Yeni Üyelik
7.
Bölüm

SU CİNİ BÖLÜM 6

@zifiri

Onların elinden kurtulmam imkansız gibiydi. Etrafıma baktığımda duvarların dört bir tarafı daha önce hiç görmediğim yazıtlarla çevriliydi. Burası çok eski tarihi bir yermiş gibi görünüyordu. Azra denilen kadının ise o an eline aldığı çok eski kara kaplı bir büyük kitap dikkatimi çekmişti.

Azra; Bu kitabın ne olduğunu biliyor musun tatlım bu kitaba kara Davut kitabı derler nice seneler insanlardan saklanan içinde gerçek büyünün cinlere nasıl hükmedeceğimizin sırları yazıyor. Sen şimdi bununla ne yapacağımı merak ediyorsundur. Belkide bana inanmıyor beni deli olarak görüyorsundur. Bu kitap sayesinde su Elfini yani sizin deyiminizle su cinini çağıracağım ve onun gücüne sahip olup tüm dünyaya hükmedeceğim dedi kahkahalarla; O an söyledikleri tümüyle kanımı dondurmuştu fakat bu kitap hakkında daha önce de bir kaç şey duymuştum ben küçükken büyük dedem kara Davut kitabıyla alakalı bir çok şey anlatırdı ve bildiğim kadarıyla kara Davut kitabını kullanan insanlar birbirlerine kötülükten başka bir şey getirmemişlerdi. Öğrendikleri büyülerle birbirlerine zarar vermiş yoldan çıkmışlardı. Cinlere hakim olacağını sanan insanlar helak olmuştu. Bir cin insan gibi değildi. Onlar ateşten sudan yaratılmış varlıklardı. Bilinmedik bir güce sahiptiler ve hırslarına yenik düşen insanlar ise zamanında okunması bile yasak olan bu kitabı kullanıp cinleri etkisi altına almaya kalkmış ve insan oğlunun bu hırsı ve aç gözlülüğü sayesinde cinler insanlarla olan bağlantısını tamamen kesmiş kendi dünyalarına çekilmişti. Cin alemi bu olaydan sonra İnsan oğluna bir daha asla güvenmemiş tümüyle düşman olmuşlardı. Ama insanların kötüsü olduğu gibi cinlerin kötüsü de vardı. Bir zamanlar meleklerin başı olan iblis gibi ve şimdi bizim alemden olmayan bir su cinini çağırmayı planlayan bu kaçık kadın beni ayinde öldürmeyi planlıyordu, fakat ben ise bu şekilde ölmek istemiyordum ama o an ne kadar bez parçalarından kurtulmaya Çabalasam da bağlı olduğum bez parçalarından bir türlü kurtulmayı başaramıyordum. Kısa bir süre sonra ilacın etkisi yavaş yavaş tesirini kaybetmeye başlasa da bende bıraktığı etkisi yüzünden halsiz düşmüştüm. Karşımdaki kadın kitabı açıp içinden bir şeyler okumaya başlamıştı. Fakat o an söylediklerinden hiç bir şey anlamıyordum. Bilmediğim bir dilde bilmediğim bir lisanda tuhaf sözler söylüyordu. O okudukça odadaki meşaleler bir bir yanmaya başlamıştı. Zemin büyük bir gürültüyle ortadan ikiye bölünüyor, gök gürültüleri de odanın dört bir yanında yankılanıyordu odadaki küçük su havuzu ise alev alıp yanmaya başlamış ve birden üzerinde bulunduğum taş yukarıya doğru kalkmıştı. Ellerimdeki ve ayaklarımdaki bağlar tutuşup, alev aldığında içimdeki bu ürpertiyle dehşete kapılıp çırpınmaya başlamış ve duyduğum acı ikiye katlanmıştı. O an ise tek kurtuluş yolum bez parçalarına tüm gücümle asılarak koparmak olmuştu. Ama birden dengemi kaybedip taşın üzerinden yere düşmüş sersemlemiştim. Hızla ağzımdaki bez parçasını çözerken ayağa kalkmaya çalıştığımda birden başıma korkunç bir ağrı saplanmış, sanki beynimi patlayacak gibi hissetmeye başlamış yere kapaklanmıştım; Kes şunu artık dur bunu yapmamalısın sonuçların ne olacağını bile bilmiyorsun okumayı bırak diye bağırsam da onun durmaya niyeti yoktu...

"Azra; durmak mı? ben ne yaptığımı gayet iyi biliyorum ve sen kaçmayı aklından bile geçirme dedi. Ve elindeki hançerin sapını başıma vurup beni iyice sersemletmişti. O ise hala kitaptan bir şeyler okumaya devam ediyordu. Okuduğu her ne ise bittiğinde benim dilimce Türkçe konuşmaya başlamıştı.

Azra; Su cini Arat sana sesleniyorum bana kulak ver ve sana sunacağım bu kadının hayatıyla dünya alemine kapılarını aç bana kulak ver su Cini Arat, seni bu aleme çağırıyorum gel ve sana sunduğum hayatı al dedi. Ve kınından çıkardığı ateş kırmızısı hançeri tam bana saplayacağı sırada onu bileklerinden yakalamıştım; lanet olsun kaçık kadın, bunu yapmana asla izin vermeyeceğim derken bir yandan da var gücümle onunla boğuşuyordum fakat onunla boğuşurken onu geri ittiğim sırada dengesini kaybetmiş birlikte yere düşerken hançer ona saplanmıştı o yerde çığlık çığlığa kıvranırken ses üzerine beni bayıltan o zenci adamda odaya girmişti...

"Azra; Lanet olsun yakala onu! Ahmet... Diye bağırdığını duyunca o korkuyla paniğe kapılmıştım bu nasıl bir insandı böyle.

"Ahmet; Seni lanet kadın buna nasıl cürret edersin buradan hiç bir yere kaçamayacaksın seni kendi ellerim ile ben öldüreceğim diyordu öfkeli bir sesle ve var gücüyle hızla peşimden geliyordu o an ben ise zenci adamdan kaçarken etrafta kendimi savunabileceğim bir şey var mı diye bakınırken,

Loading...
0%