@zezeizim
|
Hücremin kapısı gürültülü bir sesle açıldığında arkamı dönmedim. Dün geceden beri belirli aralıklarla kemer, sopa ve benzeri nesneler ile dövülüyor ve aç bırakılıyordum. Sorun değildi. Alışkındı. "Asi canım yeğenim bak sana kimi getirdim." Dayının iğrenç sesini duymamak için kulaklarımı kapatmayı denedim. Sırtıma inen sert tekme ile yüksek sesle inledim.
Ardından diğer yarımın "yapma!" Diyen çığlığı kulaklarıma doldu. Sırtımdaki tekmenin acısını unutmaya çalışarak duvara sırtımı, dayı ve Ayla'ya ise yüzümü döndüm. Ayla'nın yüzü her zaman olduğundan daha solgun gözüküyordu. Sanki vücuttundaki tüm kan çekilmiş gibi zaten açık renk olan teninin rengi daha'da açılmış, gözlerinin altı morarmıştı. Yaşlı gözleri kan çanağı gibiydi. Acı dolu bakışları gözlerimde oyalandı. Kısa sayılmayacak bir süre yüzüme baktıktan sonra bakışları yarı çıplak olan kanlı bedenimde gezindi.
Gözlerimi ondan çekip tepemde Azrail gibi dikilen dayıya diktim. Ayla'yı yanında getirdiyse asıl işkenceler şimdi başlıyacaktı. Ayağı ile ayaklarımı dürttü. "Kal ayağa." Yanında Ayla olduğu için sorun çıkarmadan ayağa kalktım. Ayla ile ikiz kardeştik ama Ayla hastalıklarından dolayı benden hem daha kısa hemde sıskaydı. Ona sarılan biri rahatlıkla kemiklerini hissede biliyordu. Ayla ayaklarını sürterek yanıma yaklaştı. Kollarını kanlı bedenime dolayıp yüzünü göğsüme gömdü. Yarı kıvırcık dalgalı saçlarına bir öpücük kondurup sıska bedenini sıkı sıkı sardım. "Çok özledim" Diye fısıldadığında gözlerim doldu. Yüzümü saçlarına gömüp, "seni çok seviyorum." Dedim.
"Off sizi sarılın diye mi yan yana getirdim ben? Ayla ne konuştuk biz seninle gelmeden önce? Ha benim güzel yeğenim?" İğrenç sesini aklındaki plana uyarlayıp ılımlı tutmaya çalışıyordu. Zerre işe yaramamıştı hâlâ sesi kulağımı sikiyordu. Ayla'yı kendimden uzaklaştırıp dayının tam karşısına dikildim. "Ne istiyorsun?" Komik bir şey varmış gibi güldü. "Ben bir şey istemiyorum." Gözleri ile Ayla'yı işaret etti. "Ama o istiyor. Ayla'yı hastaneye gönderdim. Tedavi olması için ilaçlara ihtiyacı varmış." Göz kırptı. "Beni bilirsin Asi hiçbir şeyin karşılıksız olmasından hoşlanmam." Ne zaman Ayla'nın bir şeye ihtiyacı olsa bana yapacağı işkence karşısında karşılardı. Artık sorun etmiyordum.
Başka çareniz olmadığında en kötü bile gözünüze iyi gelebiliyordu.
"Lafı uzatma Çetin. Ne istiyorsan direkt söyle." Kaşlarımı birbirine değecek kadar çattım. İki yanımda duran ellerim yumruk olmuştu bile. "Elli kere dedim o salak anana bu veledin adını Asi koyma, adına çeker diye ama beni dinlemedi." Öfke bir fişek gibi beynimde patladı. Yumruk yaptığım sağ elime son gücümü vererek erkekliğine güçlü bir yumruk vurdum. İki büklüm yere serildiğinde güçlüce inledi. "Seni haylaz piç! Ben seni sikmez miyim lan!" Tehditleri beni korkutmaya yetmemişti. Seslice gülmeye başladığımda adamlardan iki tanesi hücreye dalıp kollarıma girdi. "Orospu çocuğu!"
Öfkenin ikinci dalgası bu sözle beynime patladı sanki, hücrede Ayla'nın olduğu bile aklımdan çıkmıştı. Belki genetiğimden belkide beslenme şeklimden dolayı hem uzun boylu, hemde sıska olmama rağmen oldukça güçlüydüm. Yanımdaki adamlardan birinin yüzüne güçlü bir kafa darbesi vurduğumda acı ile inleyerek kolumu bıraktı.
Boşalan elimi diğer itin saçlarına attım. Güçlü bir çekişle aniden kafasını aşağı çektiğimde ikinci kafa darbesini de ona vurdum. Burnundan kanlar boşalırken yere düştü. Bir kaç hafta önce doğum günümden sakladığım bıçağı yatağın altından çekip aldım. Dayı ayaklanmaya çalıştığında elimdeki bıçağı daha sıkı kavrayıp bacağına sapladım. Bedenime yayılan adrenalin ile kalp atışımı ağzımda hissetmeye başladım.
