Yeni Üyelik
13.
Bölüm

Selami (7.)

@zezeizim

Size yeni bölüm getirdimm.

Keyifli okumalar.

Satır arası yorumlarda buluşalım.

 

Alkan soykan

"Ya ablacım yok öyle birşey diyorum, neden anlamak istemiyorsun?" Bıkınca ofladım.

"Alkan, herkes biliyormuş bir annemle, ben bilmiyorum neyi yok."

Sabah sabah canım ablam kapıya dayanmış operesyonda tanışıp evlilik kararı aldığım kişiyi sorguluyordu.

Bunun sebebi ise tabikide Serdar'ın yalan yanlış şeyleri her yerde anlatmasıydı.

 

"Serdar yalan söylüyor. Ortada bir yanlış anlaşılma var." Diye çıkıştığımda ablam telefonundan açtığı fotorafı gözüme sokmak ister gibi şiddetle yüzüme tuttu.

 

"Hadi diyelim Serdar yalan söylüyor. Fotoğrafta mı yalan söylüyor?" Diye çıkıştı ablam. Evet fotoğrafta ben ve Zelal sarılıyorduk. Serdar iti, Zelal ve ben vedalaşırken gizlice bizi çekmiş ve ablam dahil herkese fotoğrafı atmıştı.

 

Sabahtan beri arayan doğru mu? diye soran bir sürü kişi vardı.

Artık sinirim tepeme çıkmıştı.

"Lan ben her sarıldığımla evleniyor muyum abla!" Diye bağırdım.

Bağırmamla sırtıma okalı bir tokatın inmesi bir oldu.

 

"Bağırma bana! Yıllardır sen evlen, bir aile kur diye uğraştım ben. Kötü mü ettim?" Elimi sinirle saçlarıma atıp çekiştirdim. O sırada yanımda oturan Lâl omuzuma dokundu.

Kafamı ona doğru çevirdiğimde yüzündeki gülümsemeyle ellerini havaya kaldırdı. "İsmi Zelal'miş galiba. Kendi gibi adıda çok güzel. Bence hiç kaçırma." Deyip kısıkça kıkırdadı.

 

"Lâl, bari sen yapma be" Bıkınca konuştuğumda kollarını yandan doğru omuzlarıma doladı.

Yüzünde her zaman ki çocuksu gülüşü vardı.

 

Omuzlarımdan çektiği ellerini havaya kaldırdı. İşaret diliyle, "kötü bişey demedim ki" Lâl için hepimiz işaret dili öğrenmiştik.

Yavru köpek bakışlarına dayanamadım kolumun altına çekip sıkıca sarıldım. Kısık çıkan sesiyle kıkırdadı.

 

Kıyamazdım ona aramızdan en masum olandı Lâl. En günahsız olan.

"Ay Alkan abi şöyle bir hayal ettim de böyle kara kaşını, kara gözünü senden almış. Kıvırcık saçlarını ve fiziğini annesinden almış bir bebek Soykan gelse çok güzel olmaz mı? Hı bence olur çünkü. Sizcede olur dimi beni tastikleyin." Nas yanında oturan Armanç'ın kafasına bir tane geçirdiğinde Armanç hızla "düşündümde valla harika olur." Dedi.

 

Allah'ım sen bana sabır ver. yoksa delireceğim.

"Saçma sapan konuşmayın operasyon esnasında tanıştığım bir kız alt tarafı"

Değil dedi iç sesim. Kendini niye kandırıyorsun Alkan? Kendimi kandırmıyorum kalbim bazı şeyleri fazla abartıyor!

 

"Valla karışmıyım diyorum ama bencede Alkan, Zelal'e karşı boş değil"

Başak'ın kurduğu cümleyle sinirim bir bomba gibi yüklendi.

"Kalkın gidin lan evimden!" Sesim içimdeki patlayan öfkeme göre oldukça sakindi. "Alkan" Diyen ablamı kolundan tuttum diğer elimlede Başak'ı yakaladım kapıya doğru çekiştirmeye başladım.

 

"ARMANÇ! KAPIYI AÇ!" diye kükredim. "Sen iyice manyadın. Deli oldun deli!" Diye söylenen ablamı umursamadım.

