Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Bölüm 1

@zifiri

 

"Sabahın ilk ışıklarıyla uyandım. Yine aynı tempoyla aceleyle kalkıp kahvaltı hazırladım. Sonra tembel, şımarık kardeşimin odasına daldım.
__ Hadi! sıla kalk okula geç kalacaksın, seni küçük tembel kaldır o poponu bakalım hemen yataktan.
__ Alçin ablaa nolur bugün okula gitmesem, çok uykum var ya! Diye mızlanmıştı.
__ Erken yatsaydın velet zaten derslerin zayıf, birde devamsızlık buna eklenirse, bu sene sınıfta dumlarsın o zaman bende seni haşlarım canım hadi! Marş marş! kalk hemen o yataktan.
__ Off! Abla ya off.
__ Ablaya oflanmaz derken poposuna bir tane patlatmıştım ben mutfağa geçerken Sıla da okul kıyafetlerini giyinmeye koyulmuştu. Daha lise bire gidiyordu, ve sorumluluk nedir bilmeyen, kardeşim ile uğraşmak çoğu zaman beni yoruyordu, ama onu çok seviyordum. Aslında, ondan başka kimsem yoktu. Annemizi ve babamızı on yıl önce bir trafik kazasında kaybettik. O günden beri, dünyada birbirimize tutunmaktan başka çaremiz yoktu. Bazen Sıla'nın sorumluluk bilmemesi beni delirtse de, bir gün onu kaybederim korkusu, öfkemin hep önüne geçiyordu. Kardeşimi okula yolladıktan sonra çantamı alıp dışarı çıkarken herkesin bakışları üzerimdeydi. Alışkındım aslında. Güzel ve kendine güvenen bir kadındım. Ancak her bakışın altında hissettiğim hafif tedirginlik, başkalarının gözünde güçlü görünmek zorunda olduğumu hatırlatıyordu. Zaman zaman bu bakışlar üzerimde ağır bir yük gibi dururdu, ama ben yine de dik durmaktan başka şansım olmadığını biliyordum. İstanbul'un bu yoğun trafiğinde sonun da işe yetişe bilmiştim. İstanbul’un en lüks restoranlarından biri olan Vogue’da bir garson olarak çalışıyordum. İş çıkışı, arkadaşımın doğum gününü vardı. Kutlamak için bu akşam kızlar ile bir barda buluşacaktık. Çalıştığım yerden çıkmadan önce getirdiğim boyundan bağlamalı sırt dekolteli siyah tulumu mu giymiş siyah belime kadar inen saçlarımı yukarıdan at kuyruğu yapıp koyu bir makyaj ile hazırlığımı tamamlamış gözlerimin renginde mavi bir kalem çekmiştim. Çilekli parlatıcımı küçük dudaklarıma sürdüğüm de artık hazırdım son bir rötüş kalmıştı. Bir yetmiş beş boylarında idim ama tutulumun altına giydiğim siyah sivri topuklu ayakabılarım ile daha bir uzun olmuştum kız arkadaşlarımın arasın da buna rağmen en kısası sanırım ben kalıyordum, aynadaki yansımama baktığımda, beyaz tenim üzerine siyah tulum çok güzel gitmişti. Çantamıda alıp çalıştığım yerden çıkarken, herkesin bakışları üzerime dönmüştü. Bir taksi çevirip kızlarla buluşacağımız yere vardığımda, saat sekizdi yetişmiştim. Bara girdiğimde kapıda ki barın güvenlikleri şöyle bir süzmüştü beni, bir tanesinin azı açık kalmıştı bana bakarken üzerimden gözlerini alamayan bu delikanlıya daha fazla dayanamayıp o haline gülmeden edememiştim. Azına sinek kaçacak delikanlı radarını başka yöne çevir uslu uslu derken göz kırpmış, yanlarından hızla içeri geçerken yanında ki arkadaşı delikanlının midesine vurup kahkahayı basmıştı. İçeriye girdiğimde, kulakları inleten yüksek müzik sesi ve birbirine karışmış kadın ve erkek parfümü kokusu eşliğinde birbirine sokularak dans eden çiftlere kaymıştı gözlerim sonra tanıdık bir ses üzerine sesin geldiği yöne doğru yürümeye başladım. Az ileride bana doğru gelen Öyküyü görmüştüm.
