Yeni Üyelik
29.
Bölüm

29. Bölüm

@zeyzek

Mutsuzdum.

Çünkü Alaz abim 'ileride lazım olur' diye iznini iptal ettirmiş (böyle bir şey var mı bilmiyorum) ve işe başlamıştı.

Hemde akşamına çağırmışlardı!

Şimdi de okula gidiyorduk.

Evet, hayatımda gördüğüm en olaylı yarı yıl tatilim bitmişti. Ve okul başlamıştı.

Normalde bu durumda okulun açılması işime gelirdi. Ama okulum değiştiği için evde kalmayı tercih ederdim.

Günlerimiz normal geçmişti. Genelde Alaz abimle takılmıştık. O günkü olaydan sonra Lâl'i pek yanlız bırakamadığım için hep beraber olmuştuk. Rüyalarıma kadar girmişti bu olay.

Ve sadece Yaman ve Altay ile kalmayıp tüm aile öğrenmişti bu olayı. O yüzden benim korkularımı anlayışlı karşılıyorlardı.

Çünkü o günden sonra çoğu şeyden korkar olmuştum.

Her neyse, bunları da atlatırdık, sorun yoktu.

Dün görüşmeye gelmiştik. Sayısalcı olduğumuzu falan yazdırmıştık işte. Okulu az çok tanımıştım. Üç tane 11. Sınıf sayısal sınıfı vardı. Bizi küçük bir teste sokmuşlardı. Ona göre sınıf mı belirleyeceklermiş ne.

Tek dileğim Lâl ile ayrı sınıflara düşmememizdi.

Araba durunca başımı kaldırdım. Gelmiştik. Bugün Tuğra bey getirmişti.

"Geldik kızlar." Başımı salladım ve yanımdaki çantamı aldım. "Akşam abilerinizden birisi ya da anneniz gelir muhtemelen. Kapının önünde beklerler, göremezseniz arayın tamam mı? Görüşürüz bakalım."

Kapıyı açtım. "Getirdiğiniz için teşekkürler. Hoşçakalın." Dedim ve arabadan indim. Benim arkamdan Lâl de indi. Kapıyı kapattım ve Lâl'i bekledim. Yanıma geldi ve koluma girdi.

"Lâl, boku yedik biz. Hayatımız bok yoluna girdi, farkındasın değil mi?" Öylesine sohbet ediyor gibi söylemiştim. Başını salladı. Omuz silktim. "Aman, çokta tın. Biz bunlar işlemez, halledilir." Kıkırdayarak başını salladı. "Ay bişey diyeceğim, çıkışta gezmeye gidelim mi?" Hevesle güldüm. "Kafa dağıtmış oluruz, hatta kızları da çağırırız. İyi olur." O da gülümsedi ve başını salladı.

Başımı sağa çevirdim. Gözleri kocaman bir Ufuk görmeyi de kimse beklemiyordu sanırım. "Hassiktir..." Diye mırıldandım. Yerimde durdum. Lâl homurdanaram bana döndü. "Ne oldu?" Baktığım yere baktı ve birisi ile bakıştığımı gördü. Ofladı. Çantasını düzeltti ve ofladı. Beni bırakıp gitti.

Ufuk bana doğru yürümeye başlayınca içimden bildiğim tüm duaları okudum. Bir kaç arkadaşı arkasından seslenmişti ama umursamamıştı. Önümde durup sırıttı. "E, mandalina? Belki tekrar görüşürüz demiştim değil mi, bak. Oldu işte." İfademi düzelttim. "Gitaristcim, artık mafya olduğunu falan düşüneceğim. Neden her şeyi biliyor gibi davranıyorsun?" Güldü. "Mafyalık bana çok uzak, olsam olsam gitarist olurum." Başımı salladım. "İyi bari."

El salladım. "Lâl bekler, gideyim ben." Başını salladı. "Git bakalım."

Önüme dönüp yürümeye devam ettim.

Birde Ufuk çıkmıştı, iyi mi?

