__ İlginç bir hayat hikayen var ismin nedir insan?
__ Adım Mihrap evet sanırım öyle ilginç ve sonu kaçınılmaz bir ölüm olan bir hikaye benim hikayem.
__ Bu kadar karamsar olmamalısın belki işler bir gün tersine döner kim bilir benim ismimde Tuana belki dost olabiliriz ne dersin Mihrap?
__ Bunca şeyin arasında bu çok güzel olur senin ile dost olmayı isterim su perisi.
__ Bana Tuana de öyle ise yanıma oturmuştu.
__ Nasıl istersen Tuana o halde bundan böyle bir su perisi dostum olduğunu hiç unutmayacağım.
__ Bende ama şimdi gitmeliyim benim ile ne zaman görüşmeyi konuşmayı istersen buraya gel Mihrap diyerek suya girmiş ortadan kaybolmuştu. Ben ise bir süre öylece orada oturmuş akan suyu izliyordum sonra birden bana seslenen bir ses üzerine irkilmiştim dönüp baktığımda ise bana seslenenin şu küçük ışık cinlerinden birisi olduğunu görmüştüm.
__ Demek buradasın asi insan yine ne tilkilik peşindesin yoksa efendimize kötülük etmeyi mi planlıyorsun.
__ Yinemi sen sizin efendinize ne yapabilirim ki tilkiliğe sıra gelince sizin tilkiliğinize erişemem herhalde nede olsa cin fikirli olan sizlersiniz adınız üzerine demiştim alayla bir kaşımı kaldırıp bu hareketimden sonra son sözlerim ile birlikte ışık cininin yüzünde beliren öfke yüzünü şekilden şekille sokuyordu ve hala bana çemkirmek de devam ediyordu onun bu öfkesinden sonra doğrusu içimi bir korku kaplamıştı ona ne kadar belli etmek istemesem de beni korkutmayı başarmıştı.
__ Evet sen bizim efendimize zarar veremezsin vermeye kalkarsan da bizi karşında bulursun insan sesi tıslar gibi çıkmıştı.
__ Beni tehdit etmeyi bırak bir insanda olsam benimde bir sabrım var ve o taşmak üzere ışık cini ben hayatımda hiç kimseye kötülük yapmadım ve bir canide değilim senin efendini öldürmek gibi bir niyetimde yok onu yapsa yapsa efendin bana yapar nede olsa ben insanım ya tilkiliği benden bekleme çünkü sizin kadar cin fikirli değilim benim tek yaptığım hayatta kalmak şimdi beni rahat bırak dememe kalmamıştı ki ayaklarım yerden kesilmiş kendimi suyun içinde bulmuştum ve bunu yapanda ışık cininden aşağısı değildi bu yaptığı yetmiyormuş gibi birde karşıma geçmiş kahkahalar ile gülüyordu o an bütün korkum yok olmuş ve beni baştan tırnağa bir öfke nöbeti sarmıştı.
__ Nerede olduğunu sakın unutma insan ses tonuna da dikkat et ve bizler ile sakın alay etmeye kalkma.
__ Seni bücür derken öfkeden suyun içinde neredeyse tepinmek üzereydim.
__ Sakın benim ile bir daha alay etmeye kalkma yoksa bu bücür senin canını okur demişti yarı alaylı yarı tehditkar bir ses ile ve bu sözlerinin ardından aniden ortadan kaybolmuştu ben ise o an sinirden ne yapacağımı şaşırmıştım sudan dışarıya zorlukla çıktığım sırada tam önümde su cini Arat belirince içimden bir bu eksikti diye geçirsem de burası onun dünyasıydı ve onunla karşılaşmamak gibi bir lüksüm de yoktu nede olsa.
__ Burada ne yapıyorsun seni uyarmıştım olduğun yerden ayrılmaman için ama sen görüyorum ki uyarımı pek dikkate almamışsın.
__ Bana ne yapmam gerektiğini söyleyip durma ben senin otur dediğinde oturacak kalk dediğinde de kalkacak bir kuklan değilim başıma bir şey gelmesinden korkuyormuşsun gibi de davranma su cini Arat çünkü bu hiç inandırıcı değil onunla o an göz göze gelmiştik ve yine gözlerini yavaş yavaş bürüyen o siyahlık hiç iyiye işaret değildi şu an zihnimi patlayacakmış gibi hissediyordum bir şekilde tüm bedenimi içten içe bir acı sarmıştı öfkelendikçe canımı daha fazla acıtıyordu artık acıdan daha fazla dayanamamış dizlerimin üzerine düşmüştüm.
