@zeyzey26
|
Sabah çok erken bir saatte uyanmıştım hava henüz aydınlanıyordu.Yataktan çıkmadan aşağıdaki tıkırtıları dinledim sanırım babam işe gitmek için hazırlanıyordu saate baktığımda saatin 6.35 olduğunu gördüm.Bu kadar erken uyanmak okuldan alışkanlık olmuştu bende erkenden uyanır kahvaltımı bile etmeden İstanbulun koşturmacasına atılırdım.Şimdi ise evimde yatağımdan çıkmadan babamın gitmesini bekliyordum. bugün annemin randevusu olduğu için erkenden bizimde çıkmamız gerekiyordu tahlil yapmaları ihtimaline karşı birşey yedirmeyecektim anneme. Annemi dün biraz kırgın bırakmıştım bugün ondan af dilemeli ve kalbini almalıydım onun bana küslüğü tahammül edebileceğim birşey değildi.saat henüz çok erken olduğu için anneme çok ses yapmadan banyoya girip rahatlatıcı bir duş almak için eşyalarımı hazırladım bu sırada da babam evden çıkmıştı, sessizce banyoya girdim ve kendimi rahatlatıcı suyun etkisine bıraktım.duşta fazla kaldığımdan ellerim artık buruşmaya başlamıştı hemen çıkıp odama geçtim ve hazırlanmaya başladım. saat neredeyse sekiz olmak üzereydi hazırlandıktan sonra annemi uyandırmak için aşağı indim ama o zaten çoktan uyanmış mutfağa girmek üzereydi. -Anne hiç kahvaltı hazırlama hastaneye gideceğiz. - gelmeyeceğim ben hastaneye gerek yok. - annem yapma böyle lütfen özür dilerim dün için tamam mı seni kırmak değildi ki amacım. - önemli değil boşver - hayır boş veremem anne hadi asma o güzel yüzünü hadi hadii. yamacına sokulup onu öpüp bir yandan da gıdıklamaya başladım buna hiç dayanamazdı anında da zaten kıkırdamaya başladı en sonunda da pes etti. - tamam tamam deli seni affedilecek birşey yok zaten sen haklıydın bende hayatın böyle olsun istemiyorum ama elimden de birşey gelmiyor. babanla çok çatışmayasın akşamlarımız sakin geçsin istiyorum.Senin için yeterli bir anne olmadığımı da biliyorum gel gör ki bizler böyle yetiştirildik hep herşeyi sineye çekerek senden de bunu beklemem olacak şey değildi sen affet kızım. - sen benim için dünyanın en iyi annesisin benim için çok önemlisin anne inan bana çok çalışıp seni çook mutlu edeceğim. ama şimdi hastaneye geç kalıyoruz hadi bakalım. Hastaneye geç kalmamak için hemen taksi çağırdım taksiyi kapının önünde beklerken karşı evin camına Feraye çıktı ve deli gibi el sallamaya başladı annem tabi her zamanki evhamlığı ile ona kızdı. - Feraye kafan ağır gelecek düşeceksin şimdi kızım sarkma o kadar. görende dün görüşmemişler der. - korrkma sen Reyhan sultan bana birşey olmaz siz nereye böyle. söze ben atıldım bu sefer. - ya ya tabi kötülere birşey olmaz anne sendeki de laf. - ay kızım doğru konuşun. hastaneye gidiyoruz kızım Umay benim için randevu almışda. - hee tamam ozaman dönüşte gelinde kahve içelim. - kızım daha kahvaltı yapmadan kahve mi düşünüyorsun Allah aşkına bir ayılsaydın. bu kızın kahve severliği beni her zaman şaşırtmıştır sabah kalkar kalkmaz hemen kahve içer hiç bu kadar kahve düşkünü olmadım. - ben kahve kadınıyım şekerim sen seversin sevmezsin beni ilgilendirmez. biz Feraye ile atışırken taksi gelmişti vedalaşıp taksiye bindik. hastane çok uzak değildi ama minubuse binmeye kalkışırsak çok dolandıracağı için geç kalabilirdik taksi ile beş dakika içerisinde hastaneye varmıştık bile. annemi doktorun kapısına gönderip ben giriş işlemlerini yaptırıp annemin yanına geçtim.Sabah ilk randevu biz olduğu için doktor gelir gelmez hemen bizi aldı. anneme şikayetinin ne olduğunu sordu doktor annem de anlatmaya başladı.arada bayıldığını da ekledim tabi genel testleri yaptırmak için bizi kan alma bölümüne yönlerdirdiler sonuçlar çıkınca da doktora girecektik sonuçları bekleyene kadar ben iş başvusu işlemlerini yaptırdım bu hafta bir çok yere başvurmuştum ama eve yakınlığından dolayı gönlüm bu hastaneden yanaydı aynı zamanda kantine girip sabah kahvaltısı yerine sıcak çorba içtik . sonuçlar çıktığında ise doktorun yanına girmiştik.Doktor annemin tansiyon hastası olduğunu ve bir kaç değerlerinin yüksek olduğunu söyledi şekeri sınrıdaydı kolstrolü de aynı şekilde doktor anneme dikkat etmesi gerektiğini açıkladıktan sonra hastaneden çıktık. - gördün mü bak birşeyim yok muş diyen anneme gözlerimi şaşkınlıkla açıp baktım. - ya ne