Yeni Üyelik
9.
Bölüm

SU CİNİ BÖLÜM 8

@zifiri

acıyla bileğime yapışıp başımı kaldırıp etrafa baktığımda aynı benim bileğimde belirmekte olan ateş kırmızısı bir ışığın su cininin boynunda da belirmeye başladığını görünce onunda yüzünde beliren acı dolu ifade ile canının yandığı her halinden belliydi. Benim bileğimde onun ise boynunda beliren bu işarette neydi diye düşünürken kolumdaki kızarıklık git gide büyümeye ve ateş kırmızısı bir hal almaya başlamıştı fakat kolumdaki ışık tamamen çekildiğinde bileğimin tam üstünde siyah bir renkte Arapça bir harf belirmişti bu harfe daha dikkatli baktığımda ise bunun bir rakam olduğunu fark etmem uzun sürmemişti bu üç rakamı neyi ifade ediyordu şimdi bu da neydi böyle diye düşünürken gözlerim tekrar su cinine doğru kaydığında rüzgarla birlikte savrulan saçlarının arasında bembeyaz teni üzerinde alenen görünen boynunda beliren bir üç rakamı gözüme ilişmişti ve aynı tıpkı benim bileğimde olduğu gibi görünüyordu. Fakat gözlerim yerde acıyla kıvranmakta olan Azra denilen o kadına kaymıştı bir an onun o vahim halini gören ben ise tamamen bileğimdeki acıyı unutmuş onlara odaklanmıştım.

"Azra; AAAAA! sen sen! bunu nasıl yaparsın seni çağırmak için neler yaptım bana nasıl böyle ihanet edersin derken Ahmet adındaki o zenci adam koşarak Azra denilen kadının yanına doğru gelip yanına eğilmişti...

"Ahmet; Azra! iyi misin? lanet olsun bunu ona nasıl yaparsın derken öfkeli bir sesle belindeki silahı çıkartıp birden ona doğrultmuştu o ise öfkeyle bağıran adamı bu hareketinden sonra kısık bakışlarıyla baştan aşağıya süzmüştü ve dudaklarından bir fısıltı halinde şu cümleler dökülmüştü.

"Arat; Lanet okuma malısın insan. Bu sana öğretilmedi mi? derken son sözleriyle birlikte, bakışları daha da bir kısılmış tehlikeli bir hal almıştı. Zenci adam ise daha ne olduğunu bile, anlayamadan elinde tuttuğu silah aniden kendi başına doğru çevrilince dehşete kapılıp ne yapacağını şaşırmıştı ve görüyordum ki bunu ona yaptıran su ciniydi o bir şekilde onun bedenine hükmediyor olmalıydı.

"Ahmet; Lanet olsun neler oluyor! Dur yapma! Lütfen acı bana ölmek istemiyorum derken cinin yüzünde gördüğüm ifadeden sonra karşısındakinin hayatta kalmak için en ufak bir şansı kalmadığını fark etmem uzun sürmemişti.

"Arat; Demin önceki cesaretine ne oldu insan. Bir anda pek bir değiştin. Ama hala bir şeyi öğrenememişsin. Sana lanet okuma demiştim derken son sözleriyle birlikte düşündüğüm olmuş zenci adama kendi elleriyle tetiği çektirip kendi hayatına son vermesini izlemişti. O an cin yüzüne saçılan zenci adamın kanını elinin tersiyle silerken şimdi tüm dikkati kan kaybetmekte olan o kadına yönelmişti. Kadın ise fazlasıyla kan kaybetmiş olmasına rağmen, ondan kaçabilmek için yerde geri doğru sürünürken onun daha fazla kaçamaması için onun kıyafetinin üzerine basmıştı.

"Azra; Lütfen acı bana! beni öldürme Tanrım! yardım et bana dedi inleyen bir sesle kadın o anın verdiği korku ile.

"Arat; Tanrı? hangi tanrın dedi alaycı bir sesle.

"Azra; sen sen! bir şeytan mısın? inançsız nesin sen? nasıl Tanrıyı alaya alıp böyle pervasızca konuşursun?

"Arat; Ben ne şeytanım nede bir melek Tanrıya gelince o sadece senin Tanrın benim değil ve sen benim ne olduğumu biliyorsun hafızanı tazeleme mi ister misin insan? dedi ve sağ elini havaya kaldırıp tavandaki taşları tek bir hareketiyle söküp koca parçalar halinde kadının üzerine yağdırmaya başlamıştı. Ben ise bu olanlardan sonra onlarla aynı sonu paylaşmamak için tüm cesaretimi toplayıp fırsatını bulduğum bir anda kendimi zor bela dışarıya atmıştım. İnce ve dar merdivenlerden aşağıya hızla inerken, birden dengemi kaybedip bir kaç basamak yuvarlandıktan sonra zorlukla merdivenin korkuluklarına tutuna bilmiştim. Fakat tutunduğum sırada başımı merdivenin, korkuluğuna çarpmış ve çarpmanın etkisiyle adeta, sanki bütün dünyam kararmış zaman durmuş gibiydi. Merdivenlerin bütün basamaklarını çift görüyordum ve bir türlü zihnimi toparlayamıyor kendimde tekrar ayağa kalkacak gücü bulamıyordum. Fakat onun peşimde olduğundan da emindim. Bir şeyler yapıp buradan uzaklaşmalıydım. Bütün gücüm tükenmiş olsa da buradan bir çıkış yolu bulmak zorundaydım. Zorlukla ayağa kalkıp korkuluklara tutunarak bir çıkış yolu aramaya başladığımda, ne kadar bir çıkış yolu arasam da adeta her koridor beni bir diğer çıkmaz duvarla karşı karşıya getiriyor, panikle daha da çok elim ayağıma dolanıyor yerimde bocalıyordum. Artık bütün gücümün tükendiğini hissettiğim an sonunda dışarıya açılan, bir kapı gözüme ilişmişti. Kapıya vardığımda kapının kilitli olduğunu fark etmiştim artık umudum tükenmek üzereydi.

Loading...
0%