@zozanli
|
Hayat ne garip değil mi? Bir gün geliyor tüm hayatının bir yalan üzerine kurulduğu gerçeği önüne konuluyor ve elinden de hiç bir şey gelmiyor. Ne bu gerçeği kabul edebiliyorsun ne de bu gerçekle yaşayabiliyorsun. Arabada oturup başımı cama yaslamıştım. Nasıl bir hayatın içine düştüğümü bilmiyordum. Bir yanım babam ne kadar diretirse diretsin arabadan inip onlara gitmemi söylüyordu. Ama yapamıyordum... Babamın beni geri göndermesine katlanamazdım. "Kan bağımız olmasa da sen benim küçük kız kardeşimsin. Bu her zaman böyle olacak. Sakın hiç kimse için göz yaşlarını akıtma " demişti bana sarılırken. Beni arabaya bindirip alnımdan öptükten sonra dayanamayıp hızla çekip gitmişti yanımdan. "Ela kızım " deyince Nalan Hanım kafamı kaldırıp yüzüne baktım. "Sakın... Sakın bir daha bana kızım demeyin. Çünkü bu laf sizin ağzınıza hiç yakışmıyor."dedim kaşlarımı çatarak. "Ela lütfen! Beni affet demiyorum. Ama bana izin ver herşeyi düzelteyim."dediğinde kendimi tutamayarak küçük bir kahkaha attım. Neyi düzeltecekti acaba? Mahfettiği hayatımı mı? "Düzeltmek mi? Siz benim hayatımı mahvetmekten başka hiçbir şey yapamazsınız. Beni terkettiğiniz yetmedi kurulu düzenimi yok etmeye geldiniz." "Seni bıraktığım için her gün kendime lanet ettim ben... Ama artık olmaz... Ben, ben sensiz yapamam artık."dedi. Gözlerini silerek yanında ki adama yani biyolojik babama döndü. Onunda gözleri dolmuştu. Sürekli bana bakıp duruyordu. Ama hiç konuşmuyordu. "Ben de, baban da seni mutlu etmek için elimizden geleni yapacağız"dedi elini adamın elinin üzerine koyarak. "Sizden gelecek mutluluğu istemiyorum. Ben yeterince mutluydum zaten , sizi tanımadan önce"dedim. Kafamı tekrar cama yaslayıp daha fazla konuşmak istemediğimi söyleyerek gözlerimi kapattım. "Hoş geldiniz efendim"dedi. "Hoş bulduk Adem. Bavullar içerde kaldı. Onları al. Biz biraz hava alana kadar" "Tabi Metin Bey hemen "deyip içeri doğru gitti. Biyolojik babamın adını da böyle öğrenmiş olmuştum. "Yardım edeyim"dedi. Kolumdan tutup yardım edeceği sırada kolumu çektim. "Gerek yok. Sizin yardımınıza ihtiyacım yok. "Dedim sinirle. Şoföre baktım "Yardım eder misiniz?"dedim bakışlarımı kaçırarak. Beni terkedip gidenlerin yanında yardım dilenmek canımı daha fazla yakıyordu. "Tabi efendim"dedi. Yaklaşıp araca binmeme yardımcı oldu. "Yavrum!" dedi. Sesi ağlamaklı geliyordu. O güzel sesini duymak bile şimdiden iyi gelmişti bana. "Annem!"dediğimde gözlerimden birer damla yaş indi yanaklarımdan aşağıya doğru. "Kızım iyi misin? "Dedi hıçkırıklarının arasında. Annemin ağladığını duymak canımı daha da yakıyordu. "Ağlama anne. İyiyim ben, sen beni merak etme "dedim yutkunarak. İçimde ki ağlama isteğini geri göndererek. "Vardınız mı oraya?" "Arabadayız hâlâ daha eve geçmedik. " "Tamam güzel kızım. Dikkat et kendine olur mu? Sık sık konuşuruz. "Dedi. Derin nefes alıp veriyordu. Konuşmakta zorlandığı belli oluyordu. "Dikkat ederim annecim. Abimi ve ablamı öp benim için"deyip telefonu kapattım ve çantama