__ Sakın benim sabrımı sınama insan gerekirse sana otur dediğimde oturturum kaldırmayı istersem de kaldırırım öldürmeyi istersem de öldürürüm unutma seni buraya ne için getirdiğimi yoksa sana bunu her defasında hatırlatmalı mıyım Cin adeta burnundan soluyordu.
__ Üzerimde ki etkisi son bulduğunda burnumdan yere bir iki damla kan damladığını fark ettiğimde onun ne kadar acımasız olduğunu bir kez daha fark etmem uzun sürmemişti nede olsa o bir cindi.
__ Şimdi söyle bakalım burada ne işin vardı?
__ Bunu bana neden soruyorsun ki cin her zaman yaptığın gibi aklımı okusana nede olsa bu senin alışkanlığın üstelik öğrendin diyelim öğrendiğinde bir şey mi değişecek canımı yakmaktan zevk alıyorsun öyle değil mi? Merak ediyorum da gerçekten bir kalp taşıyor musun cin merhametten yoksun o kalbine hiç sordun mu bu dünyada bir acı çeken sevdiklerini kaybeden sadece sen misin diye bizden bir insanın yaptığı kötülüğün vebalini bütün İnsanlığa yüklemeye çalışıyorsun söylesene cin bunda hiç mi senin hatan yok kendine hiç sordun mu senin o nefret ettiğin kötü insandan farkın ne elimle burnumdaki kanı silerken zorlukla ayağa kalkmıştım başımı kaldırıp ona baktığımda ise hiç bir şey söylemeden o öylece bana bakıyordu gözlerinin karanlık gölgelerden sıyrılmış olduğunu derin mavilikteki gözlerini gördüğümde anlamam uzun sürmemişti ama bakışı o kadar donuktu ki o an ne düşündüğünü ne hissettiğini anlamam imkansız gibiydi birden ne olduğunu anlamadan bana doğru yürümeye başladığında bir an ne yapacağımı şaşırmıştım beni kollarımdan yakalamış kırarcasına sıkıyordu.
__ Siz insanlara karşı nasıl bir nefret hissettiğimi asla anlayamazsın insan söylesene sen hiç delicesine ruhunla ve tüm benliğin ile aşık oldun mu olmadın değil mi onu delicesine özledin mi bir saniyeni bile onu düşünmeden onsuz bir hayat hayal edemezken ellerinin arasından kayıp gitti mi hiç hak etmediği bir ölümdü onun ki ve siz insanlar yüzünden kendini öldürdü bana kalbim olduğunu sormuştun ya onun ölümüy ile öldü benden merhamet dilenme insan bu merhameti sizler körelttiniz aç gözlülüğünüz ve ihtiraslarınız köreltti derken sözleri kafamın içinde ardı ardına yankılanırken onun bu sözlerinden anlıyordumki hala canımı daha da fazla yakmak istiyordu...
__ Evet hayatımda hiç kimseye aşık olmadım ama tüm sevdiğim insanları kaybettim senin gibi hayatta yapayalnızım kimsem yok benim ailemde sevdiğim insanlarda canice öldürüldü ne yapmalıyım cin bende mi önüme gelene saldır malıyım yada bir ölüm makinasına mı döneyim suçu olmayan insanlara mı saldırayım öfkemi onlara mı kusayım hayır cin nerede durman gerektiğini artık bilmelisin suçluyu ve masumu birbirinden ayıramazsan o zaman senin o nefret ettiğin insandan aşağı yanın kalmaz senin sevdiğin insanı ben öldürmedim Arat ilk defa ona ismi ile hitap etmiştim kollarımı sıkan elleri birden boşlukta iki yana düşmüştü öylece bana bakıyordu. Arat ile konuşmamızın ortasında daha ne olduğumuzu bile anlamadan her tarafımızı ince ışıktan bir tel benzeri cismin bizi sarmalayıp birbirimize çekerek kıstırmış yerimizden her kıpırdayışımız da birbirimize itiyordu.
__ Bu da ne böyle?
__ Lanet olasıca bu su perisinin işi olmalı bu öfke bağı sadece onun yapabileceği bir tılsım.
__ Öfke bağı da nedir? Ayrıca lanet okuma malısın bu senin sözün idi hatırlatırım demiştim. Onunla ilk defa bu denli alay etmiştim çünkü ilk defada olsa görüyordum ki onunda elinden bir şey gelmiyordu ve o da tıpkı benim gibi şu an aciz bir insandan farksızdı onun deyimi ile.