Büyük bir tereddütle kapıyı açan Armançı geçip ablam ve Başak'ı evden attım.

 

Hırsla salona geri döndüm.

Nas, Lâl ve Atahan hâlâ oturuyordu.

"Sizde kalkın gidin lan!" Diye bağırdığımda Nas ve Lâl hızla çantalarını alıp kapıya koştular.

Ardından kapının kapanma sesi geldi.

Armanç kafasını salon kapısından uzatıp, "geliyim mi abi?" Diye sordu.

 

"Abuk subuk konuşup canımı sıkmayacaksan gel."

Bütün vücutum sinirden ağrıyordu.

Atahan oturduğu koltuğa uzanıp kıs kıs gülmeye başladı.

 

Armanç'ın korku dolu bakışları ben ve Atahan üzerinde geziniyordu.

"Gülme sikerim seni!" Dişlerimi sıkarak konuşmamdan ne kadar sinirli olduğumu anlamalıydı.

Susması gerekiyordu. Susmazsa gerçekten dövecektim.

 

"Otuz yaşından sonra aşk hayatına atılmak nasıl bir his oldu? Anlatsana biraz." Hâlâ gülüyor. Abuk subuk sorular soruyordu. Piç.

 

Koltuğun üzerinden aldığım minderi ard ardına kafasına vurmaya başladım. Elleriyle kendini kolluyor aynı zaman'da da kahkaha atıyordu.

"İt herif! İllaki bir şeyin bokunu çıkarıcan dimi!"

 

"Otuz undan sonra aşk yaramadı sana" İt hâlâ kahkaha atıyordu.

"Aşk maşk yok" Diye kükredim.

Elimden yastığı atıp Atahan'ın kafasına tokat attım.

 

Hiç bir şiddet işlemiyordu öküze.

Gülmekten kızaran Ata'yı bırakıp salondan çıktım. Odama gidip çekmeceyi hızla açtım.

Sarı renkli bandanayı büyük avucuma aldım.

 

Bu bandanayı almasaydım unuturdum belki de onu. Unutamazdın Alkan. Kendini kandırıp durma. Dedi iç sesim. "Unuturdum... Ondan sadece hoşlandım." Diye mırıldandım. Hayır. O'na aşık oldun. Dedi iç sesim. Yanılıyordu. Zelal'den yalnızca hoşlanmıştım. Ayrıca Zelal ve ailesine minnet duyuyordum. Beni evine, ailesinin yanına alan bir adama bu ihaneti yapamazdım. Ayıptı bu.

 

Hisler ayıp değildir Alkan. İç sesimi boğma imkânım olsa çoktan gebertmiştim. Otuz yıldır konuşmadığı kadar çok konuşuyordu. İt.

 

Komidinin üstünde duran sigara paketini hırsla elime alıp açtım. İçinden bir dal alıp paketi yatağın üzerine savurdum. Dudaklarımın arasında sıkıştırdığım zehri çakmakla ateşledim. Zehrini içime çekip havaya üfledim.

 

Elimdeki bandanayı çekmeceye geri koyup hırsla evden çıktım.

Arkamdan "nereye lan" Diye seslenen Ata'ya cevap vermedim.

 

🍋🍋🍋🍋

 

Zelal Aktan

"Selami'yle gitmeyelim Reyhan"

Reyhan küfür etmişim gibi yüzüme çatık kaşlarıyla bakmaya başladı.

"Zelal ne demek Selami'yle gitmeyelim? Selami olmadan ben hiçbir yere gitmem." Tutmuştu gene inadı. "Bu karda kışta Selami çalışmaz ki."

 

"Hem çalışsa bile yolda kalırız amcamın yada babamın arabasını isteyelim."

 

"Saçmalama Zelal, Selami okadar dayanıksız mı?" Diye çıkıştı.

Çokta dayanıklı sayılmazdı sürekli bozuluyor ve çok yavaş gidiyordu.

 

"Sence dayanıklı mı?" Diye sordum.

"Tabiki evet" Diye cevap verip Selami'nin kapısını açtı.

"Sabır Allah'ım" Diye homurdanıp arabaya bindim.