demessin anne şu değerlere bak herşey tavan bundan sonra dikkat edeceksin ona göre sıkı yönetim var evde. - tamam tamam merak etme hemşire hanım. dönüşte minubusü kullanmıştık beş dakika olan yolun nasıl kırk dakika olduğuna şaşırıyordum.dolanan minibüs sayesinde midem bulanmaya başlamıştı bizim mahallenin girişindeki durakta indik biraz daha inmeseydik kusabilirdim temiz hava yüzüme çarptıkça derin nefesler aldım kendime gelebilmek için.Annemin koluna girdim yavaş yavaş yokuşu çıkıyorduk ki daha yorulamadan annemin nefes tıkanmaya başlamıştı. - Ya Reyhan hanım benim birşeyim yok diyerek ahkam kesmeye benzemiyormuş değil mi? - Ay Umay dur hele valla bu yojuş beni öldürecek. - Bundan sonra hergün yürüyüş yapılacak haberin olsun da sonra bana tıkandım deme. Annem tamam dercesine kafasını salladı, şimdi kabullenişi sonradan unutmaz umarım brnim boşluğuma gelip he demişimdir dediği çok olayı bilirim.yokuş bitmiş evin önüne gelmiştik ki Feraye camdan fırladı ani hareketi annem ile beni de korkuttu haliyle. - Kızlarr hoşgeldiniz hadi kahveye gelin. - Allah aşkına Feraye ödümüzü kopardın ya camda mı bekledin bizi kahvesizlikten öldün mü ne oldu. - Aaa bahane istemem bak günün ikinci kahvesi için sizi bekledim değerimi bilin. - Ay lütfettiniz efendim. söylene söylene karşı eve doğru geçtik kafayı kahve ile bozan arkadaşım kapıyı açmış annemin yanaklarına kocaman sulu öpücükler bırakmıştı beni görünce de - sana yok sen bugün fazla kaşındın. diyip bir taraflarını devirerek içeri geçti haspam - bende çok muhtaçtım ya sana haspam. ayakkabılarımı çıkarıp içeri girmiştim ki annem ile konuşan Fatih dünden sonra ki ikinci şokunu yaşattı bana hala evdeydi yok muydu seferi falan. Fatih hayallerini gerçekleştirmiş kaptan olmmuştu bazen sefere giderdi aylarca gelmediği olurdu zor bir meslekti ama o mutluydu. Annemle de samimi konuşması pek gözümden kaçmamıştı gerçi Fatihin arası herkes ile iyidir anlaşamadığı kimse yoktur mahallede iyi huyluydu kötü huyu bir banaydı sanırım.Annemle konuşurlarken bende boş bulduğum koltuğa çöktüm. - Ben bayılınca işte Umayda randevu aldırmış arkadaşına hastaneden sağolsun gittik geldik. - İyi etmişsin Reyhan sultan ne dedi doktor kötü birşey yoktur umarım. - yok yok birşey Umayın abartması işte. - ya ya benim abartmam anne doktoru dinlemedin galiba bütün değerlerin fırlamış tansiyon. şeker. kolestrol daha sayayım mı. - tamam işte kızım dikkat edicem dedim ya bundan sonra. 'Fatihe dönerek' rejime sokacakmış beni birde yürüyüş yapacaksın diyor illa başıma doktor kesildi bir geldi pir geldi valla. - Daha iyi ya işte sultanım şifan yanı başında. gözlerimin içine bakarak böyle bir cümle kurmasını yanlış anlamalı mıyım yoksa dünya ahiret abim mi demeliyim. ben tabiki ikinci seçeneği seçerek gözlerimi kaçırıp Ferayeye döndüm. - hani kahve kahve dedin başımın etini yedin nerede kızım kahveler. - tek başıma yapacağımı düşünmedin herhalde canım benim hadi hadi. - aa kıza bak kahve diye sabahın köründe camlara çıktı şimdi bana yaptıacak bende geldim mi ne anladım bu misafirlikten çok kınadım seni. - hadi canım hadi birde bayıl istersen. atışmamızı izleyen annemler arkamızdan ayıplar şekilde ' daha büyüyemediler yarın birgün evleneecekler hallerine bak' temalı konuşmalarına başlamışlardı bile bu sora da bizde mutfağa geçmiştik Feraye bardakları çıkarmıştı bende makinenin cezvesine kahveyi koyuyordum ki içeri Fatih girdi. -Feraye abim bana yapmayın ben çıkıcam. - nereye abi daha yeni gelmişştin tersaneden. - ilaydayı alıp gelicem. Ferayenin yüzü düşük bir şekilde kafasını sallamıştı bu süreçte hiç arkamı dönüpte onalara bakmadım umrumda değilmiş havaları yapıyordum aklımca Fatih mutfaktan çıktıktan sonra dönüp baktım Ferayeye yüzü asılmıştı bir yandan sormak istiyordum ama bir yandan da soramıyordum ki canım arkadaşım beni o zahmete sokmadı ve ben sormadan cevap verdi. - İlayda ile kavgalılar galiba abim kaç gündür burada kalıyor. oda annesinde annemde böyle olmaz sizin çocuğunuz var git al karını getir dedi ondan almaya gidiyor. Karı koca arasındaki kavgalar olağn şeylerdi küserlerdi barışırlardı Feraye neden bu ladar bozuk onu anlamamıştım ama irdelemek ve üzmek de istemezdim