Yeni Üyelik
11.
Bölüm

SU CİNİ BÖLÜM 10

@zifiri

"Arat; aynen düşündüğün gibi insan seninde dediğin gibi o mühürden kurtulmayı istiyorsan dilek dile derken bu kez sesi sabırsızdı.

"Mihrap; Onu çağıran kadına ve o zenci adama yaptıklarından sonra, onun bu söylediklerini yapmaya asla niyetim yoktu. O bir cindi ve büyük ihtimal beni de dilek dilettirip öldürmeyi planlıyordu; dilek falan dilemeyeceğim beni rahat bırak, seni ben çağırmadım. Geldiğin gibi geri dön ve rahat bırak beni, diye avazım çıktığınca bağırmıştım...

"Arat; sende beni çağıranların arasındaydın. Bunu inkar mı edeceksin. Öyle ya da böyle beni çağıranlar arasındasın. Kurtulmayı istiyorsan dilek dile insan.

"Mihrap; seni ben çağırmadım. o ayine kurban olarak getirildim ve senden asla dilek dilemeye niyetim yok cin derken birden önümde belirmişti gözleri yine o zifiri siyahlığa bürünmüştü bu kez ondan kurtulmak için ters yöne doğru geri geri gitmeye başlamıştım ardımdan bu şekilde benden kurtulamazsın insan bunu ne zaman anlayacaksın diye bağırırken onun sesi adeta bütün her yerde yankılanıyordu öfkelendikçe etrafımda olan tüm mezarları darmadağın ediyor mezar taşlarını yerinden söküp yoluma fırlatıyordu bir ara arkama baktığımda onu görememiştim o an korkudan nefes almayı unutmuş kalp atışlarım kulaklarımda yankılanıyordu sanki o ise aniden tam önümde belirince ona yakalanmış dengemi kaybedip yere düşmüştüm o ise kaçmamam için elbisemin eteğine basmış bir dizinin üzerine oturup bana doğru eğilmişti gözlerinde yine o zifiri karanlık vardı gözlerimin içine bakan o karanlık gözleri tümüyle beni baştan tırnağa ürpertiyordu.

"Arat; Sana benden kaçamazsın demiştim değil mi İnsan ?

"Mihrap; Benden ne istiyorsun beni rahat bırak derken ona bakamıyordum bile korkudan ve tüm vücum kitlenip kalmıştı.

"Arat; Seni rahat bırakmamı mı istiyorsun o halde dilek dile bende seni sonsuza kadar rahat bırakayım insan dedi fısıldayan bir sesle.

"Mihrap; Sana inanmıyorum onlara yaptığını gördüm cin beni de onlar gibi öldüreceksin sana söylemiştim su cini asla dilek dilemeyeceğim beni rahat bırak derken korkudan tüm vücudum kaskatı kesilmiş tümüyle gerilmiştim ama ona korktuğumu da belli edemezdim.

"Arat; Sorun değil ben beklerim elbet dileğini dileyeceksin derken ayağa kalkıp geri çekildiği sırada arkamda bir yeri işaret etmişti; dönüp baktığımda ise onun bana gösterdiği yolun üzerinde bana doğru gelmekte olan evrim geçirmiş insanları görmüştüm hızla bana doğru geliyorlardı ve bir hayli kalabalıklardı.

"Mihrap; Olamaz lanet ucubeler!

"Arat; sanırım o ucubeler seni birazdan parçalara ayıracak dedi alaycı bir sesle.

"Mihrap; Bunu dilek dilemem için yapıyorsun öyle değil mi ama senden asla dilek dilemeyeceğim derken zorlukla ayağa kalkıp etrafıma baktığımda mezarların etrafının dört duvarlarla çevrili olduğunu görmüştüm artık kaçacak hiç bir yerim de yoktu bütün gücüm ise tükenmişti zorlukla nefes alıyor arkamdaki duvardan destek alarak ancak ayakta durabiliyordum.

"Arat; Yolun sonuna geldin insan bu senin son şansın onlardan nasıl kurtulacağını biliyorsun dilek dile dedi fısıldayan bir sesle.