Okulda biraz ilerleyince Lâl'i gördüm. Yanına gittim. "Müdürün odası nerededir ki?" "Sordum ben, ikinci kattaymış." Başımı salladım. Merdivenlere ilerledik. İki kat çıktık. Yorulmuştum ayol!

Müdürün odasının önüne gelince kapıyı tıklattım. 'gel' komutu gelince içeriye girdik. Adam başını kaldırıp bize baktı ve gülümsedi. "Buyurun kızlar." Bende küçük bir tebessüm ettim. Masanın biraz önünde durduk.

Ben konuştum. "Hilâl ve Lâl Akay. Yeni gelmiştik. Sınıflarımızı öğrenmek için geldik hocam." Başını salladı. "Biliyorum, Tuğra bey ile konuşmuştum. Kızlar şimdi şöyle ki, bizim konuşma engelli çocuklarımız için özel sınıfımız var." Lâl'e baktı. "Bunu senin için söylüyorum kızım. İkiz olsanız bile farklı sınıflara gideceksiniz bu yüzden. Eğitim ve derslerin hepsi aynı olacak, sadece öğretmenleriniz işaret dili bilenlerden olacak. Ve ayrı bir sınıf olacaksınız."

Of, ne gerek vardı ya? Lâl'i ben telaffuz ederdim, en azından o gelseydi?

Lâl'de istemiyordu bunu. Dudak büzüp başını salladı. Şuanda reddecek bir durumda değildik yine de, kos koca okul yapmıştı bu uygulamayı. Hem diğerlerine haksızlık olurdu.

Müdür bey bana döndü. "Kızım sen sayısal, 11-A sınıfındasın. 3. Katta sınıfın." Lâl'e döndü. "Seninki de 1. Katta. 11-V (alfabenin son üçü olarak düşündüm bunu da) sınıfı." Lâl'de başını salladı.

Müdür gülümseyip doğruldu. "E hoşgeldiniz o zaman okulumuza. Başarılar diliyorum ikizinize de." Gülümsedim. "Teşekkür ederiz hocam." Dedim ve arkamı dönüp kapıya ilerledim. Arkamdan Lâl de geldi.

Lâl ofladı. Sınıfımız farklı olduğu için üzülmüştü."Yapacak bir şey yok Lâl'im. Dayanacağız artık." Başını salladı.

Merdivelere gelince durdum. "Teneffüste gelirim sınıfına. Hadi öpüyorum, bay bay!" Tebessüm edip el salladı. Bende ona öpücük attım.

Merdivenleri çıkıp sınıfımı bulmaya çalıştım. En sonunda bulduğumda içeriye girdim. Burada herkes birbirini tanıyor olmalı ki birbiriyle konuşuyordu. Yutkundum. Umarım şımarık kişiler olmazdı da zorbalık görmezdim.

Yavaş adımlarla sınıfa girdim ve etrafı süzdüm. Orta sırada 3. Sıra boştu. Oraya ilerledim ve oturdum.

Ben gelince ufak bir sessizlik olmuştu. Muhtemelen beni bilmiyorlardı.

"Hey, sınıfı karıştırdın sanırım?" Dedi bir kız. Ona baktım. "11-A sayısal değil mi burası?" Başını salladı. "Doğru yerdeyim. Yeni geldim sadece." Kaşlarını kaldırdı. Sonra samimi bir şekilde gülümsedi. "E hoşgeldin o zaman, tanışalım mı?" Yanıma gelip yanımdaki boş yere oturdu. "Ben Gece." Tebessüm ettim. "Bende Hilâl. Memnun oldum." Kolunu masaya yasladı. "Bende memnun oldum. Çok güzelsin bu arada, maşallah." Güldüm. "Sende çok güzelsin, teşekkür ederim." Kıkırdadı.

Sınıf az kişiydi sanırım. Çünkü derse 5 dakika kalmıştı ve 17 kişi vardı şuan.

Bir kaç kızla daha tanıştım. 7 kız 10 erkek vardı şuan. Benimle birlikte.