açıkçası. - Karı koca arasında olur öyle şeyler Feraye üzme canını. - kendine etti kendine mutlu olmadığı her halinden belli ama laf dinlemedi ki bak olan yavrucağa oluyor.aman neyse seni de bu konular ile darlamak istemiyorum. nasihat vermek teselli vermek bu gibi şeylerde dilim tutulur çok bir şey söyleyemezdim konuyu kapatması bir nevi iyi de olmuştu ama aklıma takılan mutlu değil kelimesinde kaldı nasıl mutlu değildi gözlerimin içine bakarak istiyorum demişti şimdi nasıl mutlu değildi. bu sırada kahveler olmuş ve bardaklara koymuştuk yanlarına da lokum koyarak içeri servis etmeye götürdük az önce olmayan bıcırık ada hanım şimdi salona teşrif etmişlerdi güzellik uykusundan uyanmıştı sanırım gülücükler saçmaya başlamıştı bile bu çocuğun bu kadar güleç olması beni kendine hayran bırakıyordu. mıncırmadan edemiyordum o yüzden hemen yanına gidip sevmek için kucağıma aldım. - ayy ayy aman kimler gelmiş kimler adacık uyandın mı sen. kucağımda garip sesler çıkararak neşe saçan ada hanım keyfinden memnundu sanrım. o sırada kapı çaldı ben adayı sevmek ile meşguldüm bana şirinlikler yapıyor bense gıdısından öpüyordum oda katılarak gülüyordu bu sırada İlayda ve Fatih içeri girmişlerdi İlaydanın annesi bizim alt sokak ta oturuyordu o nedenle hemen dönmüşlerdi.gözlerim Fatih ile kesiştiğinde oda ben ve adaya bakıyordu adanın kıkırdaması onda tebessüm oluşturmuştu ama ilayda için aynı şeyi söyleyemecektim çünkü o hiç özlemediğim mendeburluğu üstündeydi sanırım aralarının bozuk olmasının da katkısı vardı. ikiside koltuğa yerleştiklerinde Nejla teyze ' kahve içer misin kızım ' diye sordu - Feraye bir tane kahve yapsana. diyerek cevsplamıştı sevimsizce Feraye ise annesinin hatrına sanırım sadece gözlerini devirmekle yetindi ve kahve yapmak üzere kalktı sıranın bana geldiğini anladığımda ise gerilmiştim., - sende temellş dönmüşsün Umay - ya öyle oldu. demekle yetindim çünkü dikkatimin dağılması adanın hoşuna gitmemişti güzelce oyun oynarken ilayda ' ben alayım onu' diyerek elimden çocuğu almıştı ada ise bu tavrı sayeseinde ağlamaya başladı çocuk gayet memnunken birdeb oyununun bozulmasındanhoşlanmamış annesi bile olsa affetmeyip basmıştı yaygarayı. İlayda ise kucağında sadece pışpışlamak ile yetiniyordu sinirli bakışları ise üstümdeydi çocuk kendini yırtmıştı ama banamısın demiyordu en sonu babası adanın imdadına yetişmiş ve İlaydanın elinden almıştı çocuğu. bu hareketi ise İlaydanın hoşuna gitmemiş misafir var demeden Fatihe çemkirmişti. - niye alıyorsun elimden Fatih - çocuk ağlıyordu İlayda - Ağlayabilir çocuk o sürekli benim elimden alıp durma şu çocuğu düşman ettin kızımı bana. Fatihse birşey diyecek gibi oldu ama sonra tatsızlık çıkmasın diye sustu imdadına da kardeşi yetişti - kahven İlayda buyur. İlayda geldikten sonra ortam gerilmişti.Seneler sonra İlayda değişmişti küçükken çok güzel bir kızdı mahallenin gençleri peşinden koşardı ma şimdi bir kadın güzelliği vardı üstünde tek değişen burnuydu sanırım bir işlemler görmüştü. onu süzdüğümü anlayan İlayda dorularına başladı geç bile kalmıştı bence. - ee Umay senelerdir yoktun buralarda neler yaptın bakalım. - Çok birşey yapmadım üniversiteyi kazanıp gittim zaten okulumu okudum onun dışında birşey değişmedi. - ya okul için mi gittin kocaya kaçtı demişlerdi senin için. içtiğim kahve boğazımda kalmış öksürük tutmuştu Feraye de bir yandan sırtıma vuruyordu arkamdan kocaya kaçmış mı demişlerdi bunlardan niye benim haberim yoktu bir ferayeye birde annem arasında gitti bakışlarım doğruluğunu sorgularcasına. söze feraye girdi. - yok öyle birşey canım kimden duyduysa yanlış duymuş İlayda. - ne bilim yanlış söylemişler demekki. bu söylentiyi kendi bile yaymış olabilir küçüklüğümüzden beri ilaydanın ban karşı anlmadığım bir nefreti vardı çok küçükken oyuncaklarımı kırardı babam zaten oyuncak alan biri değildi arada annem alır onları da İlayda oynamaya geldiğinde kırardı çok ağlardım peşine Fatih beni teselli ederdi. bir gün çok ağladığım için Fatih harçlıklarını biriktirip bana bir bez bebek almıştı ' bunu ilaydadan sakla dikkatli oyna' demişti ama o bebek benim için o kadar değerliydi ki onunla oynayamazdım bile bazen geceleri onunla uyur sabah kalktığımda da hemen dolabıma saklardım.