__ Dinle insan şimdi senin esprilerini çekecek havamda değilim beni dinleyip buraya kadar gelmeseydin şimdi bu başımıza gelmezdi öfke bağı tılsımının ne olduğuna gelince bu en son öğrenmeyi isteyeceğin şey olmalı bence.
__ Ha! şimdide ben suçlu oldum yani sen suçlu değilsin hiç değil mi hem sen cin değil misin bir şey yap kurtar bu bağlardan bizi.
__ Sahi mi ahmak kadın bu bağ hakkında ne biliyorsun da böyle konuşuyorsun bu bağdan böyle kafana göre kurtulmak o kadar kolay değildir adı üstünde öfke bağıdır öfke arttıkça bizi sıkmaya devam eder bu yüzden beni öfkelendirmekten vazgeçersen iyi edersin.
__ Bu dediğini birazda kendin için önemsersen iyi edersin beni öfkelendiren sensin öfkelendiğimiz her an bağlar bizi bir öncekinden daha fazla sıkıyordu bunu fark etmiştim ama onun karşımda olduğu sürece öfkelenmemem imkansız gibi bir şeydi bu öfke bağından nasıl kurtulacağız peki bir an onunla göz göze gelmiştik bir süre öylece birbirimize baka kalmıştık ve bu sessizlik beni içten içe tedirgin etmeye başlamıştı bu yakınlıktan hiç hoşlanmamıştım onun kalbinin sesini çok net duyabiliyor ve teninin sıcaklığını da bir o kadar hissedebiliyordum ve onunda aynı şekilde hissettiğinden kesinlikle emindim.
__ Bu adı üstünde öfke bağıdır ve bu bağı ancak...
__ Neden sustun devamını getirsene nasıl kurtulacağız bu bağdan?
__ Bu bağ ancak öfke diner ve yerini sevgi alırsa açılır insan buda imkansız bir şey.
__ Son duyduklarımdan sonra bir an ne diyeceğimi şaşırmıştım iyice bu durumdan rahatsız olmaya başlamıştım evet bu dediğin gerçekten imkansız cin iyice aklım karıştı bunu su perisi neden yapmış olsun ki?
__ Artık sessiz ol insan seni bir elime geçirirsem su perisi bittin sen içten içe artan öfkesinin sonumuz olabileceği fikrinden korkmaya başlamıştım.
__ Bana ne yapmam gerektiğini söyleyip durma cin hem sen kendi kendine ne mırıldanıyorsun öyle?
__ Sessiz ol diyorum ayrıca kıpırdayıp durma saçların yüzüme değiyor diyorum.
__ Ya! söylemesi kolay senin saçlarında benim yüzüme sürülüyor söylesene daha ne kadar böyle kalacağız akşam olmak üzere Arat.
__ Hiç bir fikrim yok belkide sonsuza dek böyle kalacağız.
__ Nee! artık ben bu durumdan iyice sıkılmaya başladım sen bir cinsin insanların aklını okuya biliyorsun uçakları patlatıp yere düşüre biliyorsun bir buna mı gücün yetmiyor ve şimdi diyorsun ki bu durumdan kurtulamayız.
__ Bu aleme geldiğin zaman güçlerinin bile bir sınırı vardır insan buradaki alem bazı şeylere izin vermez ve bu durumdan kurtulmanın bir yolu olsa bile bunu asla yapmam.
__ Sen neyi yapmazsın anlamadım?
__ Unut gitsin kıpırdayıp durma artık gözlerini benden kaçırmıştı bir an.
__Azında ne geveliyorsun söylesene cin bağlı olmamızdan daha kötü ne olabilir ki şu an?
__ Gerçekten bunu merak ediyormusun bir kaşını alay ile kaldırıp dik dik bana bakmış; Mesela fiziksel temas arzu şehvet içeren temaslar merakını giderdim mi?
__ Ne! Hayır! sormadım farzet konuşurken çok kötü kekelemiş kurduğum cümleleri yutmuştum resmen demek ki öfke bağından da kötü şeyler varmış dediğimde istemsizce gülmesi fazlası ile kızarmama neden olmuş yüzümün alev aldığını sanmıştım bir an. Çenemi ne zaman tutabildim ki zaten.
