@zozanli
|
Keyifli okumalar💞 Nalan hanımlarla konuştuktan sonra annemi aramak için bahçeye çıkmıştım. Annemle de konuştuğumda onu ikna edebilmiştim sonunda. İlk başta kabul etmek istemese de sonradan nasıl bir yerde yaşayacağımı merak ettiği için kabul etmişti. "Ela hadi yemeğe geçelim. Sen zaten açtın"dedi Yusuf yanıma gelerek. Tamam deyip koluna girdim. "Annemle konuşuyordum. Yarın buraya geliyorlar ya düğün için, burda bizimle kalmalarını istedim dönene kadar"dedim. "Çok iyi yapmışsın. Onlarla zaman geçirmeyi onları tanımayı çok istiyorum zaten"dediğinde yüzüne bakıp gülümsedim. "Size afiyet olsun. Ben odama çıkıyorum."diyerek değneğe uzandım. "Doydun mu?"dedi Yusuf bana bakarak. Kafamı aşağı yukarı sallayarak doyduğumu belirttim. "Yemekten sonra birlikte kahve içeriz diye düşünmüştüm."dedi. "Yorgunum duş alıp biraz uzanmak istiyorum. Belki daha sonra yaparız"dediğimde kafasını sallayıp "Aynen canım. Günler çuvala girmedi ya, Sen zaten artık buradasın. İstediğimiz zaman içeriz kahvemizi"deyip gülümsedi. "Ela"deyip durdu. Sesi bir garip geliyordu. "İyi misin? Sesin kötü geliyor."dedim. Efe daha hiçbir şey bilmiyordu. Kimse ona bir şey söylememişti. Geçen Hilal ile konuştuğunda da Hilal onun daha hiçbir şeyi öğrenmediğini söylemişti. "Ela bana bu öğrendiklerimin yalan olduğunu söyle lütfen."dedi kısa bir sessizlikten sonra. "Neyden bahsediyorsun sen."dediğimde "Neyden bahsettiğimi ikimiz de çok iyi biliyoruz. Ela Sen nasıl böyle bir şey yaparsın.Seni terk edip giden aileye nasıl geri dönersin."dedi bağırarak. "Öyle olması gerekiyordu. Ben kendim gitmesem babam gönderirdi. Sen de ben de babamı çok iyi tanıyoruz. Aklına koyduğu şeyi yapardı. Ben sadece onun işini kolaylaştırdım."dedim sakin bir sesle "Ela sen sadece kendini kandırıyorsun. Sen o aileyi bize tercih ettin. Neden? Zengin oldukları için mi?"Dediğinde kalbim kırılmıştı. Efe'nin gerçekten benim hakkımda düşündüğü bu muydu? "Öyle mi düşünüyorsun? Beni birazcık tanımış olsaydın bana bu soruyu sormazdın Efe"dedim "Ne düşünmemi bekliyorsun Ela , annem sana iyi annelik mi etmedi? Biz sana iyi kardeşlik mi etmedik ha? Söylesene Ela."dediğinde sustum. Eğer konuşsaydım hem o beni kırar hem de ben onu kırardım. "Neden sustun? Sen de biliyorsun benim haklı olduğumu. Senin bizi bir kalemde silip atabileceğini hiç düşünmemiştim. Benim tanıdığım , kardeşim olan Ela bu değildi. Ama doğru ya sen bizim kardeşimiz değildin. Sen seni terk eden aileye dönerek bizim kardeşimiz olmadığını gösterdin. Benim senin gibi bir kardeşim yok artık."dedi. Efe deli dolu bir insandı. Sinirli olduğu zamanlar da ağzına geleni söyler ama anında pişman olurdu. Ama bilmiyordu ki bu söyledikleri ile kalbimi paramparça edip bende derin izler bıraktığını "Efe sonradan pişman olacağın sözler söylüyorsun."dedim gözümdeki biriken yaşları silerek. Bir süre karşıdan ses gelmeyince konuşmaya devam ettim. "Bana o sözleri söylerken ne hissettim biliyor musun? Gurursuzmuşum gibi hissettim. Kendimden nefret ettim. Kim ister ki terk edilmeyi. Üstelik bu kahrolası hastalık yüzünden. Düşünsene Efe çok sevdiğin bir ailede büyümüşsün ve belli bir zaman sonra karşına tanımadığın birileri çıkıp sana gerçek ailen olduğunu