Yeni Üyelik
12.
Bölüm

SU CİNİ BÖLÜM 11

@zifiri

biliyordum ki beni ondan başka buraya kimse getiremezdi doğrusu tekrar başımı kaldırıp etrafa bakacak cesareti de kendimde bulamamıştım fakat arkamdan gelen ufak bir çıtırtı bana adım adım yaklaşmakta olduğunu hissettiriyordu biliyordum ki o buradaydı ve yine benim zayıf bir anımı kolluyor olmalıydı.

"Arat; Görüyorum ki uyanmışsın!

"Mihrap; Onun sesiyle yerimde hepten bocalamış paniğe kapılmıştım o yine neler planlıyordu; burası neresi beni nereye götürdün böyle neyin peşindesin sen?

"Arat; Ne o benden korkuyor musun ? sorunun cevabı çok basit dileklerini bir an önce dile insan.

"Mihrap; Evet aslında içten içe ondan çok korkuyordum fakat ondan ne kadar korksam da cinden kaçamayacağım da büyük bir gerçekti birden panikle arkamı döndüğümde o tam karşımda duruyordu gözleri karanlık gölgeden sıyrılmış gibiydi o an bunu anlamamı sağlayan ise zifiri karanlıktaki gözlerinin yerini derin mavilikteki etrafına anlayamadığım o belirsiz bakışlarla beni bütün dikkatiyle incelemesiydi bayılmadan önceki onun son sözlerini hatırlayınca dilek dilemez isem ebediyen bu dünyada sıkışıp kalacağını söylemişti bu demek oluyordu ki dilek dilemedikçe bana dokunamazdı ve bu dilekleri dilemem için beni hayatta tutuyor demekti bu fırsatı iyi değerlendirmeli idim ve hayatta kalmalıydım karşımda ki bu varlık çok tehlikeliydi ama bir o kadar da akıllıydı bir şekilde onun bu zayıf noktasını da yakalamıştım ve bu hayatta kalmam için tek yoldu onun emeline ulaşmasına asla izin vermemeliydim; neden dilek dilemeliyim dilersem bana ne yapacağını gayet iyi biliyorum senden asla dilek dilemeye niyetim yok.

"Arat; Bu cesaret mi yoksa aptallık mı insan bana meydan okur gibisin istersem seni burada öldürürüm ve buna da kimse engel olamaz dedi tehditkar bir sesle..

"Mihrap; Şu an ondan oldukça korksam da bunu ona belli edemezdim; Beni öldürecek olsaydın yardım etmez orada bırakır giderdin ama beni kurtardın çünkü beni kurtarmanın sebebi dilek dilemeden ölürsem ebediyen bu ucube dediğin dünyamızda sıkışıp kalırsın öyle değil mi su cini dedim. Son sözlerim ile cinin yüzünde bir sinir kası oynamıştı oldukça sinirlenmiş olsa da şu an öfkesini dizginlemeye çalıştığı da büyük bir gerçekti o an gözlerinde anlam veremediğim bir tehlike sezmiştim.

"Arat; Göründüğünden daha zekisin insan ama cin olmadan adam çarpmaya çalışıyorsun farkında değilsin ve şu an kendi hayatınla kumar oynuyorsun derken gözleri kısılmıştı bana bakarken.

"Mihrap; beni korkutmaya mı çalışıyorsun su cini hayatım bu zamana kadar zaten korku içinde geçti bu taktiğin işe yaramaz boşuna beni korkutmaya çalışma dilek dilemediğim sürece bana hiç bir şey yapamazsın bu dünyadan ayrılman için benim dilek dilemem gerekiyor değil mi su cini ancak kendi dünyana bu şekilde geri dönebilirsin ama ben ölürsem ebediyen bu dünyada hapis kalırsın bu bir gerçek değil mi dedim üzerine basa basa sözlerimin.