__ Biliyor musun konuştukça daha çok batıyorsun insan bence biraz susmayı öğren yine göz göze gelmiştik.
__ Çenemi tutsam bir şey değişecekmi acaba hani aklımı da okuyorsun ya içime atsam onu da eşeleyip dışarı çıkarırsın.
__Burada benim dünyam da aklını okuyamam insan. Onun bu kelimesinden sonra bir an yüzüne bakma gereği hissetmiştim doğru mu söylüyordu o yüzünde merak belirtileri vardı bu nasıl olmuştu daha önce aklımı kolaylıkla okuyan cin şimdi okuyamıyor muydu bu durum gösteriyordu ki bu kez şans benden yanaydı. Onun ile bağlar yüzünden itişip kalkışırken birden ikimizde dengemizi kaybedip yere düşmüştük ama bu işin sonunda canı en fazla yanan yine ben olmuştum çünkü o üzerime düşmüştü ve yere düşerken ani bir refleks ile ellerini göğsünde kenetlediği için yere düştüğümüz sırada resmen göğüslerimi avuçlamıştı. O durumun verdiği rahatsızlık ile çığlığı basınca; Hey! sen sen! ne yaptığını sanıyorsun ellerin nerede farkında mısın hemen çek o ellerini üzerimden cin diye avazım çıktığınca bağırmıştım son sözlerimden sonra ise olayın daha yeni farkına varan cin ellerini o panikle çekmeye çalışsa da pek başarılı olduğu söylenemezdi çünkü öfke bağı bir öncekinden daha fazla gerilmiş elimizi kolumuzu bağlayıp bizi daha çok birbirimize yakınlaştırmıştı.
__ Bağırmayı kes insan bu bilerek olmadı kıpırdayıp durma bağlar daha da geriliyor yoksa.
__ Demesi kolay tabi ah! buna inanamıyorum bu çok rahatsız edici bir durum neden hep böyle şeyler benim başıma gelmek zorunda.
__ Kulağımın dibinde bağırmayı kes insan bu durumdan bende en az senin kadar rahatsızım ama elimden bir şey gelmez şimdi lütfen sakin ol ikimizin de öfkeden uzak durması gerek anladın ne kadar öfkelenir isen bu bağlarda o kadar geriliyor.
__ Sakin olmak mı ellerin benim göğüslerimin üzerindeyken nasıl sakin olmamı beklersin bu mümkün mü sence derken yine öfkeme engel olamamış bağların daha çok gerilmesine neden olmuştum onun anlına baktığımda biriken topak topak terler düştüğümüz bu durumun en az beni gerdiği kadar onu da oldukça gerdiğini şimdi daha net anlamıştım. Bir an göz göze geldiğimizde yine gözlerimiz birbirine kenetlenip kalmıştı. Altında ezilirken rahatsız olup kıpırdandığımda göz bebekleri büyümüş boğazından bir inilti yükselmişti. Bir süre sonra ne olduysa bakışlarını kaçırmıştı benden.
__ Kıpırdanma lütfen bizi bir yerlerden izlediğini biliyorum Tuana sana son bir şans daha veriyorum hemen bizi çöz diye öfkeyle bağırmıştı.
__ Bunu gerçekten su perisinin yaptığını mı düşünüyorsun cin?
__ Bundan şüphen mi var evet bunu o yaptı ve eminim bizi şu an bir yerlerden izliyor olmalı yüzüne baktığımda söylediklerinden hiç şüphe duymadığını ve gayet ciddi olduğunu anlamam pek uzun sürmemişti.
__ Bu çok saçma neden böyle bir şey yapsın ki?
__ Bu saçmalığın sonucuyla ikimizde tılsıma bağlandık değil mi sebebine sıra gelince bunu gördüğünde de ona sorarsın artık.
__ Hey! Yine öfkeleniyorsun ve yine bağlar sıkmaya başladı.
__ Öfkelendirme öyle ise.
__ Ben mi seni öfkelen diriyorum durumunu bir daha gözden geçir istersen altta olan benim artı şu pozisyonda öfke nöbetleri geçirmesi gerekende benim sana ne oluyor bu durumda son sözlerim ile birlikte yüzünün ifadesi değişmişti birden o an gülmek ve gülmemek arasında kendini zorluyor gibiydi yüzünü incelediğimi fark eden cin ise birden dönerek beni üzerine almıştı.