İlayda lise zamanımızda da aynı nefreti devam etmişti onun lugatında yaptıkları 'şaka' da olsa hiç şaka vari şeyler değildi.sanırım hala bu nefreti tuhaf bir şekilde devam ediyordu.düşüncelerimi bölen fatihin kucağından benim kucağıma gelmek için çırpınan adacıktı dayanamayıp hemen Fatihin kucağından aldım ve gıdısına öpücük kondurdum bu öpücük onun çok hoşuna gitmiş olmalı ki yine kıkırdayarak gülmeye başladı. - seni çok sevdi Umay kızım normalde çok kucakta durmaz Ada hareketli bir bebek ama senin kucağında gıkı çıkmadan oturuyor maşallah. necla teyzenin söyledikleri İlaydanın homurdanmasına sebep olsada umursamamaya çalıştım. - bende onu çok sedim necla teyze maşallah çok tatlı bir bebek. o sırada annem araya girdi sanırım çok gerilmişti yerinde zor oturuyordu. - biz kalkalım artık Neclacım. - otursaydınız Ahretliğim. - yok yok daha yemek yok evde gidelim biz. annemin bu dedikleri ile bende ayaklandım kucağımdaki adayı Feraye ye vermek için yeltenmiştim ama İlayda yine benden aldı tabiki o nefret dolu bakışları ile. Feraye ile vedalaştıktan sonra annem ile yanımıza Fatih geldi bizi uğurlamak için. - Umayı dinle sultanım tamam mı bir dahakine daha güzel haberlerini bekliyorum. diyerek annemin başına öpücük kondurdu. - Tamam evladım sende dikkat et kendine. vedalaşıp eve geçtik ki annem hayıflanmaya başladı bile. - ayy o neydi Umay buz kestim vallahi zor oturdum yerim de Allah Neclalara yardım etsin işte insanın hayırlısı diye boşuna demiyorlar.o güzelim çocuğa da böyle bir kız yazık etti kendine. - anne boşversene başkalarının evliliğinden bizene kendi istemedi mi görsün şimdi anyayı konyayı. - sana bakışlarına nedemeli peki. şok olmuş bir şekilde anneme dönmüştüm. Kalbim ağzımda atıyordu asıl gerilimi ben asıl şimdi yaşıyordum Fatihin arada kaçamak baktığı bakışlarını oda mı yakalamıştı yoksa ya yakaladıysa nasıl açıklardım gerçi bakışlarında birşey yoktu ki bir abi bakışıydı onlar değil mi her abi kardeşi gibi gördüğü insana öyle bakar evet evet kesinlikle öyle. ama yinede bilmezlikten gelmekte fayda var blki paçayı kolay kurtarırız. - kimim bakışları anne. - İlaydanın canım kimin olacak yicek gibi bakıyordu sana . o an rahat bir nefes verdim çok şükür ilaydadan bahsediyordu. - aman anne her zamanki ilayda işte . - hakikaten küçüklüğünden beri nedir seninle derdi bu kızın. - ne bilim anne sorgulamadım hiç herkese karşı öyle o.neyse ben odama gidiyorum yoruldum çok biraz dinleneyim sonra yemekleri ben yaparım. - ben yapardım evladım zahmet etme. - hayır ben yaparım unuttun mu sıkı yönetim var artık bu evde diyetine uygun yemekler yenecek. - iyi madem bende az dinleneyim. ikimizde dinlenmek için odamıza geçtik hemen kendimi yatağıma atıp derin bir iç çektim. her zaman hayal kurmayı seven bir insan olmuştum küçükken babamın diğer kız babaları gibi olduğunu hayal ederdim Ferayenin babasının onunla oynaması hoşuma gider babamın benimle oyun oynadığı hayaller kurardım. sonra büyüyünce meslek hayali kurar zaman zaman öğretmen doktor hatta astronot olduğumu bile düşündüm Fatihe olan duygularım belirmeye başladığında ise onunla ilgili hayaller kurardım beni sevdiği birbirimiizi sevdiğimiz beraber tatile çıktığımız bir sürü hayaller onunla evlendiğim hayallerimde olmuştu tabiki her ne kadar şuan onlardan utanıyor olsamda, belki şuan o hayallerimdeki gibi bir babaydı ama o çocuğun annesi ben değildim İlayda ile evleneceğini duyduktan sonra dünyam başıma yıkılsada bir süre sonra kabullendim ve sevdiği insanla gerçekten mutlu olmasını istedim bunu gerçekten istedim herkes sevdiği insanı başkası ile mutlu görmek istemez ama ben bana tüm dediklerine rağmen Fatihin mutlu olmasını geerçekten çok istedim ama bugün gözlerinde gördüğüm şey mutluluk değildi hemde hiç değildi İlayda ile ilişkilerini yakından görmek beni çok üzdü çünkü onu böyle mutsuz bir ilişkinin içinde görmek en son istediğim şeydi belki İlayda ile çok mutlu bir evlilikleri olduğunu görseydim biraz kahrolabilridim kabul ama gerçekten onun adına mutlu olurdum gerçekten seven bir insan böyle olsun ister eminim.düşünce denizm beni boğmadan oradan çıkmak için hemen kendimi mutfağa attım