koydum. "Bana da böyle içtenlikle anne diyeceğin günü dört gözle bekleyeceğim."dedi kendi kendine Nalan Hanım. Benim duymadığımı düşünüyordu. "Öyle bir gün asla gelmeyecek"dedim sesimi duyacağı bir şekilde "Ela içeri geçelim. Yorulmuşsun şimdi"deyip eliyle geçmemi işaret etti Nalan Hanım. "Hoş geldiniz efendim " dedi sarışın bir kız kapıyı açarak. Evin çalışanıydı galiba "Hoş bulduk Zehra "deyip salona doğru yol aldılar. Siyah beyaz tonları hâkimdi salona. L şeklinde ki koltuğa geçip ucunda oturdum. Kendimi hiç rahat hissetmiyordum sürekli kasılmalar oluyordu sinirden. "Çantanızı alayım."dedi az önce bize kapıyı açan Zehra "Gerek yok. Böyle iyiyim. "Dedim ters ters bakarak. "Peki efendim."deyip bir kaç adım geri çekildi. "Yemekler hazır Nalan Hanım. İçeriye mi kuralım yoksa bahçeye mi?"dedi. Nalan Hanım bana bakıp "Dışarısı çok güzel orada yiyelim mi?" Dedi. "Siz nerede yemek istiyorsanız yiyin. Ben aç değilim. Bana kalacağım odayı gösterirseniz biraz uzanmak istiyorum." Dedim. "Ama öyle olmaz ki , yola çıktığımızdan beri ağzına tek bir lokma bile almadın. Yemeğini ye ondan sonra çıkıp uzanırsın canım hadi lütfen" "Aç değilim dedim." Dedim sesimi biraz yükselterek. "Peki ben sana odanı göstereyim o zaman. Acıkınca sana odana getiririm." Deyip koluma dokunacağı sırada kolumu geri çektim. "Siz rahatsız olmayın. Bana odayı o gösterir." Dedim Zehra'yı işaret ederek. "Peki nasıl istiyorsan öyle olsun."dedi üzgün bir şekilde. "Ela Hanım buyurun." Dedi Zehra. "Kalacağım oda alt katta mi?"diye sordum Zehra'ya "Hayır efendim. İkinci katta."dedi. Kafamı sallayıp merdivenlerin olduğu tarafa yöneldim. "İsterseniz asansörü kullana biliriz." Merdiven de çıkabilirdim ama fazlasıyla kasıldığım için hiç mecalim yoktu merdiven çıkmaya. Kafamı sallayıp onayladım Zehra'yı. "Burası efendim." "Tamam teşekkür ederim. Sen inebilirsin."dedim. Kapıyı açıp içeri girdiğimde "Bir şeye ihtiyacınız olursa aşağıdayım efendim."dedi Zehra. Tamam deyip kapıyı kapattım. "Gel"dedikten sonra Zehra elinde tepsiyle odaya girdi. "Yemeğinizi getirdim Ela Hanım."dedi tepsiyi yatağın kenarında ki komodinin üzerine koyarak "İstemiyorum. Aç değilim."dedim. Doğrulup yatağa oturdum. "Ama Ela Han-" "Sana aç değilim dedim. Anlamıyor musun?"dedim sözünü keserek. "Ama Nalan Hanım "kaşlarımı çatarak yüzüne baktığımda sustu. "Çık dışarı."dedim düz bir sesle. Kafasını sallayıp geri geri giderken "Bunu da al"dedim tepsiyi işaret edip. "Ela" Nalan Hanım'ın sesiyle arkamı döndüm. "Ne istiyorsunuz?"dedim kaşlarımı çatarak "Yemek yememişsin."dediğinde kafamı sallayıp onayladım. "Evet yemedim. Yemiyeceğim de" "Bak hasta düşeceksin. Lütfen bize kızıp sinirini kendinden çıkarma"dedi yanıma yaklaşarak. "Anne rolüne mi bürüneceksiniz şimdi?"dedim. Bir adım yaklaşıp gözlerinin içine baktım. " Beni düşünüyormuş gibi yapmayın." Dedim. Gözümden akan yaşları sertçe elimin tersiyle sildim. "Seni düşünüyormuş gibi yapmıyorum. Seni düşünüyorum. Sen böyle karşımda göz yaşı dökerken