Yeni Üyelik
46.
Bölüm

Alıntı

@zozanli

Size ileriki bölümlerden kısa bir alıntı bırakıyorum şuraya 🥰 😍 😍

 

Keyifli okumalar 💞

 

 

Dakikalar sonra yanıma oturan kişiyle içinde bulunduğum düşüncelerin içinden sıyrılıp kafamı çevirdim. Kafamı çevirmemle sevdiğim adamın müptelası olduğum o kapkara gözleriyle karşılaştım. O an kalbim pıt pıt atmaya başladı.
Kalbim o denli hızlı çarpıyordu ki bir an kalbimin sesini duymasından korktum.
Her ne kadar istemesem de bakışlarımı o çok sevdiğim kara gözlerinden çektim. Elimi boynuma götürüp boynumdaki kolyeye dokunarak oynamaya başladım. Eğer ki biraz daha gözlerinin içine baksaydım kalbim heyecandan daha hızlı çarpar, ellerim titremeye başlardı. Asaf'ın diline düşmemek için benim fazla heyecan yapmamam gerekiyordu. Kafamı hafif yana çevirip göremeyeceği bir şekilde derin bir nefes çektim içime.

Hem ne işi vardı burada? Benim burada olduğumu nereden biliyordu?

"Ne yapıyorsun burada tek başına Ela göz? Senin şimdi evde yatıp dinlenmen gerekmiyor muydu?"dedi. Sanki benim heyecan yaptığımı görür gibi gülümsemişti. Benim sormak istediğim soruyu o sormuştu. Sanırım Selim enişte arka tarafta olduğu için onu görmemişti.

"Asıl sen ne yapıyorsun burada? Benim burada olduğumu nereden öğrendin? Ayrıca ben hasta değilim, bana hasta muamelesi yapmayın artık. O konuda annemlere söz geçiremiyorum zaten, bari sen yapma!"dediğimde gülümseyip yanıma daha da yaklaşarak kolunu bana dolayıp şakağımdan öptü.
Galiba bundan sonra nazım da niyazım da sadece Asaf'aydı artık. Gerçi bu benim hoşuma gitmişti. Onun da hoşuna gitmiş olacak ki beni kendine çekip sarılmıştı.

"Hepimiz sadece senin iyi olmanı istiyoruz güzelim. Onun için..."sözünü tamamlamasına izin vermeden hemen araya girdim.

"Sorduğum soruya cevap vermedin. Benim burada olduğumu nereden biliyordun?"dedim.

"Bilmiyordum. Geçerken gördüm seni."

"Buradan geçiyordun?" Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Kaşlarım kendiliğinden havalanmıştı.

"Biraz ileride her zaman yemek yediğimiz bir yer var. Oraya gidiyordum, geçerken seni gördüm."dedi eliyle saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırırken. Kafamı anladım der gibi sallayıp omuzuna yaslanacakken Selim eniştenin bize doğru gelmesiyle kendimi geri çekip oturuşumu düzelttim. Ama Selim enişte bizi sarılırken tam olarak gördü mü görmedi mi bilemedim.

"Asaf'ım sen ne zaman geldin kardeşim?"dedi Selim enişte yerine geçip otururken. Gözü bir an bana kayıp gülümsediğinde bakışlarımı kaçırmak zorunda hissettim kendimi. Öyle tuhaf bakıyordu ki bir an bakışlarını ikimizin üzerinden hiç çekmeyecek sandım.

Yoksa Selim enişte bizi demin sarılırken görmüş müydü? Öğrenmesini istemediğimden değil de, yüzüme bakarken neden bilmiyorum ama utanıyordum.

"Yeni geldim kardeşim. Sen? Gerçi sen şirketten çıkalı çok oldu. Eve geçtiğini sanıyordum."dedi Asaf geriye yaslanıp kolunu arkama doğru getirirken. Biraz uzaklaşması gerektiği yerde daha fazla yakınıma gelmişti. Üstelik Selim enişte karşımızda oturup bir ona bir bana bakarken böyle rahat davranıp bana yakınlaşması beni biraz şaşırmıştı.
Yoksa Selim enişteye bizi anlatmış mıydı? O yüzden mi bu kadar rahat davranabiliyordu?
Hoş, Asaf anlatmamış olsa bile Hilal'in şimdiye kadar ona bir şeyler fısıldadığından emindim.

