım."ha küçükken çirkindim yani öyle mi kutay ABİ?" "ya hayır öyle demedim küçükken de çok güzeldin şimdi de çok güzelsin" tebessüm ettim "gerçekten güzelmiyim?" "gerçekten güzelsin." gülümsemem daha da büyüdü ondan güzel olduğumu duymak içimi bir hoş etmişti. yolculuğun geri kalan kısmında ise görüşmediğimiz yıllarda ne yaptığımızı anlattık birbirimize ben izmirde üniversite okuduğumu anlattım üniversiteyi nasıl ağlaya zırlaya bayıla kazandığımı tek tek anlattım ona o ise güldü bu anlattıklarıma onun ise büyük bir holdingi varmış izmirde adanaya ise bir toplantı için gelmiş zaten o da ağlaya zırlaya bayıla bu holdingi kazıya kazıya kurmuş ve büyütmüş bende onun anlattıklarına bana verdiği tepki gibi tepki verdim gülerek. ... bir kabusla yerimden sıçrayarak uyandığımda karşımda kutay vardı telefonuyla uğraşıyordu ben nefes nefese kalmış terlemiş bir şekilde ayaklandığımda telefonunu bırakarak bana döndü "alya güzelim noldu iyimisin kabus mu gördün?" gözlerine baktım sakinleşmemi sağladı gözlerindeki derin kıyamaz bakışları. "evet kabus gördüm galiba iyiyim merak etme" dedim gülümseyerek ama iyi değildim de sanki "ben nasıl uyuyakalmışım ya noldu bayıldım mı ben?" hafif bir gülümseme doğdu yüzünde "yorgundun sanırım pat diye uyuyakaldın." benim her yere pat diye sızışımı sen bilmesende olur be kutay."evet ya yorgundum biraz ondandır herhalde" deyip geçiştirdim" "rüyanda ne gördün hatırlıyormusun?" kafamı hayır anlamında salladım ama ne gördüğümü hatırlıyordum babamı görmüştüm benden nefret eden ne söylesem beni döven hiçbir şeye asla izin vermeyen hatta tecavüz bile eden o adamı gördüm. |
0% |