__ Buradayız tatlım hoş geldin çok güzel ve seksi olmuşsun derken şöyle bir süzmüştü beni.
__ O senin seksiliğin güzelliğin tatlım teşekkür ederim derken ikimizde kıkırdamıştık. Özge geldımı doğum günü kızımız?
__ Hayır ama gelmek üzeredir canım biz Pelin ile herşeyi hazırladık merak etme hadi! Gel.
"Kızlarla bir masaya geçerken karşıda koyu kahve deri L koltukta oturan siyah takım kıyafetli bir adam dikkatimi çekmişti. Adamın bakışları beni baştan aşağıya tarayıp geçmişti öyleki bakışları bir an'da içimi ürpertmişti. O nasıl bir bakıştı öyle etkisinden kurtulmak için adamın iki yanına oturmuş kadınlara kaymıştı bakışlarım biri sarışın diğeri ise kızıl saçlı idi ikisi de etine dolgun ve en fazla bir elli boylarındalardı. Kadınların bakışları adeta adama bakarlarken arzu ve şehvet doluydu gözleri ile adamı sanki soyar gibilerdi adamın ise pek bir oralı olduğu söylenemezdi hatta sanki onlardan bunalmış gibiydi elleri esmer teninin üzerine giydiği beyaz gömleğinin yakası üzerine gitmiş önden iki düğmesini açmış kendini rahatlatmaya çalışır gibiydi. Derin bir nefes alırlen içki bardağının üzerinde ki parmakları gerilmişti. Keskin çakır rengindeki gözleri tekrar barın içini şöyle bir tararken yine göz göze gelmiştik. Ama bu sefer ben gözlerimi kaçırma gereği hissetmiştim. Ve sonunda doğum günü kızımız Özge de mekana girmişti. Pelin garsona işaret verdiğinde müzik değişmiş Özge'nin doğum günü şarkısı eşliğinde çikolatalı pastasını getirmişlerdi.
__ Kızlar çok teşekkür ederim harikasınız siz ya iyiki varsınız derken aşırı duygulanmış nerede ise ağlayacaktı. Hepimiz özgeye sarılıp içinde bulunduğu bu duygusal kaostan, bir nebze çıkması için teselli vermek istemiştik erkek arkadaşından daha yeni ayrılmış ve depresyona girmişti.
__ Sende iyiki varsın deli kız iyi ki doğdun canım doğum günün kutlu olsun derken onun için aldığım Alaca karanlık serisi kitaplarının olduğu hediye paketini ona uzattım.
__ Teşekkür ederim bu tahmin ettiğim şey mi? Derken meraklı bakışlarını bana yöneltmişti.
__ Bilmem belki çok istediğin bir şeydir derken ona göz kırpıp gülümsemiştim.
__ İnanmıyorum yoksa çok istediğim bir türlü alamadığım kitap serisini mi aldın ayy! Alçin çok teşekkür ederim derken sevinçten neredeyse yerinde zıplıyordu bu hediyenin onu mutlu edeceğini biliyordum çünkü benim arkadaşım tam bir kitap kurduydu. Diğer kızlarda hediyelerini tam verdiği sırada yanımıza üç tane erkek gelmiş İçlerinden biri Özgeye yaklaşıp edepsizce konuşmaya başlamıştı.
__ Doğum günü kızı bizimde bekarlığa veda gecemiz var bizlere katılır mısınız yanında ki çıtır arkadaşlarının da olması şartı ile derken iyice Özgenin üzerine eyilmişti. Bu duruma yanındaki iki zibidi de kahkahalar ile gülerken Kıpkırmızı olan Özge masaya tutunmak zorunda kalmıştı benim ise o an sinirden kan beynime sıçramıştı.