yemekleri yapıp yemeğe kadar biraz uyumak istiyordum yemekleri tuzsuz yamam gerekiyordu annem için yinede çok az tuz atabilirdim ama artık yemekler eskisi gibi tuzlu olmazdı babamda çok isterse yemek yerken atabilirdi.dolaba baktığımda neredeyse pösümek üzerel olan patlıcanları görünce karnı yarık yapmaya karar verdim buzluktan kıyma çıkardım daha önce çıkarmadığımız için hemen sıcak suya yatırdım kıymayı ben patlıcanları halledene kadar o suyun içinde çözülebilirdi. patlıcanları alacalı bir şekilde soyduktan sonra fırın tepsisine koydum normalde annem kızartırdı ama artık kızartmak yoktuu fırında da gayet güzel oluyordu patlıcanları fırına attıktan sonra annemin ilaçlarını almadığımız aklıma geldi anneme eczaneye gideceğimi haber vermek için odasına çıktım ama uyduğunu görünce hemen aşağı indim patlıcanlar olana kadar mahallenin eczanesine gidebilirdim üstüme hemen bir ceket aldım ve cüzdanımı da alıp çıktım bir koşu eczaneye gittim bizim mahalledeki eczaneyi sevil abla işletiyordu küçük yaşta babasını kaybetmişti hem çalışıp hem okumuştu şimdide bir eczacıydı idollerimden biriydi annesine ve kardeşine o bakıyordu onun gibi ayaklarımın üstünde durmak ve anneme bakmak benim hayallerimden biri idi. eczaneye girdiğimde kimse yoktu sevil abla beni görünce hemen ayağa kalktı ve o neşeli sesi ile beni karşıladı. - Umayy hoşgeldin nasılsın. gülerken gözlerinin kısılması ona ayrı bir hava katıyordu ve çok tatlı oluyordu. - hoşbuldum Sevil abla iyiyim sen nasılsın. - iyiyim bende bildiğin gibi hemşire olmuşsun doğru mu duydum. - evet evet hemşire oldum. - ya çok sevindim senin adına tebrik ederim. - teşerkkür ederim ablacım. şunlar annemin ilaçları da alabilir miyim. - tabi canım hemen vereyim. Sevil ablanın ilaçlarını hazırlamasını beklerken kapı açıldı ve bir müşteri daha geldi ama ben kim olduğuna bakmadım.ialçları hazırlayıp gelen sevil abla aynı sevecenlikle - hoşgeldin Fatih diyince tabi beni bir şok dalgası aldı aniden arkamı dödüğümde onu gördüm oda bana baktı ve sevil ablaya karşılık verdi. - hoşbuldum sevil nasılsın. Fatih ve sevil abla aynı yaştaydılar zamanın da herkes çok yakıştırsada onlar hep çok yakın arkadaş olmuşlardı. - iyiyim fatih nasıl olsun ,iş güç sen. - ben de iyi valla benim kız için ateş düşürücü alacaktım. sözleeri bende ayrı bir şok yaşattı sabah iyiydi pıtırcık şimdi birden ateşi mi çıkmıştı. tabi dayanamayıp hemen sordum. - sanah iyiydi ne oldu birden bire. - şuanlık birşey yokta ateşi çıkacak gibi kırgınlık geldi üstüne hazır edeyim dedim gece falan çıkarsa içiririm hemen. - hmm iyi yapmışsınız eğer bir şeye ihtiyaç olursa beni çağırabilirsiniz. beni çağırabilirsiniz ne demekti yani birşey olsa seni niye çağırsınlar doktora giderler yani sanane oluyorsa içimden kendime kızarken fatih girdi araya. - teşekkür ederim birşey olursa çağırırım. sevil ablaya ilaçların parasını verdikten sonra eczaneden çıktım arkamdan da hemen fatih çıktı bana yetişti. - küsmüyüz.? söylediği ile Fatihe bakıp kafa salladım - hayır değiliz nereden çıkardın. - geçen gün biraz kızmıştın ya oyüzden. - yok hayır yani ben abarttım sonuçta her abi kardeşi gibi gördüğü biri için endişelenebilir değil mi - öyle.. dedi sadece durgun bir sesle. evin önüne geldiğimizde ise görüşürüz diyerek ayrıldım. içeri girdiğimde yine kendim ile muhasebem başlamıştı görüşürüz ne yani neden görüşelim ki . - ama abim ya hani bir de komşum sonuçta görüşmemiz olağan zaten. ben kendim ile çekişmeli bir konuşmaya girdiğimde annem birden araya girince korkudan sıçradım gerçekten şu kadının olmadık yerlerde çıkmaları beni öldürecek birgün. birde demiyor mu - kızım korkuttum mu. - evet anne ödüm patladı niye sessiz sessiz yaklaşıyosun ses eder insan. - ettim kızım ama sen o kadar dalmıştın ki duymadın beni. nereden geliyorsun sen. - eczaneden geliyorum ilaçlarını almayı unuttuk o yüzden patlıcanlar olana kadar çıkap geleyim dedim. - hm tamam olmuş patlıcanlar ben çıkardım ne yapacaksın onlarla. - karnı yarık yapacağım. - kızartmadan olur mu kızım hiç. - olur anne çokta güzel olacak bak göreceksin. - iyi hadi bakalım. anneme ilaçlarını nasıl kullanacağını anlattıktan sonra mutfağa girdim ve yemeği yapmaya koyuldum