Tanıştığım kızların birisinin biri Nehir, diğeri Ecrin idi. Hepsi samimi gelmişti. Kalan üç kız bana kötü davranmamıştı ama gelip konuşmamıştı da. Zaten üçlü beraber takılıyordu şuan. Arka sıralara oturmuş sohbet ediyorlardı.

Erkeklerin hepsi gelip tanışmıştı ama sohbet etmemiştik.

Şuan yanımda Gece oturuyordu. Önümüzde de Nehir ile Ecrin vardı.

"Benim ikizim var, konuşma engelli. V sınıfında." Dedim. Hoca henüz gelmemişti. Gece heyecanla konuştu. "İkizinin olması fevkalede bir şey ya! Bende istiyorum!" Güldüm. Ecrin atladı. "Kız mı?" Başımı salladım. "Evet kız. Hatta onun ismi de Lâl. Aşırı uyumlu isimlerimiz." Nehir de gülümsedi. "Aşırı iyi ya!" Hepsine gülerek başımı salladım.

Zorbalık beklerken gördüğüm samimiyet şaka mı?

Çok şükür hoca geldi. Herkes ayağa kalktı. "Günaydın çocuklar." Dedi hoca bir yandan masasına yürürken. Bizde onu selamladık. "Oturabilirsiniz." Dedi ve çantasını masaya bırakıp tahtanın karşısına geçti. Herkes yerine oturdu.

"Öncelikle herkesin yeni dönemi hayırlı olsun, iki hafta dinledik iyi geldi. Yeni bir arkadaşımız var değil mi?" Dedi ve gözleri ile etrafı taradı. Gözleri en sonunda bende kaldı. Gülümsedi. "Heh, evet burada. Tahtaya gel canım." Ayağa kalktım ve hocanın yanına gittim.

Elini omzuma koydu. "Hoşgeldin sınıfımıza. Kendini tanıt bize." Böyle şeylerde çok çekinmezdim. Kolayca konuştum. "İsmim Hilâl, soy ismim Akay. İkizim var, 11-V sınıfında. Ankara'lıyım." Susunca hoca soru yöneltti. "Devlet okulundan mı, yine özelden mi geldin?" "Devletten geliyorum. Gelme sebebim ailevi bir durumdan dolayı." Hoca başını salladı. "Tamam tatlım, yerine geçebilirsin." Başımı sallayıp geri yerime gittim.

Kadın bence çok tatlıydı. 1.70 boyalarında, çiçekli bir elbise giymiş, saçlarını dalgalı bırakmış tatlı tatlı gülümsüyordu.

Gece kulağıma yaklaştı. "Bu Handan hoca, hem matematik hem sınıf öğretmenimiz. İlgili birisi, sınıfına değer veriyor." Başımı salladım. "Çok tatlı duruyor şuan." "Ay öyle zaten, aşırı tatlı kadın." Gülümsedim.

Handan hoca bir kitap çıkardı. "Ee, açalım bakalım kitapları." Dedi. Tüm sınıf uzun zaman sonra ders işlemenin verdiği duyguyla surat astı. Bende dahil.

Handan hoca bize bakıp güldü. "Ne o maymunlar, ders işlemem mi sandınız?" Adını unuttuğum çocuk hemen atladı. "E tabii hocam, Handan hocamız bir günlük kıyak geçer diye düşünmüştük," kınar gibi baktı "ama neredee?" Handan hoca kötü kadın gülüşü yaptı. "Hayaller vs hayatlar Emir'cim, okul burası!" Gülüşünü durdurdu. "Açın bakalım, sayfa 154." Çantamdan kitabı çıkardım. Cumartesi günü Tuğra bey kitaplarımızı getirmişti.

Herkesin kitabını hazırlamasıyla hoca tahta kalemini alıp sandalyesinden kalktı. Kalemin kapağını açması ve anlatmaya başlaması ile herkes derse odaklandı.

.

.

.

Biyoloji dersi de bitmişti çok şükür. Ama bende bitmiştim!

Şuanda 4. Dersin bitişiydi. 2 ders matematik 2 ders biyoloji gördükten sonra beynim biraz uçuş moduna geçse de idare ediyordum.