__ Bana bak p.. ç kurusu sen bir hadini bilsene derken ona çıkıştığımda adamlardan biri popomu elleyerek bayılırım sert kızlara derken benim kayışları koparan son nokta olmuştu. Masamızın yanındaki şampanya şişesini kaptığım gibi adamın kafasına geçirmiştim. Adam yere yığılırken diğer arkadaşı üzerime saldırmış onunda orta beşliğine bir tane geçirmiştim. Özge çığlık çığlığa, imdat! Yardım edin diye ağlarken Pelin ve Öykü de aynı durumdaydı ortalık fena karışmıştı. Masalar sandalyeler, havada uçuşurken boş bulunduğum bir anda, karnıma aldığım bir darbe ile ayaklarım yerden kesilmiş kendimi birden bara girdiğimde o göz göze geldiğim adamın kucağında bulmuştum. Resmen şu an adamın kucağında oturur pozisyonda idim ve kollarımı adamın boynuna dolamış ona sıkıca tutunmuştum. Yanında ki iki kadın çığlık çığlığa çil sürüsü gibi yanından dağılmıştı. Yüzümüz okadar birbirine yakındıki derin derin aldığı nefesler yüzüme çarpıyordu. Sarı saçlarından bir iki tutam o sarsılma ile yüzüne dökülmüştü. Bakışları dudaklarıma kaydığında rahatsız olup kucağında kıpırdanınca belimi tutan elleri kasılıp baskısını daha çok artırmıştı. Ve şu an anlıyordum ki göründüğünden daha iri yarı kaslı bir vücuda sahipti. Alnındaki topak topak biriken ter zerrelerini gördüğümde, şu anki pozisyon sadece beni değil kucağına düştüğüm bu adamıda germiş rahatsız etmişti, keskin kısılmış o çakır gözlerini önce vücudumda gezdirmiş sonra gözlerini gözlerime dikmişti.
__ Çok çok özür dilerim derken kekelemiş kurduğum cümleleri yutmuştum resmen.
__ Dileme dileyecek olan sen değilsin. Derken beni belimden tutup kendi ile birlikte ayağa kaldırmıştı. Ellerim onun kaslı göğsünün üzerinde öylece asılı kalmış ne diyeceğimi bilememiştim. Ve görüyordum ki bu adam en az bir seksen beş boylarında vardı. Adam pantolonunu üzerini düzeltirken iyimisin diye sorduğunda kızlar korkuyla yanıma gelmişti. Ve ben karnıma yediğim darbenin acısıyla birden yere eğilip kusarken bana vuran ş.......z tam elini saçıma doğru uzatığı sırada karşımdaki bu iri yarı adam birden beni ardına çekip onun bileğini tuttuğu gibi adama sıkı bir kafa geçirmişti. Adamın o darbe ile doğrulduğum da gördüğüm burnunun kırıldığı ve kan içinde arkasındaki masaya uçtuğu oldu.
__ Alçin iyimisin?
__ Alçin!
__ Kızlar dikkat edin! Burası iyice karıştı.
__ Kendimi çok kötü hissediyorum kızlar derken gelen kapıdaki korumalar ve siyah giyinimli eli silahlı bir sürü adam olaya el atmıştı ve içlerinden birisi korku ve tedirginlik mahçupluk içinde...
__ Bağışlayın efendim bu haddini bilmezlere gereği yapılacaktır Bora bey.
__ Adamları her zaman ki yere götürün gerekeni siz değil bizzat ben yapacağım derken ateş saçan gözlerini adamların üzerine çevirmiş boynundaki tüm damarlar ise meydana çıkmış kasılmıştı. Ben ise kasılan karnımın ağrısı ile daha bir kötüleşmiş tam baygınlık geçirip yere düştüğüm sırada Bora denilen adamın beni yakalayıp kucağına aldığı sırada, kendimden geçmiştim. Sonrasında ise gözlerimi bir hastane odasında açtım. Baş ucumda Pelini gördüğümde uyandığımı gören kız arkadaşım sevinç ile elimi tutup yanıma oturmuştu.
