@zift_kahve2489
|
1.BÖLÜM ANİDEN GELEN
Telefonum çalıyordu. Ama uykumdan uyanmak istemiyorum hem kim beni cumartesi arar ki, ayrıca sabahın köründe. Kapatma tuşuna basıp geri uyuma planlarımı içine yine çalan telefonum araya girdi. Bu ne ısrar kardeşim açtık tamam. Numara kayıtlı değildi ama bu kadar ısrara dolandırıcı çıkmaz diye düşünüyorum çıkarsa vay hallerine çünkü sabah sabah güzelim uykumu kimse bozamazdı. “Alo” diyerek konuşmayı başlatmak niyetindeydim çünkü karşıdaki kişi bir şey söylemiyordu. “Merhaba hanımefendi ben sizi …….. hastanesinden arıyorum kayıtlardaki anne babanıza ulaşamadığımız için sizi rahatsız etmekteyim.” Dedi telefondaki ses. Sorun neydi ki benim hatırlamadığım bir test falan mı yaptırmıştım acaba. Hayır yaptırmadım 1 yıldır hastaneye bile gitmediğime eminim. Gittim mi ki? “ Sorun neydi tam olarak” dedim. “Hastanemize gelen bir arama sonucu 24 Ocak 2008 yıllında doğan bebeklerin karıştırıldığını öğrendik” dedi kadın. Devam etmesi için bekliyordum kadını ama sanki benim bir şey söylememi bekliyordu. “Eee ne olacak şimdi” diyerek sessizliği bozmuştum. “O gün hastanede 6 çocuk doğdu sizinle beraber. Size ulaşana kadar diğer aileler ile test yapıldı ve test sonucunda o gün doğan üçüzlerden birinin karıştırıldığı ortaya çıktı, maalesef ki o aileyle uyumlu başka çocuk da çıkmadı. Sizi hastanemizde aileniz ile gelip test örneği vermenizi rica ediyoruz” diyerek uzun konuşmasını tamamladı kadıncağız. “ Üzgüm maalesef test veremeyeceğim. İyi günler” diyerek telefonu suratına kapatmıştım tabiri caiz. Üzgünüm çünkü size getirebileceğim bir ailem bulunmamakta. Ne biyolojik sandığım ne de evlatlık olduğunu bildiğim aile. 1 yıl önce trafik kazasında kaybetmiştim ailemi, öz sandığım ailemi. Öldükleri gün öğrenmiştim evlatlık olduğumu. Sonra da beni yetimhaneye bırakan insanları aramamıştım. Arasaydım kolaylıkla bulurdum tahminimce çünkü beni bırakan insanlar gizleyerek saklayarak değil de direkt bırakmışlardı, evrak işlerini bile yapmışlar. Doğum tarihim doğruydu. Doğduğum hastane biliniyordu. Gülmem gerekiyordu aslında tam şu an kendi çocuğu olmayan birini terk etmişlerdi. Onlar sayesinde ailemle tanışmıştım aslında teşekkür etmem gerekiyordu bunun için. Tekrar çalan telefon dikkatimi yeniden dağıtmıştı. Hastanenin numarası değildi bu. Kimin nesi olduğunu anlamak için açmıştım telefonu yine. “ Numaranızı hastane yönetiminden aldım. Test yapmayı reddediyormuşsunuz.” Dedi kalın bir erkek sesi. “ Evet reddettim. Eğer kararımı değiştirmem için aradıysanız” derken adam cümlemi bölerek. “Ben bunu sonra konuşma taraftarıyım ama kızım için bu olayı duyduğundan beri biyolojik ailesini merak ediyor. Sizden ricam anneniz ve babanıza bu olayı anlatmanız. İsterseniz bende arayabilirim numaralarını verirseniz.” Diyerek numaraları benden rica etmişti. Tek sorun o numaraların bende de olmamasıydı. “ Beyefendi derdinizi anlayabiliyorum ama ne yazık ki numaraları veremem” diyerek açıkladım bir nevi derdimi. “ Lütfen kızım için önemli bir konu” anlıyoruz kardeş ama bende numara yok sorunumuz o. “Beyefendi bende de numaraları yok sorun zaten o” “ Nasıl yok” diyerek haklı bir soru sordu adam. “ Ben doğduktan hemen sonra yetimhaneye verilmişim. Biyolojik ailemi tanımıyorum yani” diyerek olayı izah etmiştim. Adam ne diyeceğini şaşırmıştı. Bu adam kimdi ya ben onu sormayı unuttum da. Kızım dediğine göre dedesi ya Devin. Kendimle haklı bir konuşmanın sonunda adam söyleyebilecek cümleler bulabilmişti. “Ben yani kusura bakmayın böyle bir şeyin olabileceğini tahmin etmemiştim.” Diyerek af dilemişti sanırım benden. “Önemli değil” “ O vakit buraya test vermen konusunda konuşsak.” Diyerek konuyu değiştirmişti. “ Test vermeyeceğim beyefendi kararım kesin” “Nasıl bu kadar emin