benim içim parçalanıyor"dedi. "Bunu beni daha bebekken çaresiz halde terk edip giden kadın mı söylüyor." dedim sahte bir gülümsemeyle. Ellerim titremeye başlayınca yumruk yapıp sıktım. "Ela bilmediğin şeyler var. Sana anlattığım da bana birazcık bile olsa hak vereceksin."Dedi ağlayarak. "Hiç bir şey duymak istemiyorum sizden. Bu yaşadıklarım yeteri kadar canımı yaktı. Daha fazlasını kaldırmaya gücüm yok. Şimdi müsaade ederseniz yatacağım. Yeteri kadar yoruldum" dedim. Giyinme odasından çıkıp yatağa oturdum. "Ela lütfen biraz konuşalım."dedi. Kolumdan tutup kendisine doğru dönmemi sağladı. Bi kolumdaki eline bi yüzüne baktım. "Ne konuşacağız? Beni nasıl terk ettiğini mi anlatacaksın?"dedim doğrudan gözlerinin içine bakarak. "Seni bıraktığım için çok üzgünüm... Gerçekten... Ne söylersem söyleyeyim boşuna biliyorum ama sana çok değer verdiğimi bilmeni istiyorum. Benim de babanın da seni çok sevdiğini bil"dedi. Elini dizime koyup yüzüme baktı. "Sevgi böyle bir şey değil. İnsan sevdiği değer verdiği birine bunları yaşatmaz. Üstelik bu kendi öz evladıysa."dedim dişlerimi sıkarak. Sakin kalmam lazımdı bağırmamak için kendimi fazlasıyla sıkıyordum. Eğer sakinleşmezsem panik atak geçirebilirdim. Anneme ve abime söz vermiştim sakin kalıp kendimi üzmeyeceğime dair. " Odanı beğendin mi? Sevdiğin renklerde sevdiğin şeyleri almaya çalışmıştık. Biraz babandan seninle ilgili bir kaç bilgi almıştık. Eğer beğenmediysen yeniden dekore ettirebiliriz. Alışverişe çıkar dilediğini alırız. "Dedi. Kendimi kastığımı görünce konuyu değiştirmişti. "Ne yapmaya çalışıyorsunuz gerçekten anlamıyorum. Sanki hiç bir sorunumuz yokta kalkıp sizinle kalacağım oda hakkında konuşacağız. "Dedim. Bu kadın benim sinirlerimle oynuyordu. Derin bir nefes alıp tekrar ona döndüm. "Yalnız kalmak istiyorum. Yoksa kendimi tutamayıp hem kendimi hem de sizin kalbinizi kıracağım."dedim. "Tamam sakin ol. Aslında buraya yarın misafirlerimizin olduğunu haber vermeye gelmiştim. Seninle tanışmaya gelecekler."dediğinde kaşlarım çatılmıştı kendiliğinden. Sadece tanışma merasimimiz eksikti tam oldu dedim kendi kendime. "Kimseyi görmek istemiyorum. Size şimdiden söyleyeyim. Beni yanlarına çağırsanız da gelmem. Beni sakın zorlamayın."dedim kesin bir şekilde. "Yabancı değiller canım . Amcan yengen ve kuzenlerindir. İstemezsen seni zorlamayız tabii ki."dedi. Kalkıp gideceği sırada aklına bir şey gelmiş gibi tekrar bana döndü. " Birde Yusuf gelecek. Seni görmek için sabırsızlanıyor." Dedi tebessüm ederek. "Yusuf kim? " Dedim merakıma yenik düşerek. "Oğlum. Yani Abin" "O biliyor muydu? Yani benden haberi var mıydı? " "Hayır yeni öğrendi. Onunda hiç bir şeyden haberi yoktu. " "Kimseyi görmek istemiyorum. "Dedim. "O senin abin. Bizi görmek istememen normal ama onun hiç bir suçu yok. O da seni yeni öğrendi. Bir kardeşi olduğunu öğrenince biraz şaşırıp afalladı ama inan ki çok mutlu şuan." Dedi. Onun bir suçu olmaya bilirdi ama benimde bir suçum yoktu. "O benim hiç bir şeyim değil. Ben