__ Kendine geldin çok şükür canım nasıl hissediyorsun?
__ İyim neredeyim ben dedim doğrulmaya çalışarak.
__ Şey canım barda bize yardım eden şu adamın özel hastanesindeyiz.
__ Ne! Kaç saattir baygın kaldım böyle?
__ Sabah olmak üzere canım o ş......z sana vurduğunda bayıldın Doktor acı eşiğinin düşük olduğunu ve beynin seni korumak için sinirlerden gelen etki ile bayıldığını söyledi neyseki kurtarıcımız sabaha kadar senin ile ilgilenmelerini timbehledi kız adam resmen hem iyilik meleğimiz oldu hemde multi milyoner çıktı ya derken kıkırdadı.
__ Ah! Pelin abartma istersen birden endişe ile kızkardeşim aklıma gelince eyvah! Kardeşim yalnız kaldı evde.
__ Merak etme canım bizim kızlar yanında ben burada iken onları sizin eve yolladım hadi serumun bitene kadar biraz uyu ben bizimkilerini bir arayayım meraktan çatladılar tamam dedim sen haber ver merak etmesinler Pelin dışarı çıkarken istemsizce ilacın etkisi ile tekrar gözlerim derin bir uykuya sürüklemişti beni, kendime geldiğimde yatağımın yanındaki koltukda, arkasına yaslanmış başını duvara yaslamış şekilde uyuyan, bizi kurtaran o adamı gördüğümde şaşkınlıktan bir an ne yapacağımı bilememiştim. Parmak boğumlarındaki kırmızı kan izlerini görünce, akşam yaşadığım o sahneleri tekrar bir bir yaşamış gibi, gözümün önünden geçmişti. Görünüşe göre o kişilere güzel bir bekarlık partisi yad etmişti derken sırıtmıştım. Kimdi bu adam, yerimde doğrulup kalkarken ses üzerine uyanıp, yerinden doğrulmuş o çakır rengindeki gözlerini açmıştı.
__ Nasıl hissediyorsun?
__ Daha iyim teşekkür ederim artık gitmeliyim derken kekelemiş onun yüzüne bakma cesaretini nedense o an bulamamıştım.
__ Gitmek istiyorsan seni evine bırakacağım böylesi daha güvenli olur.
__ Hiç zahmet etmeyin hem kız arkadaşım Pelin burada o beni bırakır.
__ Çok inatçısın peki öyle olsun derken cep telefonu çalmıştı cebine uzanıp dışarıya çıkarken göz ucuyla da şöyle bir beni süzmüştü. Adamın farklı bir havası vardı nazik centilmen görünümlü ama bir okadar da tehlikeli cezbedici yanı vardı aklımdan geçirdiklerimin farkına varan ben başıma vurup ah! Neler diyorum ben derken hastane yatağından inmiştim acaba kimin ile konuşuyordu yoksa eşimi aramıştı kesin evliydi aklımdaki bu sorulara bir cevap gerekli idi. Ve cevabını istediğim bu sorularla kendimi kapının ardında onun telefon görüşmesini dinlerken bulmuştum.
