Yeni Üyelik
14.
Bölüm

14. Bölüm

@zeyzek

Şuan, hayatımın en stres anlarından birisiydi. Altay da şaşırmış bir şekilde bize bakıyordu.

Sonra hemen kendine gelip bize doğru adım atacağı sırada Lâl'i tutup geriye çekildim. "Sakın."

Ağzını açacak gibi oldu ama sonra geri kapattı. Yumruklarını sıkıyordu.

Lâl titremeye başlamıştı bile. Korkuyor ve stres olmuştu.

Şuan benimde götüm tutuşmuştu, yalan söyleyemem. Stres desen, soğuk soğuk terliyor gibiydim. Ama gösterirsem güçsüz olurdum. Göstermemeliydim.

Ciddiyetle kaşlarını çattı. "Yeter bu kadar. Dönüyorsunuz." Alayla güldüm. "Olur, başka bir isteğiniz var mı?" Kaşlarımı çatip ciddileştim. "Yok öyle bir şey. Yüzsüz veya gurursuz değiliz. Öğrendiğimiz şeyleri çocuk oyuncağı mı sandınız siz? Bir şey söyleyeyim mi? 2 haftada o adama bile alıştım ben. Sevdim hatta. Çünkü, ben sizde hissedemediğim sevgiyi, onda kısa sürede hissettim. Neden biliyor musunuz? Ben onu öldürmeye kalktığımda bile beni sizden çok sevdi o adam!"

Öldürmek diyince afallamıştı. Beklemiyordu tahminen.

Onlar ne biliyordu ki bizim hakkımızda? Ha, ne? Bizim sadece duygusuz hallerimizi bilecek kadar zavallılar.

Sertçe gözlerini yumup açtı. "Öldürmek mi?" İfadesiz ve duygusuzca bakmaya devam ettim.

Bir anda gözündeki duygu değişti. Üzgün bir şekilde bakmaya başladı. Kafasını kaldırıp bize baktı. "Yeni bir sayfa açalım. Her şey sıfırdan. Aile olalım. Birbirimize koşulsuz, sonsuz sevgi verelim." Küçük bir adım yaklaştı. "Tam olalım. 16,5 yıl geç kalmış olsakta, yeniden başlayalım. Ne olacak ki? Hiç mi deneyemezsiniz?" Minik bir adım daha atınca iyice yaklaştı.

Manipüle ediyordu!

Geriye gitmeye çalıştım, ama Lâl durmuştu.

Evet, Lâl saflık moduna geçmişti bile.

"Lâl, kendine gel! Aptal olma!" Lâl bana bakıp kafasını onaylamazcasına salladı. Sinirle elini bıraktım. "Kendine gel! Şuan sırası değil!" Altay kaşlarını çatıp bana baktı.

"Neden Lâl'e engel oluyorsun? Sen istemiyor olabilirsin ama o istiyor. Ona karışamazsın!"

Hayır, bu sözlere üzülmemiştim. Asıl üzüldüğüm şey Lâl'in tepki vermemesiydi.

Elim stresle kalbimin üstüne gidip bir çizik attı. İstemsiz oluyordu. Lâl ellerini bana uzattı. Deneyelim der gibi bakıyordu.

Salak, ne çabuk unutmuştu ya!

Sinirle ellerimi ondan çektim. "O zaman sana başarılar, ailenle!" Koşarak kitapçıdan çıktım.

Her uvzum tiriyordu ve gözlerim dolmuştu. Gözümün önünü zor görüyordum.

Öksürerek görünmeyen bir yere geçtim. Oturup çantamdan telefonu aramaya başladım. Gözümün önü kararıyordu.

Çantamdaki suyla yüzümü yıkayıp nefes almaya çalıştım. İlacımı almamıştım ki!

İşe yaramayınca telefonu zar zor aldım ve açmaya çalıştım. Lanet şifreyi giremiyordum.

"Siri, abimi ara!" Diye seslendim. Sesim zor çıkıyordu. "Anlaşılmadı." Diye ses gelince var gücümle konuştum. "Siri, abimi ara!" Sesim zor çıkıyordu. "Abim, aranıyor." Diye ses gelince birazda olsa rahatladım.

Telefon direkt açıldı. "Hilâl?" Zorlukla konuştum. "A-abi, be-ben." Nefesimin kesilmesiyle konuşamadım. Öksürerek telefonu düşürdüm.

Telefondan bağırış sesleri geliyordu ama seçemiyordum.

Lâl ile kötüyken ölmek istemezdim...

BİTİSSS

Nasılll?

Kisa oldu ama bolum atmak icin attım. Ve olayin ne olduğunu. Bugun gelir mi bilmiyorym ama yarin atarim diye düşünüyorum.

Lâl ile Hilâl'in kavga isi soyle hissettirdi=🙊​​​​​

 

Loading...
0%