"Bizim Ela ile küçük bir işimiz vardı, o yüzden erken çıkmıştım."dediğinde Selim enişte, Asaf'ın gözleri kısa bir anlığına bana kaydı. Bana 'ne iş' der gibi bakıyordu.

"Hiç öyle bakma Ela'ya, bu bizim "parmağıyla ikimizi işaret edip "ikimizin arasında."dedi. Asaf peki der gibi kafasını sallayıp eliyle garsonu çağırdı. Açıkçası bunu hiç sorgulamayıp hemen kafasını sallaması beni biraz şaşırtmıştı. Benim tanıdığım Asaf bunu merak eder, beni ve Selim enişteyi konuşturmak için elinden geleni yapardı.

Saniyeler sonra garson yanımıza geldiğinde Asaf'a eşlik etmek için Selim enişteyle birer kahve daha istedik. Kahvelerimiz gelene kadar Selim enişte ve Asaf iş hakkında konuşmuşlardı. Bir iki saat sonra çok önemli bir toplantıya katılmaları gerektiğini söylemişlerdi.

Eğilip önümdeki kahve fincanını alacakken Asaf'ın bana uzatmasıyla tebessüm edip elinden aldım. Kahveyi dudaklarıma götürürken gözüm Selim enişteye kaydı. İkide bir saatine bakıp duruyordu. Toplantı iki saat sonrayaydı ama sanki acelesi var gibi gözüküyordu. Toplantıya Asaf da katılacaktı. Fakat Asaf'ın hiç de aceleci bir tavrı yoktu. Aksine gayet rahat kahvesini yudumluyordu.

"Kalkalım mı artık? Daha Ela'yı eve bırakmam, ordan da başka bir yere uğramam lazım."bakışlarını Asaf'tan alıp bana çevirdi. "Sana bahsetmiştim ya, oraya bakmam gerekiyor. Sonrasındaysa da toplantıya katılmamız gerekiyor." diyerek yarım bıraktığı kahve fincanını masaya bıraktı Selim enişte. Sürprizden bahsediyordu. Sanırım kafe işini bir an önce halletmek istiyordu.

"Sen işini hallet istersen, ben kahvemi bitirip buradan direkt Hilal'in yanına geçeceğim."dedim. Kahvemi daha hiç içmemiştim. Onun dışında biraz dışarda hava almak istiyordum. Kaç gündür sürekli ev ve hastane arasında mekik dokuyordum. Hava almak iyi gelmişti ve ben şimdi eve geçip bu güzel havadan olmak istemiyordum.

Keşke Asaf da yanımda kalsaydı. Başbaşa, ikimiz tek, burada, bu güzel havada birlikte vakit geçirseydik çok güzel olurdu. Ama işte Asaf'ın da o toplantıya katılması gerekiyordu.

"Ama ben Nalan teyzeye söz verdim. Kızını aldığım gibi geri bırakacaktım. Şimdi seni eve kendim bırakmazsam Nalan teyze bana güvenmez."

"Annemin haberi var merak etme. Siz gönül rahatlığı ile işinize dönebilirsiniz. Ben biraz daha oturup kalkarım."dedim. Tebessüm edip Selim enişteye baktığımda kafasını anladım dercesine salladı.

"Peki, o halde seni bizim eve bırakma işi Asaf'ta." Kolundaki saate bakıp "toplantıya daha çok var zaten. Ya da..."diyerek Asaf'a döndü. "Sen bugün toplantıya katılma, sana toplantı hakkındaki bütün detayları daha sonra anlatırım. Ela istediği zaman kalkarsanız. Aslında en iyisi siz biraz çıkıp hava alın. Sen buraları özlemişsindir, Ela da biraz hava almış olur. Kız zaten kaç aydır doğru düzgün çıkmadı. Kaç gündür de hastanedeydi, şimdi iyice bunalmıştır."dedi ayağa kalkarak. Asaf'a göz kırpıp gülümsediği de dikkatimden kaçmamıştı. Arkasını dönüp gidecekken bakışlarını bu sefer bana çevirdi. "Hilal'i merak etme, kızlar evde onun yanındalar. Sen de git biraz hava al, buna ihtiyacın var."deyip gitti. Ben öyle arkasından bakakalmıştım. Selim enişte bizim Asaf'la yalnız kalmamızı mı istemişti, yoksa gerçekten hava almaya ihtiyacım olduğu için mi böyle konuşmuştu anlayamadım.

Loading...
0%