söylüyor. Sen onları istemediğini,bu zamana kadar yanında olmadıklarını bundan sonra da onları istemediğini söylediğinde, canından çok sevdiğin, koşulsuz güvendiğin baban "bu güne kadar ben sana baktım . Artık gerçek ailene dön" dediğinde Ne yapardın? Belki de sen benim yaptığımı yapmazdın. Ben paragöz biriyim ya, zenginliği ailesine tercih eden işe yaramazın biriyim ya ben yaparım değil mi?"Dedim. Efe'nin karşıdan derin bir nefes aldığını duydum. "Ela Ben sana öyle demek istemedim. Özür dilerim. Ben gerçekleri öğrenince ve senin o aileye döndüğünü duyunca kendime hakim olamadım. Birden çıktı ağzımdan o kelimeler."dedi hemen söylediklerinden pişman olarak. "Ama öyle düşündün Efe , o sözleri başkasından değil de senden duymak kalbimi daha çok acıttı. Biliyor musun Efe? Bu olanları öğrendiğimde beni doğuran kadına yani gerçek anneme içten içe teşekkür ettim. Beni terk edip gittiği için. Peki neden biliyor musun? Annemi , babamı, abimi, ablamı ve seni tanımama ve sizinle büyüdüğüme sebep oldukları için o aileye minnet duydum. Sen gelmiş bana diyorsun ki? Benim senin gibi bir kardeşim yok. Peki Efe öyle olsun. Madem ki senin Ela diye bir kardeşin yok. Benim de sana diyecek başka bir şeyim yok."dedim. Efe'ye kızmamıştım. Ama çok kırılmıştım. "Ela özür dilerim. Biliyorsun benim seni ne kadar sevdiğimi, kim ne derse desin Sen benim diğer yarımsın. O sözler sinirle ağzımdan çıkan sözlerdi. Sadece Seni kaybetmekten korktum."dedi. Ben de onları kaybetmekten korkuyordum. Ama nerde olursam olayım onlardan asla vazgeçmeyecektim. Ne kadar uzakta olursam olayım... "Daha fazla konuşmak istemiyorum. Birbirimizi yeterince kırdığımızı düşünüyorum. Sonra konuşalım Efe yoksa birbirimizi daha çok kıracağız"dedim birbirimizi daha fazla kırmamak adına "Tamam Ela seni zorlamayacağım ama benimle arana mesafe koyma lütfen. Biliyorsun buna ikimiz de dayanamayız."deyip telefonu kapattı. O an yüzümde acı bir gülümseme oluştu. Ben Efe ile arama mesafe koyamazdım. Her ne kadar kırgın ve kızgın olsam da "Efendim meyve suyumuzu getirdim."deyip bardağı bana uzattı. "Teşekkür ederim de Sen benim geceleri meyve suyu içtiğimi nereden biliyorsun?"dedim. Meyve suyunu alıp birkaç yudum içmeye başladım. "Yusuf bey yatmadan evvel size her akşam getirmemi söylemişti."Anladım der gibi kafamı salladığımda Sıla da çıkmıştı. Meyve suyunun kalanını bir dikişte içip yatağa uzandım. "Günaydın"dedim kapı eşiğinde. "Günaydın kızım. Gel otur."dedi Meryem teyze bana gülümseyerek. Meryem teyzenin karşısındaki sandalyeyi çekip oturduğumda "İyi görünmüyorsun kızım bir sorun mu var?"dedi. "İyiyim. Sadece dün gece pek uyuyamadım. Ondan biraz başım ağrıyor." "Size bitki çayı yapmamı ister misiniz?"dediğinde Fatma abla kafamı iki yanında salladım. "Teşekkür ederim Fatma abla , başımın ağrısı geçmezse söylerim sana yaparsın."dedim. Ona abla dediğimi duyduğunda şaşkınca yüzüme baktı. Yaşça benden bayağı büyük olduğu için ona abla demek istiyordum. "Abla Sen de bana artık Ela de lütfen"dedim gülümseyerek. Fatma abla da kafasını sallayıp gülümsediğinde ayağa kalktım. "Ben biraz hava alsam iyi olur aslında."balkon kapısı açık olduğu için direkt bahçeye çıktım. Ayakkabılarımı çıkarıp çimlerin üzerinde