@zeyzek
|
Yanağıma kondurulan öpücükle gözlerimi açmaya çalıştım. Sadece çalıştım çünkü gözlerime kum torbası konmuş gibiydi. Gözlerimi açamıyorum! Kör oldum! Bir kaç kez daha deneyince çok şükür açtım. Gözüme ışık vurması ile kıstım. Başımı yana çevirmemle burasının kaldığımız oda ile alakası olmadığını gördüm. Ne olmuştu lan ban? Onca derdin arasında birde uyur gezer olmuşsam ağlarım. Biraz düşününce olanlar aklıma geldi. Hasta olmuştum, sonra birden off moduna geçmiştim. Gerisi yoktu. Hasta olduğumu hatırlamamla tüm özelliklerin gelmesi bir oldu. Boğazım ağrımaya, burnumun bir deliği tıkanıp diğerinin akmaya, halsizlikten gözümü zor açmaya, ve boynum ağrımaya başladı. Of ya. Çabuk geçsin şu süreç lütfen. "Günaydın güzelim." Bu kişi Tuğra beydi. Anlaşılan beni kendi odalarına getirmişlerdi. "Ben niye buradayım?" Kısık sesle mırıldandım. Sesim çıkmıyordu. Çıkınca da bir garip çıkması cabasıydı. "Dün akşam çok kötü ateşin çıktı. Her hangi bir duruma karşı buraya getirdik." Başımı salladım. İnkar edebileceğim bir durum yoktu. Olsa bile şu hâlde anca neden diye sorabilirdim sanırım. Elini alnıma götürdü. Dudak büzdü. "Az da olsa inmiş ateşin. Gece hep ateşlendin, şimdi zor inmiş." Zorlukla yutkundum. O sırada banyodan Ceyda hanım çıktı. Yanıma geldi. "Nasıl hissediyorsun kuzum?" Tuğra bey ayağa kalkarken konuştu. "Ateşi biraz inmiş." Yutkununca boğazımın acıması ile yüzümü buruşturdum. Ceyda hanıma döndüm. "Yalan söyleyemem, berbat hissediyorum." Kapı çalındı ve içeriye Kaan girdi. "Nasıl oldu?" Derken bir yandan bir kutuda bir şeyle hazırlıyordu. Beni görmemişti. "Ateşi düştü biraz. Az önce uyandı. Kötü hissediyormuş." Kaan başını kaldırıp bana baktı. Yanıma geldi. "Hangi belirtilerin var?" Boğazımı temizleyip konuştum. "Boğaz ağrısı, burun tıkanıklığı ve akıntısı, boyun ağrısı, sesimi zaten duyuyorsun, aşırı derecede halsizlik." Durup derin bir nefes aldım. Burun olmayınca zorluyordu. "Ve üşüme. Hâlâ üşüyorum." Getirdiği kutudan bir şurup çıkardı. Sonra bir tane de burun spreyi. "Bunları kullanman gerek. Yarına falan daha iyi olmazsan hastaneye gidelim." Yanağıma makas attı. "Geçmiş olsun." Dedi ve kalkıp gitti. Bunların benim yanağımla ne alıp veremediği var ya? Neden herkes yanağımı mıncırıyor? Tuğra bey şuruba uzanacakken bu kadar yakınlığı yeterli buldum ve ilk ve ben aldım. Kutusundan çıkarıp kutunun dibinde ki küçük kaşığı da aldım. Şurubu döküp içtim. Yüzümü buruşturdum. Bu ne be? Zehir gibi bir şeydi. Şurubu yana bırakıp spreyi aldım. Onu da zorlansam da burnuma sıktım. Okeyto olmuştum. Yavaşça yataktan kalktım. "Ben odaya gidiyorum." Bir şey demelerine izin vermeden odadan çıktım ve odaya gittim. Lâl uyuyordu. Onu uyandırmadan yatağa gittim ve uzanıp yorganı üzerime çektim. Telefonumu da elime aldım ve açtım. 