patlıcanın karnını yarıp kavuduğum kıymayı içine doldurdum sonrada sos yapıp döktüm ve tekrar fırına verdim az birşey pirinç ıslatıp çorba yapmaya koyuldum ne zmandır ev tarhanası içmiyordum tarhana yaptım pilavı da yaptıktan sonra yemeklerim hazırdı patlıcanı fırından çıkarmadım soğumasın diye işim bittikten sonra etrafı temizleyip mutfaktan çıktım anneme dinlenmek için odama geçtiğimi söyledim odama gidip kitap okuyacaktım. Kitapların büyülü dünyasına dalmış ve yine saatin kaç olduğunu unutmuştum yemek saati geldiğinde annemin aşağıdan seslenmesi üzerine kitabı bıraktım ve yemeğe indim.sofra hazırdı ve tabiki babam da evdeydi yemeğe oturdu ve annem servis etmeye başladı yerken babamın suratı tabiki ekşidi ona göre yemekler fazla tuzsuzdu. - reyhan tuz koymayı mı unuttun ne yaptın. - yemekleri Umay yaptı bey bugün hastanede doktor dikkat et diyince kızımız yemekleri sağlıklı şekilde yaptı. - ben ne yapayım ben mi hastayım sen hastasın tuz uzat şurdan yemek mi yiyoruz saman mı belli değil. - senin için düzgün konuşmak bu kadar zor mu baba. babam yine birşey diyecek oldu ama yine szölerim ile böldüm onu. - karının sonuçları iyi çıkmadı onun için endeşelenmen gerekirken ne yapayım diyorsun yemekleri annem için sağlıklı hale getirerek pişiriyorum tuz kullanmamsı gerekiyor güzellikle sormak karına geçmiş olsun demek bu kadar zor olmamalı baba. - zırvalamaya başladın yine bütün gün yoruluyorum kafa dinlerim diye eve geliyorum karnım aç karşılaştığım muameleye bak insanın boğazına diziyorsunuz. - insanın boğazına dizen sensin baba ev de huzur bulmak istiyorsan huzur vermen gerekir. huzur bulmak isitoyrsa ilk önce kendi davranışlarına bakmalıydı küçüklüğümden beri bu evde huzur yoktu ve tek sebebi de oydu herşeyden kavga çıkarıyordu bazen bize tahammülünün olmadığını görüyordum onu zorla tutan neydi ki ve ya bize karşı bu kadar nefret dolu olmasının nedeni. babam ile yeniden bir kavgaya tutuşacaktık ki bizim kavgamızı bölen başka bir kavga sesiydi çok kuvvetli bir bağırış sesi ile hepimiz cama koştuk sesler karşı apartmandan geliyordu Fatihlerden kalbim bir anda ağzıma geldi ne olduğunu anlamak için dışarı çıktık bütün mahalleli sokaklara dökülmüş yada camlara çıkmışlardı yan evdeki Melahat teyze camdan anneme havadis vermeye başladı havadisten çok dedikoduydu onun yaptığı. - Fatih ile karısı fena kavga ediyor valla bir bağırış bir bağırış evde inmeyen şey kalmadı. kendi evlerinde de böylelermiş sürekli kavga kıyamet diyorlar. annem elini ağzına koymuş yüreği ağzında ne yapacağını bilemez şekilde bana baktı aile kavgasına karışmak doğru olmadığından kafamı salladım hayır anlamında ne kadar yakın komşumuz olsa da. daha sonra kapı açıldı ve kavga sokağa saçıldı İlayda avazı çıktığı kadar bağırıyordu Fatihe. Fatih ise ilaydayı kolundan tutmuş dışarı çıkarıyordu. - Ne sen nede ailen beni hiç istemediniz zaten hele annen bir gün olsun gelinim diye gezdirmedi bile beni hele sen ne yaptın ki bugüne kadar benim için hiç birşey kendim için aldığım birşeyi baana çok göremezsin anladın mı. - İlayda yeter anladın mı yeter sövmediğin ne ailem kaldı nede sülalem susayım susayım diyorum ama sabrımı zorluyorsun git annenin evine elimden bir kaza çıkacak. - bi kovmadığın kalmıştı zaten onu da yap Fatih bunca yıldır senin için verdiğim emeklere yazıklar olsun anladın mı. artık tüm aile dışarı çıkmış onları ayırmaya çalışıyordu. Necla teyzenin durumu çokta iyi değildi Fatihin babasın necdet amca ise onun kolunu tutup ' yapmayın oğlum' temalı konuşmasını yapmaya çalışıyordu. Feraye ise artık dayanamamış ve kavgaya dahil olmuştu. - Sen ne emek verdin ki Allah aşkına İlayda seni bilmesek haklısın diyeceğim senelerdir yedin bitirdin be abimi de bizi de isteklerin bitmez huysuzluğun bitmez benim babam düğünde istediklerinin borcunu daha geçen sene bitirdi senin haberin var mı. Fatih kız kardeşine dönüp ' sen karışma' diye bağırdı. - hah konuşada bakın zaten abini bana karşı dolduran da sensin görümce değilmisin işte illa o yılan dilinle sokacaksın. Feraye kendine söylediklerine dayananmamış ve İlaydanın üstüne atlıyordu ki Fatih tututu onu birbirlerine girmişlerdi koşup müdahele etme arkadaşımı saakinleştirme