yalın ayak dolaşmaya başladım yavaş yavaş, bu beni aşırı derecede rahatlatıyordu. Ama Efe'nin dün geceki sözleri aklımdan bir türlü çıkamıyordu. Düşündükçe içimdeki kabuk bağlayan yere tekrar kanıyordu. Derin bir nefes alıp gelen soğuk havayı içime çektim. "Biraz daha orada uzanmaya devam edersen hasta olacaksın."duyduğum sesle gözlerimi açtım. Yusuf başımda dikilmiş bana ters ters bakıyordu. "Ben böyle iyiyim. Rahat bırak beni"dedim tekrar gözlerimi kapatarak. Yanıma oturup elimi tuttuğunda elimi hızla geri çektim. Benden böyle bir tepki beklemediği için tekrar elimi tuttu. "Yalnız kalmak istiyorum."dedim elimi geri çekerken. "Ela sen iyi misin?" "İyiyim veya değilim. Bu benim sorunum. Şimdi gider misin başımdan"dediğimde Yusuf'un yüzü birden düşmüştü. Hiçbir şey demeyip yanımdan kalktı. Bir kaç adım uzağıma gittiğinde. "Yusuf "dedim üzgün bir şekilde "Özür dilerim. Ben sana öyle davranmak istememiştim. Ama bugün kendimi pek iyi hissetmiyorum."diyerek ona sarıldım. "Ne oldu? Dün iyiydin. Ailen gelecek diye çok heyecanlıydın."dedi beni kendinden ayırıp gözlerimin içine baktı. "Dün gece Efe ile biraz tartıştık. Beni ailemi satmakla suçladı."dedim. Gözyaşlarım yanaklarımdan aşağıya doğru süzüldüğünde, Yusuf gözyaşlarımı silip alnımdan öptü. "Şu ikizin olduğunu sandığın çocuk mu?"dediğinde kafama salladım. "Merak etme güzelim her şey düzelecek. O da sinirden söylemiştir. Eminim pişman olacaktır. Seni kırdığı için" "Oldu zaten ama söylediği sözler aklımdan bir türlü çıkmıyor."dedim. "Geçecek güzel kardeşim Sana söz veriyorum. Şimdi kahvaltı yapmaya gideceğiz. Bir güzel kahvaltı yaptıktan sonra ben şirkete gideceğim. Ufak tefek işlerim var orada onları halledip hemen döneceğim. Ben dönene kadar sen de odana çıkıp uyuyacaksın. Çok halsiz görünüyorsun şu an ,ben gelene kadar biraz uyuyup toparlan. Ondan sonra havaalanına geçeriz. "Dedi bana sarılarak. "Roz hadi kalk havaalanına geç kalıyoruz.Daha Zühre teyzeleri alacağız. Akşama hazırlanacağız. Eğer şimdi kalkmaz isen hiç bir şeyi yetiştiremeyeceğiz. Selim ve Yusuf da aşağıda bizi bekliyor."dedi. Öyle hızlı konuşuyordu ki elimi alnıma götürüp ovmaya başladım. Baş ağrım sabaha nazaran daha azdı. "Saat kaç ki?"dedim. "12:50"dediğinde hızlıca yatakta doğruldum. Ne çok uyumustum öyle "Ne zaman geldiniz?" "Yeni geldik."dedi. Yataktan kalkıp değneğime uzandım "Giyineyim hemen çıkarız."dedim. Giyinme odasına geçip mavi kumaş pantolon ve beyaz bir tişört çıkarıp giyindim. Yanıma ne olur ne olmaz diye ince bir hırka da aldım. "Hadi çıkalım"dedim. Hilal koluma girdiğinde beraber aşağı indik. "Asaf'ın geldiğini neden söylemedin?"dedim Hilal'in kulağına fısıldayarak. Biran bana bakıp göz kırptı. Hayırdır dercesine "Bu konuyu senle daha sonra konuşacağız. Bana herşeyi anlatacaksın. Gözümden kaçıyor sanma"dedi. Ona gözlerimi devirip Yusuf'un yanına oturdum. "Hanımlar nihayet gelebildiniz ya" dedi Selim enişte "Uyuya kalmışım. Kusura bakmayın sizleri de beklettim."dedim mahçup bir şekilde "Sorun değil güzelim sen uykunu aldıysan"dediğinde Yusuf ona bakıp tebessüm ettim. "Hadi çıkalım. Annemler şimdi bizi beklerler."dedim. "Ben sizinle geleyim. Şimdi onlar yalnız başlarına gelmek isteyecekler "dedi Asaf Selim enişte ve Hilal'e bakarak. "Sen öne geç ben arkaya geçerim."dedim kafasını neden dercesine salladıgında "Benim için orası daha rahat "dedim. Bunu niçin yaptığımı ben bile bilmiyordum. Peki deyip arabaya bindiğinde bende binip Yusuf'un çalıştırmasını bekledik. "Senin araban servisten ne zaman çıkıyor."diyerek arabayı çalıştırdı. "Yarın alacağım "dedi Asaf. "Yavrum çok özledim seni"dedi bana sıkıca sarılarak. Beni kendinden ayırıp yanaklarımdan öptü ağlayarak. "Annemmm bende çok özledim sizi" anneme sarılıp yüzünün her yerini öptüm. Yanaklarımdan aşağıya yaşlar süzüldü. bu sefer mutluluktan ağlıyordum. Anneme sarılmanın mutluluğu Onu o kadar çok özlemiştim ki... "Anne bırak bizde biraz hasret giderelim kardeşimizle"diyerek araya girdi ablam "Aşk olsun. Roz'u gördükten sonra beni unuttunuz."dedi Hilal. Yalandan kaşlarını çatıp dudaklarını büzdü. "Biz seni hiç unutur muyuz?"dedi gülerek. Ardından Hilal de hepsiyle sarıldıktan sonra Ece'ye bakıp elimi uzattığımda bana hiç pas vermedi. "Benimle konuşmayacak mısın?"dedim dudaklarımı büzerek. Kafasını iki yana sallayıp omuz silkti. "Ama ben seni çoook özledim"dedim yavaşça eğilip yanaklarından öptüm. Daha fazla üstelemedim. Eve geçtiğimizde ben onun gönlünü alırdım. "Anneciğim bu Yusuf bu da kuzeni Asaf"dedim ikisini göstererek. Yusuf ve Asaf annemle babamın elini öptükten sonra abim ablam ve yengemle de tokalaştılar. "Demek o bahsettiğim Yusuf bu genç"dedi annem. Kafamı sallayıp onayladığım da Yusuf bana tebessüm ederek bakıyordu. "Çok memnun oldum oğlum."dedi annem Yusuf'a bakıp gülümseyerek. "Ben de çok memnun oldum efendim sizinle tanıştığıma"dedi. "Anneciğim ayağın ağrıyacak şimdi"dedi. Kafamı hayır anlamında salladım. "Anneciğim iyiyim ben böyle , hem burada benimle konuşmayan küçücük bir fare varmış."dedim. Ne kadar öpüp sarılıp konuşsam da bana hiç karşılık vermiyordu. "Prensesim sen neden Ela halan ile konuşmuyorsun. Oysa daha buraya gelmeden önce Ela halayı göreceğim diye çok heyecanlıydın."dedi ablam. "O da Hilal de artık benim halam değil. Ben onlara küstüm bir kere."dedi bana tavır yaparak. "Hmmm peki öyle olsun. Ben de Ece'ye aldığım hediyeyi sana vereyim abla"dedim. Ablama yalandan göz kırparak. "Bana hediye mi aldın?"dedi. "Sana almıştım ama sen bana küs olduğun için ablama vereceğim."dediğimde kucağımdan kalkıp annemin kucağına oturdu. "Babaanne Ela'ya söyler misin benimle konuşmasın."dedi. Ne zaman bana sinirlense bana ismimle hitap ederdi. Araba evin girişine geldiğinde Metin beyler ve Haluk amcalar dışarıda bizi karşıladılar. Hoş geldin faslından sonra içeriye geçmiştik. "Çok güzel olmuşsun mavişim."diyerek sarıldım. "Teşekkür ederim. Sen de çok güzel olmuşsun canım"dedi benden ayrılarak. Gözleri dolmuştu. Göz yaşları dökülmesin diye tavana doğru bakmaya başladı. "Mavişim bugün senin en güzel günlerinden biri, ağlamayı akşama bırak."dedim. Akşam kına yakılırken adet gereği değil de annesinin bu güzel gününde yanında olmadığına ağlayacaktı. "Kızım annenin yerini tutamam biliyorum. Ama senin yanında her zaman seni koruyup kollayan , başın her sıkıştığında kapısı sana açık olan, Seni annen kadar seven bir Zühre teyzen olduğunu sakın unutma. Senin Ela ve