@zozanli
|
"Yapacağım. Gör bak nasıl da yapıyorum. Hem sana bu iyiliği yaptığım için ilerde bana çok dua edeceksin."dedi göz kırparak. Elini kapı kulpuna götürüp açacağı sırada kapı birden açılmıştı. Açılan kapıyla Asaf göründü. Gözlerini birkaç saniye üzerimde gezdirdikten sonra Hilal'in yalandan öksürmesiyle bakışlarını kaçırdı. Hilal tam konuşacağı sırada kafamı iki yana sallayıp susması için ona yalvaran gözlerle baktım. Gözünü karartmışa benziyordu. Asaf'la konuşacaktı... Ben konuşmasam o konuşacaktı.
Hilal yapma lütfen diye geçirdim içimden...
"Asaf bende tam sana geliyordum."dedikten sonra göz ucuyla bana bakıp tekrar Asaf'a döndü. "Ela'nın seninle konuşmak istediği bir şey varmış. Tam seni çağıracaktım ki sen içeri girdin."dedi gülümseyerek. Topu bana atmıştı. Benden böyle bir şeyi ona söyleyeceğimi nasıl beklerdi? Asaf Hilal'in dediklerinden sonra bana baktı. Onunla ne konuşacağım onda merak uyandırmıştı. Tabii onunla nasıl konuşacağımı bilmiyordum. Gerçi onunla konuşmasam Hilal ona her şeyi bir bir anlatacaktı. Hilal, Asaf'ın yanından geçip odadan çıkacakken durup tekrar bize doğru baktı. Bakışlarını bizden çekip yatağın kenarında duran telefonuna bakarak, "Telefonumu alayım."dedikten sonra adımlarını yatağa doğru çevirdi. "Roz onunla konuş tamam mı? Eğer konuşmazsan Asaf odadan çıktığı an onunla ben konuşurum."dedi Asaf'ın duymayacağı bir şekilde. Ardından yanağımdan öpüp Asaf'a döndü.
"Ela sana emanet. Siz rahat rahat konuşun ben Selim ve Yusuf'un yanına gidiyorum."dedi ve odadan çıkıp kapıyı ardından kapattı.
Şu an avuç içlerimin terlediğini hissediyordum. Onun yüzüne bakarken bile bu kadar heyecanlanıyorken, onu sevdiğimi nasıl söyleyecektim? Hilal şu an beni çok zor bir durumun içine soktuğunun farkında değil miydi? Uyandığımdan beri onu görmek isteyen gözlerim neden şu an ona doğru düzgün bakamıyordu?
Avuçlarımı yatağa sürüp derin bir nefes aldıktan sonra kafamı yavaşça çevirip Asaf'a baktım. Yatağın hemen kenarında durmuş bana bakıyordu. Aramızda 1-2 adımlık mesafe vardı. Yanıma bu kadar yaklaştığının farkına yeni varmıştım.
"Asaf... Ben..."daha sözümü tamamlamadan 1-2 adımlık mesafeyi sonlandırıp kollarını boynuma dolayarak sarıldı. Kollarım her iki yanında öylece kala kalırken bu hareketine şaşırmıştım. Birkaç saniye sonra kollarım onu kendimden uzaklaştırmak yerine ona daha sıkı sarılmıştı. Ben onun sarılışına karşılık vermiştim. Hem de kafam karmakarışıkken. Bir yanım huzursuzken bir yanımda ona sarıldığım için çok mutluydu. Belirli bir süre sarılı kaldıktan sonra Asaf yavaşça geri çekilip yanaklarımı avuçlayarak alnını alnıma dayadı. Şu an kalbim haddinden fazla atıyordu, sanki göğsümü yarıp çıkmak ister gibiydi...
"Seni kaydedeceğim diye çok korktum. Sana bir şey olsaydı kendimi asla affetmeyecektim."dedi. Gözünden inen yaş yanağıma değdiğinde gözlerimi gözlerine çevirdim. Benim için ağlıyordu. Benim de dolan gözlerimden yaşlar teker teker indi. Konuşmak istiyordum ama sanki dilim tutulmuş gibi ağzımdan tek kelime çıkmıyordu.
"Ela göz seni bu hayattaki herşeyden çok seviyorum... Kendimden bile çok..."dedi. Gözlerini gözlerimden yavaşça çekip dudaklarıma baktı. Kalp ritmim daha da hızlanmaya başladı. Gözlerim kendiliğinden kapanırken birkaç saniye sonra dudaklarını dudaklarımda hissettim...
Asaf beni öpmüştü... |
0% |