buraya sizinle aile olmaya gelmedim. Sırf babam istiyor diye şuan burdayım. Kendi isteğimle değil. " Dedim. Babamdan bahsedince ona olan kırgınlığım daha da artıyordu bunlarla gitmemi istediği için. "Oğlum suçsuz diyorsun. Haklısın. Onun bir suçu olmaya bilir. Peki benim ne suçum vardı? Ben ne günah işledim de bunlar benim başıma geldi? Ben ne günah işledim de siz benim hayatıma girdiniz?"dedim ağlayarak. Bu sefer ağlamamak için kendimi sıkmamıştım. Ne olacaksa olsun artık dedim. "Ela kızım "deyip yanıma yaklaştı. "Yeter!!! Bana kızım deyip durma."dedim bağırarak. Sesim öyle yüksek çıkmıştı ki boğazım ağrımıştı. Sol elimle onu ittirdim. Bir kaç adım geri sendelemisti. "Yüzünü görmeye tahammülüm yok. Birde bana kızım deyip duruyor."dedim kendi kendime. "Ne oluyor burda?"deyip kapıyı araladı Metin bey. "Bırak beni. Dokunma bana."dedim ağlayarak. kendimi geri çektim, ama nafile "Ela sakin ol"dedi yavaş bir şekilde kulağımın dibinde "Bırak beni. "Dedim tekrar bağırarak. "Ela lütfen sakin ol. Bu sefer atak geçirirsen zarar görebilirsin. "Dedi Metin bey. "Merak etmeyin kötü bir şey olsa bu sefer başka bir aileye verirsiniz. Nede olsa yapmadığınız şey değil."dedim yüzüme acı bir tebessüm yerleştirerek. "Yalnız kalmak istiyorum. Yüzünüzü dahi görmek istemiyorum. Ne kadar karşıma az çıksanız o kadar iyi olurum. "Dedim. Madem ki onlar bana acımamışlardı ben onlara hiç acımayacaktım. "Yalnız kalmak istiyorum dedim anlamadınız mi? "Dedim odadaki diğer kişilere. Herkes kafasını sallayıp bir bir çıkarken "Efendim odanızı toplayıp hemen çıkarım"dediğinde Zehra bir adım ileri attım "Başlatma şimdi odandan da temizliğinden de. Çık dışarı. Defol"dedim elimle kapıyı gösterip. Elimi komodinin üzerinde ki telefonuma uzatıp aldım. Saat 11:40 tı . "Efendim canım" "Roz iyi misin? Seni çok merak ettim. Dün aradım kapalıydı telefonun. Akşam aradım açmayınca seni çok merak ettim."dedi. "İyiyim canım merak etme. Dün arayacaktım ama konuşacak kadar iyi hissetmiyordum. Biraz kendime gelip seni arayacaktım. Sadece annemle bir kaç kelime konuştum o kadar. Başka kimseyle konuşmadım. Abim, ablam, yengem, Efe, Selim herkes aramıştı. " Dedim. Doğrulup yatağa oturdum. "Şimdi nasılsın? " "Bilmiyorum. Bomboş gibiyim. Hiç bir şey hissetmiyorum. Hiç bir şey yapmak istemiyorum. "Dedim. Değneğime tutunarak ayağa kalktım. Boğazım kurumuştu. Yatağın diğer ucundaki komodinin üzerinde ki sürahiden biraz su doldurup balkona doğru yürüdüm. Başımın dönmesiyle duvara tutunurken bardak elimden kayıp düştü. "Roz ne oldu? İyi misin ? O ses neydi?" Dedi panikle. Telefonu hoparlöre alıp yatağın üzerine bırakıp unutmuştum bir kaç dakikada. Hilal'i unutup balkona çıkacaktım. Kafam yerinde değildi. Ne oluyordu bana? "İyiyim. Başım döndü biraz. Duvara tutunayım derken bardak elimden kaydı." Dedim yatağa tekrar oturarak. "Ela iyi misin? O ses neydi?" Dedi Nalan Hanım bana bakıp. "Bardak kırıldı sadece "dedim. Baştan aşağı bana bakıp bir yerime bir şey oldu mu diye göz