27 cevapsız arama Yuh be! Götünde bir şey mi bitti de sabah sabah bu kadar aradın? Kim aradığına baktığımda dedem olduğunu gördüm. Geri dönüş yaptım. Kısa süre sonra arama açıldı. "Alo? Hilâl nerdesin sen!" "Ya hasta oldum ben. Uyuya kalmışım dün erkenden, bakamadım." "Sesinden belli zaten. Nasıl becerdin hemen ya? Bir şey oldu sandım bende iki saat açmayınca." Burnumu çekip hapşırdım. "Diyorum ben burası bize iyi gelmiyor diye, alın size resmi kanıt işte. Hem, sen neden aradın?" Derin bir nefes aldı. "Tuğra, sizi soyadına almaya çalışıyor." Yerimde doğruldum. "Ne?!" "Gerçekten. Bir şeyler yap diyecektim ama, hasta olmuşsun. Zamanlaman mükemmel gerçekten!" "Sence şuan bana hastalık işler mi?" Ayağa kalktım. "Hepsinin fikrini, teker teker g-" "Şş, tamam kestik. No küfür." Sinir bozukluğuyla güldüm. "Neyse tamam. İlk salağa yatıp sonra söyleyince mi patlatayım? Yoksa direkt mi patlatayım?" "Direkt patlatırsan telefonunu alırlar iletişime geçemeyiz. Eğer size söylemeden yapmaya kalkışırsa ben size söylerim, patlatırsın." "Oke, kapatıyorum hadi görüşürüz." "Görüşürüz." Aramayı kapatıp telefonu yatağa fırlattım. İlaç bir enerji vermişti. Bugün Ceyda hanımın yaptığı o lanet karışımdan içecek, ilaçlarımı düzenli alacaktım. Bu da beni zafere daha hızlı gönderecekti. Ve işimi daha iyi yapacaktım. Banyoya gidip duş aldım. Rahatlamıştım. İyi gelmişti. Üstüme kalın şeyler giyinip çıktım. Lâl uyanmıştı. Karşısına geçtim. "Günaydın güzellik. Ufak bir ciddi konu var. Onu halletmeniz gerek." Kaşlarını kaldırıp bana baktı. "Şimdi şöyle ki, Tuğra bey bizi soyadına almaya çalışıyormuş." Şokla ağzını kapattı. Ağlamaklı bir ifadeye büründü. "Ya olmaz, adımla soyadım çok uyumlu! Kesinlikle izin vermem." Kafasına bir tane geçirdim. "Gerizekalı, sorun bu mu! Soyadına alırsa bizim kaçma girişimleri tamamen siktir oluyor! Boku yeriz." Hasta hâlimle uğraştığım işlere bak ya! Millet hastayken yataktan kalkmazken, benim bir ata binip gezmediğim kalacak! Aydınlanmış bir ifade oldu yüzünde. "Biz zaten en başından boku yedik ki. Daha ne kadar boka batabiliriz?" Başımı salladım. "Sende haklısın. Çıldıracağım şimdi ya! Of!" Lâl'in yanına yüz üstü yattım ve yatağı yumrukladım. "Ya bizim hayatımız neden film gibi? Ha önceki de film gibiydi, orası ayrı ama şimdiki Oscarlı film bildiğin! Çürüyeceğiz anam!" Bir anda sırıttım ve oturdum. Saçımı savurdum. "Ama bunlar bize işler mi?" O da sırıttı. "İşlemeez!" Kalkıp kısa bir dans figürü yaptım. "E, o zamaan? Biz her türlü burdan da paçayı yırtarız!" O da ayağa kalktı. Popolarımızı yandan bir birine çarptık. O kahkaha atarak banyoya ilerledi, bende gülerek yatağa oturdum. Bizim her boktan ironi çıkarmamız şaka mı? Bir anda hastalığım gitmiş gibi olmuştu. Ama Lâl gidince geri gelmişti. Bu kız bana enerji veriyordu ayol Kapı çaldı. "Efendim?" Diye seslendim. İçeriye Alaz abim girdi. Hemen gülümsedim. "Abi? Hastayım sarılamıyorum, kusura bakma." Bu dediğimi hiç umursamadan yanıma geldi ve beni kolları arasına aldı. "Özledim ben sizi ya. Ne bu tantana? Geri kaçsak mı?" Güldüm. "Bilmem, yapsak mı?" O da güldü. "Lâl nerede?" Banyoyu gösterip huzurla gözlerimi kapattım. Göğsünde yatmayı çok seviyordum. "Hilâl, sizi soyadına almaya çalışıyor babam." Doğruldum. "Biliyorum. Dedem söyledi. Ya, biz ne yapacağız? Bize söyleyecek mi?" Kafasını salladı. "Bugün