isteği ile Ferayenin yanına gittim kolundan tutup köşeye çekiyordum ki İlayda bu sefer bana sarmaya başladı. - heh bir sen eksiktin sende gel herşey zaten senin yüzünden. ne dediğini bilmeyordu sanırım çünkü aralarında ki huzursuzluk sebebi neden ben olayım ki. Ftaih birden hiç olmadığı kadar yüksek sesl bğırmış bu da İlaydayı susturmuştu. - YETER SUS. bağırışı herkesi susturmuştu sadece İlaydayı değil, şok olmuş şekilde Fatihe bakıyordu tüm mahalleli İlayda birden ağlmaya başladı ve tekrardan söylenmeleri devam etti ama o sırada benim dikkati mi çeken ses onların ki değildi yukarıdn gelen Adanın ağlayışıydı herkes o kadar kavgaya odaklanmış ki kimse onu duymuyordu hemen içeri koştum ve Fatihin odasına girdim odada bir beşik vardı onun içinde ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu çocuk hemen kucağıma aldım ama o kadar kormuştu ki sakinleşmiyordu kucağımda pışpışlamaya çalıştım ninni söylemeye çalıştım konuştum hiç bir şekilde susmuyordu o kadar korkuttu ki beni durumu beni bende ağlamaya başladım hangi sebep olursa olsun çocuklarını unatacak kadar bu duruma gelmemeliydiler onlar anne ve babaydı onların huzursuluğunu çocukları da hissediyordu o kadar sinirlenmiştiim ki kucağımda Ada ile aşağı indim hala kavga devam edşyordu ve gözleri kimseyi görmüyordu bu kadar şuursuzca kavga etmemeliydiler kucağımda hala Ada vardı dayanamayıp patladım. - YETER SUSUN ARTIK. bu sefer tüm kalabalığı susturan bendim evet benden beklenmeyecek bir hareketti ama söz konusu bir bebekti ve çok korkmuştu dayanamadım. hepsi bu sefer bna bakıyorlardı Fatih ile gözgöze geldim ilayda ile gözgöze gelmek dahi istemiyordum. - yeter Allah aşkına çocuğunuzu unutacak kadar sizi şuursuzlaştıran ne çocuk içerde ağlamaktan katılmış siz duymuyorsunuz bile kendinize gelin ya anne babasınız siz sizin bir çocuğunuz var ona göre hareket edin. Ada bile kucağımda susmuş iç çekmeye başlamıştı korkudan bana öyle bir sarılıyordu ki çocuk titriyordu bir yandan. ilayda çocuğu almak için atılmıştı ki Ada daha da bana sığınmış daha çok ağlamaya başlamıştı. - İlayda sakinleş lütfen daha fazla korkutma lütfen sakinleş sonra alırsın çocuğunu. Adayı alıp içeri götürdüm Fatihin odasına geçtim ve kucağımda sakinleştirmeye çalışıyorudum dışarıdan ses gelmiyordu artık ada ise kucağımda bana sarılarak uyuya kalmıştı yerine yatıracağım sıra içeri Fatih girdi tekti ilk kızına baktı sonra bana baktı derin derin nefes almaya çalışarak sakinleşmeye çalıştı. - ben çok kötü bir babayım çok kötü bir babayım çok kötü... takılmış plak gibi aynı şeyleri söylüyordu suçluluk duygusu şuan onu kötü hissettiriyordu bir an bırakk ne hali varsa görsün desem de yine bırakamadım her zaman ki gibi. yanına yaklaştım. - fatih sakinleş lütfen. - nasıl nasıl kafayı yicem yakında nasıl. o kadar yıpranmış görünüyordu ki gözlerime baktı ve dayanamayıp odadan çıktı gözlerinde gördüğüm acı okadar kalbimi yaktı ki böyle olmamalıydı bu halde görmek beni bitiryordu göz yaşlarıma mani olamamış ağlayarak yatağa çökmüştüm. bunca sene ben onu mutlu mesut sanıyordum kendi mi öyle avutuyordum ' sen mutsuzsun ama en azından o sevdği ile mutlu sende onun mutluluğu ile mutlu ol' diyordum. Ama şimdi keşke o gece ona daha çok yalvarsaydım ve bu evliliğie mutsuzluğuna mani olsaydım ama olmadı yapamadım aslında benim suçum değildi biliyorum ama bunda bile kendimi suçlamayı başarıyordum. sessizce ağlamaya çalışırken odaya Feraye girdi. oda ağlamaktan şişmiş gözler ile bana baktı sonra ikimizde birbirimize sarılıp sessizce ağladık. - annemin tansiyonu dştü galina bir bakar mısın. İlk ayrılan Feraye oldu bende kafamı sallayıp ayağa kaltım kendimi toparlamalıydım derin nefes alarak gözyaşlarımı sildim. - daha sakin zamanda bana neler olduğunu anlatır mısın? Feraye de sadece kafasını sallayarak cevap verdi onunda konuşmaya mecali yoktu. beraber aşağı indiğimizde annem Necla teyzenin koluna kolanya sıkıyordu Necla teyze ise ağlamaktan bitap düşümüş bir yandan da söyleniyordu. -ahhh oğlumm yaktı kendi başını da bizim başımızı da ahh yapma dedim dinletemedim.. yanına geçtim ve tansiyon aletini koluna yerleştirdim tansiyonu düşük değil çok yüksekti. -Necla teyze