Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@1lpapatya

 

Yeniden başlıyoruz. 15.09.2024

 

 

 

 

≿━━━━༺❀༻━━━━≾

 

Eveet okulum biteli mezun olalı tamı tamına 3 ay oldu. Bugün Pazartesi ve ben de haftanın ilk günü enerjisiyle çok ünlü bir moda şirketine çizimlerim için iş görüşmesine gittim. Üniversite yıllarında yaptığım ve hala da yapmaya devam ettiğim kıyafet çizimlerimi gösterdim. Her şey harika gidiyordu. Ne kadar basit gibi görünse bile bir şeyleri sunacağım için çok çalışmıştım. Beğenmişlerdi ve birkaç gün sonra arayacaklarını söylediler. Bir taksiye atladım, eve gittim. Sunumum güzel geçtiği için tam mutluluğumu paylaşacak iken bir köşede oturan babamla Sevim ablanın (üvey annem) ağladığını gördüm. Bir ebeveyninizin ağladığını görmenin ne kadar üzücü olduğunu yaşayan bilir. Yüzlerine bakıp durumun ciddiyetini anlayınca yanlarına gidip sordum:

''Ne oldu baba niye ağlıyorsunuz?''

Babam iç çektikten sonra cevap verdi

''Ezgi, tatlım sanırım varlığımızı kaybediyoruz''

''Neden varlığımızı kaybediyormuşuz?''

''Sana söylemediğimiz çok şey var ama kısacası..''

''Evet baba kısacası ne?''

''Biliyorsun ki biz ünlü bir şirketle iş yapmıştık sonra da iflas edince borç almıştık ama o borcu bir türlü ödeyemedik. O borç aldığımız adam yani Yiğit Kılıç, evi o borç için elimizden alacağını söyledi.''

Babam bunları anlatırken aklıma hayatımızın en zor zamanlarını yaşadığımız günler geliyordu. O kadar zengindik ki babam daha çok kazanmak istiyordu. Bir gün daha çok para için Yiğit kılıçla iş yapmıştı. Babamın gözünü öyle bir hırs bürümüştü ki daha çok kazanmak için kumara başvurmuştu ve tüm paramız gitmişti. Villada yaşıyorduk ama yiyecek ekmeğimiz yoktu. Babam da son çare olarak borç almıştı. Ama bu 5 sene önceydi. O adam bu kadar zenginken neden borç peşindeydi? Şu an eskisi kadar zengin değildik. O borç çok fazlaydı ve babam ödeyemezdi. Ayrıca o Yiğit Kılıç babamın parayı toparlaması için 2 gün süre vermişti. 5 senede olmayan şeyin iki günde olacağı yoktu.

Tam kalkıp odama giderken Yeşim (üvey kardeşim) gelmişti. Neden ağlıyorsunuz diye babama sorarken ben çoktan odama varmıştım. Mutluyken bir anda bu kadar şey fazla gelmişti sanki. Bu kadar şey için bugünü mü beklemişlerdi?

Bunları ailecek oturup konuştuğumuzda keşke babam kumara başlamasa diyordum. İlk zamanlarda kumar oynadığı için babamdan nefret bile etmiştim ama zaten o da çok pişmandı. Daha çok düşünüp babamı da üzmek istemiyordum. Ne zaman babamın yaptığını hatırlasam acaba annemin yanında olsaydım nasıl olurdu diye soruyorum kendi kendime. Ama babamın söylediklerine bakarsak mutlu olamazmışım çünkü babam ile annem sürekli kavga edermiş. Annemde kavga ettikleri için babamı hiç sevmez ne yemek yapar ne de babamı takarmış. İşin garip tarafı ben 1,5 yaşındayken ayrılmışlar ve benim, 2,5 yaşındayken üvey annemden kardeşim olmuş. Burada ne gariplik var diyecekseniz babam ayrıldığı gibi üvey annemi mi bulmuş? Eğer bulduysa da bulduğu gibi çocuk mu yapmışlar? 1 senede bu kadar büyük şeyler nasıl yaşanmış? Ergenliğimde kafaya çok taktığım için babama sormayı denemiştim ama geçiştirmişti. Annemi bulmayı denedim ama sadece adını biliyordum. Annemin adı Melek'ti. Acaba babam yalan söylüyordu da annem adı gibi Melek gibi miydi?