__ Eski yere götürün hesabını ben keseceğim.
"Aman Allahım yoksa dünkü bardaki kişilerden mi bahsediyor benim yüzümden başını belaya sokacak hayır! Buna asla izin veremem nerede bu kız Pelin de yok ortada komidinin üzerindeki çantamı ve telefonumu alıp hızla odadan çıkıp onun peşinden gitmiştim. Hastane çıkışında Siyah bir limuzine binip gitmişti. Bende şansıma o an denk gelen taksiciyi durdurup aracı takip ettirtmiştim. Araç yarım saat sonra kalabalık şehirden çıkmış, ıssız bir sokağa girmişti. Her yer ağaçlarla doluydu sonunda bir sürü konteynırların bulunduğu bir yerde durmuştu. Oraya fazla yaklaşmadan taksiyi durdurtmuş ücretini ödeyip aşağı inmiştim. Araçtan inen Bora denilen bu adam ceketini çıkarıp yanındaki adama verip beyaz gömleğinin düğmelerini çözüp yukarı doğru kıvırmıştı. Sonrada kırmızı bir konteynıra doğru yürümeye başlamıştı. Yoksa oradamı tutuluyorlardı aman Allahım dedim kapıya kadar geldiğimde öldürecek adamları benim yüzümden katil olacak düşüncesi ile kapıyı açmaya yeltenince içerden kilitlenmiş olduğunu fark etmiş o telaşla kapıya vurmaya başlamıştım. Bu yaptığımdan sonra iki iri yarı adam birden elinde silahlar ile kapıyı açınca şaşkınlıkla kaşları çatılmış baştan aşağıya beni süzmüşlerdi.
__ Sende kimsin? burada ne arıyorsun kadın diyerek aniden beni bileklerimden yakalayıp içeri çekmişlerdi.
__ Durun napıyorsunuz!...
__ Patron sanırım sizi buraya kadar takip eden bir kadını yakaladık.
__ Sizi şapşallar bırakın kollarımı ne yakalaması be! ben kendim geldim derken odanın içine baktığımda bir sandalyede bağlanmış yüzü gözü kan içinde kalmış kırk kırkbeş yaşlarında bir adam görmüştüm önüne çekilmiş bir sandalyede oturmakta olan Bora denilen adam beni görünce kaşları çatılmış oturduğu sandalyeden kalkarken beni tutan adamlara bağırmıştı.
__ Bırakın onu...
"Görüyordum ki o sandalyedeki bağlı olan adamın bardakiler ile hiç bir alakası yoktu neden acaba şu an naneyi yemişim gibi bir hisse kapılmıştım.
__ Senin ne işin var burada? Sorusunu sorarken bana doğru yürümeye başlamıştı. Bana doğru her adımında içimden kendi düştüğüm duruma küfrediyorum şimdi ayıkla bakıyım pirincin taşını... Nasıl çıkacaksın bu işin içinden.
__ Ben ben! Benim yüzümden elini kana bulayacaksın sandım bardaki o adamları öldüreceğini sandım dediğimde elini çenesine getirip bir kaşını sinirle havaya kaldırıp azından bir kaç cümle dökülmüştü.
__ Peki sen bu kanıya nereden kapıldın? Dur tahmin edeyim hastane koridorunda sen benimi dinledin?
__ İnsanları dinlemek gibi bir huyum yok, diye hemen kendimi savunmaya geçmiştim. Ama istemeden kulak misafiri oldum diyelim derken telefonum çalmıştı, Elimdeki telefona kayan bakışları daha ne olduğunu bile anlamadan almış, bu şimdilik bende kalacak derken sessize alıp cebine atmıştı. Bunu bana yapamazsın diye cırlamıştım.
__ Yaptım bile derken birden silahlar patlamıştı. Önüme Masayı deviren Bora beni masanın arkasına çekmiş belinden çektiği silahı içeriye doluşan adamlara sıkmaya başlamıştı. Ben ise korkuyla çığlık çığlığa başımı ellerimin arasına almış anne karnı pozisyonunda öylece yerimde kala kalmıştım. Bora sakın yerinden kıpırdama, derken ben yerimden çoktan doğrulmuş kaçmaya çalışırken, adamlardan biri bana nişan aldığı sırada kolumdan tutup kendine doğru çekip adamı tam alnından vururken birden omuzundan vurulmuş geri sendelemişti. Ama isabeti de hiç şaşmamıştı. Kısa süre içinde adamları indirmişlerdi. Ona tutunurken elime omuzunda ki kan sürülmüştü sen sen! Yaralısın.