tansiyonun çok yüksek sakinleş biraz Allah muhafaza sana birşey olsa ne yapacaksınız ozaman.Feaye limonlu su getir biraz ilacı varmıydı birde - tamam getiriyorum hemen. - anne kalk yardım et sende uzansın azcık. annem ile ikimiz Necla tezenin kollarından tutmuş uzandırmıştık. o sırada feraye ilaçları ile gelmişti ilaçların epşine de limonlu suyunu içimş uzanmıştı. - Necla ne oldu bu kadar Allah aşkına. - ahh ahiretliğim bayadır araları çok iyi değildi anladım zaten ama ses etmedim hallederler dedim karışmadım geçende kavga etmişler evlerinde fatih almış çocuğu geldi kaç gündür dil döktüm çocuğunuz var yapmayın etmeyin getir karını diye bugün siz buradayken getirdi işte sizden sonra pek birşey yoktu sonra odalarında konuşmaya çıktılar birden kavga alevlendi meğer hanım efendi arkadaşları ile alışverişe gittiğinde elli bine çanta almış kendine Fatihte çıldırdı tabi nasıl yaparsın edersin derken büyüdü işte bize söylemediği kalmadı Fatihe söylemediği kalmadı ne yapcaz biz bu kızla bilmiyorum evlendiğinden beri hem bizi hem oğlumu yedi bitidi. - ne yapacağızı mı var anne boşansınlar artık ya yazık değil mi abime de Ada ya da ne annelik yaptığı var ne de abime karılık tamam gezersin de herşeyin bir sınırı vardır aileni ihmal etmeden yaparsın bunu daha küçücüktü Ada, gitti Uludağ da bir hafta kaldı bu çocuk buralarda sefil oldu.bu böyle gitmez abim gelince konuşun. - kızım abin koca adam kendi düşündüğü vardır abine karışıp durma oda iyi değil lütfen. Feraye tam annesine karşılık verecektim ki kolunu tuttum. kimse iyi değildi kavga etmenin olayları kızıştırmanın manası yoktu hem Necla teyze de haklıydı Fatih kendi kararını verecek kadar büyüktü ne bize nede alesine laf düşmezdi sonuçta aile onnun ailesiydi bir aileyi dağitmak kolay değildi.ben yukarı çıktıktan sonra İlaydanın ailesi de gelmiş İlaydayı alıp gitmişler ama fatihe tehditler yağdırarak tabiki İlaydanın bazen neden böyle olduğunu sorgulamıyordum çünkü ailesi de mahallede çok sevilmeyen ve en kavgacı tiplerdendi kendi kızlarını yangından mal kaçırır gibi zorla evlendirmişlerdi şimdi de bu olayda Necla teyzleri suçluyorlardı saçmaydı ama işte hayatta bazen gerçekler bile şaşrıtıcıydı. yorucu bir akşam olmuştu herkes için Necdet amca olanlara dayanamayıp dilaltı hapını alıp uyumuştu Necla teyze hala sakinleşmemişti ara ara tansiyonunu kontrol ediyordum ama düşmüyordu birşey olursa korkusu ile yanından ayrılamıyorduk Fatih ise hala ortalıkta yoktu. ada ise arada korkarak ve ağlayarak uyanıyordu uyandığında ise kimse de değil benimle sakinleşiyordu tuhaf bir şekilde bu kıza karşı içimde ayrı bir sevgi vardı sebeebi babası mı bilmiyorum ama o da bana karşı öyle hissediyor olacak ki bu akşam koynumda uyumaktan sıkılmamıştı tekrar uyanmış ve onu sakinleştirmeye çalışyırdum o kadar yorulmuştum ki büyük yatağa yatımıştım bende yanına uzanmış masal anlatıyordum ona bu yaşta anlar mı bilmiyorum ama işe yarıyordu bir yandan elini okşamam hoşuna gidiyordu parmaklarını teker teker okşadıktan sonra uyuya kalıyordu ama ne zman yataktan kalksam ağlayarak ollarını bana uzatıyordu bu bu şekilde ne kadar sürdü bilmiyorum ama benimde gözlerim kapanmaya başlamıştı ve daha fazla direnemeyip uykunun kollarına teslim oldum.
yüzümde bir hareketlilik hissetim ve gözlerimi açtığımda Fatihin eli yüzüme düşmüş saçımı kulağımın arkasına sıkıştırıyordu oda Ada ile yanımıza uzanmış bize bakıyordu. kendime gelip doğruldum oda benimle doğruldu. - Ada uyumuyordu kimseyi de istemeyince benimle uyudu bende uyuya kalmışım kusura bakma yatağına yatırınca uyanıyordu bende buraya yatırdım, beni de bırkamayınca.. Fatih gözlerime öyle bir bakıyordu ki lafım yarıda kalmıştı bende o gözlere bakakaldım. gözlerine utanmadan baktığım zamanları kimseyi umursamadan şakalaştığımız zamanları ağlıyorum diye aldığı yüsük şekerleri özlediğimi farkettim okadar güzel bakıyordu ki kapılmamak mümkün değildi gözlerime bakarak söyledikleri ile donup kaldım -Kızım da huzur bulacağı yeri iyi biliyorsa demekki...
Veeee evet bir bölümün daha sonuna geldiiikk bu bölümde olaylı bitti gün geçmiyor ki olaysız bölümümüz olsun. yorumlarınızı ve beğenilerinizi bekliyor olacağım heycan ile... |
0% |