Kafama eskisi kadar takmam ama arada oturup öylece düşünürüm. Ben bu düşüncelerde boğuşurken Yeşim ağlayarak odaya geldi. Biraz durduktan sonra konuşmaya başladı:

''Ezgi, eğer biz bu evi kaybedersek köydeki eve yerleşecekmişiz. Benim üniversitem bitmedi ve hiç ev kiralayacak kadar yatırım yapmadım. Ne olacak şimdi?''

Hiçbir şey diyemiyordum öylece kalakalmıştım. Zaten 2 gün süre vermişlerdi. Beni bu 2 günlük sürede iş için arasalar bile o parayı kazanacak halim yoktu.

''Dur bakalım 2 gün süre vermişler eve bir gelsinler konuşmayı deneriz üzülme sen.'' dedikten sonra telefonu elime aldım ve yatağa uzandım. Bir şeyler yapmak gerekiyordu ama maalesef o yapılması gereken şeyi bilmiyordum. Telefonu kapattıktan sonra gözlerimi de kapattım. Şu an gözlerimi kapattığımda gelen hayallere girmek istedim. Ama bunları düşünmeye fırsat kalmadan uykuya daldım.

≿━━━━༺❀༻━━━━≾

O bize verilen 2 gün geldi çattı. Sonunda o sabırlı, korkulu ve çaresizce bekleyiş sona erdi. Yapacak bir şey yoktu. Babamın 2 günde toplamaya çalıştığı para, borcun yarısını bırakın çeyreği etmiyordu. Yeşimle kafamızda öyle senaryolar kurmuştuk ki bunları hatırlayınca beynimizi bir yere bıraktığımızı düşünüyoruz. Kapı çaldı. Çaldığı anda sanki korku filminden çıkmış gibi hepimiz kapıya bakıyorduk. Müzik çalmıyor olabilirdi ama ben o gerilim müziğini ruhumda hissediyordum. Kimseden hareket olmayınca koşup kapıyı açtım. 2 gündür sürekli internetten araştırdığım Yiğit Kılıç karşımda duruyordu. İçeri buyur ettim. Ellerini cebine sokmuş evin içinde geziniyordu. Tavrı, mimikleri ve daha çok şeyi, zengin bir şirket sahibi adam olduğunu kanıtlıyordu. Bir süre bekledikten sonra konuşmaya başladı:

''Merhabalaaaar nasılsınız, ne durumdasınız bakalım?''

Babam o kadar sinirliydi ki burnundan soluyarak karşılık verdi

''Borcu toplayamadığımızı sende biliyorsun ne diye soruyorsun?''

Biz dikkatlice olanları izlerken Yiğit Kılıç kocaman bir kahkaha patlattı.

''Ne güzel merhaba da dedim işte asıl sen ne diye kızıyorsun?''

Ortam kızışınca Sevim abla araya girdi

''Bakın Yiğit Bey, o borç parasını toplayamadık. O kadar fazla ki... Bize lütfen biraz daha süre verin. En azından moralimiz düzelmiş olur.''
Sevim abla bunları söylerken Yiğit Kılıç, Yeşime ve bana bakıyordu.

''Ooooo Serdar, bana hiç kızlarının bu kadar büyük olduğundan bahsetmemiştin.''

Bana daha da yaklaştı ve bir soru sordu.

''Aileni bu durumdan kurtarmak ister misin Ezgiciğim?'' Adımı nereden biliyordu bilmiyorum ama bunu düşünecek vaktim yoktu.

''Evet tabii ki de isterim neden istemeyeyim.''