 

Selami, tofaş kartal 93 modeldi.

Çalışması bile bir mucize ydi ama Reyhan, Selami'yle bir bağ kurmuş asla satmıyordu. Parmağımı Reyhan'ın yüzüne doğru salladım.

"Yolda kalırsak seni döverim." Diye uyardım.

 

Reyhan elini göğüsüne iki kez vurup, "karışma bende." Dediğinde güldüm.

Deliydi bu kız. Reyhan marşa basıp Selami'yi çalıştırdı. Sevgili Selami park yerinden çıkamadan stop ettiğinde kızgın bakışlarım Reyhan'ı buldu.

 

Reyhan'ın kızgın bakışları ise beni buldu. "Üzdün işte Selami'yi mutlu musun?" Diye çıkıştı.

"Üzülmese muhteşem çalışıyor zaten"

"Ya azıcık şu Selami'ye saygın olsun. Üniversite okurken kimse yoktu, seni hastane köşelerinde biz ikimiz bekledik."

 

Haklıydı kalbimden sorun yaşayıp hastaneye yattığımda kimse bilmesin istemiştim. Reyhan'ı içeriye almıyorlardı o ise eve gitmemek konusunda inattı. Hastanedeki odamın karşısına arabayı park eder orda kalırdı bütün gece.

 

Bazen ağlamaktan yorgun düşüp okula gidemezdi. Bazende açlıktan tansiyonu düşer hastanenin aciline getirilirdi. Reyhan'ı bulanık görmeye başladığımda ağlamak üzere olduğumu fark ettim.

 

Burnumu çektiğimde Reyhan, "üzül diye demedim. Özür dilerim." Dedi.

Hiç bir zaman kendime üzülmemiştim aslında hep Reyhan için üzülüp ağlardım. Biz birlikte büyümüştük hep beraberdik.

 

Reyhan benim için hayallerinden bile vazgeçmişti. Hep hemşire olmak isterdi o bense hep çoçuklarla birlikte olmak isterdim. Sırf beni bırakmamak için o'da çocuk gelişimi okumuştu.

 

"Ayyy ağlama Zelal. şimdi bende ağlıcam bütün makyajım akıcak"

Diye beni azarlayan Reyhan'a göz devirdim. Reyhan tekrardan Selami'yi çalıştırmayı denediğinde bu kez Selami çalıştı. Reyhan'ın imalı bakışları bana döndü.

 

Kaşlarıyla direksiyonu işaret ettiğinde göz devirdim. Reyhan arabayı sürerken yerimde iyice yayılıp kafamı cama yasladım. Göz kapaklarım ağırlaştığında kendimi fazla zorlamadım. Yorgun göz kapaklarımın kahverengi gözlerimi örtmesine izin verdim.

 

 

 

****

 

Alkan soykan

 

Arabamı izbe bir mahallede olan eski meyhane nin önüne çektim.

Burası şühesiz Ankara'da en sevdiğim yerlerden biriydi. Arabadan indiğimde siyah harelerim ilk izbe bir mahalleye göre oldukça caf caflı olan tabelada dolaştı.

 

Siyah büyük bir tabelaydı. Mor renkli fosforlu ışıklı çiçekler, çiçeklerin ortasında fosforlu mavi ışıklarla harfler vardı.

 

Efkârın mekânı

 

Gözlerimi renkli tabela'dan çekip kapıya yöneldim. Kahverengi kapıyı açtığımda içerisi neredeyse boştu.

Sol köşede genç bir kız ve genç adam cilveleşerek içiyordu.

 

Sağ taraftaki masalar tamamen boştu. Efkâr büyük bar masasının arkasında genç barmen kızla konuşuyor, bir yandan da içkisinden yudumlar alıyordu. Bakışları kapıya döndüğünde göz göze geldik.

 

Dudağının sağ tarafı kibirle kıvrıldı.

Adımlarım bar masasının önünde durduğunda iğneleyici bir sesle, "sen buranın yolunu unutun sanıyorduk be paşa" Efkâr otuzlu yaşlarının sonlarında güzel bir kadındı.