kahvaltıda söyleyeceğim diyordu." "Tamam ya, gerisi kolay. Söylesin de, geriye kalan planım şimdiden hazır." Evet, vardı kafamda bir kaç şey. İşe yararsa ne âlâ, yaramazsa da doğaçlama yapardık artık. İllahi ki bıkarlar canım? Onlar bana mı kafa tutacak, sanmıyorum. (Hilâl özüne dönüyorrrrr) "Peki, sana güveniyorum. Burada size yardım edemediğim için özür dilerim." Yavaşça omzuna vurdum. "Saçmalama abi!" Ayağa kalktı. Yanağımı öptü. "Hadi görüşürüz fıstığım. Bugün sahne senindir." Dedi ve odadan çıktı. E, tabii abi, yaparım. Tabii ağzımı açacak hâlim olursa. Gerçi ilacı içince biraz iyi olmuştum. Halsizlik gitmişti. Bir kaç karışım marışım daha içersem, hallederdim ya. Ayağa kalktım ve dans ederek odadan çıktım. Bana hastalık işler miydi ya? (Halsizlikten konuşamayan kişi söylüyor) Odadan çıkınca dansımı durdurdum. Asansöre gerek duymadan merdivenlerden seke seke indim. Ne oluyordu bana be? Hastalık uçup gitmiş gibiydi. Merdivenlerin son beş basamağında gözlerimi kısıp durdum. Derin bir nefes aldım. Ya Allah, bismillah! Aşağı doğru bildiğiniz uçtum. Tam ayakta duruyordum ki kapıdaki Yaman'ı görene kadar. Bana ağzı açık baktığı için bende ona bakayım derken yeri boylamıştım. Yerde bayağı sürüklendim. Omurgalarım, orada mısınız? "Aaayyy, off ya!" Diye inledim. Gözlerimi kapattım ve ayaklarımı yere vurdum. Allah kahretsin, şimdi ayağım da ağrıyordu! Bir elim ayaklarımı bir elim omurgamı tuttu. "Ölüyorum sanırım!" Diye inledim. Yaman olduğunu düşündüğüm kişi beni koltuk altımdan tutup kaldırdı ve kucağına aldı. "Nerde salak saçma iş, oradasın Hilâl!" Onu umursayacak hâlde değildim. Omurgam çıkmıştı yahu! Ağrım az da olsa hafiflediğinde bir yere bırakıldım. Gözümü açtığımda koltuk olduğunu gördüm. Yaman bana çatık kaşlarla bakıyordu. "Yasak artık sana merdivenlerden inmek. Asansörü kullanacaksın." Yüzünü sıvazladı. "Ya bir şey olsaydı? O zaman ne yapacaktın?" Ofladım. "Orasına, o zaman, ben bakardım. Bir şey olmadı, sizi de ilgilendirmiyor. Ne abarttın! Ben her şeyi bilinçli yaptım zaten." Diye diklendim. Ne sanıyordu kendini be? Ofladı. "Yemin ederim yanına bir güzel sabır çekerek gelmek lazım. Ağrıyor mu hâlâ?" İlk cümlesinde taklidini yapıp dil çıkardım. Sonrasına cevap verdim. "Ağrımıyor." Yalan söylüyorum, az daha sıkarsam patlayacağım! Emin olamadı ama başını salladı. "Bir daha yapma öyle bir şey, direkt asansörü kullan hatta." Göz devirdim. "Abartıyorsun. Ayrıca, sana mı soracağım nereden ineceğimi?" Bıkkınca bir bakış attı. "Ne halt yersen ye. Beni bile bıktırdın be kızım!" "Aman, zaten uyarılarını dikkate almadım. Sen demesen de dinlemeyecektim yani. Boşa uğraşma." Bir süre bakıştık. Sonra iç çekip arkasını döndü ve gitti. Yallah, daha çok gidersin! Ağrım geçmişti. Laf yetiştirince acıyı unutmuştum. Merdivenlere bakıp güldüm. Bir sonraki inişim de tekrar yapacağıma emin olabilirdi. Oradan atlayıp, ayaklarım üstünde tam durana kadar deneyecektim. Umarım bir yerim kırılmadan olurdu. Aslında bugün de yapmıştım ama Yaman salağı gelince anlık olarak düştüm. Yoksa olmuştu yani. Gerizekalı, dikkatimi