''O zaman bir teklif sunayım. İlla ki biliyorsunuzdur ama yine de söyleyeyim. Benim bir oğlum var, adı Hakan Kılıç. O çok şımarık olduğu için ben de onu evlendirmek istiyorum. Ezgiciğim sende oturaklı bir kıza benziyorsun sanki. Onu anca sen düzeltebilirsin gibi hissettim. Eğer kabul edersen borcun yarısından fazlasını azaltırım. Hemde uzuuuun bir süre veririm. Kabul etmezsen de köyünüzde mutlu yaşamlar diliyorum.''

Bir saniye bile bekleyemedim ve cevap verdim. Bu nasıl bir teklifti böyle?

''Pardon ama bu nasıl bir teklif? Önce keşke kendi küstahlığınızın sonra da şımarık oğlunuzun çaresine baksaydınızda böyle teklifler sunmak zorunda kalmasaydınız.''

Sinirden ellerim titriyordu. Beynimdeki senaryolar sayesinde, her an o adama yumruk atabilirmişim gibi hissediyordum. Ben bu kadar sinirliyken o adam hala gülüyordu. Babamda öylece kalakalmış bakıyordu.

''Hadii ama Ezgi, bu kadar hızlı cevabı kabul etmiyorum. Saat şuan 14.00. Akşam 20.00'ye kadar süren var. Sırf cevabını duymak için tekrardan geleceğim.'' Sırıttı ve kapıya doğru yürüdü. Hepimize dönüp el salladıktan sonra çıktı gitti. Yiğit Kılıç gittikten birkaç dakika sonra Sevim ablayla Yeşimin de odadan gitmiş olduğunu fark ettim. Babam bana baktıktan sonra konuştu.

''Bak Ezgi, sakın bize iyilik yapmak için böyle bir teklifi kabul etme.''

Babama hiçbir şey demedim ve kafamı tamam dercesine salladım. Biraz durduktan sonra odama gitmek için yukarı çıktım. Tam babamların odasının önünden geçerken üvey annemin Ezgi dediğini duydum. Biraz kapıya yaklaştım ve tam o sırada Yeşimle konuşmalarını duydum

''Bak Yeşim, Ezginin niyeti yok gibi. Sen benim öz kızımsın ve tabii ki senin mutlu olmanı daha çok isterim. Hem kendini kurtarırsın hem de bizi. Ne dersin?''

Yeşim hafif gülümseyerek cevap verdi.

''Bilmem olabilir aslında. Nasıl olsa zengin, manken, yakışıklı bir çocuk. Hem ben de tanınmış olurum. Ama ya daha kötü olursa? Mutlu olamazsam?

''Olursun kızım para varsa mutluluk kesindir. O aklını kullan ve Ezgi değil sen hayatını yaşa.''

Bunları duyarken duyduğum her cümlede daha çok şok oluyordum. Üvey annemin bazen başarımdan ötürü beni kıskanma durumları olmuştu, bunu biliyordum. Ama böyle saçma bir konuda bile Yeşimi ön plana atmaya çalışacağını hiç düşünmemiştim. Daha fazla duymak istemediğimden odama gittim. O hiçbir şeyi takmayan Ezginin şimdi yatağa oturup düşünme vaktiydi. Saat 20.00'de salonun ortasında cevabımı söyleyecektim. Acaba evet desem ne olurdu? Ailemi kurtarır sonrada babam borcu ödeyince ondan boşanırdım.

Yaklaşık 1 saat oturup düşündü. Cevabım tabii ki de hayır olacaktı. Ben bu yaştan sonra şımarık bir adam büyütecek değildim. Mesleğimin kadını olup başarı yolunda ilerleyecektim.

Yeşim geldi beni yemeğe çağırdı. Aşağı indim ve yine sessiz sedasız bir yemek yedik. Saatler geçerken üvey annem odama geldi ve bana cevabımı sordu. Ben de 20.00'de öğreneceklerini söyledim. Oda bana istemezsem Yeşimi benim yerime koymak istediğini söyledi. Artık sadece 20.00'yi beklemek kalmıştı. Tek bir cevap, Ailemin ve benim kaderimi değiştirecekti

Loading...
0%