Daha 5 ders vardı!

Neyse ki bir sonraki ders kişisel gelişim ve rehberlik (benim bir arkadaşımda böyle bir şey duymuştum o yüzden yazdım, herkes bunu görmemiş olabilir.) gibi bir saçmalıktı. Kızların anlattığına göre hoca yoğun derslerin arkasından olunca çok zorlamıyor ve herkese bir ders uyuma hakkı veriyormuş. Ama diğer dersi dinlemek zorundaymışız tabiki.

Her teneffüs Lâl'in yanına gidiyordum. Hatta kızlarda tanışmak istemişti. Lâl hepsiyle tanışmıştı. İyi anlaşmışlardı, sorun yoktu. Hatta Ecrin dudak okuyabiliyordu. Onunla öyle anlaşmıştı.

Nehir arkasına, yani bize döndü. "Kızlar ben bu teneffüs gelemiyorum. Esra hocanın yanına gitmem gerek." Esra hoca edebiyatcıymış. Söylemişlerdi. "Tamam balım, eğer teneffüsü bitirmezse orada oluruz zaten gelirsin." Dedi Gece.

Grubun en enerjik, cıvıl cıvıl olanı Gece idi. Ecrin her boka gülendi. Ben her şeyi şakaya vurandım. Nehir genelde şaka yapmaz ama biz yapınca devam ettirip ortamı canlandırandı. Aynı zamanda en sinirlimiz. Erkeklere midesi bulanıyordu ve en ufak şeyde tersliyordu. Lâl de en sakinimizdi şuan. Ve grubun en zekisi. Çünkü şu kısacık zamanda bile bir çok rezillikten kurtarmıştı bizi.

Rezildik, ama alışmıştım artık.

Nehir ile merdivenlerde ayrıldık. O 4. Kata yani öğretmenler katının olduğu kata çıkarken biz alt kata indik. 2 katta kantin vardı. Orda buluşuyorduk.

Lâl bizi görünce yanımıza geldi. Beraber bir masaya geçtik ve oturduk. Sohbet ederken birden gözüm kantinin girişinde kaldı. Ufuk tam oradaydı. O da bana baktı. Bir kaç saniye bakıştık. En sonunda ben bakışlarımı çektim. Kızlar seni gidi seni der gibi bakıyordu. "Niye öyle bakıyorsunuz?" Dedim korkma numarası yaparak. Gece patladı. "İki saattir sana sesleniyoruz, duymuyorsun ve bir yere takılı kalıyorsun." Ecrin devraldı. "Şüpheli davranış." Dedi sırıtarak. Lâl'de kıkırdadı. Ecrin'e döndü. Ne dedi bilmiyordum, Ecrin dudak okuduğu için öyle konuşuyordu.

"Ne! Oha! Konuştuğu bir erkek mi varmış? Oha birde önceden mi tanışıyorlar?" Bana dönüp kaşlarını çattı. "Neden bize anlatmıyorsun?" Ben masumum bakışları attım. "Gerek duymadım bacılarım. Bir erkek anca kardeşim olur çünkü." O abla gibi oturdum. "Edep, sen ne güzel şeysin." Hepsi kahkaha attı.

Gece bir yandan gülerken. "Anlat kız anlat, hepsini anlat, inciğini cıncığını! hadi!"

Derin bir nefes aldım ve kısa bir özet geçtim. "Bu kadar. Cidden başka bir şey yok." Ecrin hâlâ pişkin pişkin sırıtıyordu. "İnstagramını araştırmış, anlamadık sanki." Sinir bozukluğuyla güldüm.