İtlerden ilk vurduğum küfür ederek ayaklandığında kaçmadım. Düşünmedim. Dizine bir tekme savurup dizleri üzerine düşürdüm. Avucumun içinde sıktığım bıçağı boğazına sapladım. Boynundan fişkıran kan yüzüme hücremin duvarına sıçradı. Bana ne olmuştu bilmiyorum. O an tek bildiğim daha çok kan istediğimdi.
Dayının adamlarından olan Fırat hücreye girdiğinde ona yöneldim. Kafasını olumsuz anlamda salladı. Diğer itlerde hücreye doluşmaya başlamıştı. "Asi izin ver Ayla'yı çıkarayım." Dediğinde gözlerim diğer yarımı aradı. Hücrenin köşesine çökmüş yüzünü kapatarak ağlıyordu. Fırat'a izin verip diğerlerine döndüm. Altı kişiydiler ama içlerinden birisi bile bana yaklaşamıyordu. Fırat, Ayla kucağına alıp hücreden çıkardığında yüzümde tehlikeli bir gülümseme yer etti. "Hepinizin kanını içeceğim!"
Hepsi seslice yutkunduğunda gülmeden edemedim. Koca koca adamlar küçücük bir çocuktan korkuyordu. Altı kişi önümde dikilirken iki kişi dayı'yı hücreden çıkardı. Onu sonra hallederdim. Önce bu altı piçle ilgilenmem gerekiyordu. Beynimde sadistçe bir duygu belirdi. Gerçekten kanlarını içecektim. "Eee ilk kimden başlıyayım?" Hepsi birbirlerine baktı. Cesaretini toplamış olmalı ki en baştaki üzerime koştu. Avucumdaki metali daha sıkı kavradım. Yaklaştığı anda karnına saplayarak yana doğru çektim.
Karnı neredeyse ikiye yarılmıştı. Kan ikinciye yüzüme sıçradığında tarifsiz bir zevk bedenime yayıldı. Kanlı metali ağzıma götürüp yaladığımda geri kalan beş piçin yüzünde gözle görülür bir korku oluşmuştu. Haftalardır çiğ etlerle beslendiğim için ağzıma yayılan metalik tadı garipsemedim. "İkinci kim olsun?" Diye sorduğumda hepsi bir adım geriye çekilmişti. "Madem siz seçemediniz o zaman ben seçeyim." Kanlandığını fark etmediğim şehadet parmağımı o şekline getirdiğim dudaklarımın arasına soktum.
Aklıma gelen ilk tekerlemeyi sırası ile onları göstererek söylemeye başladım.
"Üsküdar bağlarbaşı, Dükkanlar karşı karşı, Madem tiryakisin sikimin başı, Ateşini yanında taşı."
Parmağım ortadaki nin üzerinde durduğunda sinsice gülümsedim. Dilimi çıkarıp dudaklarımı yalayarak üzerine koştum. Geri adımladığında bir kaç adım sonra sırtı duvara tosladı. İlk bıçak darbesini baldırına indirdim. Bıçağı hızla çektiğimde yere düştü. Saçını tutarak boğazını kestiğimde içimde tarifsiz bir zevk ve rahatlama vardı. Geri kalanlar hızla üzerime çullandığında içeriye tekrardan Fırat girdi. "Bana burakın ben hallederim." Daynın en genç adamlarından biriydi Fırat. Diğerleri biraz tereddüt etti ama sonrasında bırakıp geri çekildiler.
Fırat üzerime doğru yürürken sadece dudaklarını kımıldatarak, "sana zarar vermeyeceğim." Dediğinde garipsedim ama tepki göstermedim. Elimdeki bıçakla birlikte yatağıma geçip oturdum. Fırat yanıma geldiğinde göz kırptı ardından sol yanağıma kuvvetli ama bir o kadarda kuvvetsiz bir yumruk indirdi. Ne yapmaya çalışıyordu bu piç! Koluma girerek beni zorla ayağa kaldırdı. "Temizleyin şunun hücresini." Diğerlerine emir vererek beni karanlık koridora çekmeye başladı. Diğerlerinin bizi göremeyeceğine etrafına bakarak emin olduktan sonra içi ilaç dolu bir şırıngayı bana uzattı. "Kafeste buna ihtiyacın olacak."
Merhabalar. Madem sizlere bölüm getiremedim bende ufak bir kesit bırakayım dedim. Sabah ciddi bir ateş ve öksürük ile uyandım. Ateş bütün gün 39 dan aşağı inmedi maalesef. Bütün günümü yatağımda titreyerek geçirdim diyebilirim. Bölümü ne düzenleyecek vaktim oldu nede içime sinmeyen önemli bir sahneyi düzeltebildim. Bu sebepten bu gün bölüm yok.
Yarın net bir şekilde uzun bir bölüm ile geleceğim. Söz. 💛
|
0% |