gezdirdiklerinde telefonu kaldırıp "Telefon konuşuyorum eğer müsaade ederseniz "dedim yönümü başka tarafa çevirip. "Roz gerçekten iyi misin? Bak doğru söyle" "İyiyim. Dedim ya başım dönünce elimdeki bardak düşüp kırıldı."dedim. "Dünden beri hiç bir şey yemedin değil mi?"dedi beni azarlar gibi "Hayır yemedim. Hilal içim almıyor gerçekten "dedim başımı ovarak. Feci halde baş ağrısı çekiyordum şuan "Olmaz öyle kendine zarar vermekten başka hiçbir şey yapmıyorsun sen . "Hilal lütfen. Her şey üstüme üstüme geliyor. Bir de sen böyle yapma gözünü seveyim."dedim. Ben zarar görmeyeyim diye bana kızıp konuşmazdı. Onun beni tanıdığı gibi bende onu çok iyi tanırdım. "Ben diyeceğimi dedim. Gerisi sana kalmış Roz. Valla yarın oraya geldiğimde de seni görmeye gelmem."dediğinde yüzümde kocaman bir gülümseme belirdi. "Yarın buraya mı geliyorsun?" Dedim heyecanla "Evet canım. Hatırlatırım bir hafta sonra temelli ordayım. " Dedi gülerek. Doğru ya bir hafta sonra düğünü vardı. "Şimdi o kahvaltı yapılacak tamam mı? Yoksa biliyorsun olacakları"dedi. "Peki tamam bir şeyler atıştırırım." Dedim "Söz mü?" "Söz" "Tamam o zaman sen git kahvaltı yap. Sonra konuşuruz." Deyip kapatmıştı. "Ela Hanım. " Arkamdan gelen kadının sesiyle bir an irkilmistim. "Korkutmak istememiştim. Üzgünüm"Dediğinde kafamı sallayıp önemli olmadığını belirttim. "Bir şey mi istemiştiniz? Ben yardımcı olayım." "Mutfağı arıyordum. " Dedim. "Dilerseniz siz salona geçin ben size kahvaltıyı oraya kurayım. "Dedi. Kafamı iki yana salladım. "Hayır mutfakta bir şeyler atıştırırım."dedim "Tabi efendim. Buyrun "dedi. Eliyle geçmemi işaret etti. "Çay mı içersiniz meyve suyu mu?"dedi. "Çay olsun."dedim. Çayımı da getirip masaya koydu. "Teşekkür ederim"deyip bir dilim peyniri tabağıma aldım. "Afiyet olsun efendim." "Başka bir şey ister misiniz efendim?" Kafamı iki yana salladım.Bu kadın bana böyle seslendikçe rahatsız oluyordum. Annem yaşlarındaydı ve oldukça sevimliydi. "Bana ismimle hitap edin lütfen. "Dedim. Elinden tutup yanımdaki sandalye ye oturmasını istedim. Kafasını sallayıp yanıma oturdu. "Benim ismim Meryem. Bana Meryem teyze diyebilirsin"dediğinde gülümsedim. "Tamam Meryem teyze"dedim. "Bunlar da Erdem, Sıla ve Zehra"dedi icerdekileri göstererek. "Erdem eşim Sıla da kızım olur " dediğinde kafamı sallayıp gülümsemeye çalıştım. Mutfakta hummalı bir çalışma vardı. Herkes koşuşturup duruyordu. Nalan Hanım dün gece misafirlerin geleceğini söylemişti. Bu hazırlıkta onun içindi sanırım. "Size kolay gelsin. Ben çıkıp biraz uyuyayım başım ağrıyor. Kahvaltı için de teşekkür ederim Meryem teyze."dedim. "Afiyet olsun canım. İstersen bir ilaç al."kafamı hayır anlamında salladım. "Uyursam geçer."dedim. "İstersen Sıla sana çıkman da yardımcı olsun " "Gerek yok. Ben gidebilirim "dedim. "Ona çok benziyor değil mi?" Demişti. Kimden bahsediyordu? "Evet canım. Tıpa tıp aynı."dediğinde Nalan Hanım merak etmeye başlamıştım. Kimden bahsediyorlardı? Benden mi? Not: lütfen oy vermeyi unutmayınız. |
0% |