 

Kan kırmızısı uzun saçları, çok abartı olmasada dövmeli vücutu oldukça dikkat çekiciydi. "Geldiğim gibi batırmasaydın iğneyi iyidi ama... hadi bu seferlik böyle olsun." Şüpheci bakışları yüzümü inceledi.

 

"İstediğin masaya geç ilk şişen benden"

Kafa sallayıp en arkadaki koltuklu masalara geçtim. Elimi cebime atıp telefonumu çıkardım. Sessize alıp masanın üzerine iteledim.

 

Efkâr elinde büyük şişe bir rakı ile gelip karşıma oturduğunda yirmili yaşlarının başında olan barmen kız sürahiyi ve bardakları getirdi.

Birkaç çeşitte meze koydu masaya.

 

Efkâr bardakları doldurduğunda tek seferde içtim. Bir kez daha doldurdu. Bir kez daha içtim. Bir kez daha doldurduğunda tam içecekken Efkâr elini bileğime attı. "Oğlum dur bi bu ne acele?" Bileğimi Efkâr'ın elinden kurtarıp tekte içkimi içtim.

 

"Anlat bakalım ne oldu sana? Bu kadar dağıttığına göre önemli birşey olmuş."diye tahmin yürüttü.

Olmuştu birşeyler ama ne olmuş? Nereden başlamalıydım anlatmaya?

Anlatsam anlarmıydı?

 

Yıllar sonra ailem deki en acı gerçekle yüzleştiğimi sırf bu gerçek yüzünden esir düşüp işkenceler gördüğümü nasıl anlatabilirdim ki?

Nasıl diye bilirdim abimin hayatını bitiren kişinin ailesi olduğunu.

 

Yıllarca babamı ve abimi araştırmıştım. Bulduğum şeyler bir avuç yalandan ibaretti. Ama en son bulduğum şey bütün hayatımı altüst etmeye yetmişti. Annemden, ablamdan saklamam gereken gerçekler vardı.

 

Görevden önce öğrenmiştim gerçeği. bütün ilgim yerle bir olmuştu. Operasyonda yaptığım bir hata neredeyse hayatımı bitiriyordu.

Abimin yarım bıratığı intikamı almak bana düşmüştü anlaşılan. Artık hayat benim için yeni açılan kara bir sayfadan ibaretti.

 

"Alkan anlatmıycak mısın?" Diye soran Efkâr'la gözlerim doldu.

Kendimi tutmadım. Sıkmadım. Buraya bunun için gelmiştim. Gözümden yaşlar sicim gibi akmaya başladığında omuzlarım sarsılmaya başladı.

 

Efkâr iyice gerilmişti. Beni çok sık olmasada ağlarken görürdü. Ama bu kadar şiddetlisi ilkti. "Alkan?"

 

Hıçkırdığımda derin bir nefes alıp kendimi toplamayı denedim.

"Abimle ilgili bir kaç bilgi edindim"

Tekrardan nefesim kesildi.

Kendimi toplamaya çalışıyordum ama olmuyordu. Sustum. Tek yaptığım sessizce ağlamak ve içmek oldu.

Kaç saat geçti? Kaç saat ben ağladım? Kaç saat Efkâr karşımda sustu?

 

Hiç birinin cevabını bilmiyordum.

Efkârla dostluğumuz çok önceden gelirdi. Ailemi detaylı bilen sayılı kişilerden biriydi. Dert ortağıydı. Masa arkadaşıydı. Sus dendiğinde saatlerce susar beklerdi. Anlat diye sıkmazdı.

 

Sadece varlığını hissettirmek ister gibi dururdu yanımda. Abimi tanırdı Efkâr. Bilirdi onu. Ama yaşadıkları onları ben, ablam dahi kimse bilmezdi. Ağır şeyler yaşamıştı.

Buna rağmen yüzü hep gülerdi.

 

Yaşadığı şeyleri o dönem bilseydim keşke. Keşke yüzündeki gülümsemenin nedeninin mutluluk değilde içindeki acıdan olduğunu bile bilseydim. Nihayet lâl olan dilim çözüldüğünde kafamı kaldırıp beni izleyen Efkâr'a baktım.

 

Gözleri ve burnunun ucu kızarıktı. Elinde tutuğu bir peçetesi vardı.