Gece her zamanki heyacanını konuşturdu. "Ay Eci (Ecrin'e eci diyor) haklı, boş yere araştırmaz Instagramını. Net hoşlanmış." Ellerimi sinek kovar (mükemmel tanımlama) gibi salladım. "Yok be, toplasan yüz yüze 10 dakika konuştuk. İnstadan da sadece bir kez mesajlaştık. Ne ara hoşlanacak?" Ecrin kahvesinden bir yudum alırken konuştu. "İlk görüşte aşk meselesi hayatım. Hangisi göstersene." Gözlerim arkayı taradı. 3 masa arkamızda oturuyordu. Bana bakıyordu. Bakıştık. Anında gözlerimi çekip ellerimi yüzüme tuttum. "Allah kahretsin, bana bakıyor. Sakın bakmayın, üç masa arkamızda bir grup varya, ordan esmer olan." Gece hışımla döndü. "Şu mu?" Tam elini de kaldırıyordu ki Ecrin tuttu. Kafasına bir tane geçirdi. "Salak mısın ya?" Utançla yüzümü avuçladım. "Gece, Allah belanı vermesin ya." Diye homurdandım.

"Ay heyecan ettim, ondan oldu. Pardon." Dedi. Lâl bu halimize kahkahalarla gülüyordu. Derken Nehir geldi. "Noldu kızlar?" Dedi ve oturdu. Ecrin her şeyi anlattı. Nehir bana döndü. "Aşk olsun Hillo, bize neden anlatmıyorsun?" Saçımı savurdum. "O kadar gereksiz bir bilgi ki, unutmuşum." Güldüler.

Biraz daha sohbet ettikten sonra zil çaldı. Sınıflara gittik. Maalesefde Lâl ile ayrıldık.

Bir süre sonra hoca geldi. Selamladık. "Çocuklar bu ders işim var, müdür bey ile görüşmem gerek. Serbest kalacaksınız mecburen. Nöbetçi öğretmen gelir mi bilmiyorum malum çok sıkıntılı bir saat, herkesin dersi var. Diğer sınıfları rahatsız etmeden düzgünce durun tamam mı?" Herkes sevinç nidaları attı. Ve hocayı onayladık.

Hoca gidince herkes konuşmaya daldı. Tabii bizim kızlar da hemen arkasına dönmüştü. Hatta öyle rahat edemeyip sırayı çevirmişlerdi.

Aile konumuzu anlatıp anlatmamakta kararsızdım. En sonunda anlatmaya karar verdim. Aman ne olacaktı sanki?

"Kızlar, ben size bişey anlatacağım, şu ailevi bir durum dediğim şeyi." Herkes bana dikkat kesildi. "Anlat, ben sormayı istiyordum da rahatsız olursun diye sormamıştım." Dedi Ecrin. Küçük bir tebessüm edip derin bir nefes aldım. Ve anlatmaya başladım.

.

.

.

"Oha, 4 abi mi?" Gülerek başımı salladım. "Kanka ben bir tanesi ile zor başa çıkıyorum, Allah kolaylık versin valla." Güldüm. Her şeyi en ince detayına kadar anlatmıştım. "Dizi çıkar senin hayatından bu arada. Hele o Tolga ihtiyarına tilt oldum. Yaman'ın hastanede kestiği racona hiç girmiyorum bile." Dedi huysuzca Nehir. Ecrin gözleri dolu dolu konuştu. "Ay Lâl vuruldu mu şimdi?"

Evet, en duygusalımız da oydu.

Yanağını sıktım. "Kız geçti bitti, atlattık bir şekilde. Üzülme." Burnunu çekip başını salladı. Gece titrek ellerle bir yudum su içti. "Bu hayatı gördükten sonra şükür edeceğim sadece. Nasıl atlattınız kız?" Sırıttım. "E bir Hilâl kolay yetişmiyor. Kendi götümü topladığım yetmez gibi Lâl'i de topladım bir şekilde. Ama son zamanlarda o da çok iyi başa çıkıyor. Kaosa alıştık be!" Güldük.

"Neyse bebişim, artık bizde varız. Hep beraber başa çıkacağız!" Dedi Gece ve selam verir gibi sağ elini göğsüne koydu. Bol gülmeli, durum kriterleri yaptık.

Öyle böyle derken, zaman geçti.

.

.

.

Okul bitmişti. Şuan Lâl'i de almış kızlarla beraber çıkışa ilerliyorduk.

"Ay iyiki tanıştık ya, mükemmel olduk!" Dedi hevesle Nehir. Herkes başını salladı.