__ Sana yerinden çıkma demiştim değilmi?
__ Efendim bunlar Namığın adamları belli ki onu kurtarmaya gelmişler derken sandalyedeki bağlı olan adam gülmeye başlamıştı.
__ Gül sen gül nasılsa bu son gülüşün derken adamlarına dönüp burayı temizleyin bunu da bizim cehenneme götürün ve sen benimle geliyorsun yaramı sen pansuman edeceksin deyip kolumdan tutup beni dışarıya çıkarmış zorla araca bildirmişti.
__ Sen sen! Çıldırmışsın ben bunu yapamam doktor muyum ben hastaneye gitsene be adam bak birine birşeyde anlatmam bırak gideyim.
__ Sana hiç güvenmiyorum görmemen gereken şeyleri gördün şimdi sussan iyi edersin derken aracı çalıştırmış yola koyulmuştu. Arkada iki araç dolusu adamları da peşimizden geliyordu. Yolda ilerlerken direksiyonu sıkan parmakları, ve anlında biriken topak topak terler, durumunun o an pekde iyi olmadığını gösteriyordu. Sonunda kocaman iki katlı bir villanın önüne gelmiştik. Arabayı park etmesi için adamlarından birine bırakıp beni zorla dışarı çıkarmış evin içine sürüklemişti.
__ Efendim siz yaralısınız!
__ Evet depoyu bastı Namığın adamları kurşun sıyırdı merak etme Yahya yaram ile o ilgilenecek.
__ Benim bir adım var tamam mı adım Alçin ve ben doktor değilim söyle bu kaçık patronuna bıraksın beni ya! Bıraksana kolumu manyak adam derken görüyordumki yanındaki kahyası ancak bu halime gülmek ile yetinmişti ve hiç bir şey yapmayacaktı.
__ Siz nasıl isterdeniz efedim deyip yanımızdan çekilmişti.
"Sonunda Bora denilen bu adam beni bir odaya sürüklemişti buraya girdiğimde, karanlığın içindeki bu yatak odası, beni boğmuştu yatak çarşaflarından perdelerine kadar her şey siyahtı, bu karanlık beni korkutmaya başlamıştı.
__ Beni neden buraya getirdin manyak adam hepiniz aynısınız, seni pis sapık bak bana dokunmaya cürret edersen seni hadım ederim anladınmı, derken korkudan geri geri gidiyordum taki yatağın ayak ucundaki bej rengi deri koltuğun üzerine düşene kadar, bu son sözlerim üzerine yüzündeki gizleyemediği şaşkınlığın yerini kısa sürede tehlikeli bir ifade almıştı. Duvardaki dolabın içinden aldığı ilkyardım kutusunu tutarak hızla yanıma doğru yürürken, korkudan nefes almayı unutmuştum birden öfke ile üzerime doğru eğilip sertçe çenemi kavrayıp yüzüne doğru yaklaştırmıştı.
__ Sapık derken? senin aklından neler geçiyor böyle, sana dokunmak sahip olmak istese idim emin ol bu zorla olmazdı. Senin isteğin ile olurdu. Şimdi yapman gereken senin yüzünden olan bu yaraya pansuman yapacaksın anladınmı diye gürleyince yerimde sıçramıştım. Korku ile ilk yardım çantasını elime alıp tamam yapacağım lanet olası çıkar şu gömleğini dediğimde istemsizce alayla gülümseyip çenemi bırakıp doğrulmuştu. Yavaşça düğmelerini açarken ona bakmamaya çalışıyordum ilk yardım çantasını açıp içinden gazlı bez pamuk yara bandı ve oksijeni almıştım. Koltukta yanıma oturduğunda istemsizce sırtındaki derin yara izlerine kaymıştı bakışlarım bunlar kurşun izine benzemiyordu ona kim bunu yapmıştı bu nasıl bir şeydi gördüğüm dehşet ile elim yara izinin üzerine gitmişti.