Eva'dan hiçbir farkın yok benim için"dedi annem. Üçümüz birlikte anneme sarıldıktan sonra aşağıya inmiştik. "Bebeğim iyi misin? Gece çok suskundun."dedi sesini alçaltarak. Babam sanırım uyumustu. "İyiyim annecim. Hilal den dolayı biraz duygulandım."dedim ben de sesimi alçaltarak. "Ben de çok üzüldüm. Ama yapacak hiçbir şey yok. Elimizden ona destek olmaktan başka bir şey gelmez."dedi. Keşke Hilal'in bu mutlu gününde annesi de yanında olsaydı diye geçirdim içimden "Haklısın annecim. Bizde ona hep destek olacağız."dedim. Kafasını sallayıp gülümsediğinde dayanamayıp tekrar sarıldım. "Ela'm burda iyisin değil mi? Nalan hanımı tanımıyorum ama bugün gördüğüm kadarıyla çokta kötü birine benzemiyordu."dedi ellerimi tutarak. "iyiyim ben bir sıkıntı yok. Ayrıca Nalan hanımla pek bir diyaloğumuz yok. Olmasını da istemiyorum."dedim. Anladım dercesine kafasını salladı. "Annem ben çıkayım da siz rahat rahat uyuyun. Malum yarın yorucu geçecek bir düğünümüz var."dedim. Annemi bir güzel öptükten sonra ayağa kalkıp kapıya yöneldigimde bir an durup yatakta uyuyan babama kaydı gözlerim. Annem durduğumu görünce ne oldu dercesine bana baktığında omuz silkip yavaşça babama yaklaşıp yanağından öptüm. Ardından odadan çıkıp kapıyı yavaşça kapattım. Çok özlemiştim. "İyi misin kızım?" Dedi Metin bey kafamı sallayıp konuşmayarak yanlarından geçip odama doğru yürümeye başladım. "Mavişim bu saatte burda ne yapıyorsun? Hava çok soğuk hasta olacaksın."dedim. Omuz silktiğinde yanına oturup yönünü kendime çevirdim. "Güzelim annen seni bu halde görseydi inan çok üzülürdü. Şimdi böyle ağlayıp hem kendini hem anneni hem de beni üzme"dedim gözyaşlarını silerek. "Roz keşke bu mutlu günümde annem de yanımda olsaydı."dediğinde içimden keşke dedim. Keşke yanında olsaydı da böyle mutlu bir gününde böyle acı çekmeseydin. " Sadece annem vardı. Benim babamı tanıma fırsatım hiç olmadı ki, onu çok küçükken kaybettim biliyorsun. Sürekli resimlerine bakarım. Yüzü hafızamdan silinmesin diye , ama annem öldüğü güne kadar beni gözünden bile sakındı. O gidince dünyam başıma yıkıldı. Siz de olmasaydınız ben ne yapardım hiç bilmiyorum. "Dedi ağlayarak. Gözyaşlarını silip ona sıkıcı sarıldım. "Mavişim acını anlayabiliyorum. Senin anneni kendi annem gibi çok severdim biliyorsun. Sabahlara kadar da ağlasak onu geri getiremeyiz ki, sadece yattığı yerde huzursuz olur. Ağlama ki yattığı yerde huzurlu olsun. Ben bir kardeşin olarak her zaman yanındayım. Annem de babam da her zaman seninle, "dedim. Kafasını sallayıp derin bir nefes aldı. Ağlaması biraz dinmişti. "Roz biliyor musun aslında sen çok şanslısın."dediğinde tek kaşımı havaya kaldırdım. Hangi yönden şanslıydım ki? "Seni çok seven iki ailen var. Bu gün Zühre teyzede Nalan hanım da sana o kadar derinden bakıyorlardı ki, o an ikisinin de seni çok sevdiğini anladım."dedi. "Beni terk edip giden aile mi beni çok seviyor." "Belki de seni bırakmak istememişlerdir. Nedenini hiç sordun mu onlara?" Kafamı iki yana salladım. Nedeni belli değil miydi zaten? "Sence de nedeni belli değil mi?"dedim elimle vücudumu işaret ederek. "Sana öyle hasretle bakan bir kadın çocuğunu isteyerek verecek biri olamaz."dedi kafamda soru işaretleri bırakarak.
|
0% |