dağıttı. Asansörden Lâl indi. Bana doğru geldi ve yanıma oturdu. Ee, şey ben inmiştim ama ne yapacağım hakkında pek bir fikrim yoktu. "Ben geldim ama, ne yapacağım bilmiyorum bu arada." Göz devirdi. Arkasına yaslandı. Beklemeyi seçmişti. "Bence de." Ayaklarımı topladım ve koltuğa alıp bende geriye yaslandım. Bir süre sonra asansörden Altay indi. Bize baktı ve yanımıza geldi. "Günaydın. Nasıl oldun Hilâl?" İçimden, sizi görünce bir halsizlik geldi, demek istesem de yuttum. "İyi." Dedim sadece. Başını salladı ve yanımıza oturdu. Bir git be! Ne güzel ikimiz oturuyorduk işte! Telefonumu almıştım. İnterneti açtığım gibi trilyon tane mesaj geldi. Anında bildirim sesini kapattım. Altay sorgularcasına telefonuma bakıyordu. Of, en nefret ettiğim şey! Biraz daha yaslanıp Lâl'i siper olarak aldım. Kızlardan bir çok mesaj vardı. Bir tane de Instagram'dan takip isteği gelmişti. Ay şimdiden stres oldum be! İlk Instagrama girdim. İstek atan kişinin ismi ufukshitt idi. Ufuk? Lan, Ufuk! O muydu ki acaba? İsteğini kabul edip geri takip attım. Bir kaç dakika sonra kabul edildi. Dm'e girdim. Siz: ufukshitt bey kimsiniz Ufukshitt: ayıp Siz: oha lan Ufukshitt: harbili Siz: e ig'mi nerden buldun Ufukshitt: aynen mafyayım İsmin Hilal değil Hilâl ya Aratınca bu hesap çıkıyo Baktım pp'ye cidden sen Siz: ismimde şapkalı olduğunu nerden anladın ya Millete söyleyince bile anlamıyorlar Ufukshitt: söyleyişinden Doğru, ben takıntılı bir mal olduğum için â'yı bastırıyordum yeni tanışdığım insanlara. Siz: e hesabımı neden arattın Ufukshitt: sıkılmıştım Dedim bir bok yiyeyim Pişman değilim Bak yeniden konuşmuş olduk Yine açık sözlüydü. Sevdim bu huyunu. Siz: iyiymis Siz: begendum Tanıştığımıza göre Türkçe'yi katledebilirdim. Ufukshitt: noldu bir anda Dil desteğin mi kesildi Sesli güldüm. Komikti de, iyiymiş. Beğendim. Siz: tanistigimiza gore dikkat etmeme gerek yok Diger turlu rahat olamiyorum Ufukshitt: bende diğer türlü rahat olamıyorum Siz: tercih meselesi olabilur Ufukshitt: aynen Başkası yazınca takmıyorum da Kendim yazınca kötü hissediyorum Mesajını beğendim. Ufukshitt: nerde oturuyorsun sen Siz: orasi biraz karisik ya Ufukshitt: nasıl yani Siz: bildiğin Belli bir konumum yok Top gibi geziyorum ortada Ufukshitt: çöpçü müsün yani Anlamadım Buna da bayağı güldüm. Siz:PUSGDUEGAİXTİDGSJSGJZGSW Yok be Almanci akraba gibiyim Ev ev geziyorum Ufukshitt: hee Az da olsa anladım tamam Mesajını beğendim. Mesaj beğenme olmasa ben yok olurdum sanırım. Ufukshitt: hangi okuldasın Siz: bilmiyorum Ufukshitt: ya durayım falan diyorum da senin kendinden haberin yok mu amk Siz:OUAGDUDGWHAGXİGEJDGKAGZ Ya simdi soyle Ben somestira kadar ***** lisesindeydim Ama simdi biyojik ailem bseyler yapmis degisti okulum Geri o liseye gelme ihtiamlim de var Gelmeme de Kesin degil ugradiyorum daha Ufukshitt: biyolojik diye belirttin soğukluğu ve nefreti hissettim Ufukshitt: sanırım arada sevgi yok dimi Siz: eh Hemen her şeyi dökecek değildim tabiki. Ufukshitt: anladım Şimdi hangi okula geçtin Siz: kizmican ama Ufukshitt: söyle söyle Siz: onu da bilmiyorum Ufukshitt: e yuh ama Hiç mi sormadın kızım O kadar mi yoksunuz Siz: ugrasmak istemedim ya Sorarim ama Tek bildigim ozel olduğu Ufukshitt: bak bir ortak nokta daha Bende özeldeyim Siz: ayni cikarsa ne gulerim ama Ufukshitt: bişey diyem mi Siz: de Ufukshitt: güzel olur Şey ya, bence de. Siz: yanii Siz: olabilir Kızız o kadar, hemen pat diye söylemeyelim bir zahmet. Lâl'e baktığımda sırıtarak ekrana bakıyordu. Bana bakınca imayla sırıttı. Kulağına yaklaştım. "Yapma, yok öyle bir şey!" Mesaj gelince ekrana baktım. Ufukshitt: ikizin nasıl oldu Siz: iyi iyi Senin abin nasıl Ufukshitt: çok şükür o da iyi Siz: iyii Mesajımı beğenip yazıyor oldu. Ufukshitt: unutma sor okulu Belki aynıdır Ay heveslenmiş birde! Eririm ki ben Siz: unutmam unutmam 11. Sinifsin dimi sen Ufukshitt: aynen ondanım Sende 10 Siz: aynen bende ondanım Mesajımı beğendi. Ufukshitt: en sevdiğin şey ne Siz: hangi konuda Ufukshitt: insanlar hariç Siz: mandalina Ufukshitt: tamam Yazdım bunu bir kenara Ayayayayayayyy! Siz: neden sorudn ki Ufukshitt: öyle Bilmek için Siz: peki Senin en sevdigin sey ne İnsanlar haric İnsanlar hariç mesajını beğendi. Ufukshitt: elektrogitar Olur hocam bundan! Benim elektrogitar zaafım da vardı! Lan ben kendi kendime gelin güvey olmuştum da, daha aşık bile değildim. Ay, ne diyordum ben be! Neysem, bunları ona yansıtıp ters yapan başrol kız değilim merak etmeyin. (Yazariniz burada size acıdı. Degerimi bilin bakinn) Ufukshitt: sever misin gitarları Siz: cok Calmak da istemistim Ama nasip olmafi Zaman bulamadim Ufukshitt: ben 7. Sınıftan beri çalıyorum Hiç sıkılmadım Efsane bir şey Siz: bence de oyle bir seydir Asigim zaten elektrogitarlara İnsallah bir gun diyeljm ne diyelim Aşığım mesajı hariç hepsini beğendi. Of ben öyle şeylere gıcık oluyordum. İki tanesi kalpli bir tanesi boş. Hele ortadekiyse! Ama sakinleştim, çocuğu korkutmayalım. Ufukshitt: inşallah Mesajına elektrogitar emojisi bıraktım. "Çocuklar, hadi gelin!" Sesi ile hızla klavyeye döndüm. Siz: gorusuruz gitarist bey Gitmem gerek Ufukshitt: görüşelim mandalina hanım Ayyyy, eridimmm! Mesajına pembe, iç içe bir sürü olan kalpten koydum. Ve telefonu kapattım. Hepsine kırmızı kalp koyup, ona o kalpten koymamdan anlardı bir şeyler tahminen. Ayağa kalkıp Lâl'e baktım. Doğruldu ve heyecanla sırıtıp bir telefonu bir beni gösterdi. Etrafa bakıp sus yaptım. Kahkaha attı. Elini 'seni gidi seni' yaptı. Sinir bozukluğuyla güldüm ve elini tutup yürüttüm. Bunun da ağzına laf vermiştik iyi mi? Masaya gittik ve ilk geldiğimizde oturduğumuz yere oturduk. Aynı düzende oturdu herkes. Ne kadar sıkıcıydı ya Yemeğe tam devam ediyordum ki. "Kızlar, soyadınızı değiştirmemiz gerek." Sesleri ile yutkundum. Unutmuştum bunu. Yine başlıyorduk! BİTTTİTİSSS Nasılll Ufuk hakkında düşünceleriniz? Bu bolumu mesajladmaya ayirdimm Bu arada mesajladmaya isim yazmayanlar, isim yazan mesajdaki kisinin mesajları. İg de öyle oluyor Normalde Hilâl'in mesajlarini saga koyacaktim ama oyle araya buyuk bir bosluk kouyuor ve kotu oluyor Umarim beğenirsiniz, baaays
|
0% |