__ Bunu kim yaptı sana diyi vermiştim buruk çıkan sesim ile. Ona dokunduğum da sırt kasları gerilmiş yanağında bir sinir kası seğirmişti.
__ Pansuman edeceğin izlerim değil omuzumda ki yara dediğinde birden elimi geri çekmiştim.
__ Özür dilerim tamam deyip titreyen ellerim ile pamuktan bir parça alıp üzerine biraz oksijenden döküp omuzunda ki yarayı temizlemeye başlamıştım. Aslında yabancı değildim bu pansumanlara nede olsa zamanında kendimede çok yapmıştım. Yarayı temizledikten sonra yara bandını yapıştırıp sargı bezi ile omuzunu sarmış sabitlemiştim. Bir erkeğe bu kadar yakın olmak midemin kasılmasına sebep olmuştu buram buram parfümünün kokusu tüm ciğerlerime dolmuştu ondan etkilenmişmiydim. Hayır! bu hisler bana fazla idi bir anda geri çekildim; Bitirdim işte her halde gerisini sen halledersin demiş apar topar odadan dışarı çıkmış birden kapıya yaslanma gereği duymuştum. Üzerimde ki bu etkisi daha önce hiç tatmadığım duygular tarumar etmişti tüm bedenimi kimdi bu adam niye karşıma çıkmıştı. Merdivenlerden aşağıki kata inerken evin kahyası Yahya beyle karşılaşmıştım. Kızaran yüzüme şöyle bir bakmış Bora bey iyimi diye sormuştu o sırada ardımdan gelen ses ile irkilmiştim.
__ İyim Yahya yan tarafımda ki odayı onun için hazırlayın ve söyle Meryem hanıma yemek masasını kursunlar misafirimizede bir tabak açsınlar.
__ Hemen efendim demiş yanımızdan çekilmişti.
"Ben ise ardıma dönüp ona baktığımda üzerini değiştirmiş olduğunu fark etmiştim. Bu kez üzerinde siyah bir gömlek vardı. Ve yine üstten iki düğmesini açık bırakmıştı.
__ Beni burada tutamazsın benim bir kız kardeşim var hem arkadaşlarımda beni merak eder benden haber alamazlar ise polise haber verirler bunu istemezsin herhalde derken resmen ona meydan okumuştum.
__ O aklın ile benimi tehdit ediyorsun seni bırakıcağımı mı düşünüyorsun gerçekten onlara senin telefonundan mesaj çektim. Bile İyi olduğunu ve bir süre benim evimde kalacağını yazdım.
__ Ne yazdın ne yazdın sen sen! aklınımı kaçırdın kim bilir arkadaşlarım hakkım da neler düşünecek dedim yumruklarımı öfke ile sıkarak.
__ Bunu da onların hayal gücüne bırakıyorum artık ne düşünecekleri umrumda değil. Diyerek bana arkasını dönmüş odada ki siyah deri koltuklardan birine doğru yürüyüp, oturmuş bacak bacak üstüne atmıştı. Benim ise o an sinirden kan beynime sıçramış, beni burada tutamazsın diyerek kapıya doğru yönelmiştim. Ki iki tane siyah Doberman köpeği önüme çıkmış o dehşet verici görüntüleri ile bana dişlerini göstererek üzerime gelmeye başlamışlardı. Ben ise geri geri giderken yine onun sesini işitmiştim; Uslu bir kadın olup yanıma gelip oturursan sana dokunmazlar seçim senin dediğinde. Çaresizce geri geri gidip koltukta yanına oturmuştum; Akıllı bir kadın olduğunu biliyordum dedi muzipce sonrada Deli ve Veli diye yanına çağırdığı köpeklere cebinden çıkarıp ödül maması vermişti; Oturun oğlum dediğinde onun sözünü ikiletmeden hemen yanında yere çöküp oturmuşlardı. Ama hala gözleri benim üzerimde idi.
__ Sen sen! gördüğüm en manyak insansın.
__ Bak bu doğru bunu anladığına sonunda çok sevindim.

 

Loading...
0%