__ Sen hep böyle geveze misindir insan?
__ Senin kadar değilimdir herhalde.
__ Şu saçlarına dikkat et yine yüzüme sürünüyorlar.
__ Ne yapabilirim yerimden bile kıpırdayamıyorum söylenip durma bana, yine başımı kaldırıp biraz geriye çekilmeye çalıştığımda o an bağlar daha da gerilip bir öncekinden daha da kötü sıkıştırıp beni ona itiyordu bir ara en sonunda dayanamamış boynum ağırınca onun omzuna yaslanmak zorunda kalmıştım yanağım onun boynuna değerken nefesinin sıklaştığını hissettim vücut ısısı değişmiş kalp atışları hızlanmıştı. Aklıma gelen düşünce ile nefesim kesilmişti. Yoksa o benden etkilenmiş arzulamışmıydı? Nihayetinde ben bir kadın o da erkekti. Bu olabilir miydi? bu yakınlık bile beni çıldırtmaya yetiyordu ama elimden hiç bir şey gelmiyordu bu ana kadar onunla yaşadıklarımı düşünürsem ona ne kadar güvene bilirdim ki ama her defasında onunla ne zaman bu kadar yakınlaşsam ona güven ve güvensizlik arasında sıkışıp kalıyordum biz insanlara tamamen düşman bir cin ne kadar güvenilir olabilirdi ki bu karmaşık düşüncelerim kalın ve kulak tırmalayıcı tanıdık bir hayvanın sesi ile son bulmuş içimden lütfen o hayvan olmasın diye dua ederken gelen sesin baş ucuma yakın bir yerlerden geldiğini fark ettiğimde irkilerek başımı kaldırıp o yöne baktım kulaklarımın beni ne kadar yanıltmasını istesem de gözlerim bunu onaylıyordu benden az ileride tam başımın ucunda kocaman bir kurbağa bana doğru bakıyordu ve ben oldum olası o hayvanlardan hiç hoşlanmaz ve çok korkardım yaşadığım o korku ve panikle çığlık çığlığa bağırmaya başlamıştım cin o an ne olduğuna anlam veremese de sürekli sakin ol neden bağırıyorsun ne oldu diye soruyordu ama o an ben korkudan iki lafı bir araya getiremiyordum benim çığlığım üzerine kurbağada irkilip bizim üzerimize doğru sıçradığı an hepten korkmuş son kuvvetim ile su cinini de tutarak sağdaki kayalara doğru yuvarlanmıştık ama o esnada cinin başı taşa çarpmış ve o çarpmanın etkisi ile kendisinden geçmişti ve ben yerimde öylece kaskatı kesilmiş bir şekilde gözlerimi onun yüzüne dikmiş öylece baka kalmıştım o ise hiç bir şeyden habersiz kendinden öylece geçmiş ve baygın bir şekilde üzerime düşmüştü olayın şokunu üzerimden atmaya çalışırken cinin anlından yüzüme sızan kanı fark ettiğimde durumun ciddiyetini şimdi fark etmiştim o yaralanmıştı üzerimizdeki öfke bağları ise gevşeyip su taneleri halinde bin bir ışık zerresi ile ortadan yok olup gitmişti ben ise bunu fark ettiğimde zorlukla su cinini üzerimden itip ayağa kalkmıştım inanamıyordum hala o anın verdiği şokla aynı kareler tekrar tekrar gözümde canlanıyordu istemsizce de olsa ona zarar vermiştim ve nasıl olmuştu bilmiyorum ama şu an öfke tılsımından kurtulmuştuk bunu yapan her kimse onun yaralandığını görüp öfke tılsımını bozmuş olmalıydı ve ben bir şeyler yapmalıydım ama ne yapacağımı bilmiyordum kafam öylesine karışmıştı ki derin bir nefes alarak kendimi topladım ve cinin yanına eğilip anlında ki yaraya baktığım sırada gözlerime inanamamıştım anlında ki yaranın etrafını saran bir sürü minik ışık zerreleri yaranın etrafını sarmış deriyi yeniliyordu ve o an yaranın büyük bir mucize ile kapanışına şahit olmuş gözlerime inanamamıştım o şaşkınlıkla birlikte onun üzerinde takılı kalan bakışlarımı bir kaç dakika boyunca da olsa onun üzerinden ayıramamıştım sonrasında ise nabzına baktığımda kalbinin attığını fark etmiş birazda olsa rahatlamıştım ama şimdi o uyandığında ne yapacaktım istemeyerekte olsa ona zarar vermiştim ve olanları hatırlarsa ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu ve biliyordum ki uyanması artık an meselesiydi diye düşünürken bana zarar veren o tehlikeli kadının sesiyle irkilmiştim.