Başımı kaldırmamla çıkışın orda kapıya yaşlanmış Yaman'ı gördüm. Bakıştık. Göz kırptı. Kızlara döndüm. "Kızlar bakın en büyüğü şu." Bu sefer çaktırmadan bakmayı becerdiler. Umarım Yaman fark etmemiştir.

"Ay yakışıklıymış ha." Dedi Ecrin. Herkes onayladı. "Neysem biz gidelim. Öpüyorum hepinizi!" Lâl de vedalaştı ve Yaman'ın yanına gittik.

"Çantalarımızı aldı ve arka koltuğa koydu. "Naber?" Dedi bir yandan. Kapıyı açık bıraktı ve geçmemizi bekledi. Biz geçince kapıyı kapattı. O da binince cevap verdim. "İyi, sen?" Arabayı çalıştırdı. "Bende iyi. Nasıl geçti okulunuz bakalım?" Hevesle konuşmaya başladım. "Çok iyiydi! Üç tane kızla tanıştık. Hepsi çok iyi kızlar. Bayağı samimi arkadaş olduk. Öğretmenler falan da çok iyiydi. Kısacası çok güzeldi." Duraksayıp devam ettim. O da gülümseyerek beni dinliyordu. "Hatta önceden arkadaş olduğum birisi ile tanıştım, Ufuk. Bilmiyordum burada olduğunu. Az da olsa onla da konuştum." Gülümsemesi soldu. "Ufuk?" Dedi sorar gibi. Yutkundum, isim belirtmeseydim iyiydi. "Şey ya, ortaokuldan arkadaşımız." Kaşları havalandı. "Öyle olsun bakalım." Yerime sindim. Lâl gülmemek için dudağını ısırıyordu.

Göz devirip telefonumu açtım. Kızların numarasını kaydettim. Sonra instagram hesaplarına da istek atıp telefonu kapattım. Benden görünce Lâl de aynısını yapmıştı.

"Yaman, bizi alışveriş merkezine bırakabilir misin?" Yüzünü buruşturdu. "Yaman ne ya?" Göz devirdim. "Ne diyeyim? İsmim Yaman değil mi?" Başını hayır anlamında salladı. "İsmimin o olması sizin öyle hitap edebileceğiniz anlamına gelmiyor." Dedi. Abi dememizi istiyordu. Of ama ya!

Dişlerimi sıkıp zorla konuştum. "Çok gıcıksın!" Omuz silkti. Lâl atladı. Araba ışıklarda durduğu için bize bakabiliyordu. "Ya bizi şuan alışveriş merkezine bırakırsın, ya da Tuğra beye bizi okuldan tam 1 saat geç aldığını söylerim. Hızlı gidip eve erken varırsan da bahanelerim var, merak etme." Dedi ve kollarını göğsüne bağlayıp arkasına yaslandı. Yaman dehşetle Lâl'e baktı. "Lâl!" Uyarıcı bir ses tonuydu. Omuz silkti.

"Of, tamam!" Dedi ve önüne döndü. Böyle yola getirirler işte!

Yaklaşık 15 dakika sonra oradaydık. Arabayı park edip bize döndü. "Saat 15:30, saat 19 gibi almaya gelirim tamam mı? Daha erken biterse işiniz arayın." Başımızı salladık. "Tamam."

"Dikkatli olun, bir şey olursa arayın." Dedi. Bir kez daha onayladık ve arabadan indik.

Avm'ye giriş yaptık. Güvenlikten geçtikten sonra ilk durağımız bir giysi mağazası oldu.

"Başlayalım bakalım."

 

BİTİTTSS

Nasıll?

Umarim beğenirsiniz

Uzun suredir bolum gelmiyordu. Yazip yazip siliyordum. Birde son 3 gündür kitappede giris yapamafim. Sizde de oldu mu?

İlk siyah ekran verip sonra eror dalan verdi hep

Neysem, cok sukur girebildim.

Öpüldünüz, kendinize dikkat edinn💋

​​​​​​

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

​​​​

 

 

 

Loading...
0%