"Mihrap; Asla dilemeyeceğim beni duydun mu eninde sonunda zaten öleceğim ama bugün ama yarın ama senden asla dilek dilemeyeceğim cin.

"Arat; Çok inatçısın insan ama bu inadın nereye kadar şuraya bak ne kadar kalabalıklar yaşamak istiyorsan dilek dilemelisin yoksa seni öldürecekler yaşamayı istemiyor musun derken bakışları daha da kısılmıştı bana bakarken.

"Mihrap; Şu an oldukça korksam da onun tuzağına düşmemeli idim onlardan kurtulsam bu kez o beni öldürecekti her ikisi de aynı yere çıkmıyor muydu doğrusu her iki tarafta kanımı donduruyor beni ölesiye korkutuyordu fakat birşeyler beni ona karşı tetikliyor belkide o an benim korkularımdan onun ne kadar zevk aldığını görmek istemiyordum; Asla dilek dilemeyeceğim emeline ulaşamayacaksın su cini dedim evrim geçiren insanlar gittikçe bana doğru daha da çok yaklaşıyordu korkudan yerimde iki büklüm olmuş sonumu bekliyordum her şey buraya kadar dedim kendi kendime artık yolun sonuna geldim diye mırıldanırken evrim geçirmiş insanlar tam bana saldıracağı sırada ortalığı kara bir toz bulutu sarmıştı onun yüzüne doğru dönüp baktığımda ise boynunda ve vücudunun belirli bölgelerinde kırmızı ince damarlar belirmiş ve sert bir rüzgar esmeye başlamıştı. O an tek bildiğim ise artık onları etrafında istemiyordu çünkü onlar istediğine ulaşmasını sağlayamamışlardı evrim geçirmiş insanlar birden bir kargaşayla birbirlerine dönüp saldırmış

birbirlerini parçalamaya başlamışlardı ve adım kadar emindim ki bunu o yapıyordu tıpkı o zenci adama yaptığı gibi onlara da kendi kendilerini öldürtmüştü o ise şu an tam önümde duruyordu yüzünü bana doğru döndüğünde ise tek bildiğim şu an kendimden geçmek üzere olduğumdu o an dizlerimin bağı çözülmüş de artık beni taşıyamıyormuş gibiydi.

"Arat; Seni baş belası dilek dilemeden ölmene izin vereceğimi mi sanıyorsun insan yoksa bu ucube dünyada ebediyen sıkışıp kalacağım derken. onun kelimelerinin ardından yine istemsiz bir şekilde dudaklarımdan bir kaç kelime olup aynı sözler dökülmüştü asla dilek dilemeyeceğim derken göz kapaklarımı artık açık tutmakta zorlanıyordum vücudum kendini istemsiz bir şekilde boşluğa bırakmış o an ise onun beni yere düşerken tutmuş olduğunu fark etmiştim başım onun göğsüne çarptığında onun kalp atışlarını şu an net bir şekilde duyabiliyordum bu çok garipti şu an aklımda bin bir soru oluşmuştu bu gibi varlıklarında bizim gibi kalpleri mi vardı neden onun vücudu bu kadar sıcaktı bense soğuktan neredeyse donmak üzereydim yoksa ateşten yaratılmış bir cin olduğu için mi vücudu bu kadar sıcak ve ürperticiydi o an nasıl kendimden geçtiğimi bile hatırlamıyorum fakat gözlerimi açtığımda olduğum yer karanlık odada cılız bir ışıkta olsa etrafı aydınlatan bir meşale ışığı vardı bulunduğumuz yer ise bodrum katlarda bir yer olmalıydı çünkü herhangi bir yerden içeriye sıza bilecek bir güneş ışığı dahi yoktu etraf sessiz ve ürperticiydi duvarlar ise baya eski neredeyse her köşesi dökülen Pirketler ile çevriliydi burası neresi olabilirdi ve benim burada ne işim vardı ayağa kalkmak istediğimde ise sendelemiş tekrar yere kapaklanmış idim hala başım dönüyordu birden aklıma o cin gelmişti şu an adeta başımdan aşağıya kaynar sular dökülüyor gibi hissetmeye başlamıştım ben burada isem o neredeydi.

Loading...
0%