"Arat; bu sözlerimi hatırlayacağını doğrusu düşünmemiştim evet bu doğru bu dünyada sıkışıp kalırım ama eyer bu dünyada sıkışıp kalırsam ve geri dönemezsem senin hayatını zindana çeviririm elbet dilek dileyeceksin ama bugün ama yarın çünkü neden biliyor musun siz insanlar çok zayıf varlıklarsınız ve zamanı geldiğinde dileklerini tek tek benden dileyeceksin ve son dileğini dilediğinde tekrar görüşeceğiz dedi ve birden binlerce su tanelerine dönüşerek ortadan kaybolmuştu bense korkudan tuttuğum nefesimi salmış yerimde iki büklüm olmuştum oysa onun bir an beni öldüreceğini düşünmüştüm ama bana dokunmamıştı tıpkı tahmin ettiğim gibi olmuştu. dilek dilemediğim sürece bana dokunamazdı kendimi toparladıktan sonra olduğum yerden çıkmış tek başıma saklandığım eski yerime geri dönmüştüm bir duş alıp üzerimdeki kıyafetten kurtulup kendi kıyafetlerimden birini giymiştim böylesi daha iyiydi banyonun verdiği rahatlıkla beni bir uyku bastırmıştı kanepenin üzerine uzanıp biraz kestirmiştim iki saat sonra uyandığımda ter içindeydim aynı şeyleri tekrar tekrar yaşamıştım sanki görmüş olduğum kabusla kanepeden apar topar kalkıp elimi yüzümü yıkamıştım ve şu an tek bildiğim yine açlıktan midem kazınmıştı ve evde yiyebileceğim hiç bir şey yoktu anlaşılan o ki yine karnımı doyurmak için dışarıya çıkmalıydım yanıma sırt çantamı da alarak dışarıya çıktığımda etraf çok sessizdi ve bu sessizlik çok ürkütücüydü tek bildiğim onların gece uyuyup gündüz avlandıkları idi ama bu son günlerde gece avına çıkanlarda vardı ve çok dikkatli olmalıydım yol boyunca ilerlerken olabildiğince sessiz olmaya çalışıyordum sonunda adımlarım beni bir inşaat alanına doğru götürmüştü aniden duyduğum bir ses üzerine hemen duvarın dibindeki çöp konteynırının olduğu yere yaklaşmıştım sesin geldiği o yöne baktığımda ise evrim geçirmiş bir kaç köpek bir insan cesedini parçalara bölerken birbirlerine hırlamaları beni dehşete düşürmüştü hemen olduğum yerdeki duvarın arkasına saklanmıştım şu an beni görmemeleri için dua ediyordum o sırada birden elimin üzerine yukarıdan bir şey damlamıştı ne olduğunu anlamak için baktığımda elime damlayan şeyin bir kan damlası olduğunu fark etmem uzun sürmemişti korkuyla başımı kaldırıp yukarıya baktığımda ise bir kaç damlada anlıma dökülmüştü gördüğüm bu dehşet verici görüntü inşaatın birinci katından aşağıya sarkan başı parçalanmış bir insan cesedi idi ve o kan ondan sızıyordu o panikle anlıma dökülen kanı silmeye çalışırken ardımdan gelen bir hırıltıyla irkilmiştim dönüp baktığımda ise çöp konteynırının olduğu yerdeki evrim geçirmiş köpeklerin beni görmüş olduğunu fark edince hızla yerimden doğrulup koşmaya başlamıştım o an onlardan kaçmayı bir şekilde başarmıştım ama bilmediğim sokaklara girmiş kaybolmuştum etrafıma bakıp bir çıkış yolu ararken kırık dökük bir markete rastlamıştım içeriye girip baktığımda ancak bir kaç konserve abur cubur çerezlik bir şeyler bulmuştum ve bir kaç tanede içecek aceleyle bulduklarımı sırt çantama koyup marketten dışarıya çıktım saklandığım yere geri döndüğümde neredeyse sabah olmak üzereydi aceleyle kapıyı açıp ardından kilitlemiştim sırt çantamı çıkarıp kanepenin üzerine attım üzerime bulaşmış kan ve kan kokusu beni oldukça tedirgin etmişti bir an önce banyo etmeli üzerimde kilerden kurtulmalıydım aceleyle banyoya girip üzerimdeki kıyafetleri çıkarmış suyun altına girmiştim ve ne

kadar sabunla üzerimi yıkasam da üstüme bulaşan kan öyle çok tiksin meme neden olmuştu ki vücudumdan kazıyıp atmak istiyordum bir an önce.

Duştan sonra havlu mu vücuduma sarıp tam dışarıya çıktığımda evrim geçirmiş bir kaç insanın aldığım tüm önlemlere rağmen evime girdiğini ve etrafta buldukları her şeyi yerle bir ettiklerini görmüş çığlık çığlığa banyoya geri doğru kaçarken yolumu kesmişlerdi ve aralarında kapana kısılmıştım; Lanet olası ucubeler buradan nasıl kaçacağım hayır! bana yaklaşmayın çığlık çığlığa onlardan kaçmaya çalışırken su cini tam önümde belirmişti benimse o an üzerimdeki havlunun bir parçası merdivenlerin korkuluğuna sıkışmıştı içlerinden tam biri bana doğru saldıracağı sırada geri doğru kaçarken su cini onu yakalamış duvara fırlatmıştı o kadar hızlıydı ki saniyeler içinde hepsini öldürmüş bedenlerini toza çevirmişti benim ise korkudan soluğum kesilmiş beynim durmuş gibiydi o an ve öylece ona baka kalmıştım o ise bu olanlardan sonra tam karşıma geçip bana doğru döndüğünde yüzünün birden sert bakan çehresi değişmişti bunun sebebini o an anlayamasam da başını yana çevirip işaret parmağıyla gösterdiği şeye baktığımda gösterdiği şeyin ben olduğumu fark etmem pek uzun sürmemişti üzerime baktığımda ise havlunun düşmüş olduğunun yeni farkına varmış baştan aşağıya kızarmış çığlık çığlığa bağırarak yerdeki havlu mu da alarak banyoya geri kaçmıştım.

Loading...
0%