"Asi neler yaşadı? İçinde neleri gömdü?" Diye sorduğunda tekrardan dilim lâl kesildi sanki. Elimi sigara paketine atıp bir dal çektim. Parmaklarım arasındaki zehiri dudaklarımın arasına sıkıştırdım.

 

Sigaranın ucunu ateşleyip zehri içime çektim. Paketi Efkâr'ın önüne iteklediğimde oda bir dal aldı.

Dudaklarının arasına sıkıştırıp ateşledi. "Abimin, annesini... "

Göğüsüm sıkıştı. Nefesim kesildi.

"Annesini, dayısı öldürmüş"

 

Efkâr'ın rakısına uzanan eli havada kaldı. "Ney?" Sesi bir fısıltıdan ibaretti.

 

Bir daha ne o konuştu nede ben.

Bardaklar doldu. Boşaldı. Ben ağladım. Efkâr ağladı. Ankara ağladı. Sağanak yağmurun sesi çalan şarkıyı bastırdı.

 

Gözlerimden yaşlar sicim gibi akıyor gür sakallarımı ıslatıyordu.

 

 

 

 

🍋🍋🍋

 

 

 

Zelal aktan

 

Kucağımda uyuyan küçük Jiyan'a dikkatli gözlerle bakmaya başladım.

Jiyan, Zerda'nın ilk bebeğiydi.

Babamın, Alkan'ı bulduğu gün dünyaya gelmiş çok güzel bir bebekti.

Bu gün kırkı çıkmıştı.

 

Kırklı bir bebeğe göre oldukça tombikti. Yüzü şimdiden babası Agit'e benziyordu. Reyhan ve Zerda sohbet edip özlem giderirken ben bebişle ilgileniyordum. Baş parmağımı Jiyan'ın yanağına hafifçe dokundurduğumda Jiyan huysuzca kıpırdandı.

 

"Zeloş ne o hâlâ uykun mu var geldiğinden beri doğru dürüst sesin çıkmıyor" Diyen Zerda'ya çevirdim kafamı. Yalan yok birazcık uykum vardı. "Yorgunum biraz" Diye mırıldandım. Zerda'nın gülen yüzü soldu. "Zelal kalbinle ilgili birşey yok diymi?"

 

Kendimi gülmeye zorladım. "Yok be Zerda. Bu yaralı asker ve olayları biraz yordu beni sadece"

 

"Aman tek derdimiz o olsun"

Reyhan oturduğu koltuktan kalıp boşalan çay ve tabakları eline aldı.

"Çay yada poğaça börek isteyen?"

Zerda, "çay" Ben ise "soğuk bir bardak su" İstedim. Reyhan içecekleri almaya gittiğinde kucağımda uyuyan Jiyan hareketledi.

 

Ağlamaya başlamasıyla hemen annesinin kucağına bıraktım.

Reyhan elinde tepsiyle içeri girdi.

İçecekleri dağıtıp yerine geçti.

 

Zerda oğlunu emzirirken telefonum cebimde titredi. Telefonumu elime alıp mesaj kutusuna girdim.

Tanımadığım bir numaradan gelmişti mesaj.

Selam yenge👋 nasıl oldun diye merak ettim.

Mesajın kimden geldiğini anlamıştım.

Garip dir ki yüzümde engel olamadığım bir gülümseme yer edindi.

bölüm sonu.

 

Evet ben geldim.

Öncelikle şunu şöyleyeyim; bölümün çok geciktiği nin farkındayım.

 

Bu hafta benim için oldukça zor geçti. Anneannem ciddi bir rahatsızlığın eşiğinde.

Diğer bölümü çok geciktirmek istemiyorum. Ama bellide olmaz.

 

Bu bölümü yazmak benim için çok zor oldu. Çünkü kafam allak bullak oldu. İnanın bölümü nasıl yazdım nasıl bitirdim bilmiyorum.

Kısa bir bölüm olduğunuzda farkındayım.

 

En kısa sürede telafi etmek dileğiyle kendinize iyi bakın.

Birde sizden ricam @zezeizizm instagram adresini takip etmeniz bölümlerle ilgili iletişimde kalmış oluruz.

 

 

 

 

Loading...
0%