olabilirsiniz bu haberi yeni öğrendiniz. Bu kadar ani kararlar vermeyin” dedi adam sessi rica ediyor gibi çıkmıştı yine. “ Yeni bir aile istemediğime eminim beyefendi isteseydim çoktan onları bulmuştum. Bu arada adınız neydi sürekli beyefendi deyip duruyorum.” “ Asaf.En azından yüz yüze konuşsak. Aileniz için endişe ediyorsanız halledebilirim.” Bu adam sürekli neden bir şeyleri halletmeye çalışıyordu ki. “ Asaf bey lütfen” demişken bölündü sözüm. “ Lütfen öyle hemen karar vermeyin. Ailem sizinle tanışmak istiyor. Hem Aral kanı taşıyan kimseyi bizden uzakta bırakamam.” adama pes etmiyordu inatla. “ Pekâlâ bugün öğleden sonra ikide büyük bir kahve dükkanı var meydanda. Yıldız kahve evi orda görüşelim ailenizle” diyerek adamı onaylamıştım görüşme konusunda. “ Tamamdır saat ikide orda olacağız iyi günler” dedi adam bende iyi günlerimi dileyerek kapatmıştık telefonu. Hayatımda konuştuğum en nazik konuşmayı demin gerçekleştirdim. …………………………………… Aptal Devin ne diye uyuya kalıyorsun sanki. Alelacele kalkmaya çalışırken yataktan düşmemle uyanmıştım, saat bir buçuktu yarım saatim var yetişirim diye düşünmüştüm ama işler hiç o yöne ilerlememişti. On beş dakikada giyinmiş dışarı çıkmıştım ama bana saatlerdir bekliyormuşum gibi gelen otobüs bekleme maceram on beşinci dakikada sona ermişti. Geç kalacaktım ve bundan nefret ediyorum. Arayıp haber versem mi diye düşünmüştüm ama 5 ya da 8 dakika gecikecektim, beklerlerdi diye ümit ediyorum. Giderlerse de onların problemiydi. Sonuçta onalar istemişti bu görüşmeyi. 4 ve 5 işte gelmiştim. Yetişmiştim koşmam gerekse de en az gecikmeyle gelmiştim 5 dakika, 12 dakikalık yol için iyiydi. Kafenin kapısını açarak girdim o sırada kapının üstündeki zil, müşteri geldiğini belirtecek şekilde çaldı. Oradalardı cam kenarı ikinci sırada oturuyorlardı. Ve bayağı kalabalıklardı. İki kız seçmiştim grubun içinden tahminimce biyolojik annem ve benimle karıştırılan kız oluyordu. Umarım yanındakiler o kızın arkadaşlarıdır. İlk kadın fark etti beni ama emin olamıyordu sanki. Doğru ya belki onlar değildir yanlış kişiye odaklanmışsındır belki Devin. Bir umut gözümü gezdirdim kafede ama nafile biyolojik annem ya da babam olabilecek yaştaki tek bireyler onlardı. Tabi dışarda görsem daha genç zannederdim ama burada bu kritere uyan tek bireylerdi onlar. Onlara doğru ilerlemeye başladım. Kadın artık emin olmuştu bu yüzden yanında duran kocasına ,dalgın bir şekilde masaya bakan adama, dokundu haber verircesine. Süper bu sayede o masada ki herkesin gözleri bana dönmüştü. Masanın en başında özenle boş bırakılmış o sandalyeye oturdum. Çantamı da kucağıma koymuştum. Asaf bey diye tahmin etiğim kişi oturduğu yerde dikleşti ilk sonra söze başlamak için iki öksürme hareketi yaptı. Hadi be adam başla artık. Anlıyordum konuşmak zordu hele ki bu konu için ama başlasan da hemen dağılsak. “Devin?” diye emin olmak için sormuşlardı. Başımla onayladım adamı .En azından bu sefer ben başlamamıştım konuşmaya. “Bir an gelmeyeceksin zannettik.” İnan o otobüste bunu bende düşündüm ama pek vaktim olmadı çünkü bir durak sonra inmek ve koşmak zorunda kaldım. Büyük ihtimalle zaten düşünmüş olsam gelmezdim. Uyumak istiyordum ve onlar inatla uykumu bölüyordu geçiştirmek amaçlı onaylamıştım. Ama buradaydım. “Ben buraya sadece olmayacağını söylemek için geldim.” Kıza dönerek devam ettim. “ve üzgünüm ki sana bir anne baba getiremedim. Biyolojik sandığım aileyi tanımıyorum 3 günlüken bir yetimhaneye bırakılmışım ben. Ve ailem beni 2 haftalıkken evlat edindi. Şu an yanımda değiller çünkü 1 yıl önce trafik kazasında kaybettim. Hani demiştiniz ya yeni öğrendin hemen karar verme diye aslında evlatlık olduğumu o kaza sonrasında öğrenmiştim. İstersem bulurdum öz ailemi ama istemedim. Çünkü ben başka bir aile istemiyorum. Size bunları açıklamak için geldim sizden de anlayış bekliyorum.” diye son sözlerimi bitirdim. Evet tek derdim bunu söylemekti ve ardından kalkıp gitmekti. Kalkmıştım ama yanımda oturan heriflerden biri bileğimi tutmuştu. “Anlıyorum, iyi bir geçmiş değil ama-” işte orda durmalıydı ben geçmişimden gayet memnunum. “ Geçmişim iyi benim sadece birkaç gereksiz bilgi vardı, kan bağım olamadığı gibi ama hayır tahmin etiğiniz gibi kötü değil geçmişim. Ben gayet memnumum.” Diyerek adamın sözünü böldüğüm yerden devam etmiştim. “Peki tamam memnunsun ama bizimle hiç denemedin ki.” Bunları diyen Asaf beydi. O sırda bileğimi bırakmıştı yanımdaki adam. “Asaf bey denemek istemiyorum dediysem istemiyorum demek istemişimdir zorlamayın.” diyerek karlılığımı beli etmeye çalışmıştım. “Yasal olarak şu an bir yetimhane kalıyor olman gerek Devin ama biyolojik ailen varsa öncelik onlarındır. Seni yasalarla yanımızda tutmak istemiyoruz ama bize bunu mecbur bırakıyorsun.” Bir avukat edasıyla konuşmuştu Asaf bey. Evet şu an yetimhanede olmam gerekiyordu ama değildim. Kazadan sonra gelmişlerdi yetkililer ama kaçmıştım. Eve her geldiklerinde yokmuş gibi davranırdım, okula geldiklerinde kaçardım arka bahçeden. Bu yüzden 1yıldır tetikte bekliyordum. Eğer bu adamlar öyle bir istekte bulunursa illa bulacaklardı beni. Yetkililer olmasa da onlar bulurdu. Numaramı bulan ev adresimi de bulurdu 3 gün kapıda bekleseler açmak zorunda kalırdım. Ya da sokakta kalsam 5 gün sonra geri dönerdim, zorundaydım sokak şartları hiç iç açıcı değildi. Deneyip onaylamıştım. Okulum, ondanda zaten son uyarıları alıyordum gecikmemle alakalı. Peki ben nasıl mı hayata kalıyordum para için bir resmi bir işe giremezken. Anne ve babamın mirası, evlatlık olsam bile bana bırakmışlardı tüm mal varlıklarını. Ev bizimdi kira derdi olmuyordu faturalar babamın emeklilik maaşından çekiliyordu. Annemden gelen maaşla da yaşayıp gidiyordum tabi biriktirmek için çoğunu kendi adıma açılan bir banka hesabında biriktiriyordum. Bu yüzden haftalık olan işlere giriyordum. Ailem sonra halledecek evrak işlerini, şimdi başlıyım diyerek başlıyor götürebildiğim yere kadar götürüyordum işleri sonra haftalığımı alıp işi bırakıyordum. Başarmıştım bugüne kadar hayata kalmıştım bundan sonrada hallederdim sadece 2 yıla ihtiyacım vardı. Reşit olup saklanmama gerek kalmayacaktı. Hastalanınca rahatlıkla hastaneye gidebilecektim ya da üniversiteye. “ Öyle şeylere ne gerek var Asaf bey yasalar falan. Uğraştırmayalım hiç onları kendi aramızda çözeriz.” Böyle bir u dönüşü görülmedi kızım ya. “Dışarda buluşuruz ne olacak.” Dedim bir öneriyle. “ Biyolojik aileni bulmuşken neden seni yetimhane de bırakalım ki.” Bunu diyen Asaf beyin tam karşısında oturan, ki burada duran tanımadığım erkeklerin arasında en büyükleri diye tahmin etiğim adamdı. “ İyiyim ben böyle hem yerimi yadırgarım olmaz.” Diyerek adamları ikna etmeye çalıştım. “ Alışırsın zamanla.” Dedi yine o büyük adam. Hayır Devin şarkı söylemenin sırası değil şu an. Kendimi o şarkıyı mırıldanmamak için zor tutmuştum son kozumu oynamam gerekiyor. “ Son teklifim hafta sonlarımı size ayırayım.” Bunu söylerken sevimli olduğunu düşündüğüm ama gerçekte kabız olmuş ve sıçmaya çalışan bir gorile benziyordum. “ Bizimle kalmalısın-” . cümlesi bitmeden devralmıştım sözünü. Hayır bayağı sözünü kestin adamın Devin. “Olmaz öyle tanımadığım kişilerde niye kalayım canım. Son teklifim bu ya kabul eder hafta sonları görüşürüz ya da hiçbir şekilde görüşmeyiz.” Son noktamın da koymuştum inşallah karalı çıkan sesimden görüşmek için ilk seçeneği seçerlerdi. “Öyle yapma kızım. Biz seni tanımak işitiyoruz doğru olan yanımızda olman.” Dedi Asaf bey. “Diyeceğimi dedim ben, karar sizin.” Dedim.
|
0% |